|
Etiket arşivi: Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi
SEÇMEN KÜTÜKLERİNİN GÜVENİLİRLİĞİ, YAŞLANAN TÜRKİYE ve…??
SEÇMEN KÜTÜKLERİNİN GÜVENİLİRLİĞİ, YAŞLANAN TÜRKİYE ve…??
Dostlar,
TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu, eski DİE), 31 Aralık 2013 sonu Türkiye nüfus verilerini özet bir demografik raporla web sitesinde yayımladı file:///G:/Demografi/Nufus_2013.htm).
Bilindiği gibi artık ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ kullanmaktayız
2000 yılından bu yana ve tüm nüfus hareketleri, başta doğum – ölüm ve göçler
(içe – dışa göçten çok yurt içi adres değişiklikleri) olmak üzere çevrim içi (on line) verileri işlenmekte. Bu sistem ne ölçüde güvenilir, uygun yöntemlerle test edilmesinde büyük yarar var. Bu amaçla sondaj yöntemine dayalı kimi örneklem çalışmaları yapılabilir, yapılmalıdır. Bu tür sayıma “de jure” sayım denilmekte. Sözcük anlamıyla “hukuka dayalı” demek..
Yani yukarıda değinilen demografik hareketliliklerin başta Nüfus Hizmetleri Yasası olmak üzere mevzuat gereği yasal birimlere bildirilmesi ve sanal ortamda kayda alınması varsayımına dayalı. Önceki sistem ise “de facto” sayım idi.. Sözcük anlamıyla “gerçeğe dayalı” .. Yani sokağa çıkma yasağı konarak herkesi evlerinde birer birer saymak ve kayda geçirmek.. Her 5 yılda bir yapılıyordu 1927’den başlayarak (birkaç aksama dışında).
Yıl | Nüfus |
1927 | 13.648.270 |
1980 | 44.736.957 |
1985 | 50.664.458 |
1990 | 56.473.035 |
1997 | 62.865.574 |
2000 | 67.803.927 |
2007 | 70.586.256 |
2008 | 71.517.100 |
2009 | 72.561.312 |
2010 | 73.722.988 |
2011 | 74.724.269 |
2012 | 75.627.384 |
Bu yasaya (NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU, yasa no 5490, RG: 29/04/2006,
sayı 26153) göre “ulusal adres veri tabanı ile MERNİS veri tabanının ilişkilendirilmesi” gerekiyor (md. 48).
Madde 15,
“Sağ olarak dünyaya gelen her çocuğun, doğumdan başlayarak Türkiye’de otuz gün içinde nüfus müdürlüğüne, yurt dışında ise altmış gün içinde dış temsilciliğe bildirilmesi zorunludur.” diyor.
Madde 31/e ise ölümlerin “10” (on) gün içinde resmi makamlara bildirimini yükümlüyor.
Ancak işlerin hiç de varsayıldığı gibi gittiğini söylemek olanağ yok…
Yukarıdaki tablodan 3 sayım verisini çekersek, aşağıdaki rakamlar çok güven sarsıcı.
1997 | 62.865.574 |
2000 | 67.803.927 |
2007 | 70.586.256 |
1997 – 2000 arası 3 yılda nüfus 5 milyon artarken (??), 2000 sonrası 7 yılda yalnızca 2,8 milyon artmış!?
Olacak şey değil.. Kabaca yıllık 1 milyon artış oluyor.. 7 milyon yerine 2,8 milyon..
4,2 milyon nüfus yitik! Tam bir rezalet..
Dahası, bu verilerle, İçişleri Bakanlığı’nın sağladığı bu veri tabanıyla YSK seçmen kütükleri hazırlıyor ve seçim yapılıyor.. AKP de güzel güzel iktidar oluyor!
Demokratik sitemin A’dan Z’ye, -açık söyleyelim- ırzına geçilmiştir, geçilmektedir.
Ve Türkiye’de kıyamet kopmamaktadır..
YSK da bu oyunun bilerek – bilmeyerek içindedir.
Bir anlamda bilerek – bilmeyerek suç ortağıdır..
İşte somut örnek.. 429 bin nüfuslu Antalya’nın Muratpaşa merkez ilçesinde 50 bin seçmen kütüklerde yoktur!..
Bu ileri bilgisayar çağında böylesi bir major teknik hata olanaklı mıdır??
Asla.. Bu seçmenlerin hemen hemen tümünün CHP seçmeni olduğu savlanıyor.
Böyle seçim olur mu?
Oyunu mertçe oynamak gerekmez mi?
Demokrasinin en temel varsayımlarından biri
* Dürüst, açık, saydam, gizli – eşit oy açık sayım – döküm değil midir?
YSK mutlaka namuslu bir veri tabanına dayalı olarak seçim yapmak zorundadır.
Seçmen kütükleri 23.01.2014 günü askıdan indirilmiştir.
Bundan sonrası YSK’nın namusuna kalmıştır. Aksi durumlar ülkede istikrarı alt üst etmeye ve ciddi kargaşalar çıkarmaya adaydır.
- Buradan YSK’yı bir kez daha uyarıyor ve gereken her türlü titizliğin
sonuna dek, asla aksamadan eksiksiz gösterilmesini istiyoruz..
******
Türkiye, Demografi (Nüfusbilim) yazınında bir DEMOGRAFİK FIRSAT PENCERESİ içinde görülmektedir. Daha önce bu sitede konuya ilişkin Sn. Prof. Ali Ercan‘ın ve
bizim epey yazılarımız yer aldı.
Türkiye, yaklaşık %1,5 (binde on beş) düzeyindeki hızlı ama anormal ya da -çok hızlı- olmayan bir nüfus artış hızı sahibidir. Nüfus çok gençtir, örn. ortanca yaş haşa 30’dur.
Bu 2 veri birlikte, bir ülke nüfusunun DEMOGRAFİK FIRSAT PENCERESİ içinde olması biçiminde yorumlanmaktadır. Türkiye’nin bu verileriyle 35-40 yıldan önce “yaşlı” nüfus olmayacağı kestirimi, projeksiyon hesapları ile çıkarılan trendlerden izlenmektedir.
Dolayısla vurgu, haksız – yersiz – doğru olmayan biçimde “yaşlanan nüfus” olgusuna değil; nüfus artış hızının %1’in de hemen altına çekilerek niteliğinin iyileştirilmesine yapılmalıdır.
Küresel yarışta tutunmak kalabalık ve niteliksiz bir nüfusla değil;
özellikle sağlıklı ve eğitilmiş optimal büyüklükte nüfusla olur. Türkiye’nin gerçek nüfusunu CIA %10 daha fazla vermektedir. 2014 başında Türkiye’nin gerçek nüfusu, %10 kayıt dışı ile 84 milyon dolayındadır ve Erbakan – Demirel – Erdoğan üçlüsünün yanıltılarak dillendirdiği gibi 100 milyonu besleyebilecek bir ülke değildir.
- Dünya topraklarının %0,6 sına, enerji – su kaynaklarının %0,2’sine sahip
bir ülke olarak Türkiye, toplam dünya nüfusunun % 1,1’ine sahiptir ve
zaten orantısız biçimde gereğinden çok nüfus baskısı altındadır.
Sorun,
- HER AİLEYE 1 ÇOCUK!
Ulusal politikasıyla yoluna konabilir.. Hem de daha çok gecikmeden..
Daha fazla bilgi için lütfen şu dosyaya bakar mısınız??
HIZLI NÜFUS ARTIŞI SORUNU / The CHAOS of HUGE POPULATION GROWTH
http://ahmetsaltik.net/2013/12/02/hizli-nufus-artisi-sorunu-the-chaos-of-huge-population-growth/, 02.12.2013
Sevgi ve saygı ile.
03 Şubat 2014, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
İstatistiklerle Kadın 2012 Araştırması
Dostlar,
Kadın-erkek eşitliği bağlamında TÜİK‘in verilerini aşağıda sunalım.
Ancak TÜİK güven vermiyor..
2012 sonunda nüfusu 75 milyon 724 bin olarak vermişti.
Bu çalışmada ise 75 627 384..
Bu çelişkiler, tutarsızlıklar kabul edilemez..
Kaldı ki, Türkiye nüfusu 80 milyonu aşkındır ve “her ne hikmetse” (!?) TÜİK % 10 dolayında eksik nüfus bildirmekte..
TÜİK‘in bu bağlamda sıkı bir eleştirisine aşağıdaki yazımızda yer vermiştik.
TÜİK’in Tehlikeli Hataları.. Başbakan da Yanıltılıyor..
Unutulmasın; kadın-erkek eşitliği ancak laik-demokratik bir sosyal hukuk devletinde gerçekleştirilebilir.
Herhangi bir şeriata dayalı rejimlerde asla.. Örnekler ortada.. ;
S. Arabistan, Afganistan, Irak’lı kadınların ABD askerieri ile yatmasını önerecek denli zıvanadan çıkan Vahabi bir müftü… ve daha niceleri..
Kadın arkadaşlarımızın ATATÜRK DEVRİMLERİ‘ne herkesten ama herkesten
daha çok sahip çıkması gerekiyor..
Sevgi ve saygı ile.
10.3.13, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
==============================================
İstatistiklerle Türk kadını
Türkiye’nin 75 627 384 olan nüfusunda kadınların sayısı 37 671 000.
Kadın nüfusun % 24,4’nü 0-14, % 16,3’ünü 15-24, % 31’ini 25-44, % 19,8’ini 45-64,
% 8,5’ini 65 ve daha yukarı yaş dilimi oluşturuyor.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2012 sonuçlarına göre,
Türkiye’de 30,1 olan ortanca yaş, kadınlar için 30,6, erkekler için 29,5.
Kadın nüfusun doğuşta beklenen yaşam süresi (E0) erkek nüfustan daha yüksek düzeyde.
Doğuşta beklenen yaşam süresinin 2013 yılında kadınlar için 79,2, erkekler için 74,7 yıl olacağı kestiriliyor. Düzenli olarak artan doğuşta beklenen yaşam süresinin
2023’te kadınlar için 80,2, erkekler için ise 75,8 yıla çıkması öngörülüyor.
Kadınlar daha küçük yaşta evleniyor
İlk evliliğini 2011 yılında yapmış kadınların ortanca ilk evlenme yaşı 23,3 iken,
bu yaş erkeklerde 26,6’ya çıkıyor.
Boşanma verilerine bakıldığında 2011 yılında 120 bin 117 çiftin boşandığı görülüyor. Boşanma nedenlerine bakıldığında, eşlerin sorumsuz ve ilgisiz davranması
% 26,6’lık oranla ilk sırada geliyor. Bu nedeni sırasıyla % 23,4’le öbür nedenler,
% 20,8’le şiddet ve %16,8’le aldatma izliyor.
Evli çiftlerin ilk evlilikleri göz önüne alındığında, çiftlerin % 93,7’sinin hem resmi
hem de dinsel nikahla, % 3’ünün ise yalnızca dinsel nikahla evlendiği görülüyor.
Akraba evliliği yapanların oranı % 23,3, görücü usulüyle,
kendi görüşü sorulmadan aile kararıyla evlenenlerin oranı ise % 9,4.
Eğitim düzeyine göre okullaşma oranlarında kadın ve erkekler arasında önemli fark gözlenmiyor. Okuryazarlık oranı kadınlarda % 92,2 iken, erkeklerde % 98,3‘ü buluyor. 2011-12 öğretim yılında ilköğretimde okullaşma oranı kadınlarda % 98,6, erkeklerde
% 98,8, ortaöğretimde okullaşma oranı kadınlarda % 66,1, erkeklerde % 68,5, yükseköğrenimde okullaşma oranı kadınlarda % 35,4, erkeklerde % 35,6.
Kadınlar tütün ve tütün ürünlerini bırakmayı erkeklerden daha çok deniyor.
Tütün ve tütün ürünü kullananlar içinde bunları bırakmayı deneyen kadınların oranı
% 44,9’a çıkarken, erkeklerde bu oran % 41,8’de kalıyor.
Memnuniyet oranı % 70
Araştırmaya göre, çalışan kadınların yaklaşık üçte biri ücretsiz aile işçisi.
İşgücüne katılım oranı, 2012’de kadınlarda % 29,5 iken, erkeklerde % 71.
İstihdam edilen kadın nüfus oranı % 26,3’te kalırken, erkek nüfus oranı % 65’e çıkıyor.
Ücretli veya gündelikçi olarak çalışan kadınların oranı %54,3 iken, kendi hesabına çalışan kadınların oranı % 10,8. Ücretli veya gündelikli olarak çalışan erkeklerin oranı %66,5, kendi hesabına çalışan erkeklerin oranı ise % 22,3 ile kadınları geride bırakıyor.
İşsizlik oranı, kadınlarda %10,8, erkeklerde ise % 8,5. 15-24 yaş dilimindeki
genç nüfusta işsizlik oranı ise kadınlar için % 19,9’a, erkeklerde ise % 16,3’e yükseliyor.
Çalışan kadınların % 70,1’i, erkeklerin ise yüzde 71,2’si çalıştığı işten hoşnut (memnun) olduğunu belirtiyor.
0-5 yaş diliminde çocukların yaşadığı hanelerde çocuk bakımını % 89,6 oranında anneler, %1,5’ini babalar üstleniyor. Çocukların % 2,4’ünün bakımı kreşlerde sağlanıyor.
Kadınlar siyasette geride
Kadınlar siyasal alana erkeklere göre çok daha az katılım sağlıyor.
TBMM’ndeki kadın milletvekili oranı 1935’te % 4,5 iken, 2012’de % 14,4’e yükseldi. Kadın bakan sayısı ise 1. (AA, 8 Mart 2013)