Etiket arşivi: Av. Nusret Senem

Vatan Partisi’nden Türkiye Barolar Birliği’nin çağrısına destek

Vatan Partisi'nden Türkiye Barolar Birliği'nin çağrısına destekVatan Partisi’nden Türkiye Barolar Birliği’nin çağrısına destek

(AS : Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Nusret Senem, Türkiye Barolar Birliği’nin eylem çağrısına destek açıklaması yaptı. Senem, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu kararınca alınan 24 Şubat 2018 günü bütün Baroların Başkanlarını, Baro Yönetim Kurullarını ve kayıtlı bütün avukatları Ankara’ya çağırmasına destek verdi. Senem’in yazılı basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üç gün önce meslek kuruluşlarının isimlerinde yer alan “Türk ve Türkiye” gibi unvanların Bakanlar Kurulu kararıyla kaldırılacağını, ardından da bu kuruluşların yapılarının değiştirileceğini ve herkesin istediği gibi birlikler oluşturabileceğini belirtti. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise bugün, Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun kararlarını kamuoyuna açıkladı, süreci eleştirdi ve 24 Şubat 2018 günü bütün Baroların Başkanlarını, Baro Yönetim Kurullarını ve kayıtlı bütün avukatları Ankara’ya çağırdı.

Vatan Partisi olarak Türkiye Barolar Birliğinin bu mücadelesini destekliyoruz.

CUMHURBAŞKANINA ANAYASA VE YASA BİLGİSİ

Genel Başkanımız Sayın Doğu Perinçek ve Genel Sekreterimiz Utku Reyhan da açıkladı. Türk ve Türkiye unvanı meslek kuruluşlarına Bakanlar Kurulu kararıyla değil, kanunla verilmiştir. Meslek kuruluşlarının isimlerini ve yapısını, Sayın Tayyip Erdoğan, OHAL KHK’sıyla da değiştiremez. Çünkü bu birlikler Anayasa’da düzenlenmiştir ve OHAL konusu değillerdir.

Sayın Cumhurbaşkanının açıkladığı proje FETÖ ve PKK’nın derneklerini barolaştırma ve baroları ortadan kaldırma projesidir. 2013 yılından bu yana savundukları bu projenin şimdi gündeme gelmesi manidardır. Hatırlanacağı gibi 12 Eylül 1980 Amerikancı darbesinin hedef aldığı anayasal kurumların biri de Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Odalarıydı. O gün darbeciler başaramadı. Bugün de Barolarımızı ve Meslek Odalarını ortadan kaldırmayı kimse başaramayacaktır.

Anayasanın “Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları” başlığını taşıyan 135. maddesi, bu birliklerin yasayla kurulacağını hükme bağlamıştır. Ayrıca amacını ve kapsamını belirlemiştir. Birkaç örnek verelim:

Türkiye Barolar Birliği (TBB), 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 109. maddesiyle düzenlenmiştir.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), 6023 Sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunuyla düzenlenmiştir.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), 6235 Sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu ile düzenlenmiştir.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), 6964 Sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanunu ile düzenlenmiştir.
Türk Eczacıları Birliği (TEB), 6643 Sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu ile düzenlenmiştir.
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK), 5362 Sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu ile düzenlenmiştir.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), 8771 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu ile düzenlenmiştir.

Örnekleri çoğaltabiliriz. (AS: Örn. Türk Dişhekimleri Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği Kanunu… Bu sonkini birkaç ay önce AKP çıkardı!)

YÖNETİCİ GEÇİCİ, KAMU KURUMU KALICIDIR

Bazı meslek örgütlerinin yönetimleri yanlış işler yapabilirler, Tabip Odaları Merkez Konseyi’nin bozguncu propagandasında olduğu gibi (AS: Bu görüşe katılmıyoruz!), vatan savaşına karşı konumlara bile girebilirler. Ancak o kuruluşlar, büyük bir meslek kitlesini bünyesinde barındıran kamu kurumlarıdır. Yöneticiler geçicidir, kurum kalıcıdır. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da geçicidir. Ama Cumhurbaşkanlığı kalıcıdır. Devlet yönetimi, yöneticileri yüzünden kamu kurumunun kimliğiyle oynayamaz.

Kaldı ki, Türkiye Barolar Birliği hiçbir tereddüt göstermeksizin Vatan Savaşının ve Afrin Harekâtının yanında yer almıştır.

Anayasal açıdan, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının başındaki Türkiye ve Türk ifadelerini kaldırmak, Cumhurbaşkanının başındaki Türkiye ifadesini kaldırmakla aynıdır.

Kamu kurumları olmazsa, devlet başkanı da olmaz.

MESLEKSİZ TÜRKİYE OLMAZ

Meslek kuruluşlarının tıpkı Cumhurbaşkanlığı, Hükümet, Yargı ve Türk Silahlı Kuvvetleri gibi Anayasada düzenlenmesi, bu kuruluşların devlet ve toplum yapısındaki önemleri nedeniyledir.

İşçisi ve çiftçisi, esnafı ve zanaatkârı, mühendisi ve eczacısı, doktoru ve avukatı, sanayici ve tüccarı olmayan bir Türkiye olmaz. Onlara Türk ve Türkiye adlarının verilmesinin anlamı budur.

BAROLAR BİRLİĞİNİN EYLEM ÇAĞRISINI DESTEKLİYORUZ

Vatan Partisi olarak Türkiye Barolar Birliği’nin eylem çağrısını destekliyoruz. Bu nedenle, 24 Şubat 2018 günü Ankara’da toplanacak meslek mensuplarının arasında olacağız. Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Odalarının bölünmesi ve ortadan kaldırılması girişimi sadece avukatların sorunu değildir. Halkın savunma hakkının ortadan kaldırılması sonucunu doğuracaktır. Bu mücadeleye bütün meslek odalarını ve halkımızı çağırıyoruz.

Saygılarımızla.
https://www.aydinlik.com.tr/vatan-partisi-nden-turkiye-barolar-birligi-nin-cagrisina-destek-politika-subat-2018, 10.2.2018 14:56
===============================================
Dostlar,

ANAYASA Md. 135 Uyarınca kazanılan
“TÜRK – TÜRKİYE” SÖZCÜKLERİ 

Sayın Av. Nusret Senem değerli bir dostumuzdur. 2004 Mayıs’ında Edirne’den Ankara’ya görev yerimiz değiştiğinde (Trakya Üniv. Tıp Fak. nden Ankara Üniv. Tıp Fak. ne) bizi ilk ziyarete gelenlerden idi yine dostumuz ve hemşehrimiz M. Bedri Gültekin ile birlikte. Bizi, o zamanki partileri olan İşçi Partisine üye olmaya çağırmışlardı o nezaket ziyaretlerinde ayrıca. Teşekkür ederek, hiçbir siyasal partiye üye olmayı düşünmediğimizi belirtmiştik. (halen de öyleyiz..)

Av. Nusret Senem hem değerli – nitelikli – birikimli – çok deneyimli bir hukuk insanıdır hem de aynı nitelikleri siyaset insanı olması bakımından da geçerlidir. Bu yazısı, Vatan Partisi adına kurumsal bir açıklamadır ve içeriği çok değerlidir. Yazı içinde bir yerde ayraç içine alarak kırmızı renkle (AS: Bu görüşe katılmıyoruz!) notu düştük.

Demokrasi her şeyden önce çok sesliliktir. Birbirimizin farklı görüşlerini hoşgörü ve saygı ile karşılamak zorundayız. Çok aykırı gelse bile “katlanmak” zorundayız. Karşı görüşlerle, yaşamın gerçeğini birlikte aramalıyız, uzlaşmalıyız. Sevgili Senem’in aşağıdaki tümcesi dışında yazısının tümüne katılmaktayız : 

  • Bazı meslek örgütlerinin yönetimleri yanlış işler yapabilirler, Tabip Odaları Merkez Konseyi’nin bozguncu propagandasında olduğu gibi (AS: Bu görüşe katılmıyoruz!),

Bizim de hekim olduğumuz 1977’den bu yana (hatta tıp öğrenciliğimizden bu yana!) 40+ yıldır üyesi – çalışanı olduğumuz Türk Tabipleri (Ankara, İstanbul, Elazığ, Edirne, son olarak Ankara Tabip odaları) türdeş (homojen) bir topluluk değildir. Türkiye’deki 150 bin hekimin (12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Diş Hekimlerinin de) tek yasal hatta anayasal temsilcisidir. Farklı siyasal görüşler elbette doğaldır ve her 2 yılda bir seçimlerle yöneticiler değişmektedir. Bu gün Erdoğan’ın belirttiği gibi öyle örgütlerin başına gelip “çöreklenmek” yasal olarak olanaklı değildir. Cumhurbaşkanı 5 yılda bir seçilmektedir  ve 2. kez seçilmek olanaklıdır. Daha önce 7 yıl ve 1 kez görev yapılabiliyordu. TBMM seçimleri 4 yılda bir ve sayısız kez vekil seçilmek olanaklıdır. Rektörler 2 kez ve 4+4 yıl seçilebilmektedir.

Yine eklemek gerekir ki; Anayasanın temel niteliklerini doğrudan belirleyerek kurulmasını emrettiği kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları (örn. otomobilleri kamu gibi siyah üzerine beyaz renklidir!) Devletten tek 1 kuruş bile maddi destek – yardım almamaktadır.

Bu bağlamda, Anayasanın 135. maddesiyle özel olarak kurulması emredilen, bunda kamu yararı görülen ve temel özellikleri bile Anayasa koyucu tarafından belirlenen, doğrudan Anayasanın tanımlamasıyla  “kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu” olan bu zorunlu meslek örgütleri, saydığımız ve çoğaltabileceğimiz örneklere göre çok daha demokratiktirler. Anayasanın ilgili 135. maddesi en uzun – kapsamlı maddelerdendir :

Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları (madde başlığı)

  •    Madde 135 – Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir.
    Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanların meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti aranmaz.
    (Değişik fıkra: 23/7/1995-4121/13 md.) Bu meslek kuruluşları, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar.
    (Değişik fıkra: 23/7/1995-4121/13 md.) Bu meslek kuruluşları ve üst kuruluşları organlarının seçimlerinde siyasi partiler aday gösteremezler.
    (Değişik fıkra: 23/7/1995-4121/13 md.) Bu meslek kuruluşları üzerinde Devletin idari ve mali denetimine ilişkin kurallar kanunla düzenlenir.
    (Değişik fıkra: 23/7/1995-4121/13 md.) Amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine, kanunun belirlediği merciin veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verilir ve yerlerine yenileri seçtirilir.
    (Değişik fıkra: 23/7/1995-4121/13 md.) Ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, meslek kuruluşlarını veya üst kuruluşlarını faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmidört saat içerisinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.
    *****

    Görüldüğü gibi bu kurumlara akçal (mali) destekten söz edilmemektedir ve kuruluş yasalarında parasal kaynakları belirtilmiştir; kamu kaynaklarından herhangi bir aktarma söz konusu değildir.

AKP bu örgütlenmelerde, tüm çabalarına karşın seçimleri kazanamamaktadır. Öte yandan bu kurum – kuruluşlar AKP iktidarına karşı etkili – ciddi – bilimsel bir muhalefet sergilemektedir. AKP = Erdoğan’ın ne yazık ki bu çok sesliliğe, sıkı karşı çıkışlara tahammül edememektedir. Türkiye’de iğneden – ipliğe her şey ama her şeyin TEK ADAM ERDOĞAN‘a mutlak olarak bağlanması istenmektedir. Haydi diktatörlük, despotluk, totaliterlik demeyelim incitmemek için ama bu SULTANLIKTIR, PADİŞAHLIKTIR.. Mutlak monarşidir ve Osmanlı’da 1876 öncesine denk düşmektedir. (İngiltere’de ise 1215!)

21. yy’da küresel iklim ve Türkiye koşulları (konjonktürü) böylesi bir Sultanlık hevesine geçit vermiyor, vermeyecektir. Başta Anayasa buna engeldir. Köprülerin altından çoooook sular akmıştır (bkz. Erdoğan’ın 3. Abdülhamitleşmesine “ne yazık ki” (!) zamanın ruhu elvermiyor..). Ayrıca Erdoğan = AKP rejimi, Anayasal sınırları da, demokratik kurum ve gelenekleri de, geçelim hukuk devletini, yasa devleti sınırını da çoktaaaaaaan çiğnemişlerdir.

TBB’nin (Türkiye Barolar Birliği) bu sabah Safranbolu’da aldığı ve Başkan Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu tarafından kararlılıkla yapılan basın açıklamasına bütünüyle katılıyoruz. Son derece ustalıkla, sorumlulukla, birikim ve ağırbaşlılıkla ve de kararlılık ve yüreklilikle (cesaretle!) kaleme alınmıştır. Başkan Prof. Feyzioğlu, “.. bizi kırabilirsiniz…” gibisinden cinayeti bile çağrıştıran sözcükler kullanmıştır! Bu tablo, AKP = Erdoğan’ın ülkemizi sürüklediği ürkünç (vahim) durumu betimlemektedir ne yazık ve ne acı ki!

Erdoğan Başbakan iken, yargı yılı açılışında TBB Başkanı Prof. Feyzioğlu’nun konuşmasına tahammül edememiş, konuşmacı ile polemiğe girişmiş, “edepsiz..” vb. bir başbakana asla yakışmayan, demokrasilerde örneği görülmemiş sözler etmişti. Prof. Feyzioğlu’nun son derece sağduyulu – yürekli “.. edepsizlik yapan ben değilim Sn. Başbakan..” yanıtı vermiş ve Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül’ün kolundan tutup engellemeye çalışmasına karşın ayağa kalkarak toplantıyı terk etmişti. Ardından da Yargı Yılı açılışlarında TBB  Başkanının konuşma hakkı ilgili Yönetmelikten çıkarılmıştı.. Erdoğan ağzını bozmaktan hiç çekinmemekte ve son olarak da bir CHP milletvekiline “ulan ahlaksız!” bile demiş bulunuyor.. Çooook, çok utandırıcı..

AKP = Erdoğan‘ın TBB Safranbolu basın açıklamasını dikkatle okumasını, yetmez, kamera kayıtlarını büyük dikkatle izleyerek hukuk adamlarının oybirliği ile imzaladıkları metin okunurken mimikleri, bakışları, ses tonunu, beden dilini… de anlamaya çaba göstermesini diliyoruz. Hemen hemen tüm toplum kesimleri, giderek azalan yandaşlar dışında barut fıçısına dönüştürülmüştür. Bundan ülkemize ve AKP = Erdoğan’a asla “hayırlı” bir sonuç çık – maz!

  • Erdoğan artık kandırılmaktan kendini kurtarmalıdır. Ustalık dönemindedir kendi deyimiyle ve 16 yıldır ülkenin tepesinde tek başına iktidardır.
  • Ha bire kandırılarak devlet yönetilmez!
  • Bu sonu gelmeyen (!) ardışık kandırılmaların (!?!) faturasını –şimdilik– ülkemiz ödüyor. Sonra?

Sevgi ve saygı ile. 10 Şubat 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Milli Anayasa Kurultayı sonuç bildirgesi

Milli Anayasa Kurultayı’nda
11 maddelik sonuç bildirgesi kabul edildi

27 Mart 2016, 12:10

Milli güçler, Türksüz Anayasa’ya karşı birleşti. Milli Anayasa Hareketi Kurultayı
Türkiye’nin dört bir yanından gelen binlerce vatanseverle Ankara’da toplandı.
Türk Milleti” ifadesini hedef alan yeni anayasa girişimine karşı başlatılan
Milli Anayasa Kurultayı Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde devam ediyor.

Binlerce yurttaşın katıldığı kurultayda AKP’nin bölücü ve gerici bir anayasa yapmak istediğinin altı çizildi.

Saat 12’de başlayan kurultayda sık sık Bölücü gerici anayasaya geçit yok,
Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atıldı.

Eski Meclis Başkan Vekili Hasan Korkmazcan‘ın yönettiği kurultaya Kumpas davalarında tutuklanmış bir çok aydın, sanatçı, Vatan Partisi yöneticileri, DSP yöneticileri katıldı.

Eski CHP Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, AKP’nin yeni anayasasına karşı Milli Anayasa Kurultayı’nın 11 maddeden oluşan sonuç bildirgesini tek tek okudu, salondaki yurttaşların oyuna sundu.

Yurttaşları Milli Anayasa Hareketinin çatısı altında toplanmaya çağıran Güler,
“Türk Milleti’ni anayasadan sildirtmeyeceğiz” dedi.

Bölücü ve gerici anayasaya geçit verilmeyeceği vurgusu yapılan bildiri, oy birliği ile
kabul edildi.

Milli Anayasa Hareketi Yürütme kurulu üyesi Prof. Dr. Birgül Ayman Güler‘in açıkladığı sonuç bildirgesi şöyle:

https://youtu.be/uKdDsL0FxRs 

Vatanımız ve Cumhuriyetimiz, uzun süreden bu yana büyük saldırılar altındadır.
Ülkemizin varlığının tehdit edildiği bugünlerde, biz Türk vatandaşları, Yeni Anayasa yaptırarak Gazi Meclis’i anayasal düzeni ortadan kaldırma gibi ağır bir siyasal suç işlemeye sürükleyenlere karşı, 27 Mart 2016 günü Ankara’da toplandık ve aşağıda belirttiğimiz tutumda birleştik.

1.    Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi bölünmez bir bütündür. Topraklarımız üzerinde birden fazla egemenlik alanı yaratılamaz. Bölgecilik yapılarak özerklik, federasyonculuk güdülemez. Ülkemizin bir karış toprağından vazgeçilmesi söz konusu dahi olamaz.

2.    Türkiye Cumhuriyeti’nde egemenlik Türk Milleti’ne aittir. Çokkültürcülük adına etnik ayrılıkçılık, ümmetçilik adına mezhebi parçalanma yoluyla Türk Milleti’nin bütünlüğü bölünemez. Ulusun varlığı ve egemenlik hakları, hiçbir koşulda ortadan kaldırılamaz.

3.    Milli birliğimizin sağlamlaşarak sürdürülmesi, egemenlik ve bağımsızlık haklarımızın dokunulmazlığı için, 1919’dan sonra bir kez daha, tarihsel bir görev ile karşı karşıyayız.
Bu görev‘müdafaa-i hukuku milliye’ görevidir. Bu görevi üstleniyor, ulusal haklarımızı savunma mücadelesinden bir an bile geri durmayacağımızı ilan ediyoruz.

4.    Her türlü kültürel ve toplumsal özelliklerimizin red ve inkarına karşı olduğumuz gibi,
bu özelliklerimizi Türk Milleti’ni etnik – mezhebi topluluklara bölme aracı yapan her türlü kimlikçiliği ve siyasallaştırmayı reddediyoruz. Etnikçi ve ümmetçi kesimlerle bunları destekleyen dış dünya aktörlerine, Türk Milleti’nin varlığına ve haklarına saygı göstermelerini hatırlatıyor ve bu yöndeki Yeni Anayasa girişimlerinden vazgeçmelerini ihtar ediyoruz.

5.    Anayasa’dan Türk Vatandaşlığı statümüzü silmeye ve egemenliği Türk Milleti’nden almaya yeltenen Yeni Anayasa saldırısına karşı, varoluşumuzu savunma ve direnme esasının meşru olduğunu ilan ediyoruz.

6.    Siyasal ümmetçilik güdenlerin ortadan kaldırmak istedikleri milli devlet, bireysel ve
sosyal özgürlüklerimizin güvencesi olan laikliğin koruyucu zırhıdır. Laikliği ortadan kaldırarak bireysel hak ve özgürlüklerimizi cemaatlere devredecek, halkımızı mezheplerin,
inanç gruplarının iktidar savaşlarına mahkum edecek bir Yeni Anayasa’ya karşı, yurttaşlık haklarımızı ve özgürlüğümüzü savunma ve direnme esasının meşru olduğunu bildiriyoruz.

7.    Cumhuriyetimizin kuruluş ve gelişmesinde temel olmuş hükmetme biçimi, kaynağını meclisten alan parlamenter hükümet sistemidir. Bunu ortadan kaldırmak, basit bir hükümet işleyişi değişikliği değil, egemenliğimizin kullanılış tarzını değiştirmek anlamı taşır. Egemenlik hakkımızı, hiçbir partizan hedefe ve hiçbir kişisel hevese kurban etmeyeceğimizi açıklıyoruz.

8.    Yeni Anayasa, etnik bölücülükle 2008 yılından bu yana yapılan hukuk dışı “müzakere”lerin nihai halkasıdır. Yeni Anayasa ısrarıyla bölücü çevrelerin taleplerini müzakereye açmak, bölücü teröre karşı yürütülen savaşa ciddi zararlar vermektedir.
Şimdiye kadar yapılmış yasa dışı sözde “müzakere ve mutabakatlar”ın Yeni Anayasa hüllesiyle anayasal düzen haline getirilmesi, hiçbir koşulda kabul edilemez.

9.    Yeni Anayasacılığın ana damarı dışarıdadır. Yeni Anayasalar, dünyada ve bölgemizde yeniden bir paylaşım savaşı yürüten küresel emperyalizmin saldırı aracıdır. Ülkemizde sözde çokkültürcülük, etnikçilik, mezhepçilik peşinde sürüklenenleri, çağımızın bu çıplak gerçeğini fark ederek, bu gayrımilli saldırganlığa alet olmaktan vazgeçmeleri için uyarıyoruz.

10.    Büyük Ortadoğu Projesi temelinde Kuzey Afrika ülkelerinde, komşularımız Irak’ta, Suriye’de tanık olduğumuz gerçek, milli varoluşların ortadan kaldırılmasından ve ülkelerin kabile – aşiretlere, etnisite – mezheplere ayrıştırılmasından, parçalanmasından ibarettir. Ulusal varoluşları ve hakları yok edilmeye çalışılan komşularımızın, tüm dünya uluslarının ve insanlığın kutlu geleceği için, küresel emperyalizmin tam karşısında olduğumuzu duyuruyoruz.

11.    Milli Anayasa Hareketi, karşı karşıya olduğumuz Atatürksüz, Türksüz, bölücü gayrımilli anayasacılık saldırısına karşı, ulusal varlığımızı, milli birliğimizi, vatanımızın bütünlüğünü ve bu değerlere ilişkin tüm haklarımızı savunma ve direnme kararlılığını ifade eder. Aynı iradeye sahip bütün siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini, toplulukları ve kişileri, hiçbir ayırım gözetmeksizin,bu iradeyi yükseltmeye çağırır.

14.48: Türkiye Sanatçılar Birliği Başkanı İnci Özdil konuştu. İnci Özdil: “Yeni anayasa intihar demektir. İntihar etmek isteyen var mı aranızda. Burada olanlar istemiyoruz tabii ki,
biz milli anayasa hareketiyiz. Biz tek tumruğuz. Yeni anayasa bir projedir. Yeni anayasa birliğe, kardeşliğe çomak sokmak demektir.”

14.40: TESUD Başkanı emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş konuştu

Erdoğan Karakuş: “İlk 3 madde değişirse Ankara başkent olmaktan çıkacak. Çorumlular Yozgatlılar nereye gideceksiniz? Soruyorum. Yeni anayasanın sizlere neleri kaybettireceğini farkına varın. En azından çoluğunuzu çocuğunuzu önemseyin.”

14.33: 24. Dönem Milletvekili Prof. Dr. Nur Serter konuştu

14.18:  Ulaştırma eski Bakanı Prof. Dr. Enis Öksüz konuştu.

Enis Öksüz: “Canavar emperyalist devletler, yeni anayasa ile boynumuzu kesmeye çalışıyor. Milleti ayıranlar birleştirici bir anayasa çıkaramazlar. Yeni anayasaya izin vermeyeceğiz!”

14.10: TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz konuştu.

Cengiz’in açıklamalarının satırbaşları şöyle:

“Cesaret önemli. ABD’nin bölücü ve gerici terör örgütlerinin, patlayan bombalarının korku iklimine bir cevaptır. Terör örgütlerinin bombalarından korkmuyoruz!

İnsan korkar, ama millet korkmaz, korkmamalı. Türk milleti teröre asla baş eğmeyecek. Cesaretin onurlu ve şerefli bir hayat sürmeye faydası var. Ölüm kusanlara buradan kararlılığımızı ifade ediyoruz.

Başaramayacakları birşeyi dayatıyorlar. Mücadele örgütlü olur. MAH’ın bizleri birleştirmesi örgütlü mücadelenin gereği olan hedefler koyması gereklidir. Ordumuzun, polisimizin, korucumuzun 24 Temmuz’da başlattığı hareket, MAH mücadelesiyle birlikte gidecektir ve en kısa sürede zafere ulaşacaktır.

Milli olmayan anayasayı milli etiketiyle sunmaya çalışıyorlar. Bu ülkede milli olan biziz! Kuvvetli olan çoğunluk olan biziz!

Türk gençliği bir kere ayağa kalktımı hiçbir işi yarım bırakmaz. Aksini iddia eden 19 Mayıs 2016 günü Atatürk’ün evine baksın! Atatürk gençliği gericilere bölücülere karşı orada olacaktır!”

14.00: Hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu Konuştu.

Eminağaoğlu’nun açıklamaları şöyle:

“Anayasayı kurucu meclisler yapar. Anayasa yapma yetkisi olmayan bir meclis insan unsurların gözünü dikmiş olan meclis, yeni anayasa diyerek yola çıkmışsa bizim görevimiz bunun karşısında durmak ve Cumhuriyeti sonuna kadar yaşatmaktır.”

13.56: Hacı Bektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Salmanpakoğlu konuştu.

Salmanpakoğlu’nun açıklamalarının satırbaşları şöyle:

“Bu vatana sahip çıkmak için yüreğini ortaya koyan ey vatanseverler, merhaba!

Türkiye üzerine oynanan oyunların bugünlere kadar gelişinde her zaman karşımıza çıkan bir çelişki vardır. Bu çelişki aydınlanma ile karanlığın çelişkisidir.

İşimiz bu kurultayda, aydınlanmanın ne olduğunu herkese ifade etmek durumundayız. Bunun için buradayız.

Anayasayı değiştirceklermiş, nasıl değiştirecekler? İktidarın tuzaklarına düşmeyeceğiz. Bunun için buradayız. Mücadele edeceğiz.”

13.30: Kültür Eski Bakanı Namık Kemal Zeybek konuştu.

Zeybek, “Yeni anayasa bir tuzaktır. Ülkemizi karmaşaya sokan gelişmelerin son noktası olacak. Bu noktada sağ- sol, çekilişleri kalmamıştır. Aklımızı başımıza alalım.” dedi.

Zeybek’in açıklamaları şöyle:

13. 25: 24. Dönem CHP Uşak Milletvekili Av. Dilek Akagün Yılmaz konuştu.

Akagün’ün açıklaması şöyle:

Bunca güzel konuşmadan sonra konuşma yapmak zor olsa gerek

Sizlerden birisi olarak bende burada dişlerin sesini dile getirmek istiyorum

Bu ülkenin geçen kemalistler aydınları sizleri selamlıyorum

Hepimizz biliyoruus ki ülkemize abd tarafından dayatılan bu anayasa emperyalist bir projedşr.  Bizi açıkça tehdit ediyorlar. Bu tehditleri sadece bize yapmıyorlar bütün ezilenn uluslara yapıyorlar.

Çok etkili dili kimlşkli bşr yapı yapılarak ülkeleri parçalıyorlar.

Bu proje bize şu an anayasa olarak karşımıza çıkıyor. İzin vermeyeceğiz

Bazı solcu arkadaşlarımız HDP’yi çok laik sanıyorlar ama meclise verilen yönergeleri inceleyelim. Verilen maddelere bizim evet diyeceğimizi sanıyorlar. Ama yanılıyorlar demeyeceğiz.

IŞİD ve PKK terörüyle ve ABD tehditleriyle yeni anayasa dayatması ile “bu ülkenin  ulus devleti yıkılsın, laik devleti yıkılsın, çağdaş devleti yıkılsın” diye uğraşıyorlar . Biz de burdan onlara sesleniyoruz: Biz çağdaş, laik cumhuriyet rejimini yıktırtmayacağız.

13.18: Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek konuştu. Perinçek:  Bölücü anayasa girişimi terörle ittifak halindedir

Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek’in açıklamaları şöyle:

Doğu Perinçek: “Mustafa Kemalin askerleriyiz!

Sayın başkan, Milli Anayasa Hareketi’nin sayın yöneticileri;

Edirne’den, Tekirdağ’dan, Hakkari, Muş, Varto, Van, Artvin, Trabzon, Samsun, Mersin, Adana, Antalya, İç Anadolu bozkırlarından kurultayımıza gelen, birbirine kenetlenen değerli delegeler;

Hepinizi yürekten sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Önce buradan meydan okuyoruz. Atatürk’ün başkenti, devrimci türkiyeyi kuran cumhuriyeti kuran milletimizi birleştiren, bize vatan armağan eden büyük hareketin başkenti Ankara’dan meydan okuyoruz!

Terörle, canlı bombalarla Türkiyemizi yeniden düzenlemeye kalkanlara, bölücü anayasa dayatanlara meydan okuyoruz. Onların yobaz ve bölücü terör örgütlerini hendeklere gömen bir Türkiye var, TSK ile polisiyle ve korucusuyla. Bu yeni anayasa dedikleri bölücü anayasa hendeklere gömülen bölücülüğü hendeklerden kurtarma girişimidir.

Şimdi bölücü teröre ve bölücü anayasaya karşı mücadele vardır. İkisi de Türkiye’nin vatan bütünlüğünü koruma, çağdaş, halkçı, bağımsız Türkiye’yi kurma mücadelesi. Bugün canlı bombalarla terörle bir anayasa dayatılıyor. Ülkemizde canlı bombalar var. Birinci canlı bomba burada Türklüğü anayasadan dışarı sürmek. Türk milletinin kurduğu bir Türkiye’de Türklüğü anayasadan atmaya kalkanların alnını karışlıyoruz. Bu girişimi hendeklere gömmeye kararlıyız.

İkinci canlı bomba özerklik. Türkiyede ayrı otorite alanları oluşturmak, belli bölgeleri etnik iddialarla ABD vesayeti altında yönetmeye kalkmak. Bu girişimin yerle bir olacağını buradan bütün dünyaya ilan ediyoruz. Özerklik, sen benden değilsin, ötekisin, başkasısın anlamına gelir. Bu girişim de milletin bağrına çarpacak, okyanus ötesine dönecek!

Türk milletini bölme girişimi bölücü terörle ittifak halindedir. Bölücü anayasa girişimi, bölücü terörün müttefikidir.

Tayyip Erdoğanlara, Davutoğullarına buradan ihtar ediyoruz. Milleti bölmeyin, Cumhuriyet’in ayakları altında kalacaksınız, Türk Milletinin ayakları altında kalacaksınız!

13.11 Adalet Eski Bakanı ve DSP Başkanlık Kurulu Üyesi Hikmet Sami Türk Konuştu.

12.51: Türkiye Barolar Birliği Temsilcisi Prof. Dr. Necdet Basa,
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun mesajını okudu.

“Bu önemli toplantı türkiyede demokrasinin işleyişi ve hukuk devleti işleyişinin,
vahim noktalara ulaştığı bir dönem daha olmamışştır.

Bu zor süreçte mensubu olmaktan gurur duyduğum hukukun üstlünğüne inanna egemnliğin kayırsız şartsız olduğu, güçlü olduğu için haklı olmak yoktur diyerek devam ediyoruz. Israrla hukukun üstünlüğüne savunmaya devam ediyoruz. Temel hak ve özgürlükli sınırlandırılması karşısında sessiz kalmıyoruz. İfade özgürlüğünü fiilen ortadan kaldrıan, bireyin ve toplumun savunucular-ı olarak görevimizi icra ediyoruz.

Biliyoruz ki toplumların birkte yaşama iradesi sevgisaygı hoş göre iradesi büyür ve adaletle yaşatır.

Çağdaş anaysalar egenliğin milletin, vekillerin istedikleri zaman geri almasını açık tutarlar ve tutmak zorundalar.

Ülkemizin gündemini yeni ayasa belirliyuotr. Ancak ülkenin önceliği yeni aysa değildir. Anaysanın ilk üç maddesinde yer alan 3 naddeden, hukukun üstlüğünden çoğulcu demokratik anlayıştan çağdaşlıktan, ulusallıktan asla taviz verilemez.

Her yeni anayasa genelde devrim ve karşı devrim kurucu iradenin manifestosudur. Kurucu ideolojiyi yansıtan belgedir. Bizim anaysamızın belgeside, anayasamızın 4. maddesine göre değiştirelemez ve teklif dahi edilemez.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve  Türkiye Barolar Birliği adına kurultaya selamlarımı saygılarımı iletiyorum”

12.48: TBMM eski Başkanı Hasan Korkmazcan konuştu. Korkmazcan: “Bölücü anayasa girişimini tarihin çöplüğüne atacağız” dedi.

Korkmazcan’ın açıklamaları şöyle:

Değerli vatanseverler, Türkiyemizin 81 ilinden Varto’dan Edirne’den Marmaris’ten Artvin’den Türkiye’nin kalbinin yeniden ankarada atmaya başladığını göstermek için dünden itibarenn yollara düştünüz Türkiye’nin herhangi bir salonunda herhangi bir meydanında insanlar bir araya gelemesinler diye emperyalizmin bombalarının patlatıldığı, tehtidlerin yapıldığı terör estirildiği bir dönemde ankarada bir kararlılık duruşu belirmek için geldinşiz. Bu bizim son kurultayımız değil, ilk kurultayımzıda değil Türkük dünyada var olduğu müdedretçe insanlığın sıkıntıya düştüğü her devrede türk kurultayları bis insanlık meşalesi olarak tanımlanmıştır. 20. yyda emperyalist güçler dünyanın mazlum haklklarınıun mallarını varlıklarını ellerinden aldılar şimdi onurlarını da ellerinden alırız zannederek bugüne kadar görülmemiş büyük güçlerle bir savaş başlattılar. Bu savaşın sonunda onlara dersini bizim kurultaylarımız verdi. Çanakkale bir kurutaydır aynen ergenekon gibi. İstiklal savaşı Ankarada sivasta toplanan kurultayların eseridir. MÖ 2000li yıllarda bzokırlarda toplanan kurultaylar ghibi. 2.yyın bugünkü noktaya gelemsinde ankaranın kararlılığı büyük ro oynamuşt. Daha dün akşiam biri diyorki 20.yyn bütün paradigmaları yıkıldı, kurulan kurumlar devletler geçersiz hale geldi şimdi yenisini kurmak lazım. Bunlarkendi kendilerine insanlık birikimlerine savaş açarak insanları sindirebileceklerini sanıyoırlar Türkiye 21. yyn başlangıcında da hayır sesi .çıkıyor Hayor insanlık değerlerine dokunamazsınız, kiralık askerlerinizle afgamnistandaki uygur mabetlerini yıktırab,ilirsiniz ama tüklüğün kalbindeki insanlık aşkı oldukça bütün insanlığın bağımsızlığı garanti altıondadır. Biz sadece bir anayasa tartışması yürütmüyoruz. Anayasa hukuk zemininde hukukun görevlendirdiği organların amsalarında ün,lerde stklarada ve kend,isinin haklarını savnumka isteyen vatandaşların toplantılarında konuşulur. Ama bugünb  türkiyeye dayatılan sadevce bir anaysa değil Anayasada Türk milletini kaldırmak istiyorlar bizide afganistan Irak, Yugoslavya gibi paraçparça yapmak istiyorlar.
Emperyalizm silahla ulaşamadığı yerlede anayasa ilke toplumları dağıtmak istiyot. Böylelikle bütün insanlık empreryalizmin av alanına dönüşecek, insanlık ,stedikleri gibi yöneldnirilebilecek. Bugün bu ahayale buradan dur diyoruz.

Önümüzdeki günlerde anadoluda bu gayrimilli anayasa dayatmasının karşısında bütün vatandaşlarımızla set kuracağız milli cepheyi oluşturacağoız. Bugüne kadar yanlşlıklarla emperyalist yörüngeye girmiş olanların uyanmalarını bekliyoruz. Bundan önve yeni osmanlıukcvılık hayyalleriyle komşularımıxzla aramıza setler koyanların yeterli dersleri çıkarmış olmalarını umuyoruz.

Sonuç hem kuşatyılmış hem de içine sızılmış bir topluluk haline geld,i. Şimdi yeni heveslerle başkanlık gib,i kamuyflajlara bu ısrar sona ermelidir. Sona ermeze biz onu sona erdireceğiz. Bölücü teröre umut feneri olan anayasa girişimini naıld urdurduysak tarihin ..
Bugünden itibaren Yüce Atatürkünb başkendimiz olarak ilan ettiği yerden sesimizi şemdinliye erdirneye kadar ulaştırmak , emperyalizme durm demek Türklerin tarihi görevidir. Bizim gerçek anayasamıznda ,inşanlığüın eşitliği, insanları ırklarına mezherplerine göre ayırmamak vardır.

Türksüz anayasa yapmaya çalışmak Türklere ırkçılığı yakıştırmak en büyük ayıptır.
Asıl ayıp emperyalizm ırkçılığıdır. O mikrobu bu topraklara bulaştırmayacağız.

12.29: Milli Anayasa Hareketi Yönetim Kurulu, tek tek divandaki yerlerine davet edildi.

Yönetim Kurulu şöyle:

Av. Dilek Akagün Yılmaz, Yavuz Alogan, Dr. Canan Arıtman, Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Prof. Dr. Süheyl Batum, Av. Tülay Bekar, E. Tümg. Naci Beştepe, Namık Kemal Boya, Çağdaş Cengiz, E. Korg. Erdoğan Karakuş, Suay Karaman, Prof. Dr. Ramazan Mirzaoğlu, Yaşar Okuyan, Enis Öksüz, Av. Metin Öney, E. Tümg. Osman Özbek, İnci Özdil, Utku Reyhan, Av. Nusret Senem, Prof. Dr. Nur Serter, Doç. Dr. Hüner Tuncer,
Rıza Zelyut

12.26: Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı‘nın ardından “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atıldı

12.25: Kurultay saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başladı


======================================

Dostlar,

Coşkuyla onaylayarak bu yurtsever Bildiriye katıldığımızı ve
bütün gücümüzle destek vereceğimizi  belirtiyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
28 Mart 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com