Etiket arşivi: meşruluğunu yitiren siyasal otoriteye karşı

Başkentgaz tarafından yapılmış bağış

Başkentgaz tarafından yapılmış bağış

Mahmut ESEN
(E) Mülkiye Başmüfettişi

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

1-Ankara’da doğalgaz dağıtım işleri 2007 yılına kadar (belediye işletmesi) EGO İşletme Gn. Md.; 2013 yılına kadar (belediye şirketi) Başkentgaz A.Ş. tarafından yürütülmüştür.
Başkentgaz 2013 yılında özelleştirilmiştir.
Özelleştirme sırasında Başkentgaz’a özgü bazı yasal düzenlemeler yapılmıştır.

Bu bağlamda;

a)-Genel düzenlemelere aykırı olarak Şirketin hisselerinin (% 80’ i yerine) tümü özelleştirilmiştir.
b)-Doğalgaz Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinde yer alan açık hükme karşın belediyenin şirket yönetim ve denetim kurulunda temsil yetkisi kaldırılmıştır.
Böylelikle Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) kurucusu/sahibi olduğu Şirkette % 20 hisse ile küçük ortak olarak kalması bir yana, Şirket yönetiminde temsil yetkisini bile yitirmiştir.
2-ABB Mansur Yavaş tarafından, Şirket yönetiminde temsilini kaldıran Ankara’ya özgü çıkarılmış yasal düzenlemenin itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesinde iptali için idari yargıda gerekli hukuki süreç başlatılmıştır.

Konuya ilişkin ayrıntılı bilgilere ABB resmi internet sitesindeki raporlara erişim olanaklıdır.
(https://www.ankara.bel.tr/duyurular/dogalgaz-kaynakli-sikayetler-hakkinda-basin-bildirisi
http://www.ankara.bel.tr/duyurular/ankara-da-dogalgaz-dagitim-hizmetleri-hakkinda-hazirlanan-ra)

3-Şirket tarafından yapılmış yüklü bağışlarla, Şirkete tanınmış olan özel ayrıcalıklar arasında bağlantı olabileceği değerlendirilmektedir.

Selam ve saygılarımla. 31 Ocak 2020, Ankara
=================================================

İKTİDAR SOYGUNA ORTAK MI?

Dostlar,

Doğalgazı hem nominal (rakamsal) hem de satın alma gücümüzle orantılı olarak dünyada en pahalı kullanan ülkelerin sanırız başında geliyoruz..

Son 2 yılda doğalgaza gelen zamlar aşağıda.. (https://www.sozcu.com.tr/2019/ekonomi/elektrik-ve-dogalgaza-son-bir-yilda-kac-kez-zam-geldi-5362718/)

Yığışımlı (kümülatif) olmayan artış %56,8.. Bileşik faiz hesabına göre yaparsak;

1 Ağustos 2018 zammı öncesi m3 fiyatı 1.00 birim ise, zam ardından 1.09 TL
1 Eylül zammı ile 1,09 x .09 = 1,19 TL
1 Ekim zammı ile 1,30 TL
31 Temmuz 2019 zammı ile 1.49 TL
31 Ağustos 2019 zammı ile 1,71 TL

1 Ağustos 2018’de 1 birim olan m3 fiyatı, 1 yıl sonra 4 zam ile 1,71 TL’ye çıkarılmış, dolayısıyla %71 oranında zamlanmıştır.

Memur aylıklarında 2018’de %4 + %8,67 = nominal %12,67 (yığışımlı %11,3) zam yapıldı..
2019’da ise ilk 6 ayda yaklaşık %10,7, ikinci 6 ay için %5 zam yapılmıştı. 2 yılda toplam artış, 6’şar aylık parçalar olarak ve birikimli %30.

Elektrik zamları birikimli %72’yi buluyor. Evlerde doğalgaz ile ısınma elektrik enerjisi de kullanılmadan olanaksız. Elektriği de dünyada hem nominal hem de satın alma gücümüze oranla en pahalı tüketen ülkelerden biriyiz.

Elektrik zamları birikimli %72’yi buluyor. Evlerde doğalgaz ile ısınma elektrik enerjisi de kullanılmadan olanaksız. Elektriği de dünyada hem nominal hem de satın alma gücümüze oranla en pahalı tüketen ülkelerden biriyiz. İkisinin birlikte yüklenmesiyle yaşam daha da pahalılaşıyor. Niçin??

AKP iktidarı = Erdoğan’ın TEK ADAM olarak önce bu soruya yanıt vermesi gerek?

Bakıyoruz, İstanbul’da 50-60 yaşlarına 4 kardeş, elektrik faturasını ödeyemediği için birlikte siyanür içerek yaşamlarına son veriyorlar! Arka arkaya benzer örneklerle yüreğimiz yanıyor.

Bir ülkenin hükümeti halkını ve ulusal çıkarları böyle mi kollar, korur, gözetir??

2 temel yaşam girdisine 2 yılda %70’i aşan zam neyle ve nasıl açıklanabilir??
O yıllarda dövizde bu düzeyde fahiş, %70’leri bulan değerlenme yani enflasyon yani paramızın değersizleşmesi, devalüasyon olmadığına göre niçin bu 2 temel mal böylesine acımasız zamlanmıştır??!

Dolar 2018 başında 3.77 TL iken, yılı 5,28 TL olarak kapatmıştır, artış %40’tır.
Dolar, 2019 başında 5,28 TL iken 5.95 TL ile yılı kapatmıştır. Artış %12,7’dir.
2 yılda birikimli (yığışımlı, kümülatif) artış %57’dir.

Doğalgaz ve elektirik zammı, döviz fiyatı artışının % 14-15 puan daha üstündedir. Niçin?
Kaldı ki, TL’nin döviz karşısında bunca değersizleşmesi de tek başına gerekçe yapılamaz. Türk Parasının değerini ve ulusun gönencini (refahını) sağlamak da iktidarın başlıca görevlerindendir.

Üstelik Devlet, şahinler gibi bu faturalara çökerek %18 KDV eklemektedir.
Neden en azından %8 KDV dilimine çekilmemektedir elektrik ve doğalgaz?
Üstelik sanayide bu 2 ürününün fiyatları daha yüksektir ve bu nedenle de yaşam ayrıca pahalılaşmaktadır.

Bu kez de aşırı pahalılığı nedeniyle doğalgaz kullanamayan insanlarımızın evde karbon monoksit zehirlenmesinden ölmelerine tanık oluyoruz. Oduna, niteliksiz kömüre… dönen halk yığınları ve hava kirliliğinin yeniden tırmanışı.

Anayasasında pek çok maddede (başta 2. madde) “sosyal hukuk devleti” yazan Türkiye’de bu 2 temel ürünün ve yansımalarının özellikle düşük tüketimli – dar gelirli kesimler için Devlet desteği (sübvansiyon) önlemleri neden düşünülmez? Bu şirketler hiç denetlenmez mi? Saydam değil midirler ve halka hesap vermekten bağışık mıdırlar ya da zamanları mı yoktur bu soruları yanıtlamaya AKP = Tek adam Erdoğan gibi ??

****

Bu bağlamda, Melih Gökçek zamanında tümü ile özelleştirilen, Ankara BŞB’nin payı ve  denetçisi bırakılmayan (niçin; bu yolsuzluklara kılıf hazırlığı mı??) Başkentgaz’ın Kızılay eliyle Ensar Vakfı’na yaklaşık 8 milyon dolar aktarması ne anlama gelmektedir? 8 milyon Dolar, günümüz kuru ile 48 milyar TL’ye çok yakın bir tutardır.

Fikir edinilmesi bakımından, Sağlık Bakanlığı’nın 2020 yılı bütçesi 59 milyar TL’dir. Devlet, sermaye elinde nasıl güçsüzleştirilmiştir, ibretliktir. 83+ milyon nüfuslu ülkenin Sağlık Bakanlığı bütçesi, Ankara’daki bir doğalgaz dağıtım şirketinin bir dinci – gerici vakfa bağışı kadardır neredeyse!?

Demek oluyor ki şirket  (Başkentgaz) “yeterince” kârlıdır ve bu tatlı kârından Kızılay üzerinden çocuklara tecavüz sabıkalı bir vakfa koşulsuz bağış yapmaktadır!?

Böylece sözde vergi kaçırmamakta ama Kızılay’ın 31 bin TL aylıklı genel müdürüne göre “vergiden kaçınmakta” dır. Her 2 fiil de, öyle ya da böyle, Devletin kasasına vergi girişini azaltmaktadır.

Emir büyük yerden mi gelmektedir?

  • Siz şimdi bu bağışı yapın, gereğini düşünürüz..” mü denmiştir Başkentgaz’a; ENSAR Vakfı’nın “acil nakit gereksinimi” karşısında??!!

Havuz medyasında da böyle yapılmış ve birkaç yandaş sermayedar 100’er milyon Dolarcık havuza atmışlar ve Türk medyasının %95’e varan kesimi AKP uydusu yapılmamış mıydı?!
Dinci – gerici ENSAR vakfına yaptırılan 8 milyon Dolar “bağış” ın bedeli, halkın sırtından vahşetle çıkarılmaktadır.

Bu harami – bezirgan düzeni elbette sonsuza dek sürmeyecek, sürdürülemeyecektir.
***

Başkentgaz, ne düzeyde kâr elde etmiş ve ne tutarda vergi ödemiştir devlete?
Özelleştirmenin masalsı amaçlarından biri “Hantal Devlet” değil miydi? Devlet verimsiz çalışıyor, vergileri çarçur ediyor, devleti zarara uğratıyor, mal ve hizmet üretimini pahalı yapıyordu (!) değil mi? Bu yüzden özelleştirilmeli ve makro-ekonomik ölçekte verimlilik artırılmalıydı değil mi?!

Ne yazık ki sözde sol ve liberaller AKP’nin bu tuzağına düştüler )!?).. “Yetmez ama evet” buyurdular..

Ve gemi öyle azıya aldılar ki, ön ödeme ile bedeli peşin ödenen doğalgaza bile zam yapma rezilliğini bile yapabildiler.. Kadim borçlar hukuku ilkelerini ayaklar altına aldılar.. Diliyoruz Anayasa Mahkemesi bu açık hak ihlalini saptayacaktır. AKP’nin hak anlayışı işte bu !

Çırılçıplak söyleyelim                                  :

  • Geldiğimiz yer, Devet eliyle halkın soyulmasıdır!
  • Devletin bilgisi, onayı olmaksızın böylesi acımasız ve muazzam ölçekli soygun asla yapılamaz.
  • Peki devlet neden halkının bu vahşi sömürüsüne izin vermektedir?
  • Devlet aymaz mıdır?
  • Devlet gaflet ve dalalet içinde midir?
  • Devlet, yerli – yabancı sermaye  tarafından ele geçirilmiş, işlevini yitirmiş bir örgüt müdür?
  • JJ Rousseau 258 yıl önce yazmıştı “Toplumsal Sözleşme“yi; rafa mı kaldırmıştır AKP?
    (The Social Contract, 1762)
  • Postmodern – küreselleştirmecilerin sömürü aygıtına indirgenen Devlet / AKP iktidarı, tek yanlı olarak halk ile arasındaki Toplumsal Sözleşmeyi fesih mi etmiştir?
  • Devlet = tek parti iktidarı, dinci yerli – yabancı sermayenin SOPALI TAHSİLDARI‘na mı dönüştürülmüştür?
  • Ve son, çıldırtan soru                  :
  • Devleti soyguna ortak mıdır; AKP = Erdoğan bu senaryoda nerede ve ne işlevdedir??

***************
Bu yakıcı soruların yanıtları verilmelidir.
Eğer doğru ise, meşruluğunu yitiren siyasal otoriteye karşı,
yerden göğe meşru olan DİRENME HAKKI kullanılacaktır..
Siyasal tarih / insanlık tarihi çooook sayıda örneğe tanıktır.

Bu harami – bezirgan düzeni elbette sonsuza dek sürmeyecek, sürdürülemeyecektir.

Sevgi ve saygı ile. 01 Şubat 2020, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Siyaset Bilimci  (Mülkiye) / Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com