Etiket arşivi: Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan

AYM’den MİT’e ‘polis devleti’ uyarısı ve düşündürdükleri

Anayasa_Mahkemesi

AYM’den MİT’e ‘polis devleti’ uyarısı

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, ‘MİT’e verilen çok geniş dinleme yetkisi’ne şu sözlerle muhalefet etti:
– “Bu polis devleti uygulamasına yol açar.
    Demokrasiyi yok etme potansiyeli taşır.

AKP hükümeti, 17-25 Aralık operasyonlarına karşılık 2014’te MİT’e olağanüstü yetkiler veren yasa değişikliğini Meclis’ten geçirmişti. CHP’nin başvurusu üzerine
Anayasa Mahkemesi, yabancı tutuklu ve hükümlülerin başka ülkelerle takası ile MİT’çilerin tanıklık yapamayacağına ilişkin hükümler dışındaki maddelerin iptal istemini oyçokluğuyla reddetmişti. Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, MİT’e

Hâkim kararı olmaksızın yurtdışında bulunan vatandaş olsun olmasın herkesi, yurtiçindeki tüm yabancıları ve ankesörlü telefonla görüşen herkesi” dinleme yetkisi veren yasa maddesine çarpıcı gerekçelerle muhalefet etti.

Başkandan karşı oy

Yetkinin iptali için oy kullanan Başkan Arslan ile üyeler Engin Yıldırım, Alparslan Altan, Erdal Tezcan ve Emin Kuz “karşı oy gerekçesi”nde düzenlemenin neden anayasaya aykırı olduğunu şöyle anlattı:

Haberleşme haktır: Haberleşmenin gizliliğinin ihlali kişisel özerklik ve özgürlük alanına ağır bir müdahaledir. Yetkinin kötüye kullanılması, korunmak istenen değerleri
ortadan kaldırabilir.

Anayasaya aykırı: Hâkim kararı olmaksızın dinlenilmesine izin verilen grubun geniş bir kesimi kapsadığı görülmektedir.

İmha güvencesi yok: İçeriklerinin imha edilmesi gibi güvencelere de yer verilmemiştir.

==================================

Evet Dostlar,

Çarşamba’nın gelişi Perşembe’den belli olur.. deyişini çağrıştırıyor değil mi??
AKP iktidarına necip milletimiz “yüz verdikçe” hep astarını da istedi AKP – RTE. Demokrasi kültürünü iyice içselleştirmediklerinden, hep aldıkları % 50’lere varan
oy oranlarını ileri sürerek “çoğulcu” (majority) anlayışı işlerine geldiği için dayattılar.
Oysa gerçek demokrasi çoğunluğun egemenliği – despotizmi asla değil!
Tersine, herkesin görüşüne değer veren ve çoğunluğun azınlıkta kalanları ezmemeleri için çağdaş Demokrasiler, “çoğunlukçu” (pluralist) görüşe dayalıdır. AKP-RTE psikolojik üstünlük içi hep % 50’ye yaklaşan oy oranlarını öne sürdüler ve dilediklerini yapmak için halktan bu amaçla yetki aldıklarını savladılar.

İki yanlış iç içe bu savda : İlki, alınan oy oranı geçerli oyların % 50’sine yaklaşıyor,
kayıtlı tüm seçmenlerin değil. Örn. 10 Ağustos 2014’te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip bey geçerli oyların 52’sini aldı ama gerçek karşılığı kayıtlı toplam oyların % 38’ine karşılık. Daha açık anlatımla Erdoğan, 3 seçmenden 1’inin oyunu
biraz geçebildi. Ancak bu yalın gerçekle hem yüzleşiyor hem de şizoid biçimde görmezden geliyorlar.

perisan_portresi_28.8.13

Ayrıca genel seçimlerde % 10 barajlı D’hondt sistemi ucubesi hep gözlerden saklanıyor. “Demokrat AKP” (!) 14. yılında iktidarda ama bu anti-demokratik, temsilde adaleti derinden olumsuz etkileyen yasayı değiştirmeye yanaşmadı. Bu oy gaspı sistemi büyük partilere orantısız avantaj sağlıyor. Örn. 3 Kasım 2002 seçiminde geçerli oyların %34’ünü alan AKP, TBMM’de %67 temsil olanağı bulmuştu. Bu denli büyük orantısızlığın demokratik temsile dayalı sistemlerin özü ile bağdaşmadığı açık ama bunu kullandılar.

Öte yandan, çoğunlukla tek başına iktidar olmalarını “dilediklerini yapabilme” gerekçesi olarak dayattılar. Oysa bu yetki anayasal – yasal çerçeve ile ve demokrasi kuramının
temel ilkeleri ile sınırlı. Daha açıkçası dilediğini yapma ve hele kendisine oy vermeyenleri “bunlaaaaar..” diye ayrımcılıkla dışlama yetkisi hiç vermiyor. Halk bunca oy veriyorsa, iktidara keyfi biçimde bildiğini yapması için değil, “kendisi” (halk) ve ülke için en iyisini yapması için yetki tanıyor.. AKP – RTE bunları bilmez mi? Bal gibi bilir ama işlerini böylesi çarpıtma gelmektedir.

MİT’e tanınan bu sınırsız “dinleme”, izleme, fişleme, iktidara raporlama… yetkisi
ne diyedir? AKP – RTE neden bunca zorlar özgürlükçü demokrasi kurallarını ve geleneklerini?? Niyet bellidir, artık gün gibi açıktır.. Tek adam yönetiminde
Türkiye’yi Batı emperyalizminin de istekleri – dayatmaları eşliğinde
ANADOLU FEDERE İSLAM DEVLETİNE dönüştürmektir.
Konan son tarih ise 2023’tür. 29 Ekim 2023 Cumhuriyetin 100. yılı olmasın diye..

Tayyip bey ve yandaşları hem kendilerini iktidar yapan “dışarı”nın talimatlarını yerine getirmede başarısızlığa düşmemek hem de yargılanmaktan kurtulmak için çaresiz bir “acele” içindeler. Bir de seçim kazaları riski var tabii.. 7 Haziran’da (2015) olduğu gibi..
Bu yüzden her şey mübah ve Makyavel’in pabucunu dama atan uygulamaları görüyoruz.

Ancak RT Erdoğan bu zorlu süreçte sağlığını yitirmiştir. Sürdürebilecek gibi gözükmemektedir. Özellikle sinir sistemi ve ruh sağlığı aşırı zorlanmaktadır.
Bu yüzden ciddi hatalar yapmakta ve bilinçaltını ele vererek kendi önünü tıkamaktadır.
En son örneği Anayasa Mahkemesi’nin Dündar – Gül davasında verdiği “hak çiğnemi (ihlali) kararını tanımama çığlığıdır.. Bu çığlık hazindir ve aslında derin bir çaresizliğin dışavurumudur. Erdoğan’ın bu karara “uymuyorum” demesi, üzgünüz (!) ama hiçbir şey ifade etmemektedir. Bu kararın gereği, Anayasa gereği derhal yerine yerine getirilmiştir
ve Erdoğan’a soran da olmamıştır.. Sinir sistemi iflas eşiğindeki Erdoğan, danışmanlarını da dinlememiş -ya da yanıltılmış!- ve AYM kararına yerel mahkemenin direnmesi gerektiğini bile, öfkenin kararttığı duygudurumu (mood) ile ağzından kaçırmıştır.
Bu direnme Anayasa yargısında olanaksız ve “olmayan” bir kurum iken,
RTE aynı zamanda bir başka Anayasa suçu daha işleyerek, görülmekte olan bir davada mahkemeye telkin – tavsiye – talimat verme gibi açık bir suçu daha işlemiştir.

Erdoğan’ın hukuksuzluk dosyaları haddinden fazla kabarmıştır.
17-25 Aralık kepazeliğini hiç kimse unutmamıştır ve unutturulamayacaktır.
İstanbul Belediye başkanlığı döneminden bekleyen kalpazanlık dahil epey
ağır cezalık suç dosyası da..

AKP – RTE’nin 2002 seçimleri öncesindeki fabrika ayarlarına dönme şansları da
artık kalmamıştır. Yapıp ettiklerinin bedelini yasal olarak er ya da geç ödeyeceklerdir
ve Türkiye Cumhuriyeti kadim yolculuğuna, RTE – AKP parantezini (Fetret Devrini) de kapatarak sonsuza yürüyecektir..

Büyük ATATÜRK‘ün şaşmaz öngörüsü gereği :

  • O’nun ölümlü bedeni toprak olmuştur ama
  • “.. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır..”

AKP – RTE’nin derhal frene basmalarını ve ülkeyi normalleştirmeye çabalamalarını
salık veririz giderayak.. Halkımıza da gözlerini açmalarını ve oylarını çooook büyük titizlikle kullanma sorumluluğunu anımsatmak zorundayız.

Sevgi ve saygı ile.
03 Mart 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Arınç’tan Erdoğan’a görülmemiş tepki

Arınç’tan Erdoğan’a görülmemiş tepki..

SÖZCÜ, 02.03, 2016

Bülent Arınç’tan Erdoğan’a tepki: Madem öyle o yemini etmeyecekti. “Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum” demek bu Anayasa mevcut oldukça geçerli değil

Eski Başbakan Yardımcısı, 22. dönem TBMM Başkanı Bülent Arınç, Ankara’da
Bilkent Üniversitesi’nde ‘Dünden bugüne Türkiye siyaseti’ konulu panele konuşmacı olarak katıldı. Konferansta katılımcıların sorularını yanıtlayan Arınç yine gündem yaratacak değerlendirmelerde bulundu. Arınç, Anayasa Mahkemesi’ni verdiği “hak ihlali kararından” ötürü kutladı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’a ‘yanındayım’ mesajı verdi.
Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum” demek bu Anayasa mevcut oldukça geçerli değil. Bu Anayasa ile Cumhurbaşkanı seçildi, and içti’ derken, AKP’nin kurucu listesinden çıkarılmasına ilişkin soruya da “Birileri “bunlar artık kurucu değil” demişse sinek ısırığı kadar önemi yok.” cevabını verdi.

Deniz AYHAN / ANKARA

http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2016/03/02/arinc-orta.jpg

FOTO:SÖZCÜ- Bilkent Üniversitesi Genç Hukukçular Kulübü ve Bilkent
Siyaset Platformu’nun düznlediği panele öğrenciler yoğun katılım gösterdi.

‘Birkaç gündür konuşmadım bu yüzden yoğun ilgi olmuş’ diyerek sözlerine başlayan Arınç öğrencilere ‘demokrasiyi’ anlattı. Arınç; “Şimdi artık partiler kapatılmıyor kolay kolay, bu süreç kolay olmadı. Siyasi parti mezarlığı olan bir ülke görüyoruz geçmişe bakarsanız. Sadece iktidar olursa o ülkeye demokratik denemez, başka bir şey olur.
Ancak muhalefet partileri varsa ve iktidara gelme fırsatı bulabilecekse demokrasi denebilir. Siyaset; kırmadan, dökmeden, insanları birbirine düşürmeden yürütebilme sanatıdır. Allah herkese nasip etmiyor bunu. Siyaset hizmet etmektir ulaşımda,
sağlıkta, eğitimde hizmet etmektir ve bütün bunları insanları kutuplaştırmadan,
kırmadan yürütebilmesidir.” dedi.

“YOLSUZLUĞUN KÜÇÜĞÜ DE BÜYÜĞÜ DE OLACAKTIR”

Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek ile yaşadığı “parsel parsel” tartışması ve “yolsuzluk” iddialarıyla ilgili bir soruya Arınç “Meclis’teki yolsuzlukları israfı önledim. AKP’nin kuruluşunda 3 temel düşünce var 3 Y. Yasaklar, yolsuzluk ve yoksulluk. Tümüyle yok etmek mümkün değildir ne kadar minimize edersiniz o kadar başarılı olursunuz. İnsanın paranın nefsi olduğu yerde mutlaka yolsuzluğun küçüğü de büyüğü de olacaktır.” diye yanıt verdi.

AYM TARTIŞMALARINA İLİŞKİN

Anayasa Mahkemesi’nin gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili verdiği karara ilişkin ise Arınç “Ben Erdem Gül ve Can Dündar ile ilgili olarak en az yarım saat konuştum. Hem basın mesleği, hem gazetecilik faaliyeti olduğunu söyledim. Tutuklanmalarına karşı çıktım. Dünyayı başıma yıktılar, ertesi gün ama hiç önemli değil. Hakikatleri savunmak zorundayız. AYM aslında biraz geç karar aldı…” dedi.

AYM’nin söz konusu kararı 12′ye karşı 3 oyla aldığını hatırlatan Arınç sözlerini şöyle sürdürdü; “Adeta oy birliği ile alındı. Ben o 3 tane üyeyi de (ret oyu verenlerin) şahsen tanırım onların da hukuka bağlı olduğuna inanırım. Göreceksiniz onların da gerekçeleri vardır. 12 üyenin çok doğru karar verdiğini düşünüyorum ve onları candan tebrik ediyorum. AYM kararları istesen de istemesen de herkesin kabul etmesi gereken kararlardır”

CUMHURBAŞKANI O YEMİNİ ETMESEYDİ…
Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum demek bu Anayasa mevcut oldukça
çok geçerli bir söz değil. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı bu mevcut Anayasa’ya göre seçildi. Sayın Cumhurbaşkanı bunu kabul etti, halka gitti. Bu Anayasaya’ya göre
and içti, and içerken ben farklı bir cumhurbaşkanıyım demedi, Leyla Zana gibi de yapmadı. Biz de kendisini ayakta alkışladık. Bu Anayasa’da yazdığı için rektörleri atıyor, Yargıtay’a, Danıştay’a üye seçiyor.

KARAR DEVLETİN TÜM KURUMLARINI BAĞLAR
Anayasa Mahkemesi kararları herkesin kabul etmek, uymak zorunda olduğu kararlardır. Tüm iktidarlarda Anayasa Mahkemesi kararları hükümdür. Kararı eleştirebilirsiniz ancak bu karar devletin tüm kurumlarını bağlar.

“Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımıyorum” dediğiniz andan başlayarak seçmende
bir kırılma yaşanır. Halk, ‘AYM kararlarını başkan olursa tanımayacak diye düşünse referandumda oyunu nasıl kullanır?’ Başkan ne isterse olacak diye düşünen seçmen, kuvvetler ayrılığı olmayacak diye düşünürse nasıl güvenir, bu cinayettir.

AYM BAŞKANININ YANINDAYIM, TEBRİK EDİYORUM

“AYM kararını tanımıyorum” dediğiniz anda bu sözden cesaret alan bazı vekiller çıkıyor, ‘AYM kapatılmalıdır’ diyor. Oysa güzel bir karar verdiler. Umarım ki Cumhurbaşkanı
-bana da o zat demişti hatırlarsınız- dönüşünde ya da yolda gazetecilere güzel bir açıklama yapar.

“YENİ ANAYASA YAPILMALI”

Arınç yeni Anayasa ile ilgilili soruya şöyle yanıt verdi: Yeni bir anayasa yapılmalıdır. Çağdaş sivil bir Anayasa yapılmalıdır ve bu Anayasa’yı Meclis yapmalıdır. 1960′tan sonraki Anayasalar darbe ürünüdür. Ve isterse 467 oy ile TBMM’de kabul edilsin, mutlaka halk oylamasına götürülmelidir.

SORUMLULUK SİYASİLER ÜZERİNDE

”Hendekler kazılırken güvenlik güçleri neredeydi?” şeklindeki soruya Arınç,
“Bu kadar silah, patlayıcı buraya nasıl yerleşmiş. Bu örgütü nasıl bu hale getirmişse,
bu siyasi sorumluluk da siyasiler üzerindedir. Ancak bugün o gün değildir
Bugün terörle mücadelede hepimizin hükümete destek vermesi lazım.” dedi.

AKP’Lİ VEKİLE SERT TEPKİ

Arınç AYM’nin kararının ardından önce “Kararı sevinçle karşıladık..” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştuktan sonra ise kararını değiştiren ve ‘yetki gaspı’ diyen AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan’ı da sert bir dille eleştirdi. Arınç, ‘AYM’nin kararıyla genç siyasetçilerin bazıları hiç yüzleri kızarmadan hata yapıyorlar. Bazı hakikatleri siz mecburen doğrulamak zorundasınız. AYM kararı gelince açıklama yapıyor, ardından -Cumhurbaşkanı açıklama yapınca-birisinin hoşuna gitmek için hemen kararını değiştiriyor” dedi. Trollerin de böyle olduğunu söyleyen Arınç, ifadelerine şöyle devam etti “Vicdanını satmışsan, aldığın para karşısında birinin meddahlığını yapıyorsan bu alçaklıktır. Fikrini söyle beğenen beğensin, beğenmeyen beğenmesin. Sen ağaç mısın,
ot musun, taş mısın be adam. Fikrini söyle. Bu ne hukukçulukla bağdaşır ne de insanlıkla. Burada benim taraf seçme konusunda hiçbir sıkıntım yok.”

“AKP KURUCU LİSTESİNDEN ÇIKARILMIŞIM”
Arınç, AKP’nin kurucu listesinden çıkarılmasıyla ilgili soruya, “Ben birçok partide görev yaptım, partim kapatıldı. AKP kurucusu idim hatta grup başkanlığı yaptım, yine partim kapatılmak istendi. 1 oy ile kurtardık. Medyaya göre de AKP’nin üç büyük kurucusu vardır. Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve ben. Bazen Şener’i de eklerler. Aslı şudur ki,
biz AKP’yi kurarken resmi kurucular heyeti bildiğiniz isimlerdir. Ben partinin grup başkanı ve milletvekili idim. O zaman kurucular listesinde olmamayı biz teklif ettik.
Ama 14 seneden beri tabii kurucu olarak kaldık. Şimdi birilerinin aklına gelmiş,
“Siz gerçek kuruculardan değildiniz, vekildiniz” deyip çıkardılar. Ben de gerçek kurucu olmadığımı birkaç ay önce görmüş oldum. Siyasette her şey olur. Benim genel merkez ile bir sorunum yok. Birileri “bunlar artık kurucu değil” demişse sinek ısırığı kadar önemi yok.

==============================

Dostlar,

Dileyelim bizi işletiyor olmasın birileri..
İyi polis ve kötü polis rollerini paylaşarak..

Ama pek sanmıyoruz..
Çanlar çalmaya başladı.. Ernest Hemningway’in çanları..
Kimin için acaba??

Sevgi ve saygı ile.
02 Mart 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com