Etiket arşivi: Emperyalizmin

Yeni, yepyeni, en yeni dünya düzeni

author

Bundan 35 yıl kadar önceydi. ABD’nin başkenti Washington’da, (o zamanki üyesi sayısı ile) 16 NATO üyesi ülkeden davet edilmiş 16 gazeteciden biri olarak Savunma Bakanlığı (Pentagon)’un bir brifing salonunda bir Amerikalı generali dinliyordum. Doğu Berlin – Batı Berlin sınırındaki “Çelik Hattın” nasıl güçlendirilmesi gerektiği ve Batı İttifakı’nın hiç taviz vermeden (nükleer dahil) nasıl “silahlanmaya devam etmesi gerektiğini” anlatıyordu. Suratı kıpkırmızı, iştah ve heyecanı doruktaydı. Gözlerinden ateş ve barut fışkırıyordu adeta.

Ertesi gün programda başka bir eyalette, başka bir askeri brifinge geçmeden önce otelin kahvaltı salonunda kafiledeki herkes bir gazetenin başına üşüşmüş (o zaman internet, sosyal medya, digital bilmem neler yok tabii), manşetteki ve haberi ve fotoğrafı konuşmaya koyulmuştu. Daha dün gibi aklımda… Haber, Berlin Duvarı’nın yıkılmakta olduğunu ve insanların, ellerinde kazmalarla çekiçlerle duvarı delip kafileler halinde nasıl “çift taraflı” geçişlerle, yepyeni bir çağın açılışını kutladıklarını anlatmaktaydı. Dünya değişiyordu. Hatta değişmişti bile. Haberi de, o gazetenin manşetinden Washington’a ulaşmıştı.

Basın turunun o durağındaki kafilede, bir gün önce bize o “vecd ve huşu içinde silahlanma brifingini” veren Amerikalı generalle göz göze geldim bir an. Suratını tarif edebilmek için kalınca bir kitap yazmak, uzunca bir film çekmek gerekebilir. Dünya değişmiş, “Yeni Dünya Düzeni” kuruluyordu.

Hemen ardından emperyalist ülkelerin medyası, zafer çığlıkları arasında bir “Peace Dividend” masalı yazıp, yönetip oynamaya başlamışlardı. Soğuk Savaş ve baş döndürücü silahlanma dönemi bitecek, bundan tasarruf edilen muazzam miktarlarda para da, “insanlığın refahı ve toplumların iyiliği” için harcanacaktı. Barış Bonusu!
***

Aradan yıllar geçti. Ne silahlanma yarışı durdu, ne de emperyalist paylaşımlar için alan kazanma mücadelesi. Sovyetler’in ve ona bağlı peyklerin çözülüp dağılmasını fırsat bilen Batı Bloku, kendi peykleri ile kol kola “miras paylaşımı” için kendi saldırgan paktlarını genişletme yarışına giriştiler. 2000’li yılların ilk 20 senesi, ABD ve müttefiklerinin “terörle mücadele” adı altında bir “sınırötesi saldırganlık” senaryosu ile gelişti.

Her aşamasında “yeni, yepyeni, en yeni, daha da yeni dünya düzeni” adı altında, hiç bitmeyen bir dizi filmin senaryosu, güncellenerek yazılmaya ve oynanmaya başlandı. Dağılan Sovyet Bloku, önce “Bağımsız Devletler Topluluğu”, sonra da “Çar, Oligarkları ve diğerleri” gibi sürekli başkalaşıma uğrar bir mahiyette varolma savaşı içine girdi. “Perifer” yani çevre ülkeler de bu kıtalar arası bitmeyen paylaşım düzeninin rüzgarında bir oraya bir buraya savrulmaya devam etti ve ediyor.
***

Bugün gelinen noktada, Rusya – Ukrayna çatışması, daha doğrusu Rusya’nın, “NATO’nun yeni ileri karakolu yapılmaya çalışılan” Ukrayna’ya saldırısı henüz yeni başlamışken, önümüzdeki 3 hafta, 3 ay veya 3 yıl için erkenden yorumlar – tahminler yapmak ve çıkarımlarda bulunmak için henüz çok erken. TV ekranlarında ve gazete sütunlarında bu işe soyunanları, müstehzi bir gülümseme ile izliyorum. Daha dün bir bugün iki. İddialı öngörülerden kaçınmak lazım. Köprülerin altından daha çok sular akar. Ama, bir tek konuda kesin konuşabilmek mümkün.

Emperyalizmin, aç gözlü kapitalizmin, faşizmin asla nitelik değiştirmeden, dünyaya egemen olma iştahını hiç yitirmediğini görerek, bu “hırslı, canhıraş ve can alan, vahşi paylaşım kavgasının”, öngörülebilir bir gelecekte de süreceğini tahmin etmek kehânet olmaz. Bereket ki; çare, reçete, çözüm de bellidir. Bu iştaha ve felaketin çarklarının dönmesine son verecek olan, gezegenin dört bir köşesindeki halkların, demokratik yönetimleri işbaşına getirme iradesidir.

Tek adamların, “çarların, reislerin, despotların, diktatörlerin” değil, halkını dinleyen, demokratik iştişare ve denetim mekanizmalarına değer verip çalıştıran siyasetçilerin işbaşına gelmesi için mücadele edecek halklar, son sözü söyleyecektir. Asıl “gönlümüzden geçen Yeni Dünya Düzeni” bu olmalıdır.

Asıl “Peace Dividend” o olacaktır.

Zulmünüz Yetsin Artık!

Dostlar,

Paris’te geçtiğimiz günlerde (12.1.13) öldürülen 3 PKK’lı kadın (PKK kurucuları Sakine Cansız, Leyla Söylemez ve Fidan Doğan) olayı böylesine ustalıkla mı değerlendirilir??

Değerli öğretmenimiz sayın Mahiye Morgül‘ün yazısını okumalısınız.

Emperyalizm ne denli mide bulandırıcı ve bizim gibi mazlum uluslara
ne büyük acılar çektirmekte..

PKK’lılara hep sorageldiğimiz 2 kritik soruyu bir kez daha yöneltelim :

1. Emperyalizmin, yeryüzünde özgürlüğüne kavuşturduğu halk / ulus var mıdır?

2. Emperyalizmle işbirliği yapılarak özgürlük savaşımı verilebilir mi?

İşte “soru”nun gücü..

  • Biz hiç kimse ölsün istemiyoruz..

Bunun da altını özellikle çizmek isteriz..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 16.1.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

================================

Mahiye MORGÜL

Mahiye_ Morgul_portresi

Zulmünüz Yetsin Artık!

Bize bunu da göstereceklerini hiç tahmin etmezdim.

Yarın 3 cenazenin resmi-geçitlerinde PKK bayraklı örtülere canlı yayında tanık edileceğiz… Gözümüze kadar sokacaklar, yarı resmi oldu bile…

Küresel mafya bunları öldürüp ölüsünden yağ çıkartıyor…
Yine kazanan Yüksekova uyuşturucu çetesi olacak.

Eyvah… eyvah… eyvah… ey….. türküsü dilimde…

Bunu yazarken Halk TV ekranında önüme Necati Doğru’nun bugünkü yazısı geldi.

Sevgili Necati Doğru, doğru saptadı… Erdoğan, Gülen, Öcalan. Cenazede
saf tutmalılar, diyor. Birlikte PKK bayraklı tabutun önünde görüntü vermeliler.

Bu üç isim, 2012 yılına girerken, M. A. Birant’ın programında  “Önümüzdeki yılın
en çok konuşulan ismi kim olur?” anketinde en çok oy alanlar diye gösterilmişti. Nasıl öngörü ama… Ha, cevap şıkları içinde adları en parlak yazılanlar bunlardı,
işin sırrı orda.

Adıyaman’dan yerel gazetede bir köşe yazarı, “Kızıl Elma bitti, yerine Yeşil Elma projesi geldi, Erdoğan dünya İslam birliğini kuracak inşallah” diyor.

Yeşil elma mı, yeşil dolar mı, karıştırmış belli. Ancak, Adıyaman’da 10’dan çok tarikat şeyhi var, anlaşılan Erdoğan’ın Kürdistan projesini bu havuçla destekliyorlar. Yılın adamını bunların cevapladığı anketten alsınlar, yeter…

Rize’den komşumun  2. kaptanlık yapan yeni mezun genç oğlu, İspanya limanında adı pek bilinen Baybaşin çetesinin tuzağına düşmüş, 1. kaptanın eline verdiği çantayı limanda bekleyen bir taksiye iletmiş ve yıllarca İspanya’da hapis yatmıştı.  Çıkıp geldiğinde normal yaşama uyum sağlamasını beklerken İstanbul yolunda direksiyon başında yaptığı kazada can verdi. Cenazesi Portakallık Mahallesinin
cami bahçesine, PKK tarafından şehit edilmiş diğer bir komşu oğlumuzun yanına defnedildi. Bence ikisi de PKK şehididir.

İnternete “Baybaşin çetesi PKK” yazarak girin, bakın karşınıza ne haberler gelecek. PKK’yı besleyen uyuşturucu çetesinin Avrupa kollarını okuyacaksınız.
Paris kolunda PKK’nın adamı yok muydu, kasası bile Sakine idi. PKK’nın Sakine’si Fransız başbakanıyla silah takasından başka ne muhabbet edecekti ki??

Şimdi desem ki, mahallemin iki delikanlısını da PKK öldürdü,
katili Sakine’dir desem yanlış mı olur?

  • Uyuşturucu kaçakçısı üç kadın mafya usulü öldürüldü.

Çanak çömlek patladı… Ölüsünden yağ çıkartmaya sıra geldi. Öldürdükleri rakiplerinin cenaze töreninde en önde dururmuş mafya şefleri, bakalım, göreceğiz.

Katillere kahraman töreni…
Kürdistan’ın kurucu kahramanları diye mezarları abideye çevrilir artık.
Tabutları sardıkları bayrağı da başlarına dikerler…
Öcalan’a verdiği hizmetlerin karşılığı olur.
Öcalan da bu cenaze törenini televizyondan izlesin de, “Ben neymişim yahu!” desin diye Arınç ağbisi O’na ekran armağanı göndersin…

Bugüne kadar o sattıkları uyuşturucuyla ölenler bir kalem, kaçakçı tuzaklarında işinden olan, hayatları kararan gençlerimiz ikinci kalem, üçüncü kalemde uyuşturucuyla takas ettikleri silahlarla ölen 12 bin asker oğlumuz

Allah’tan korkun!

Zulmünüz yetsin artık…

Bu aziz milleti kahrından öldürecek misiniz be…

Mahiye Morgül
15.1.2013