Etiket arşivi: İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez

Şehir hastanelerine karşı forumlar yapılacak

Şehir hastanelerine karşı forumlar yapılacak

Avrupa Yakasında ise 23 Kasım 2017, Perşembe günü saat 19.30’da Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi Tiyatro Salonunda yapılacak forum-konferanslarda açılış konuşmalarının İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez yapacak. Sunumları ise Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel yapacak.

TTB ve İTO’nun konuya ilişkin ortak açıklaması şöyle:

“AKP’nin uyguladığı Sağlıkta Dönüşüm Projesinde son perde açılıyor:

  • “Devlet”in hastanesi gidiyor “Şehir” hastanesi geliyor!
  • Kamu hastaneleri, Hazine’nin finansal riski üstlendiği ‘Yap-Kirala-Devret’ modeli ile, Şehir Hastanesi adı altında özelleştirilmektedir. Bu uygulama ile;
    – 4 yıllık kira bedeli ile yapılacak hastanelere 20 yıl kira bedeli ödenecektir.
    – Arazi, altyapı ve finansman garantisini kamu üstlenmektedir. Eğer yeterince ‘müşteri’ hasta bulunamayıp zarar edilirse, aradaki fark otoyol ve köprülerde olduğu gibi vergilerimizden oluşan genel bütçeden karşılanacaktır.
    Kamu/özel işbirliği modeli ile hızla bina yapacağız denilerek, şimdiden Sağlık Bakanlığı’nın toplam yatak kapasitesinin üçte biri gizli özelleştirme ile finans çevrelerinin insafına terk edilmektedir.
    – Kazanç getirecek tıbbi hizmetler, destek hizmetleri ve ticari alan işletmesinin imtiyazı özel sektöre verilecektir.
    – Şehrin içindeki ulaşımı kolay hastaneler kapatılmakta; şehrin dışında özel sektörün Sağlık Bakanlığı ile ortak yöneteceği AVM tarzı dev hastaneler kurulmaktadır.
    -Şimdilik GSS primi, katkı-katılım payı ödeyerek hizmet alınan bu kurumlarda, özel sağlık kuruluşlarında olduğu gibi ek ücretler ödenecektir.
    -Başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarına güvencesiz ‘taşeron’ sistemi ile daha da düşük ücretle çalışacakları bir çalışma modeli dayatılmaktadır.
  • Biz hekimler; devletin kamu hastanesinde ciro/kira bedeli baskısı olmadan, sadece tıp biliminin gereklerine göre sağlık hizmeti vermek istiyoruz.

Hastanelerimize hep birlikte sahip çıkmak ve bu alandaki mücadelemizi ortaklaştırmak üzere düzenlediğimiz “KONFERANS /FORUM” etkinliğine katılımınızı bekliyoruz.”
============================================
Dostlar,

Bu ŞEHİR HASTANELERİ dayatması kökü dışarıda ve benzer öbür milyar dolarlık girişimler gibi AKP’nin yerel + küresel sermaye ortaklıklarının taşeronluğunu yürütmesi ürünüdür.

  • Acaba bu alanda da “…yanıldık – yanıltıldık – kandırıldık – ihanet ettik..” diyebilecek miyiz yakında??
  • Bu proje, toplam 41 bin yataklı 29 dev hastaneyi ve onlarca milyar dolarlık bir portföyü içermektedir ve gözleri kör edecek düzeyde “parlak – kamaştırıcıdır”. Bu yüzden de sermaye birikim tutsağı küreselleşen kapitalizm, hiçbir karşı çıkışa hoşgörü gösteremez, göstermeyecektir. Boşaltılacak hastanelerin bina ve arazileri talanın en iştah kabartan yönleridir.

Sorunu web sitemnizde çok sayıda dosyada irdeledik. “şehir hastaneleri” sözcükleri sitemiz manşetinde arama çubuğuna yazıldığında bu çığlıklarımız okunabilir. 3 gün önce 1 Kasım 2017’de bizim de üyesi olduğumuz Mülkiyeliler Birliğinde de sorunu bir görsel konferans ile ayrıntılı inceledik ve yansılarımızı pdf olarak web sitemize yükledik :

http://ahmetsaltik.net/2017/11/01/sehir-hastaneleri-talani-konferansimiz/

Bu saldırının mutlaka durdurulması gerekiyor…

Sevgi ve saygı ile. 04 Kasım 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Akademi, Sanat, Barış Her Yerde…

Akademi, Sanat, Barış Her Yerde…

(AS: Bizim katkımız yazının sonundadır…)

Üniversitelerinden, hastanelerinden, okullarından uzaklaştırılan kamu emekçileri, öğretim üyeleri ülkeyi kararnamelerle yönetmeye çalışan iktidarın ezberini bozacak bir etkinlikte buluştu. Haldun Taner’in bundan tam 57 yıl önce, üniversitelerinden uzaklaştırılan 147’lerle dayanışma için Dostoyevski’nin öyküsünden oyunlaştırdığı, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez’in de arşivden çıkartarak kitap haline getirdiği “Timsahın Midesindeki Adam” bugüne uyarlanmış haliyle sahnelendi. Sahnede bu kez barış imzacısı olduğu için, demokrasiyi, özgürlükleri savunduğu için kurumlarından uzaklaştırılanlar vardı.

İstanbul Tabip Odası’nca hazırlıkları sürdürülen “Timsah” oyunu, 27 Mayıs 2017, Cumartesi akşamı Şişli Kent Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde sahnelendi.

Tiyatro sanatçısı Orhan Alkaya’nın yönettiği, sahne tasarımını M. Nurullah Tuncer’in, efektleri Sercan Gidişoğlu’nun, müziği ise Uskan Çelebi’nin gerçekleştirdiği oyunun dramaturjisini ise TTB Yüksek Onur Kurulu Üyesi
Dr. Ali Çerkezoğlu üstlendi.

Oyunun bitiminde OHAL KHK’larıyla kurumlarından ihraç edilenler sahneye çağırıldı ve

  • “Akademi her yerde, Sanat her yerde, Barış her yerde” pankartı açıldı.Ardından hep bir ağızdan
  • “Bu Daha Başlangıç, Mücadeleye Devam”,
  • “Hayır Bitmedi, Daha Yeni Başlıyor”,
  • “Her Yer Taksim Her Yer Direniş” sloganları atıldı.

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez, oyunun sonunda şunları söyledi:

“Eylemin, demokrasi ve adalet isteğini açığa vurmanın iktidarların düşünemedikleri yolları da vardır. İmece ile en iyisi yapılır. Metnin uyarlanmasından, yer seçimine kadar oyunun her yönü ortak akıl ürünüdür.
Bizi başka özgün ve beklenmedik eylem tarzları arayıp bulma konusunda yüreklendirmiştir.”

“Oyuncu” kadrosunda aşağıdaki adlar yer aldı:

Öykü anlatıcı: Dr. Mustafa Sülkü
Aleksey Semyolof (Ivan’ın arkadaşı): Dr. Samet Mengüç
Ivan Ivanoviç: Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu
Elena Ivanova (Ivan’ın karısı): Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı
Dureşka (Ivan’ın kızı): Doç. Dr. Özlem Özkan
Abulof (Ivan’ın müstakbel damadı): Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu
Bay Şmit (Timsahçı): Dr. Nazmi Algan
Bn. Şmit (Timsahçı’nın karısı): Dr. Melahat Cengiz
Maliçki Popoviç (Ivan’ın amiri): Prof. Dr. Cengiz Erçin
Sergey Semyonov (Ivan’ın iş arkadaşı): Dr. Ali Özyurt
Falcı: Prof. Dr. Rukiye Eker
Prof. Zbignief (Dönemin ünlü doktoru): Prof. Dr. Taner Gören
General Konserdof: Prof. Dr. Özdemir Aktan
Baytar: Dr. Hüseyin Keskin
Nöbetçi Asker: As. Dr. Ersin Baltacı
Subay: Dr. Sadık Çayan
Polis Komiseri: Doç. Dr. Haydar Durak
Bir Kadın: Dr. İncilay Erdoğan

==================================
Dostlar,

Bu olay, kesin olarak Dünya Uygarlık Tarihine ge-çe-cek-tir..
Oyunculardan Prof. Dr. Özdemir Aktan Hacettepe Tıp’tan sınıf arkadaşımızdır.
Oyunculardan Prof. Dr. Rukiye Eker İstanbul Tıp’tan sınıf arkadaşımızdır.
Oyunculardan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun doçentlik jürisinde idik..
…….
Çoğu dostumuz ve arkadaşımızdır.
Bir kez aha söyleyelim : OHAL KHK’ları ile böylesine hukuk -akıl – insaf- vicdan dışı, savunma almadan, suçu açıklanıp kanıtlanmadan insanları işlerinden  – ekmeklerinden – onurlarından etmek ASLA KABUL EDİLEMEZ!
Bu işlemler ‘keenlemyekün” dür = hukuk karşısında yok hükmündedir ve uygulayıcılara gelecekte mutlaka hukuksal yatırımları olacaktır.
Ayrıca bu insanların emekliliklerini engellemek, sosyal güvenlik sitemi dışına itmek, pasaportlarına el koymak, başka işlerde çalışmalarını engellemek, eşlerini de işten atmak.. ulusal ve tarafı olduğumuz uluslararası hukukun kabul göreceği orantılı – kişisel – insan onuruyla bağdaşan – OHAL gerekçelerine dayalı… cezalar değil düpedüz işkence, eziyet, zulüm ve bir tür post-modern ölüm cezasıdır.

Üstelik her türlü yargı yolu kapatılmıştır.

Sıkıyönetimden de ağır bir OHAL uygulamasıdır ve keyfi olarak uzatılmakta, hiç olmazsa OHAL kalkınca yürütmenin bitecek olması umudu da kırılmaktadır.

On binlerce insan aileleriyle birlikte  aç, işsiz, dışlanmışlardır ve intihar etmektedirler.. Bu durumdaki insanların sayısının yüz bini aşmış olması,
BİR TOPLU KIRIM demektir. OHAL 11. aya yaklaşmaktadır!

AKP iktidarını bir kez daha HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYALI demokratik hukuk devleti sınırlarına, İNSANCIL HUKUK uygulamaya ve FETÖ savaşımını kendinden başlatarak, karşıtlarını tasfiye için OHAL kılıcını gözükara kullanmaya son vermeye çağırıyoruz..

Baskıcı uygulamalar toplumda dayanma – sabır sınırlarını çoktaaaan aşmıştır. Toplumsal patlamalar gündemdedir ve bu despotizm daha fazla sürdürülemez!

Sevgi ve saygı ile. 04 Haziran 2017, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Gezi’de hapis cezası verilen Doktor Dokudan : Yaptığımız tek şey hayat kurtarmaktı!


Yaptığımız tek şey hayat kurtarmaktı

Gezi davasında ibadethaneyi kirletmekten 10 ay hapis cezası verilen
Dr. Yasemin Dokudan, “Yaptığımız tek şey hayat kurtarmaya çalışmaktı” dedi.

Yaptığımız tek şey hayat kurtarmaktı

Gezi davanda ibadethaneyi kirletmekten 10 ay hapis cezası verilen Dr. Yasemin Dokudan,

“Yaptığımız tek şey hayat kurtarmaya çalışmaktı” dedi.

İstanbul Tabip Odası (İTO), Gezi Parkı ana davasında iki asistan doktorun
“İbadethaneyi kirletme” suçundan aldığı 10 ay hapis cezası aldığı yer olan Dolmabahçe’deki Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi önünde basın açıklaması yaptı. Adli Tıp Uzmanı
Dr. Erenç Yasemin Dokudan, açıklamanın ardından basın mensuplarının sorusu üzerine
böyle bir suçlamanın kendisini üzdüğünü belirterek,

“Burada yaptığımız tek şey hayat kurtarmaya çalışmaktı” dedi.

‘ARKADAŞLARIMIZ SUÇLUYSA BİZ DE SUÇLUYUZ’

Türk Tabipleri Birliği 2. Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel,

  • “Biz hekimler Gezi olaylarında, biz hekimler Suruç’ta, biz hekimler 10 Ekim’de Ankara’da yardıma ihtiyacı olan herkese, her yerde yardım ettik. Yardım etmeye devam edeceğiz.
    Gezi olayları sırasında dilekçeler verdik. Dedik ki; ‘Biz de aynı tıbbi desteği verdik eğer bu arkadaşlarımız suçluysa biz de suçluyuz..’ dedik. Bu arkadaşlarımız mesleklerinin gereğini yerine getirmişlerdir. Onların her zaman arkasındayız. Onların yaptığı suç sayılan şeyi yapmaya devam edeceğiz. Çünkü hekimlik değerlerimiz bunu böyle gerektiriyor.” dedi.İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez de yaptığı açıklamada
    savcılara ve yargıçlara seslendiğini ifade ederek şunları söyledi:

    ‘BU KARAR ER GEÇ AİHM’DEN DÖNECEKTİR’

    * “Hekimler gibi, siz de mesleğe atıldığınız zaman yaptığınız yemine sadık kalın.
    Vardığınız karar baştan aşağıya yanlış. Uluslararası hukuk kaidelerine göre yanlış.
    Ve biliyorsunuz ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) er geç dönecektir bu karar. Siz müşkül (zor) durumda kalacaksınız. Ülkemiz müşkül durumda kalacak.”

    Gezi Parkı ana davasında mahkeme, 255 sanıktan 244’ünü 2 ay 15 gün ile 1 yıl 2 ay 16 gün arasında değişen hapis cezalarına çarptırmıştı. Dolmabahçe’deki Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi’ndeki yaralıları tedavi eden asistan doktor Sercan Yüksel ve Yasemin Dokudan’ın da aralarında bulunduğu 4 sanık hakkında “İbadethaneyi kirletme” suçundan 10 ay hapis cezası verilmişti.

    ==================================

    Dostlar,

    Toplumun adalet duygusunu incitecek, sosyal vicdanda yara açacak bu tür haksız kararlara
    kimi mahkemeler neden imza atar, anlamakta zorlanıyoruz..
    Verilen cezaların maddi eylem olarak karşılıklarının olmadığını (suçun maddi ögesi),
    en azından suç işleme kastının bulunmadığını (suçun manevi ögesi) biliyoruz.

    Bu 2 öge olmayınca “suç” ve onun yasa ile tanımlanması zorunlu yaptırımından da
    söz edilemez. Ceza hukukunun en temel ilkesi budur. Bir asliye ceza mahkemesi yargıcının (İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi), değindiğimiz temel hukuk bilgilerinden yoksun olduğu düşünülemeyeceğine göre, sağduyunun halkaları, yargı etiği ilkeleri nerede ve
    neden kırılmaktadır?

    Bir ceza mahkemesi, siyasal iktidarın hoşuna gidecek, onu açıktan – dolaylı destekleyecek, seçime 1 hafta kala belki de oy sağlayacağı umulan yönde hapis kararları (ertelese de)
    verebilir mi?

    Bu sorular Türkiye’nin toplumsal düzeni, barışı, dayanışması, yüksek adalet ülküsü.. geleceği açısından sıkıntı ve kaygı vericidir.

    *****

Türk Tabipleri Birliği’nden kısa açıklama:
“Utanın!”

Gezi olayları sırasında Bezm-i Alem Camisi’nde yaralılara ilk yardım hizmeti veren ve
“suçluyu kayırma” “camiyi kirletme” suçlamalarıyla yargılanan Dr. Yasemin Erenç Dokudan
ve Dr. Sercan Yüksel, mahkeme tarafından “camiyi kirletme” suçundan mahkum edilmiştir. Yargılanan 2 meslektaşımız hekimliğin gereği olarak, her şeyden önce “insan” olarak
yardıma muhtaç yaralılara acil tıbbi yardımda bulunmuşlardır.

Yalnızca yasal olarak değil, evrensel ahlak değerleri bakımından da yaralılara sağlık hizmeti vermek değil tam aksine vermemek suçtur. Yaralılara yardım ederken caminin kirletildiği gibi bir iddia, hele bunun bir suç olduğu kararı utanç vericidir.

  • Bu utanç; kararı verenler kadar
    – hasta – yaralı demeden toplulukların üzerine öldürücü gazla,
    gaz fişeğiyle saldırma emri verenler,
    – çocuk – yaşlı demeden insanları gaza boğanlar,
    – gözleri çıkarıp kemikleri gaz fişekleriyle parçalayanların,
    – yaşamını yitirmiş çocukları meydanlarda yuhalatanlarındır.

Meslektaşlarımız Dr. Yasemin Erenç Dokudan ve Dr. Sercan Yüksel hekimliklerinin
gereğini yerine getirmişlerdir. Çare arayan yaralıların derdine derman olmaya çalışmışlardır.
Ellerine sağlık!

Ne güzel ki; hekimler bütün baskılara, hasta bakmayı engellemek için çıkarılan yasalara,
hapis tehditlerine karşın hekimliğin gereğini her koşulda yerine getirmektedirler.
Gezi’de de, Suruç’ta da, Ankara’da da…

Bu ülkenin her yerinde halkımızın sağlığı için çalışmaya devam edeceğiz.
(http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/utanin-5677.html, 23.10.15)

Saygıyla duyururuz.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

*****

Açıklamaları biz de paylaşıyoruz.
Dileriz bu haksız kararlar AİHM’ne gitmeden Yargıtay’da temyiz edilebilir (‘?) ve düzeltilebilir.. 

Sevgi ve saygı ile.
27 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com