Etiket arşivi: Yeni CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu

TÜRBANLI BÖREK

TÜRBANLI BÖREK

 portresi_Anit_Kabir'de

Suay Karaman 

 

 

1 Kasım 2015’te yapılacak genel seçimler için açıklanan Bakanlar Kurulunda aileden sorumlu Bakanın türbanlı bir kadın olması, yıllardır laikliğe indirilen darbelerin en büyüklerindendir.

Türban başörtüsü değildir. Yıllardır türbana, başörtüsü diyerek, toplumun algılarını değiştirmek isteyenler, Orta çağ karanlığına geri dönmeyi arzulayan çağ dışı kimselerdir. Anayasa’da tanımını bulan laiklik ilkesi (AS: md. 24), Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarında vurgulandığı gibi, siyasal İslam’ın simgesi olan türbana geçit vermemektedir.
Yani kamusal alanda türban yasağı devam etmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi türban yasağının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin din ve inanç özgürlüğü ile eğitim alma hakkına ilişkin düzenlemelerine aykırı olmadığına karar vermiştir.

Demokrasi ilkesi yönünden başkalarının hak ve özgürlükleri ile kamu düzeninin korunması amacıyla getirilen bu yasağın meşru olduğunu karara bağlamıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; türbanı siyasi İslam’ın simgesi olarak kabul etmiştir.

Tayyip Erdoğan 1996’da yaptığı bir konuşmada şunları söylemişti: ‘

  • ‘Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, diye!.. Yahu bu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek!.. Sonra nedir bu laiklik Allah aşkına?.. Bu ne menem şey?.. Çıkıyor İçişleri Bakanı, ‘Devlet dine karışır’ diyor. Eeee.. gerisini niye söylemiyorsun?.. Din devlete karışır demiyorsun!..”

AKP milletvekili Hüsnü Tuna 25 Ocak 2008’de Konya’da yaptığı konuşmada;

  • “Üniversitelerde kılık kıyafet serbest olursa, kamu hizmetinde yasak devam eder mi?
    İnşallah hedefimiz kamu hizmetlerinde de, yani kamu hizmeti veren personellerde de
    böyle bir yasağın olmamasıdır.”
    demiştir.

29 Ocak 2008’de AKP Kadın Kolları Başkanı ve milletvekili Fatma Şahin,

  • “Türbanda adım adım gideceğiz, önce mezuniyet, sonra memuriyet.” demişti.

AKP’nin Bakaracı ve makaracı eski bakanlarından Egemen Bağış ise,
türbanın Mecliste de serbest olması gerektiğini savunmuştu. 

12 Eylül 2010 halkoylaması öncesinde “türban sorununu biz çözeriz” söylemini ortaya atan yeni CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 21 Eylül 2010’da Berlin’de yaptığı açıklamada;

“Ben bugün için laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum.
Eğer tehlikede dersek bunun altını doldurmak lazım, askıda kalır, gerekçelendiremem.” demişti.

Yeni CHP’nin kimi yöneticileri de TBMM’de türbanlı milletvekili olmasını arzu ettiklerini söylemişlerdi.

Anayasa Mahkemesi kararıyla laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu kanıtlanan
siyasal iktidarın hukuk tanımazlıkları ve sessiz muhalefetin gizli desteğiyle 31 Ekim 2013’te TBMM’ye türbanlı milletvekilleri girmişti. Bunun üzerine yeni CHP Genel Başkanı milletvekillerinin türban takmasından mutlu olduğunu söyleyerek, “Parlamentoda gerçekten bir tarih yazdık” diyebilmişti. Cumhuriyet’e meydan okumayı, anayasayı ve hukuku çiğnemeyi tarih yazılması olarak nitelendirenlerin sığ bilgilerinin ve çapsız ufuklarının son aşaması ihanettir. Tarihin ve toplumun bu ihanetleri affetmeyeceğinin de bilinmesi gerekmektedir.

Şeriat yasalarını savunan bu türbanlı bakanın aynı zamanda üniversitede profesör unvanlı
bir akademisyen olması da, YÖK’ü ve eğitim sistemini sorgulamakta çok geç kaldığımızın kanıtıdır. Börek ile evliliği ilişkilendirip şaşırtıcı bir gündem yaratarak dikkatleri başka yöne çekme taktiğini başarıyla uygulayan bu türbanlı Bakan, ülkemizin çürütüldüğünün fotoğrafıdır. Türbanlı Bakanın börek söylemi üzerine, birçok insan sosyal medyada bu traji-komik durumla dalga geçti. Mizah, bu karanlık zihniyetin başa çıkmakta zorlandığı bir olgudur ki bunun örneğini Gezi olayları sırasında hep birlikte gördük.

Ancak esprileri uzatmak ve gelinen ciddi aşamayla dalga geçmek bizlere birşey kazandırmaz. Bunun yerine kadınlı – erkekli hep birlikte alanlara inebilme cesaretini gösterebilseydik, karanlıktan çıkış yolu bulmak daha kolay olurdu. Unutmamalıyız ki; tepkileri eritmenin bir yöntemi olan sosyal medyada yapılan ucuz kahramanlık ve gösteriler, duyarsız bir toplum yaratabilmenin de gizli yolunu açmaktadır.

Türkiye’de laiklik ilkesi terk edilerek;
– din, devlete egemen kılınmak istenmekte ve
– İslam devleti arzulanmaktadır.

Bunun yanında siyasal İslam’ın simgesi türban ile tüm yolsuzluklar, ahlaksızlıklar ve pislikler örtülmek istenmektedir. Sosyal medyadan alanlara inerek, yapılan tüm bu yanlışlara “dur” demek için bilinçli ve kararlı biçimde yapılacak örgütlü mücadeleye gereksinim vardır.

================================

Dostlar,

Sevgili kardeşimiz Suay Karaman’a bu “nefis” yazısı için teşekkür ederek paylaşıyoruz.

Türkiye, kurgulu bir terör – kan – şehitler sarmalına sokuldu ve ülkenin tüm yaşamsal sorunları ötelendi, örtüldü.. Bir hengamede, Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Bakanı “Türbanlı” olarak hepimize dayatıldı..

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk türbanlı Bakanı
Davutoğlu’nun kurduğu 63. seçim hükümetinde Prof. Ayşen Gürcan (İstanbul Ticaret Üniv.), Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı görevine getirildi. Gürcan, TÜRGEV üyesi. TÜRGEV, bilindiği gibi, içeriden ve dışarıdan kimilerinin, her nedense, dev bağışlar (yüz milyon Dolar’a dek!) yapmak için yarıştığı, yaptığı “hikmetli” bir vakıf.. Bay RTE’nin oğlu Bilal’in vakfı..Basında, “Müslüman bir kadının börek yapmasını bilmemesi halinde ailesinin dağılacağı..” sözlerinin O’na ait olduğu savlandı.

Yazıklar olsun bu AKP anlayışına! Ya Anayasa Mahkemesine ne demeli? Hem “laikliğe karşı eylemlerin odağı AKP” suçlaması yapacaksın hem de oylama cinlikleri ile “kapatma” yerine “para cezası” ile yetineceksin ve bugünlerin “yeşil kaldırım taşlarını” döşeyeceksin..
Önceki Başkan Haşim Kılıç‘ın kulakları çook çınlayacak bu gidişle..

Sevgi ve saygı ile.
08.09.2015, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

14 Aralık operasyonunun anlamı

 

14 Aralık operasyonunun anlamı

PORTRESI_sakalsiz
Mehmet Ali Güller
maliguller@aydinlikgazete.com
15 Aralık 2014, AYDINLIK

 
Fuat Avni‘nin AKP devleti içindeki özgül ağırlığının Bülent Arınç’tan daha fazla olduğunu ortaya koyan operasyon, dün yapıldı. Ancak belirtelim; 14 Aralık’ın sahipleri F Tipi yapıdan tertibin ve kumpasın hesabını sormak için değil, yolsuzluklarını ortaya koyan hamlesini mahkum etmek için operasyon yaptılar. (Zaten kumpasın ortağıdırlar.) Bu gerçek,
AKP ile Cemaat arasındaki kavgadan yararlanabilme siyasetleri üretebilmek için
büyük önemdedir.

Üstelik AKP’nin operasyon biçimi ve takvimi de F Tipi’ne bu anlamda avantaj sağladı. Şöyle: AKP 17 Aralık’ın rövanşını almak istediğini göstere göstere operasyonu 14 Aralık’a denk getirdi. Bu durum haliyle F Tipi örgüte “basın özgürlüğü” hikayesi yazma şansı verdi.

F Tipi yayınlar, dün gün boyu bu noktadan hareketle propaganda yaptı, basın mensuplarından dayanışma istedi, “bugün bize, yarın size” edebiyatı yaptı.
Oysa 14 Aralık’ta operasyona uğrayanlar, gerçekte “basın özgürlüğü” kavramını ağızlarına en son alacaklar listesinde bile olamazlar! Deneyimli meslektaşımız Zafer Arapkirli’nin
şu mesajı ne demek istediğimizi daha açık anlatacaktır:

  • “Her şeyi söyle de muhterem, ‘mesleki’ dayanışma isteme benden.
    Meslektaş değilsin. Kusura bakma, meslektaşlarımın ve mesleğimin katilisin.”

KONUYA NASIL BAKMALI?

Mesele basittir: AKP ile Cemaat’in çatışması ve Türkiye’nin önünü tıkayan bu iki gücün birbirine girmesi, Türkiye’nin yararınadır. Gerçek suçun ortakları birbirini vurdukça,
Türkiye rahatlayacaktır. Türkiye’nin devrimcileri, millicileri, demokratları, halkçıları meseleye bu açıdan bakmalı ve bu durumu geliştirecek siyasetler üretmelidir.

AKP karşıtlığını kör bir şekilde F Tipi örgüte kalkanlığa dönüştürmek, siyaset yapmamak
ve ringin dışında kalmak demektir. Bu edilgenlik kısa vadede F Tipi örgüte, uzun vadede AKP Hükümeti’ne yarar. Yöntemi yeniden anımsatalım:

1) F Tipi yapı mutlaka tasfiye edilmelidir.
2) AKP Hükümeti’nin F Tipi yapıyla mücadelesinden yararlanılmalıdır.

3) AKP’nin F Tipi ile mücadelede konumunu tahkim etmesine,
iktidarını sağlamlaştırmasına izin verilmemelidir.
4) F Tipi’yle mücadelenin asıl hedefi, Türkiye’yi ABD’ye bağımlılıktan çıkartmak olmalıdır.

Y-CHP F TİPİ’NE KALKAN OLDU

Türkiye’nin ana muhalefet partisi ise kör bir AKP karşıtlığı temelinde siyasetsizlik batağına saplanmış durumda. 14 Aralık’ı, F Tipinin istediği gibi meseleye basın özgürlüğü penceresinden bakarak karşıladılar.

Yeni CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, paralel yapıya dün yapılan operasyona “Basın özgür olabilmeli, korkusuzca yazabilmeli, bu basına darbedir.” diyerek
tepki gösterdi. Danışmanlarına öneriyoruz: F Tipi basının neler yazıdığını bir dosya yapıp Kılıçdaroğlu’na okutunuz! O dosyada tertiplerle gazeteciler hapislere sokulurken
“Bu mu gazetecilik”, “gazetecilikten alınmadılar” diye attıkları manşetler olsun.
O dosyada daha iddianame bile ortada yokken Türkiye’nin en seçkin subaylarına, devrimcilerine, ulusalcılarına yapıştırmaya kalktıkları “Ergenekon Silahlı Terör Örgütü” yaftalı manşetler olsun.

O dosyada Gezi eylemcileri için yaptıkları şu yalan haberler olsun:

“Gezi Parkı eylemlerinde molotof bombası atacaklardı”,
“Gezi Parkı’nda ele geçirilen ilaçlar devletin çıktı”,
“Eli bıçaklı Gezicilerin çok sayıda suç kaydı ortaya çıktı”.

O dosyada Fethullah Gülen’in Gezi eylemcilerine “nesebi sahih” yani “piç” demesi de olsun!

Dosyanın sunuş yazısında da şu olsun:  F Tipi tertiple darbeci ilan edilenlere avukat olan Baykal’ın CHP’sinden, F Tipi’ne operasyona darbe diyip tertipçilere kalkan olan Kılıçdaroğlu’nun CHP’sine; değiştik, dönüştük, başkalaştık!

Artık Atatürk’ün CHP’si değiliz!

ÇATIŞMADAN İKTİDAR ÇIKARMAK

Yeni CHP yönetimi bu tür çıkışlarla sadece Atatürk’ün partisini bitirmiş olmuyor,
daha önemlisi Türkiye’yi bataklıktan çıkaracak önümüzdeki büyük kavgada
yer almayacağını ilan etmiş oluyor. O nedenle şu gerçeğe işaret ederek bitiriyoruz:

AKP ile Cemaat’in çatışmasından doğru siyasetlerle yararlanabilenler ve bunu hem F Tipi örgütün tasfiyesine, hem de AKP’nin zayıflatılmasına dönüştürebilenler,
Türkiye’nin yeni iktidarı olur!

===============================================

Dostlar,

Doğru söze ne demeli??

Sayın Mehmet Ali Güller’in sağlıklı ve güçlü muhakemesi O’nun Türkiye’nin acı gerçeklerini görebilmesini ve AYDINLIK da yazabilmesini sağlıyor..

İkisi de sağolsunlar..

CHP de yararlansın dileriz.

Sevgi ve saygı ile.
16 Aralık 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net