Etiket arşivi: Gülbettin Hikmetyar

Erdoğan’dan Mahmut Ustaosmanoğlu’na ziyaret

Erdoğan'dan Mahmut Ustaosmanoğlu'na ziyaret
10/08/2014 08:22

Başbakan Erdoğan’ın, İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu‘na yaptığı ziyaretin fotoğrafları sosyal medyada paylaşıldı.

İstanbul – Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün akşam saatlerinde
özel bir uçakla Ankara ‘dan İstanbul’a geldi.

Saat 20.10’da İstanbul’a gelen Erdoğan’ı Atatürk Havalimanı VIP salonunda
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı
Aziz Babuşcu
ve öbür ilgililer karşıladı. Erdoğan daha sonra sivil plakalı bir otomobille havalimanından ayrılırken korumalar gazetecilerin görüntü almasına izin vermedi.

BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN DA BULUNDUĞU 3 KARE FOTOĞRAF PAYLAŞILDI

Zaman zaman twitter’da İsmailağa Cemaati ile ilgili fotoğraf ve bilgiler paylaşılan
bir hesaptan Başbakan Erdoğan’ın da bulunduğu 3 kare fotoğraf paylaşıldı.

Fotoğraflarla birlikte,

– “Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan Mahmud Efendi Hazretlerimizi ziyarette”,

– “Tayyip Erdoğan ağabeyimiz hanımı ve kızı ile bu gece Mahmud Efendi Hazretlerimizi ziyaret ettiler”,

– “Bu resim Mahmud Efendi Hz. ve Cübbeli Hocamızı RTE’ye karşıt göstermeye çalışan paralel yapıya tokattır!”,

– “Enbiya-ü Evliya’ya istinadım var benim, Lütf-i Hak’tandır hemen ümid-i feth-ü nusretim”,

“Şükür Ya Rabbi! 90 yıl sonra dine – şeriata bağlı bir reis-i cumhur geliyor. ELHAMDÜLİLLAH HUU ELHAMDÜLİLLAH”

içerikli iletiatıldı.

İsmaliağa Cemaati’nde de yazılı bir açıklama yapılarak,

– “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi, Muhtereme eşi ve kerimesiyle birlikte Mahmud Efendi Hazretlerimizi hâne-i saadetlerinde ziyaret ettiler. Yaklaşık 2 saate yakın çok samimi muhabbet ortamında geçen bu ziyarette değerli Başbakan, Efendi Hazretlerimiz’den dua ve himmet talep ettiler. Efendi Hazretlerimiz de kendisine
hayır duada bulundular..” denildi. (dha)

Rifat Serdaroglu : BAŞKANBAŞBAKANGENELBAŞKAN

Rifat Serdaroglu : BAŞKANBAŞBAKANGENELBAŞKAN

 Rifat Serdaroglu

Türk Milleti 10 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı seçecek, ilk kez oy kullanacak.
Adaylar, biri dışında henüz belli değil. Belli olan ise Başbakan Erdoğan

Erdoğan; kimilerine göre 12 yıl boyunca başarılı bir Başbakanlık yaptı.
Girdiği her seçimi kazandı. Türkiye’yi başarıdan başarıya koşturdu, çağ atlattı.
Özellikle Sağlık alanında ve Dış Politikadaki uygulamalarıyla halkın desteğini
ve beğenisini aldı!

Kürtçüler, Numaralı Cumhuriyetçiler, Türk Milleti ve Atatürk Düşmanları,
İslam Devleti ve Hilafet Özlemcileri, Tarikatlar-Cemaatler, Ermenistan ve Rum Pontus Hayalcileri, BOP Destekçileri, Tesev-Soros Beslemeleri, koro halinde ellerindeki medya ve propaganda organlarıyla bu hayali “Başarı Öyküsünü” üfürüp durdular.

Biz de yıllardır,

  • Bu yapılan bir hayal ticaretidir, bu kişi demokrat değildir.
    Devleti yönetecek ehliyeti yoktur. Ülke süratle Federe İslam Devletine götürülmektedir. Hırsızlık-yolsuzluk-rüşvet tepeleri sardı,
    devletin en hassas birimleri işgal ediliyor, 
    Milli Ordumuza tuzak kuruluyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük borçlanması yapılıyor.
    Alınan borçlar, yatırım için değil tüketim için kullanılıyor.
    Ekonomi alarm zilleri çalıyor.”
     dedik durduk. Keşke yanılan biz olsaydık…

Geldiğimiz noktada, Erdoğan tam bir dikta yönetimi uygulamaya başladı.
İşine gelen Yargı kararlarını beğeniyor, işine gelmeyen bir karar çıkarsa,
Yargıç-Savcı-Mahkeme-Anayasa Mahkemesi-Hukuk Devleti demeden, bu makam ve kişilere en ağır hakaretleri yapıyor, yargı kararlarına saygı duymadığını, gerekiyorsa onlara da yasak koyacağını söylüyor.

Cumhuriyet Tarihinde ilk kez bir Başbakan, Yargı Erkine, “Yargı belası” dedi!
Bu kafaya, bu anlayışa “Demokrat” diyecek birinin aklından şüphe edilir.

Erdoğan şimdi bu anlayışını, Türkiye’ nin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanlığı Makamına taşımak istiyor. Üstelik Başbakanlık ve Genel Başkanlık kimliklerini de yanında taşıyarak.

Değerli Okurlar;

Bir kişiyi dostlarınız arasına alırsanız, onun ailesini-yakınlarını da dostlarınız arasına katmış olursunuz.
Türk Milleti eğer Erdoğan’ı Çankaya Köşküne yani Atatürk’ün Evine çıkartırsa, beraberinde kimleri de oraya taşıyacak, bakalım mı?

*Erdoğan’ın ailesi, Vakıflarıyla-Gemicikleriyle-Medya Gruplarıyla-Sıfırlanan Milyarlarca Avrolarla-Villalarla-Pırlanta Dükkânlarıyla Çankaya Köşküne çıkacak.
*Yasin El-Kadı, Gülbettin Hikmetyar, Reza Zarraf, Hariri Ailesi, Seyid Kutub,
El Kaide, El Nusra da Çankaya Köşküne çıkacak.
*Barzani, Öcalan, Şivan Perver gibi Türk Milletine düşman kişiler de çıkacak.
*Ayakkabı Kutuları, Para Kasaları, Haram Havuzları, İmar Yolsuzlukları, Kupon-Cillop Araziler kol-kola Çankaya çıkacaklar.

Türk Milleti tüm bunların Çankaya’ya çıkmasına izin verecek mi?
Hiç tahmin etmiyorum, vermeyecektir.

Önümüzdeki günlerde ekonomik alanda ciddi sıkıntılar yaşayacağız.
Erdoğan istediği denli saklamaya, karartmaya çalışsın, deniz bitmiştir.
Türkiye Borç Batağındadır.
Son 10 yılda sektörlerin bankalara borcu, % 1173 artarak 1,2 Trilyon TL oldu.
Son 10 yılda Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla ise yanızca % 179 arttı.
(AS:Başbakan RTE 230 milyar dolardan 825 milyar dolara çıktığını söylüyor. 3,5 kat)
Son 10 yılda konut kredileri 32 kat, kredi kart borcu 31 kat, ihtiyaç kredileri 50 kat arttı.

Artık iç ve dış finans kuruluşları ve Bankalar, Türkiye’deki “Özel Sektör Projelerine” kredi vermiyorlar.
Erdoğan bu projeler için “Hazine Garantisi” vereceğini açıkladı.
Yani, “Türk Milletinin a..na k…m diyen sepetin yaptığı işler nedeniyle aldığı krediler ödenmezse, bunun borcu bizim vergilerimizle ödenecek!
Bu durum, çarkların böyle dönmeyeceğini, durma noktasına geldiğini gösteren
çok ciddi bir durumdur.

Ayrıca Başbakan Erdoğan, Türk Milleti ile “Hesap Kesmeden” hiçbir yere gidemez, gitmemelidir. Önce 12 senenin hesabını Türk Milletine verecek, sonra gidebilirse,
millet seçerse, gidecek.

Yalnız bir uyarım var:
Çankaya yokuşu çok diktir. Nefes darlığı olan, sırtında “Yolsuzluk-Kalpazanlık-
Resmi Evrakta Tahrifat- İhaleye Fesat karıştırmak” gibi dosyalar ve iddialar olan biri o yokuşu çıkamaz. Nizamiyenin önünde tıkanır kalır. Böyle tıknefes ve yükü çok ağır olan birinin çıkabileceği tek yokuş, Yüce Divan görevini yapan Anayasa Mahkemesi yokuşudur.

Not  : Bir yandan “Yargı Belası” , “Twitter Belası” , “Kuvvetler Ayrılığı Belası” ,
öbür yandan Haşhaşiler-Çeteler-Alçaklar-Şerefsizler Belası”, en son olarak da
“Tek Ceketlinin” açtığı davalar bizde akıl bırakmadı be kardeşlerim.
Hele bir de Bilal’in iki lafı bile anlayamaması ve sıfırlama operasyonundaki beceriksizliği, sinir sistemimi alt-üst etti. Bayramınızı kutlayamadım.
23 Nisan Milli Hâkimiyet ve Hayırlı Evlat Bayramının, hayırlara vesile olmasını
niyaz ederim. Allah yar ve yardımcınız olsun. En kalbî, böbrekî ve bağırsakî saygılarımı sunarım. Vakıflarımız tatil günleri de açıktır. Her türlü bağış kabul edilir. Hele peşin ve nakit verilirse, sevabınız iki kat artar. Âmin ve İnşallah…

Sağlık ve başarı dileklerimle 23 Nisan 2014
Rifat Serdaroğlu

ÖZEL PAŞA İLE ÇOK ÖZEL..


Dostlar
,

Sayın Rifat Serdaroğlu‘nun “ÖZEL PAŞA İLE ÇOK ÖZEL” başlıklı

“çok özel” yazısını 3,5 ay sonra arşivden çekerek sunmak “işe yarasın” dileyelim..

Artık “inanç” gereği alkol içme yasağı konuyor..
Asıl gerekçe, bakla ağızdan çıkıyor.

Meğer Anayasa’nın 58. maddesi gereği “gençleri alkol düşkünlüğünden korumak..” değilmiş..

Ayranımız yok içmeye ama İstanbul’a on milyarlarca dolarlık hovarda projeler peşindeyiz.. Yurdum insanı da seyreylemekte, ne denli inandığını belli etmeden..

Taksim gezi parkında halka orantısız polis şiddeti kullanılıyor ve
“Ne yaparsanız yapın, biz kafaya koyduk, yapacağız..” diye halka meydan okunuyor..

Oysa Halk; Anayasa’nın 56. maddesindeki çevreyi koruma ödevini yapıyor.
İktidarı da bu maddeyi çiğnemekten alıkoymaya çalışıyor..

  • Devletin tiyatroları, opera ve baleleri kapatılıyor, satılıyor..

23,5 milyar dolarlık IMF borcunun 10 milyar dolarını kendileri aldıkları halde
(19. stand by, 11 Mayıs 2005; http://ahmetsaltik.net/imf-konusunda-atma-recep-din-kardesiyiz/),

Dış borcu 129 milyar dolardan 337 milyar dolara tırmandırdıkları halde
(iç borç artışına değinmiyoruz..)

“IMF borcunu biz kapattık” diye balonlar uçuruluyor ve
Ankara Ticaret Odası da kentte teşekkür ilanları veriyor..
Kimin parasıyla?
Bu politikaların batırdığı küçük ve orta esnafın aidatlarıyla..

Bir toplum aklını, sağduyusunu böylesine peynir -ekmekle yiyebilir mi??

Sular iyice ısınıyor ve karşıdevrim apaçık dişlerini gösteriyor..

Sevgi ve saygı ile.
30.5.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================================

RİFAT SERDAROĞLU

portresi3

 

ÖZEL PAŞA İLE ÇOK ÖZEL

Özel Paşam, yaşça sizden büyük, askerlik tabiriyle sizden daha kıdemli bir asteğmen ve iki kez askerlik yapmış bir Türk olarak sizinle dertleşmek istedim.

 

Yaşları 70’e merdiven dayamış eski komutanlarınızın ve muvazzaf silah arkadaşlarınızın adeta daldan armut toplar gibi polis tarafından evlerinden toplanmaları ve özgür olarak girdikleri Adliyenin arka kapısından tutuklu olarak çıkmaları benim, “özelime” çok dokunduğu için bunları yazıyorum.

Öncelikle merak ettiğim konu şudur;

Siz, Türk Milletinin “Peygamber Ocağı”dediği Türk Ordusunun mu komutanısınız,
yoksa Savcının iddia ettiği, Mahkemenin de bu iddiayı kabul ederek dava açtığı
Terör Örgütünün” mü komutanısınız?
Lütfen bir karar verin ona göre konuşalım ve birbirimizi boşuna üzmeyelim.
Tamam mı sevecen- tonton Paşam?

Sizin Komutanınız, önünde esas duruşta beklediğiniz Genelkurmay eski Başkanı
Sayın İlker Başbuğ, T.C. Mahkemeleri tarafından “Terör Örgütü kurmak ve lideri olmak” iddiasıyla tutuklu değil mi?

Sizin bu konuda “Olamaz, ne TSK terör örgütüdür, ne de Genelkurmay Başkanı örgüt lideridir. Böyle saçmalık olur mu? Ben de O’nun emrinde çalıştım” diyen bir açıklamanızı maalesef görmedik.

Cumhuriyetimizin değerleri, Atatürk İlke ve Devrimleri her gün teker-teker kopartılırken, çağdaş Türkiye’den adım-adım uzaklaşılırken de sizden ne bir ses, ne de bir nefes duyamadık!

Allah aşkına siz nesiniz, kimsiniz!

Hiç olmazsa şu kadarını yapmak aklınıza gelmedi mi;

“Aziz Türk Milleti, bugün tarihimizin en kara günlerinden birini yaşıyoruz.
Kuruluşu Büyük Hun İmparatoru Mete Han’a dayanan ve 2222 yıllık bir geçmişe sahip şanlıTürk Ordusu, tarihinde ilk kez “Terör Örgütü” olarak suçlandı. Bu iftira ve ihanet sadece TSK’nın değil, Türk Milletinin yüzüne sürülmüş bir lekedir. Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı ve Başbakan’dan bu konuda bir açıklama ve özür bekliyoruz.
Böyle bir densizlik yapan cemaat-tarikat beslemeleri derhal görevlerinden alınmalı ve Bağımsız Türk Yargısına teslim edilmelidirler.

Bu konuda sonuç alınıncaya kadar, acil durumlar haricinde, Türk SilahlıKuvvetlerinin
tüm mensupları kışlalarından çıkmayacaktır.

Allah, Türk Tarihi ve Türk Milleti huzurunda yemin ederim ki, her zaman milletinin emrinde ve demokrasiye bağlı olan TSK, asla ve asla bir terör örgütü değildir.
Ya bu leke temizlenecek, ya da bizler görevlerimizi bırakacağız.”

Böyle bir açıklama yapmak aklınıza mı gelmedi, yoksa yüreğiniz mi yetmedi?
Eğer siz böyle bir açıklama yapabilseydiniz, Türk Ordusu bugün böyle zafiyet içinde olmazdı!

Tombul- Özel Paşam;

-Türk Milletinin size emanet ettiği kınalı kuzularını acımadan şehit eden, tırnağına bin tane Öcalan’ı değişmeyeceğim vatan evlâtlarını sakat bırakan PKK Terör örgütü ile görüştüler, sustunuz!
-Habur’da, Türk Askerini öldüren PKK’lıları davul-zurna ile karşıladılar, sustunuz!
-PKK’lılar sinirlenmesin, asapları bozulmasın diye Türk Askerine, Türk Bayrağını indirttiler, sustunuz!
-İlker Başbuğ’u “Terörist” , İmralı canisini “Barış Güvercini” yaptılar, sustunuz!
Dilinizi mi yuttunuz be Paşam?
15 Şubat’ta Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişinin yıl dönümünde,
(1999) PKK’lılar yine yürüdüler, gösteriler yaptılar, kırdılar, yaktılar.

Siz, Atatürk’ün Ankara’ya geliş tarihinde Harbiyelileri yürütemediniz!
Ankara Valisi size izin vermedi, daha ne diyeyim güleç yüzlü Paşam!

Size darbe yapın, yönetime el koyun diyen yok. Elbette ki Demokrasiye her hal ve şartta bağlı kalacaksınız. Ama kimse şah değil, padişah değil.
Anayasa ve Yasalar Başbakan’ı da bağlar, sizi de bağlar. Bu korku niye?
Siz Anayasal bir kurumun başkanısınız. Göreviniz, size Anayasa ve Yasalarla emredilenleri yapmak, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk Milletini ve
Türk Ordusunun korumaktır. Dik duracaksınız. Ters “L” harfi gibi durmayacaksınız. Omzunuzdaki rütbeleri pazardan almadınız, onları size Türk Milleti taktı.
Bir kurumun itibarı, o kurumu temsil eden kişinin namusudur.
Tarihin hiçbir döneminde Türk Ordusunun itibarı ile bu kadar alay edilmemişti!

Sakın bana demokrasiden bahsetmeyin.

Tek adam faşizminin adı, ne zamandan beri demokrasi oldu?
Kuvvetler ayrılığı ilkesini, Parlamentoyu ve Yargıyı kendisine ayak bağı olarak gören bir yönetim demokrat olabilir mi?

  • Kafasında ve gönlünde “Federe İslam Devleti” olan ve “biat” kültürü ile Gülbettin Hikmetyar’ın dizi dibinde yetişen biri, demokrat olabilir mi?

Türk Ordusunun Komuta heyetinin yarısını sahte dijital delillerle içeri attırıp,
sadaka dolandırıcılarını kollayan bir demokrasi olur mu?

21. Yüzyılda hangi demokraside Tarikat ve Cemaatler Devlet kadrolarını ele geçirir ve din adına soygun yaparlar?

Demokrasi ve Sosyal Devletin olduğu yerde insanlar, böbreklerini-organlarını
ücret karşılığında satmak zorunda kalır mı?

Bak Özel Paşam,

Benim sizinle meselemiz böyle yazıp çizmekle bitmeyecek kadar uzundur.

En iyisi, siz beni dava edin. Dava edin ki ben de söyleyeceklerimi Mahkeme huzurunda zapta geçirteyim.

Söyleyeceklerimi ileride, Askeri Liselerde ders olarak okutacak birileri
nasılsa çıkacaktır.

Nasıl başarılı ve demokrat bir Komutan olunur, orada anlatayım.

Oturduğunuz koltuktan kalkıp, Anıttepe’ye bakarsanız “Komutan” kimmiş,
nasıl Komutan olunurmuş anlarsınız.

Sağlık ve başarı dileklerimle.

RİFAT SERDAROĞLU

rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
16 Şubat 2013

0532 211 00 11