Etiket arşivi: Anadolu’nun Araplaştırılması stratejisi

Arap emperyalizmi ve Türkiye’nin Araplaşması

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
16 Mayıs 2022, Cumhuriyet

 

Geçmişte Sümer, Hitit, Urartu, Asur, Yunan, Roma ve Bizans uygarlıklarına ev sahipliği yapan Anadolu coğrafyası, Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Türklerin Şamanizmi terk edip, Arabistan’da 7. yüzyılda ortaya çıkan İslam dinini benimsemek zorunda kalmasından dolayı, Selçuklu ve Osmanlı imparatorlukları döneminde, Arap kültürünün etkisi altına girmeye başladı.

Araplar 7. yüzyılda önce, bölgenin en köklü uygarlıklarından birisi olan Pers uygarlığını asimile ettiler, Pers kültürünü din üzerinden Araplaştırdılar, Perslere yönelik saldırılar ve işgaller gerçekleştirerek İran-Pers topraklarındaki Zerdüşt dinini ve kültürünü ortadan kaldırdılar, Persleri İslam dinini benimsemeye zorladılar. Daha sonra, hem Araplar hem de Persler, Orta Asya’dan batıya doğru göç eden ve Şaman olan Türkleri, İslam dinini kabul etmeye zorladılar.

Ancak Anadolu’daki Arap etkisi, Selçuklu ve Osmanlı döneminde bile belirli sınırlar içinde kaldı, Anadolu’nun daha önceden var olan yerel ve yerleşik kültürleri de Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Türklerin kültürü de belli bir ölçüde varlığını korumayı başardı. Anadolu’da yaşayan nüfusun, çok küçük bir azınlık dışında, hiçbir zaman Arap olmaması, halkın anadilinin Arapça olmaması, din üzerinden aktarılan Arap kültürünün etkisini belli bir ölçüde sınırladı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmasıyla birlikte bu etki, laikliğin benimsenmesiyle, Türkçe dilinin Arapçanın ve Farsçanın etkisinden kurtarılmasıyla, Avrupa’daki siyasi, kültürel, bilimsel, felsefi, sanatsal gelişmelere de kapıların açılmasıyla, asgari düzeye düştü.

Atatürk önce Avrupa’daki işgalci ve emperyalist güç odaklarına karşı cephede mücadele verdi, arkasından da Aydınlanma Devrimleriyle, Arapların 7. yüzyıldan itibaren (AS: başlayarak) din ve dincilik üzerinden gerçekleştirdikleri kültür emperyalizmine karşı mücadele verdi.
***
Cumhuriyet döneminde Arap kültür emperyalizmi, ABD’nin de desteğiyle, 1950 yılından itibaren (AS: bu yana), Anadolu topraklarında yeniden devreye sokuldu.

İmam hatip okulları, Kuran kursları, ilahiyat fakülteleri, imam, müftü, din insanı ve din uzmanı yetiştirmek yerine, laiklik karşıtı hareketlerin odak noktası haline getirildi, dinin yerini dincilik aldı. Aynı dönemde tarikatlar ve cemaatler yeniden yaygınlaştı.

İslam dini, Anadolu’da yaşamış olan Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaşi Veli, Pir Sultan Abdal, Şeyh Bedrettin, Karacaoğlan, Köroğlu, Dadaloğlu gibi yazarların ve ozanların yorumları üzerinden değil, hadislerin ve Arap din insanlarının yorumları üzerinden anlatıldı, gençlerin beyinleri onlarca yıl boyunca, günümüze dek yıkandı. Osmanlı döneminde halifenin, şeyhülislamın ve ulemanın Anadolu’ya ve halka zorla dayattığı din anlayışı yeniden canlandırıldı.

Bu sözde eğitim kurumları ve merkezler onlarca yıl, Suudi Arabistan’ın kültür ataşelikleri işlevini gördüler.

Türkiye’nin aydınlanma devrimleriyle her alanda gelişmiş, güçlü ve bağımsız bir devlet olmasını hiçbir zaman istemeyen, Türkiye’yi cehalete sürükleyerek bir uydu ve sömürge devlet olmaya zorlayan ABD ve Avrupa emperyalizmi, bu hareketleri her zaman, doğrudan veya dolaylı olarak destekledi.
***
İslamcı siyasetin temsilcisi olan AKP’nin iktidarında, Anadolu kültürünün Arap kültürünün asimilasyonuna uğraması en yüksek seviyeye çıktı. Siyaset, ekonomi, ulaşım, iletişim, turizm, emlak ve arazi yatırımı, kültür, dış politika gibi alanlarda, demokrasi ve aydınlanma yolunda bir arpa boyu yol kat edememiş olan ve çoğu ABD tarafından desteklenen Arap ülkeleriyle işbirliklerine öncelik tanındı.

  • Türkiye AKP iktidarında, Arap ülkelerinin arka bahçesi haline dönüştürüldü.

Son yıllarda, yine emperyalist devletlerin çıkardığı iç savaşların bir sonucu olarak, milyonlarca yasadışı Arap sığınmacının Türkiye’de barınmasının sağlanması, vatandaşlığın bile satılık bir hale gelmesi, Anadolu’nun Araplaştırılması stratejisinin son aşamasıdır.

  • Türkiye, demografik yapısı tersyüz edilerek monarşiye ve teokrasiye mahkûm edilmektedir.