Kategori arşivi: SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ

Bizim yazdıklarımız, oluşturduklarımız dışında değişik kaynaklardan alarak paylaşılmasını uygun bulduğumuz dosyaları içermektedir.

BAŞBAKAN BÖLERSE

BAŞBAKAN BÖLERSE

Başbakan Erdoğan’ın “Devlet Adamı” niteliğine yakışmayan davranışları,
Başbakanlığının 9. yılında da maalesef devam ediyor. Ustalık yakıştırması da palavraymış !…

Bir milletin ortak değerleri vardır. Tarih-Kültür-Din-Dil-Bayrak-Vatan gibi.
Ülkeyi yönetenler bu değerlerin tümüne birden sahip çıkmalı ve söyleyeceklerini
dokuz kez düşünüp, öyle konuşmalıdırlar. Düşünmeden, sırf rakibi yıpratmak için söylenen bazı sözler, toplum vicdanında derin yaralar açar ve birliğimize
zarar verir.

Ayrıca hakkın rahmetine kavuşmuş, size cevap vermeleri mümkün olmayan ve
Türk Milletin’in büyük bir kısmının hala saygıyla andığı “Devlet Adamlarımıza”,
günlük siyasi çıkarlar uğruna hakaret etmek, insanlığa ve çok övünülen
“Delikanlılığa” sığmaz.

2 Nisan 2012 Salı günü AKP Grup toplantısında Erdoğan, yine Başbakan gibi değil,
AKP Genel Başkanı gibi konuştu… Birkaçını beraberce değerlendirelim;

*Türkiye’nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün üzerinden, zamanın Almanya Lideri
Hitler ile 1939 yılında kurulan devlet ilişkisi sebebiyle CHP’yi ve
Kılıçdaroğlu’nu “faşistlikle” suçladı…

– Biri çıksa ve Başbakan Erdoğan’a şunları söylese, ne cevap verecek
çok merak ediyorum;

“Tayyip Bey, İnönü siyasi hayatı boyunca, her seçimde Türk Milletinin huzuruna çıktı
ve hesabını millete defalarca verdi. Devlet adamları bu tip “Resmi Temasları”
hep yaparlar.

Siz bırakın İnönü’yü de daha geçen sene diktatör Kaddafi’den aldığınız
“İnsan Hakları Ödülünü” hele bir anlatın. Kılıçdaroğlu’na İnönü üzerinden
“Faşist” diyorsanız, size ne diyeceğiz?

Kaddafi gibi “Diktatör” desek olur mu? Yoksa zorunuza mı gider ?…”

*4+4+4 Kesintili eğitim için;

“Sizlerin bu yaptığınız, rahmetli Menderes’in ezanın orijinali gibi okunması için
izin verilmesi gibi muazzam bir olaydır. Sizler tarih yazdınız.
Sizi milletim adına tebrik ediyorum” dediniz.

-Ne sizin tekme-tokat yasalaştırdığınız 4+4+4 kesintili eğitim tarihi bir olaydır,
ne de ezanın Arapça okunması.

Bütçesi-kaynakları-eğitimcileri hazır olmadan sırf kendi tabanınıza mesaj vermek için yaptığınız bu değişiklik ters tepecektir. Çünkü Avrupa Birliği,
8 yıllık kesintisiz eğitimde ısrar edecek ve size geri adım attıracaklardır.

Ezanın Arapça okunması için 16 Haziran 1950’de TBMM Genel Kurulunda yapılan görüşmelerde, Demokrat Partinin yasa teklifine, CHP Trabzon Milletvekili
Cemal Reşit Eyüboğlu partisinin karşı çıkmayacağını belirtmiş ve DP ve CHP’li milletvekilleri beraberce oy kullanmışlardır.
(TBMM Zabıt Ceridesi 16.6.1950 Birleşim 9, Oturum 1, sayfa 182)

*Dersim olayları üzerinden, Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyetin kurucularına yükleniyorsunuz. Cumhuriyetimizin kurucularını “katliam” yapmakla, kendi insanlarımızı öldürmekle suçluyorsunuz.

-Yapmanız gereken, tarihçilerden ve uzmanlardan oluşan bir heyete tarihi arşiv belgelerini inceletmek ve kamuoyuna doğru-gerçek bilgiler sunmak olmalıdır.

Biri Başbakan’a;

“Siz 75-80 yıl öncesi ile uğraşıyorsunuz ama, aylar önce Uludere’de öldürülen
35 vatandaşımızın ölüm nedenini açıklayamadınız. Suçluları bulup çıkaramadınız .

Önce kendi pisliğinizi temizleyin lütfen..” dese, ne cevap verilecek acaba?

Bir Başbakan toplumu birbirine düşman edecek yanlış bilgileri, sert ve kırıcı bir
üslup ile konuşursa orada birliği, beraberliği korumak çok zor olur.

Atalarımız ne demiş;
“Boğaz dokuz boğumdur. Dokuz defa düşün, sonra konuş…”

Sağlık ve başarı dileklerimle.
04 Nisan 2012

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11

==================================================
Dostlar,

Arşivden özellikle çıkarıp sunuyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
26.8.12, Tekirdağ

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Yılmaz ÖZDİL : Demiryolları Almanlarındı

Yılmaz ÖZDİL

25.8.12, Hürriyet

Demiryolları Almanlarındı.

İngilizler, Fransızlar işletiyordu.
İşletme lisanı, Fransızcaydı.
Meslek, Türklere kapalıydı…
Hatta, imtiyazlar, ödenen paralar kesmemiş,
Alman demiryolu mühendisi, ray döşüyoruz ayaklarıyla
Zeus sunağını araklamıştı;
memleketi söğüşlüyorlar,
inek gibi sağıyorlardı.

Mustafa Kemal geldi…
Demiryolları millileştirildi.
Milletin oldu.
Vagon fabrikası kuruldu.
Okul kuruldu.
Demiryolcu yetiştirildi.
Tek kuruş borç almadan, bunların yaptığının
dört katı demiryolu yapıldı.

Sonra, bunlar geldi.

Ankara-İstanbul hızlı treni…
Çinliler yapıyor.
Lokomotifler İspanya’dan.
Rayları bile İspanya’dan.
Makinistler desen…
Almanya’da eğitildi.

Konya-Ankara?
Raylar, İtalyan.
Vagonlar, İspanyol.

Marmaray, Japon.
Vagonları, Güney Kore.

Ankara metrosu…
Sistemi, Alman, İtalyan.
Vagonları, Çin’den.

İstanbul metrosu…
Sistemi, Fransız, Alman.
Vagonları, Güney Kore’den.

(Metrobüs, Hollanda’dan.
Deniz otobüsü, Avustralya’dan.
Fatih Sultan Mehmet
Köprüsü’nün asfaltı teee
Trinidad Tobago’dan.
Metro diye market var…
O bile Alman!
Neyse, konuyu dağıtmayalım.)

Ankara-Eskişehir
Aliağa-Menderes
Bandırma-Menemen
Bursa tramvayı, İspanyol.

Balıkesir-Eskişehir, Fransız.
Köseköy-Gebze, İtalyan.
Gebze-Halkalı, İspanyol
Ankara-Sivas, çekik gözlü.
Sivas-Erzincan, İtalyan.

Testleri, Çek Cumhuriyeti’nde yapılıyor iyi mi…
Çek Cumhuriyeti müsait değilse, haaadi bakalım Almanya’ya Fransa’ya gönderiliyor; lokomotifleri zaten gemiyle Güney Kore’den geliyor.

Edirne’den Ardahan’a hızlı tren için Çinlilerle masaya oturuldu,
Çinliler etap etap döşeyelim diyor, hükümetimiz komple boydan boya döşeyin diyor; kondüktör’ün düdüğü Çin’den.

Güzergâhlar üzerindeki…
Koyunlar Macaristan’dan.
İnekler Uruguay’dan.
Tek tesellimiz var…
Trene bakan öküzler yerli!

Mısır’da gazeteciler tutuksuz yargılanacak..

Mısır Cumhurbaşkanı Mursi medya mensuplarının tutuksuz yargılanmasını kararlaştırdı.

Bir gün önce Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklanan el Düstur gazetesi yazarı Afifi, derhal serbest bırakıldı.

Demek ki bu gibi konular hakimlerin takdirine bırakılmadan siyasi kararla çözülebiliyormuş.

Kuşkusuz Mısır’ın demokrasi alanında atması gereken daha çok adım var.

Müslüman Kardeşler iktidarının Mısır’ı çağdaş bir yönetime kavuşturabileceğine inanmak için daha çok erken.

Ama bu karar bile çok sayıda gazetecinin ve aydının yıllardan beri tutuklu yargılandığı Türkiye açısından örnek alınacak nitelikte.

Sevgiler, saygılar. 24.8.12

Onur Öymen

Müslüman Kardeşler iktidarının Mısır’ı çağdaş bir yönetime kavuşturabileceğine inanmak için daha çok erken.. Ama Mısır’da gazeteciler tutuksuz yargılanıyor!

“.. bütün okulları imam hatip okulu yapma şansını elde etmiş durumdayız..”

Ulusal Eğitim Derneği
Necatibey Cad. No: 13/13 Sıhhiye/Ankara
Tel: (0312) 229 43 25 Belgeç: (0312) 229 45 26
E- posta: ogdunyasi@gmail.com
Web: www.ogretmendunyasi.org
Ankara, 24.08.2012

AKP, tüm toplumu inatla karşısına alarak 4+4+4’ü dayattı..
Cemaatler-tarikatlar koalisyonu bir “parti” den (?) başka ne beklenebilirdi ki?
CHP milletvekilleri dövülerek TBMM Komisyonlarından dışarı atıldı..
AKP bu ölçüde gözünü karartmıştı.. Tarih bunları not etti elbet..
Yeni Anayasa Mahkemesi, 4+4+4 yasası görüşülürken TBMM’de yaşanan açık İçTüzük çiğnemlerini (ihlallerini), “milletvekillerinin Komisyonlardan dayakla atılmalarını” ileri sürerek usul yönünden yasanın yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemini reddeti. Esasa ilişkin 2. başvuru (8 Haziran 2012) ise hala bekliyor. Yüzlerce okul dönüştürüldü.. Atı alan Üsküdar’ı geçiyor.. Konu ivedi değil mi?
Sağolsunlar “yetmez ama evet”çiler.. Yeni Anayasa Mahkemesi, Yeni HSYK..
Yeni Türkiye = 4 nala islami faşist diktatörlüğe sürüklenen Türkiye..
Kaygı ile.. 25.8.12,
Dr. Ahmet Saltık
Ulusal Eğitim Derneği Üyesi
www.ahmetsaltik.net

ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ’NDEN KAMUOYUNA

AKP Muğla milletvekili Ali Boğa :

“.. bütün okulları imam hatip okulu yapma şansını elde etmiş durumdayız..”

İktidarın 2011 Şubat ayında gündeme getirmesiyle 30 Mart 2012’de alelacele yasalaştırması sonucu toplumsal yaşamımızı doğrudan etkilemeye başlayan 4+4+4’lük parçalı eğitim sistemi, bir yığın tartışma arasında uygulamaya konulurken, bir yandan da kimi yetkililerin basına yansıyan sorumsuzca söylemleri; toplumu hızla din, inanç ve siyasal anlayış temelinde bölüp ayrıştırmaya doğru sürüklemektedir.
Söz konusu yasanın tasarı olarak ortaya çıkışıyla birlikte açıkça söylenmeye başlanan “Dindar gençlik yetiştirmek istiyoruz”, “İmam-hatipler bizim gözbebeğimizdir”, “Kininizi muhafaza edin”, “Çocuklarımız ateist mi olsun?” gibi din ve inanç odaklı yönlendirmelere, en son AKP Muğla Milletvekili Ali Boğa’nın önceki gün dile getirdiği “Bütün okulları imam-hatip yapma şansı yakaladık” demeci eklendi. Vekil Boğa, Muğla İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’nin düzenlediği pilav gününde yaptığı konuşmada, “Açılan yere öğrenci bulamazsak tarih önünde vebalini ödeyemeyiz. Kur’an-ı Kerim’in okunmasının yasak olduğu günlerden geçtik. Şu anda imam hatipliler olarak veya müttefikleri, sevdalıları olarak buradayız. Şu anda bir şans geçti elimize. Biz bütün okulları, elbette bu okulların kaydında kuydunda sayıyı artıracağız. Ama bütün okulları imam hatip okulu yapma şansını elde etmiş durumdayız. 4+4+4’ten sonra Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatının seçmeli ders olmasından sonra bu şansımız var. Buradaki topluluğa imam hatip okulunu yaşatmak, devam ettirmek, orta kısmı açmak, daha yeni kampüsleri açmanın yanı sıra hepimizin omzuna bir yük daha biniyor.” diyerek, son yasa değişikliğiyle yapılmak istenen ve aylardır kamuoyuna anlatmaya çalıştığımız gerçeği, eğitimi bütünüyle din odaklı sürece dönüştürme amaçlarını açıkça belirtmiştir.
Okullarda kayıtların sürdüğü şu sıralarda iktidarın amaçları doğrultusunda çaba gösteren kimi milli eğitim müdürlükleri, müftülükler, camiler, vakıf ve dernekler eliyle yürütülen imam-hatip okullarına kayıt kampanyaları, öbür okul türlerini ve buraları tercih edecek yurttaşları öteleyici, dışlayıcı, ayrıştırıcı boyutlara ulaşmıştır. “Şimdi sıra bizde”, “Sübyan medresesine kayıtlar başladı”, “Servis ve yemek ücreti alınmayacaktır” gibi cümlelerle kampanya afişlerine yansıyan zihniyetle önümüzdeki yıllarda çocuk ve gençlerimizi nasıl bir geleceğin beklediği açıktır. Bir yandan kin ve öfke, bir yandan para ve iktidar gösterileri arasında, yasa ve toplumsal hassasiyetleri gözetmeksizin pervasızca sürdürülen, eğitimi yalnızca süre açısından değil; inanç, cinsiyet, görüş ve anlayış temelinde de parçalamaya götüren politikalara bir an önce son verilmelidir.
Sayın vekil ve benzer anlayışlara hizmet eden başka kişi ve kurumlar, Cumhuriyetin en önemli bilimsel ve demokratik kazanımlarından olan Öğretim Birliği’ni yok etme noktasına götürmeye çalışsalar da başarıya ulaşamayacaklardır. Böylesine çağdışı eğitim felsefesinin yüzyıllardır Anadolu coğrafyasında biçimlenen sevgi, kardeşlik ve hoşgörü iklimini yok etmeye gücü yetmeyecektir.
İktidar yetkilileri ve toplumsal konumuyla sorumluluk noktasında bulunan herkesi sağduyuya çağırıyoruz. Unutmayalım ki bütün kurumlar, laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin gerektirdiği çerçevede hareket etmek zorundadır.

Nazım Mutlu
Genel Başkan

AKP, halkın yaygın karşı çıkışını TBMM’de CHP milletvekillerini döverek Komisyon toplantılarından atarak bastırdı.. Demek ki 4+4+4 için emir çooook büyük yerlerden ve kesin…

İran’dan Açıklama : Suriye’yi bırak, iç işine bak!

İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Sözcüsü Hüseyin Nakavi, Gaziantep’teki terör saldırısıyla ilgili açıklama yaptı.

İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Sözcüsü Hüseyin Nakavi, Gaziantep’teki terör saldırısına değinerek, Ankara’dan komşuları konusunda
yürüttüğü politikayı gözden geçirmesini istedi.

Parlamento haber ajansı ICANA’ya konuşan Nakavi, Ankara’nın başta El Kaide olmak üzere Suriye’deki terör guruplarını desteklediğini iddia ederek;

“Türkiye’nin bu desteği yalnızca Suriye’deki günahsız insanların yaşamını yitirmesine neden olmuyor. Belki Türkiye verdiği bu destekle kendi güvenliğini de tehlikeye sokmuş oluyor.

Türkiye, şimdi bir iç krizle karşı karşıya kalmış durumdadır.

Ankara, Suriye’ye karışacağına ve bu ülke için düşmanca demeç vereceğine
kendi iç işlerini çözmeye baksın.” dedi.

Nakavi, Türkiye’nin Suriye’nin iç işlerine müdahalesinin Ankara’nın
zararına olacağını da öne sürdü.

Rusya’nın önde gelen gazetelerinden Kommersant ise “Türkiye davetiye gibi terör mesajı aldı” başlığı altında bir haber yaptı.

Gazete saldırıyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Suriye krizi patlak verene dek Gaziantep kenti PKK’nın eylem bölgesi sayılmıyordu.
Bu yüzden bombanın dün burada patlaması Türkiye yönetiminin PKK’nın Suriye bağlantılarına yönelmesine neden oldu. Gaziantep şu anda Suriyeli 70 bin mültecinin barındığı bir numaralı bölge. Ankara’ya göre burada Suriye’den gelme PKK militanları
ve Esad’ın provokatör ajanları da cirit atıyor. Uzmanlara göre asıl önemli husus Ankara’nın kezlerce söylediği ve uyardığı gibi Suriye kökenli terörün topraklarına taşınması durumunda Suriye’ye müdahale edecek olmasıdır.

Gaziantep’te patlayan bomba, Erdoğan yönetimine Suriye’ye müdahale etmesi için
bir neden daha yaratmış oluyor.”

http://www.hurriyet.com.tr/planet/21282954.asp, 23 Ağustos 2012

2012 Ağustos Ayı Şehit Bilançosu

SÖZCÜ Gazetesi, Ağustos 2012 başına dek 10 yılda 1163 şehit.. 2012 Ağustos bitmeden 1200’ü aşacağız korkarız..
Apaçık söyleyelim : Şehitlerin sorumlusu BOP Eşbaşkanıdır…
Eşbaşkan indirilmeden bu kan durdurulamaz..
Çünkü BOP’un amacı Türkiye’yi bölmek.. BOP haritaları ortada. Halka illallah dedirtip “ver kurtul”a razı etmek.. BOP eşbaşkanlığının görevi bu..
Ey muhalefet, halk hareketi başlatarak bu hükümeti indirmezseniz kana ortaksınız.
“Teröre karşı ortak söylem” masallarını geçin.. Millet salak değil, yeter artık!


2012 Ağustos Ayı Terör Bilançosu

PKK’nın Düzenlediği Saldırılarda 19 güvenlik görevlisi şehit oldu, 9 sivil yurttaş yaşamını yitirdi.

23 Temmuz 2012’de Şemdinli’de başlayan çatışmalar, Ağustos’ta da sürdü.

9 Ağustos 2012’de İzmir’in Foça ilçesinde Deniz Üs Komutanlığı’na ait askeri servis aracının geçişi sırasında 10 dakika ara ile iki bomba patlatıldı.
Saldırıda 2 asker şehit oldu, çok sayıda asker yaralandı.

12 Ağustos’ta CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün Tunceli’de PKK militanlarınca kaçırıldı. Aygün 48 saat boyunca PKK’lılarca alıkonuldu.

17 Ağustos’ta Şemdinli’de PKK – BDP buluşması gerçekleşti.
BDP’li milletvekilleri PKK’lılarla kucaklaştı. Bir süredir bölgede yol kesip,
kimlik denetimi yapan PKK’lılar, BDP’lilerle buluşmada kameralar karşısına geçip
basın toplantısı düzenledi.

Aynı gün Van’da depremzedeler için kurulan Edremit Konteyner kentinin güvenliğini sağlayan polis memuruna PKK’lılarca uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendi. Saldırıda polis memuru Abdurrahman Doğan şehit oldu.

20 Ağustos’ta Hakkâri merkeze bağlı Kırıkdağ Köyü yakınlarında devriye görevi yapan askeri aracın geçişi sırasında PKK’lılar tarafından yola döşenen patlayıcının
uzaktan kumandayla patlatılması sonucu Uzman Çavuşlar Onur Fikret Aker, Yusuf Seyhan, Mehmet Can ve Mutlu Yıldırım şehit oldu, 1 asker yaralandı.

20 Ağustos 2012 akşamı, PKK’nın Diyarbakır kırsalı sorumlusu İrfan Amed kod adlı
Mehmet Tahir Kılıç tarafından yapıldığı belirtilen Gaziantep saldırısı gerçekleşti. Saldırıda 9 vatandaşımız yaşamını yitirirken, 66 kişi yaralandı.

22 Ağustos 2012 günü Şemdinli’de askeri aracın geçişi sırasında yola döşenen mayınların art arda patlaması sonucu 4 asker şehit oldu, 2 asker yaralandı.

21 Ağustos 2012’de araçlarının uçuruma yuvarlanmasıyla Uludere’de 10 şehit verilmişti.

Aydınlık Gazetesi / 23 Ağustos 2012

Artık tek tük, arada değil.. Her gün 5-10.. Hükümet süs mü? Yapamıyorsan bırakır gidersin.. Yapan gelir.. Hem yapacaksın hem oturacaksın? Türkiye aptal mı?

AKP’nin BDP ve PKK ile kavgası göstermeliktir, kayıkçı kavgasıdır
Halkımızı aldatma amaçlıdır. İmralı ile görüşen, Oslo’da PKK ile gizli pazarlıklar yapan “açılımcı” Erdoğan hükümeti değil midir? Yanıt CHP Gn. Bşk. Yard.
Sn. Haluk Koç’tan : (19 Ağustos 2012)
“PKK’nın gizli koalisyon ortağı, uyguladığı politikalarla AKP ve
Recep Tayyip Erdoğan’dır.”

New York Times: Türkiye hükümeti vatandaşına ihanet ediyor!

Türkiye hükümeti vatandaşına ihanet ediyor.. New York Times başyazısı
AKP istifa! BOP’çu Erdoğan istifa! Hükümet istifa! Çözüm ULUSAL HÜKÜMET!!

Başbakan RT Erdoğan’ın meslekleri..

“10 parmağında 10 hüner” sözü bile çok yetersiz kalıyor.. Türkiye ne denli şanslı!

Başbakanın meslekleri…

Başbakan en son “Ekonomik kriz psikolojiktir” teşhisini koyması “psikolog”
ya da “psikiyatrist” olmasından çok, kendisini daha önce “ülkenin doktoru”
ilan etmesine bağlandı.

Ancak “doktorluk” kendisinin başbakanlık dışındaki tek ikinci mesleği değil.
Bilinen, bilinmeyen ve kendisinin açıklamalarıyla üstlendiği daha pek çok mesleği var. Şöyle sıralayabiliriz:

İMAM: İmam Hatip lisesi mezunu olduğu için zaten bu ehliyete sahip.
Ayrıca “Ben İstanbul’un imamıyım” demişti.

FUTBOLCU: İETTSPOR’da kadrolu top koşturduğu (santrafor) futbolcu,

YEREL YÖNETİCİ: İstanbul Belediye Başkanlığı yaptığı için,

MUHASEBECİ: Bir fabrikada muhasebe müdürlüğü yaptığı için,

DİSTRİBÜTÖR: Şirket kurup (Başbakanlığı sırasında da) Ülker’in bayiliğini yaptığı için,

İŞÇİ: “Ben işçiyim, işçilikten gelme birisiyim” şeklindeki sözleri itibarıyla,

SAVCI : “Evet savcıyım” (Ergenekon bağlamında) ifadesi nedeniyle,

SUCUKÇU: “Ben Kars’tan Erzurum’a karkas et (gövde eti) getirip, sucuk yapmış adamım. Sen kime anlatıyorsun?” beyanı dolayısıyla,

ÇEVRECİ: Ben çevrecinin daniskasıyım. Asıl çevreci benim.

KAPTAN: Sıkça kendisini kaptana benzettiği için,

ÇOBAN: Çeşitli konuşmalarında muhalefet lideri Deniz Baykal’a, “Sen hayatında
hiç koyun güttün mü? Koyun gütmeden memleketi nasıl idare edeceksin?”
sorusunu yöneltmesinden “koyun gütmeyi” bildiği sonucu çıkartıldığı için,

TÜCCAR: “Ben ticaret adamıyım, iyi pazarlık yaparım” demeci nedeniyle

Doktorluk da eklendiğinde tam tamına 13 meslek ediyor.

Başbakanlığı kattığınızda 14…

“Medya terbiyeciliği” ise henüz sınıflandırmaya girmiş değil..