TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİNİN 7188 SAYILI KANUN -YARGI REFORMU STRATEJİ BELGESİ- KONUSUNDA HAZIRLADIĞI BROŞÜR ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİNİN 7188 SAYILI KANUN -YARGI REFORMU STRATEJİ BELGESİ- KONUSUNDA HAZIRLADIĞI BROŞÜR ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER

Mahmut ESEN
(E) Mülkiye Başmüfettişi

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ilk paketindeki yasa değişikliği gerektiren kimi hususlar, 17.10.2019 gün ve 7188 sayı ile yasalaşmıştır.
Bu konularda avukatları bilgilendirmek için TBB tarafından bir broşür hazırlanmıştır. Konuya ilişkin “önemli iyileştirmeler ve gelişmeler sağlandığına” vurgu yapılan bu broşür tarafımdan incelenmiş, dikkatimi özellikle çeken kimi konular, kamuoyunu bilgilendirme bağlamında aşağıda özetle belirtilmiştir.

1- Dava sayısını azaltmasının yanı sıra, “avukatlara on binlerce yeni iş olanağı sağlayacağı” gerekçesiyle hızlı (seri) muhakeme usulünün gelmiş olmasının TBB tarafından coşku ile savunulduğu, meslek mensuplarının çıkarları ile birlikte toplumun çıkarlarının gözetilmesinin göz ardı edildiği görülmektedir.
Oysa yasa ile getirilmiş olan basit muhakeme usulünde; asliye cezalık suçların büyük bölümünde, avukatının da huzurunda şüphelinin, C. Savcısınca teklif edilecek olan seri muhakeme usulü uygulanmasını kabul etmesi halinde, C. Savcısı suç için belirlenmiş cezanın yarısı oranında yaptırım belirleyerek iddianame düzenleyecek, gerekirse suçu erteleme kapsamına alabilecektir. İddianameyi kabul eden Asliye Ceza Mahkemesince basit yargılama usulü uygulanacak ve itiraz olmaması durumunda, dava hakkında duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden karar verilebilecektir.
Bu usulün uygulanması ile, suç işleyenler hakkında, bu suçlar TCK’da öngörülmüş cezaların yarısı oranında ceza verilebilecektir.
Bu usul ile suç işleyenlerin korundukları, bu durumda kamu düzeninin olumsuz etkileneceği açıktır.

2– Yürürlükte olan yasada bir yıl olan, Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde iki yıla çıkarılması önerilen ertelemenin üst sınırı, genel kurul kararı ile yeni yasada üç yıla çıkarılmıştır.
Bu yolla, uzlaştırma ve ön ödeme kapsamındaki suçlar dışında, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı 3 yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli kuşkunun varlığına karşın kamu davasının açılmasının 5 yıl süreyle ertelenmesine karar verebilecektir.
Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir.

CMK’nın ilk biçiminde bulunmayan ve daha sonra 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı yasayla 1 yıl olarak getirilmiş olan erteleme sınırının 3 yıla çıkarılması, C. Savcısına verilmiş geniş takdir yetkisi sonucu olarak, suçluların büyük bölümü -ne yazık ki- cezasız kalacaktır.

Artan suçlular nedeniyle ceza vermede, verilen cezaların tam olarak infaz edilmeleri konularında toplum olarak güçlük çekmeye başladığımız anlaşılmaktadır.

3-15 yıl kıdemi bulunan avukatlara, haklarında kimi suçlardan dolayı soruşturma / kovuşturma açılmamış olması koşulu ile hususi damgalı pasaport (yeşil pasaport) verilebilecek olması durumunun, TBB tarafından büyük bir başarı gibi avukatlara sunulduğu anlaşılmaktadır.
Ancak avukatlarımıza yeşil pasaport verilmesinde geç kalınmıştır. Çünkü Almanya başta olmak üzere AB ülkelerinin resmi görevle gelmeyen yeşil pasaport sahiplerine yönelik denetimlerini sıklaştırdıkları (sağlık sigortası, dönüş bileti, nakit para veya geçerli kredi kartı sorulduğu, aksi halde girişlerine izin verilmediğine) ilişkin haberler basında yer almaya başlamıştır. (https://t24.com.tr/yazarlar/zeynel-lule/ab-nin-yesil-pasaport-sikintisi,23886)

Selam ve saygılarımla. 28.10.2019
===================================
Dostlar,

7188 Sayılı “Yargı Reformu” Yasası Yüzeysel Bir Adımdır; O Denli!

7188 sayılı yasa kapsamında getirilen yeni düzenlemeler yüzeyseldir, dolayısıyla “REFORM” olma savı yerinde değildir. “Reform” nitelemesi aşkın ve duygusal bir değerlendirmedir.
AKP yönetiminde eylemli olarak ya da baskıcı mevzuatla yitirilmiş kimi haklar, kısık sesle sanki bir ölçüde (kısmen) geri verilmektedir..

Bu düzenlemeler, Türkiye’ye, çoktan ve derin biçimde yitirdiği “hukuk devleti” olma nitemini asla geri kazandıramayacaktır. Bu bağlamda sayısız olumsuz örnek verilebilir. Her şeyden önce “ucube TEK ADAM REJİMİ” utandırıcıdır ve siyasal kuramda (teoride) yeri olmayan, kendine özgü (nev-i şahsına münhasır) anomalili bir rejimdir ve daha 1. yılında ciddi biçimde tıkanmış, Türkiye’yi çok yönlü soluksuz bırakmıştır.

Demokratik Cumhuriyet‘in temel koşulu 3 ana erke ve bunların ayrılığı ile karşılıklı denge -denet (check and balance) sistemine dayalı olmasıdır.

Cumhuriyetimizin 96. yılını kutladığımız bu günde öncelikli sorunumuz, rejimin hızla normalleştirilmesi ve parlamenter sisteme yeniden dönülmesidir. Böylesi köktenci bir değişim, hiç kuşkusuz AKP = Erdoğan‘ın da ciddi biçimde yararına olacaktır.
***
Öte yandan, 7188 sayılı yasa ile ceza ve ceza muhakemesi yargısına getirilen değişiklikler, suçların etkin yaptırım görmesini de ciddi biçimde engelleyebilecektir. Bu olgu, toplumda adalet duygusunu zedeleyebilir ve zincirleme sorunlara yol açabilir..
C. Savcısına tanınan erteleme, uzlaşma…. yetkileri aşkındır ve istismara açık olabilir.

En önemlisi ise, AKP = Erdoğan‘ın baskıcı – ayrıştırıcı – ötekileştirici – kendini her şeyin üstünde gören olağanüstü kibirli kişiliğinin (narsisistik kişilik yapısı) yarattığı iklimde, olabildiğine siyasallaşmış, yandaş kadrolarla doldurulmuş yargı sisteminde, 7188 s. yasanın muradının ne ölçüde yaşama geçirilebileceğidir. Öte yandan bu düzenlemeler olsa olsa çok sınırlı ve iyi niyetli görünen başlangıç düzenlemelerinden öte bir beklentiyi de hak etmemektedir gerçekçi olmak gerekirse.

Söz gelimi Hukuk eğitimi (ve Tıp) ABD’de, 4 yıllık herhangi bir lisans eğitiminden sonra alınabilmektedir. Hukuk mesleklerinde çalışacakların entellektüel ve profesyonel olgunlaşması son derece önemsenmektedir. Yargıçlık kürsüleri hemen hemen tümüyle ek olarak lisansüstü derece ile elde edilebilmektedir. Ülkemizde Hukuk lisans eğitiminin ciddi sorunları vardır. Gereksinilen insangücü planlaması başta, eğitim standartlarının yükseltilmesi kaçınılmazdır.

Hızla çeşitlenen ve kapsam kazanan yaşam alanlarına karşılık düşen hukuksal düzenlemeler karşısında 4 yıllık lisans eğitimi, temel bilgi – beceriyi edinmede bile son derece yetersiz kalmaktadır ve giderek uzmanlaşma zorunlulaşmaktadır. Tıpta, diş hekimliğinde, mühendislikte olduğu gibi hukuk profesyonellerinin de uzmanlık dallarına ayrılması hızla planlanmalıdır. Pratisyen hekimlikte yaşanan zorluklar, “pratisyen hukukçu – avukat – savcı” bir ölçüde yargıçlar için de geçerlidir.

Son olarak; TBB’nin -Başkan Feyzioğlu’nun- 7188 s. yasayı değerlendirirken sıklıkla “avukatlara çok sayıda ek iş olanaklarının çıkacağını” öne çıkarması, bu hizmetleri kullanmak zorunda kalacakların durumu bakımından rahatsız edici etik kaygılar uyandırmaktadır..

Sevgi ve saygı ile. 29 Ekim 2019, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
AÜHF Öğrencisi, Anayasa Hukuku PhD Öğrencisi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Yargi_Reformu_Neler_Getirdi_2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir