Zulmünüz Yetsin Artık!

Dostlar,

Paris’te geçtiğimiz günlerde (12.1.13) öldürülen 3 PKK’lı kadın (PKK kurucuları Sakine Cansız, Leyla Söylemez ve Fidan Doğan) olayı böylesine ustalıkla mı değerlendirilir??

Değerli öğretmenimiz sayın Mahiye Morgül‘ün yazısını okumalısınız.

Emperyalizm ne denli mide bulandırıcı ve bizim gibi mazlum uluslara
ne büyük acılar çektirmekte..

PKK’lılara hep sorageldiğimiz 2 kritik soruyu bir kez daha yöneltelim :

1. Emperyalizmin, yeryüzünde özgürlüğüne kavuşturduğu halk / ulus var mıdır?

2. Emperyalizmle işbirliği yapılarak özgürlük savaşımı verilebilir mi?

İşte “soru”nun gücü..

  • Biz hiç kimse ölsün istemiyoruz..

Bunun da altını özellikle çizmek isteriz..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 16.1.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

================================

Mahiye MORGÜL

Mahiye_ Morgul_portresi

Zulmünüz Yetsin Artık!

Bize bunu da göstereceklerini hiç tahmin etmezdim.

Yarın 3 cenazenin resmi-geçitlerinde PKK bayraklı örtülere canlı yayında tanık edileceğiz… Gözümüze kadar sokacaklar, yarı resmi oldu bile…

Küresel mafya bunları öldürüp ölüsünden yağ çıkartıyor…
Yine kazanan Yüksekova uyuşturucu çetesi olacak.

Eyvah… eyvah… eyvah… ey….. türküsü dilimde…

Bunu yazarken Halk TV ekranında önüme Necati Doğru’nun bugünkü yazısı geldi.

Sevgili Necati Doğru, doğru saptadı… Erdoğan, Gülen, Öcalan. Cenazede
saf tutmalılar, diyor. Birlikte PKK bayraklı tabutun önünde görüntü vermeliler.

Bu üç isim, 2012 yılına girerken, M. A. Birant’ın programında  “Önümüzdeki yılın
en çok konuşulan ismi kim olur?” anketinde en çok oy alanlar diye gösterilmişti. Nasıl öngörü ama… Ha, cevap şıkları içinde adları en parlak yazılanlar bunlardı,
işin sırrı orda.

Adıyaman’dan yerel gazetede bir köşe yazarı, “Kızıl Elma bitti, yerine Yeşil Elma projesi geldi, Erdoğan dünya İslam birliğini kuracak inşallah” diyor.

Yeşil elma mı, yeşil dolar mı, karıştırmış belli. Ancak, Adıyaman’da 10’dan çok tarikat şeyhi var, anlaşılan Erdoğan’ın Kürdistan projesini bu havuçla destekliyorlar. Yılın adamını bunların cevapladığı anketten alsınlar, yeter…

Rize’den komşumun  2. kaptanlık yapan yeni mezun genç oğlu, İspanya limanında adı pek bilinen Baybaşin çetesinin tuzağına düşmüş, 1. kaptanın eline verdiği çantayı limanda bekleyen bir taksiye iletmiş ve yıllarca İspanya’da hapis yatmıştı.  Çıkıp geldiğinde normal yaşama uyum sağlamasını beklerken İstanbul yolunda direksiyon başında yaptığı kazada can verdi. Cenazesi Portakallık Mahallesinin
cami bahçesine, PKK tarafından şehit edilmiş diğer bir komşu oğlumuzun yanına defnedildi. Bence ikisi de PKK şehididir.

İnternete “Baybaşin çetesi PKK” yazarak girin, bakın karşınıza ne haberler gelecek. PKK’yı besleyen uyuşturucu çetesinin Avrupa kollarını okuyacaksınız.
Paris kolunda PKK’nın adamı yok muydu, kasası bile Sakine idi. PKK’nın Sakine’si Fransız başbakanıyla silah takasından başka ne muhabbet edecekti ki??

Şimdi desem ki, mahallemin iki delikanlısını da PKK öldürdü,
katili Sakine’dir desem yanlış mı olur?

  • Uyuşturucu kaçakçısı üç kadın mafya usulü öldürüldü.

Çanak çömlek patladı… Ölüsünden yağ çıkartmaya sıra geldi. Öldürdükleri rakiplerinin cenaze töreninde en önde dururmuş mafya şefleri, bakalım, göreceğiz.

Katillere kahraman töreni…
Kürdistan’ın kurucu kahramanları diye mezarları abideye çevrilir artık.
Tabutları sardıkları bayrağı da başlarına dikerler…
Öcalan’a verdiği hizmetlerin karşılığı olur.
Öcalan da bu cenaze törenini televizyondan izlesin de, “Ben neymişim yahu!” desin diye Arınç ağbisi O’na ekran armağanı göndersin…

Bugüne kadar o sattıkları uyuşturucuyla ölenler bir kalem, kaçakçı tuzaklarında işinden olan, hayatları kararan gençlerimiz ikinci kalem, üçüncü kalemde uyuşturucuyla takas ettikleri silahlarla ölen 12 bin asker oğlumuz

Allah’tan korkun!

Zulmünüz yetsin artık…

Bu aziz milleti kahrından öldürecek misiniz be…

Mahiye Morgül
15.1.2013

Zulmünüz Yetsin Artık!” hakkında bir yorum

  1. Rıza GÜNER

    İSLAMN ÜLKELERİNDE, YALNIZCA DİRİYLE DEĞİL ÖLÜYLE DE KAVGA YAPILIR!..

    İmam-ı Gazali, Kıyamet ve Ahiret adındaki kitabında anlatır; Vehhabi Mezhebi ortaya çıkınca, Sünnliğin diğer dört mezhebinin mensupları bunu içlerine sindiremezler… İki taraf arasında savaş çıkar…

    Savaşan taraflar, kadın erkek, çocuk bebek, yaşlı genç demez birbirlerini öldürürler. Üstün gelen taraf, ölüleri soyar, üstlerinde ne varsa alır; ölüleri koksun, çürüsün, kurda kuşa yem olsun diye ortada bırakırlar…

    Bundan önce de Sünniliğin Yezit Efendisi, Kerbela’da Hz. Muhammed’in Ocağına incir dikmiş; Peygamberin ırkını getirmiş ve ama kutsallaşmasınlar, Peygamber Evladının sıradan insanlar olduğunu göstermek için cenazelerinin gömülmesine izin vermemiş, Cenazelerin kokması, çürümesi, kurtlara kuşlara yem olması için üstlerine nöbetçi dikmiştir.

    Uygar Ülkelerde ise; bir insanın suçu ne olursa olsun, öldüğü an, aleyhindeki her türlü takibat, kin ve düşmanlık sona ermekte, mensubu olduğu din ve toplumun adetlerine göre muamele edilmesi gereken bir cenaze kabul edilmektedir.

    Bir insanın teröristliği, ancak ölünceye kadar işlenen bir suçtur. Bir terörist, ancak ölünceye kadar teröristtir… Öldüğü an, cenazesi mensubu olduğu din ve cemaate göre muamele edilmesi gereken, bir insanın cenazesidir… Ve ölüyle hiçbir dava, hiçbir kavga yapılmamktadır.

    İslam Ülkelerinde ise; Yezid’in Hz. Muhammed’in ocağına incir dikmesinden bu yana ölülerle de kavga yapılmakta ve insan cenazesine zerre kadar saygı gösterilmemektedir.

    Paris’te, ÜÇ ALEVİ KADININ ÖLDÜRÜLMESİNE DUYDUĞU SEVİNCİ MAHİYE MORGÜL adındaki Yezitçi kadın; ZULMÜNÜZ YETSİN ARTIK!.. diye ifşa etmiş…

    Kafasına kurşun sıkılarak öldürülen savunmasız ve silahsız kadınlar mı zalimdir; bunları kalleş kurşunuyla öldüren kişiler mi?

    Evet… Bu üç Alevi kadını, Kürtçülüğe bulaşmakla, büyük hata yapmışlar… Kürtçülüğünden de Türkçülük gibi Alevilere vereceği bir değer, GETİRECEĞİ BÜYÜK BİR MAKAM olmadığını, Kürtçülük Hareketi devlet kuracak, devletle pazarlık yapacak kadar güçlenirse; önce Alevilerin temizleneceğini anlamamışlar ve tam İmralı’yla görüşmelerin başladığı günlerde kelimenin tam anlamıyla temizlenmişler.

    Bu temizlemeye, Mahiye Morgül çok sevinmiş ve öldürülen insanları diri gibi kabul ederek; “Zulmunüz Yetsin artık!..” demiş.

    Hayır, Mahiye Morgül Öğretmen, “BÖYLE ZULÜMLERİ, KUVVETLİ OLAN TARAF, BÜYÜK OLAN DEVLET TARAFI DURDURUR!.. KÜÇÜK VE ZAYIF TARAF DA, BU DURDURMAYA UYAR!..”

    Osmanlı, dağda basit eşkıya grupları varsa; bir davul zurna çalar, bir af çıkarır ve SİLAHINI BIRAKAN GEÇSİN MASASI KURARDI!..” Ama Osmanlı, büyük devletti ve bu dünyanın devletiydi.

    Sayın Ahmet Saltık, o iki soruyu Diyarbakır Cezaevi İşkencelerinden önce sormanız gerekirdi. Dört bin köy boşaltıldıktan elli altmış bin kişi öldükten sonra, kimse ne o soruları, ne o sorulara cevap vermeyi düşünür… Zulmün bitmesini istiyorsanız; DEVLETE KARŞI İŞLENMİŞ BÜTÜN SUÇLAR İÇİN, BİR GENEL AF, HABUR GİBİ SINIR KAPILARINASİLAHINI BIRAKAN GEÇSİN MASASI KURACAK VE OSMANLI’DA OLDUĞU GİBİ BİR DAVUL ZURNA VURDURACAKSINIZ!..

    Ve tabii… Ölülerle kavga ve dava yapmayacaksınız, ölülere bağlı kalmayacaksınız!..

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir