Etiket arşivi: “laikliğe karşı eylemlerin odağı AKP”

ODTÜ Sosyoloji Bölümü Prof. Sibel KALAYCIOĞLU : KADINA YÖNELİK ŞİDDET…

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Ulusal Eğitim Derneği‘nin geleneksel Cumartesi konferansları sürüyor..

12 Mart 2016 Cumartesi günü sat 14:00’te toplumumuzun en yakıcı sorunlarından biri işlenecek:

  • KADINA YÖNELİK ŞİDDET…

Konuşmacı, ODTÜ Sosyoloji Bölümünden Sayın Prof. Sibel KALAYCIOĞLU..

Duyuru  posteri aşağıda..
Bizim düşüncelerimiz de özetle aşağıda..

C. K. Sibel Kalaycıoğlu

AKP’nin 13+ yıldır kesintisiz tek başına iktidar olduğu
3 Kasım 2002 seçimlerinden bu yana, pek çok sorunumuz oluştuğu, biriktiği, ağırlaştığı açık..

Bunların başında Cumhuriyetimizin temel değerleri ve öncelikle de LAİK toplumsal yaşam ve SEKÜLER Devlet Düzeni geliyor..

AKP apaçık bu değerlere savaş açmış durumda ve çooook da yol aldı.
Öyle gözükara gitti ki, Anayasa Mahkemesince “Laikliğe karşı eylemlerin odağı AKP” olarak suçlandı ve ne tuhaftır ki kapatılmadı, hiç önemi olmayan biçimde para cezasına çarptırıldı !? Sonrasında, bu yöndeki en küçük eylemlerinin bile önceki “sabıkası” ile birleştirilebileceğini dikkate almadı; fiili darbesini sürdürüyor..

AKP – RTE’ye göre Cumhuriyetin “1 fiskelik” canı kaldı..  (!?)

“ŞAH MAT” demeye hazırlanıyorlar 2023 öncesinde olabildiğince erken..

Erdoğan başta, İçişleri Bakanı kalkıp, Anayasayı ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımadıklarını apaçık haykırıyorlar.. Bunlar Anayasayı çiğneme suçudur ve uzuuuuuuun mu uzun zaman aşımı süreleri vardır.. Bu hukuk tanımazlar kim olursa olsunlar, er ya da geç
Türk yargısına hesap vereceklerdir.

Bu gün ise Adalet Bakanı zat, Anayasa Mahkemesi’nin Dündar – Gül kararını kendince
yerden yere vurdu.. Hukuku kendince eğip – bükerek, olabildiğince zorlayarak, sınırlı hukuk bilgisiyle (önceki açıklaması, Hukuk 1 öğrencisinin bile yapmayacağı öçüde hatalıydı)
Yüksek Mahkeme’nin çok kıdemli – birikimli yargıçlarını eleştirdi ve öyle ileri gitti ki,
AYM’nin Anayasayı çiğnediğini söyledi. Gözdağı da verdi :

  • Anayasa Mahkemesi böyle giderse…

    AKP, Yüksek Mahkemenin görev ve yetkilerine ilişkin yasaya TBMM’yi alet ederek müdahaleyi planlıyor anlaşılan.. Ancak bu Mahkeme Anayasal bir kurum ve görev – yetkileri – kuruluşu – kararlarının niteliği… Anayasada ayrıntılı düzenleniyor.. AKP – RTE’nin yasal olarak yapabileceği çok bir şey yok.. Yutkunup, hukuk devletine saygılı olmayı öğrenecekler..
    Ya da güçleri yeterse bu bağlamda Anayasa değişikliği.. Anayasa Mahkemesini iğdişleştirecek içerikte.. Bu da anayasal demokratik rejimin özüne aykırı..

    Ancak bu arada ülkenin kurumları – gelenekleri ciddi biçimde tahrip ediliyor ve geçelim
    “Kadına Yönelik Yalın Şiddeti”, kadınlarımız “öldürülme” düzeyinde en ağır şiddeti görüyor..
    “Kadın cinayeti” işlenmeyen gün yok gibi!

    AKP’nin artık aklını başına alması ve TRT’de, Diyanet’te, İlahiyat Fakültelerinde,
    İH Liselerinde, Tarikat – Cemaatlarda… kadına yönelik hurafeleri ACİL olarak engellemesi ve tersine kadın – erkek eşitliğini vurgulaması gerek..

  • Din adına dayattıkları karanlık hurafeleri buna izin verecek mi? Temel sorun budur.

    Ancak bu çağdışı – ilkel – insanlık düşmanı politikaların din adına da olsa, din kisvesi ile de
    ileri sürülse, Kur’an dayanak gösterilse de SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ ve toplumun
    sabrı – dayancı kalmamıştır..

    Böyle bilinmesi ve acilen, “kadın canına kıyma” cinayetlerine son verecek her şeyin bütünsellik içinde yapılması elzem olmuştur..

    Konferansa ilgi dileriz..

    Emek verenlere ve vereceklere teşekkür ederiz.

    Sevgi ve saygı ile.
    10 Mart 2016, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

TÜRBANLI BÖREK

TÜRBANLI BÖREK

 portresi_Anit_Kabir'de

Suay Karaman 

 

 

1 Kasım 2015’te yapılacak genel seçimler için açıklanan Bakanlar Kurulunda aileden sorumlu Bakanın türbanlı bir kadın olması, yıllardır laikliğe indirilen darbelerin en büyüklerindendir.

Türban başörtüsü değildir. Yıllardır türbana, başörtüsü diyerek, toplumun algılarını değiştirmek isteyenler, Orta çağ karanlığına geri dönmeyi arzulayan çağ dışı kimselerdir. Anayasa’da tanımını bulan laiklik ilkesi (AS: md. 24), Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarında vurgulandığı gibi, siyasal İslam’ın simgesi olan türbana geçit vermemektedir.
Yani kamusal alanda türban yasağı devam etmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi türban yasağının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin din ve inanç özgürlüğü ile eğitim alma hakkına ilişkin düzenlemelerine aykırı olmadığına karar vermiştir.

Demokrasi ilkesi yönünden başkalarının hak ve özgürlükleri ile kamu düzeninin korunması amacıyla getirilen bu yasağın meşru olduğunu karara bağlamıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; türbanı siyasi İslam’ın simgesi olarak kabul etmiştir.

Tayyip Erdoğan 1996’da yaptığı bir konuşmada şunları söylemişti: ‘

  • ‘Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, diye!.. Yahu bu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek!.. Sonra nedir bu laiklik Allah aşkına?.. Bu ne menem şey?.. Çıkıyor İçişleri Bakanı, ‘Devlet dine karışır’ diyor. Eeee.. gerisini niye söylemiyorsun?.. Din devlete karışır demiyorsun!..”

AKP milletvekili Hüsnü Tuna 25 Ocak 2008’de Konya’da yaptığı konuşmada;

  • “Üniversitelerde kılık kıyafet serbest olursa, kamu hizmetinde yasak devam eder mi?
    İnşallah hedefimiz kamu hizmetlerinde de, yani kamu hizmeti veren personellerde de
    böyle bir yasağın olmamasıdır.”
    demiştir.

29 Ocak 2008’de AKP Kadın Kolları Başkanı ve milletvekili Fatma Şahin,

  • “Türbanda adım adım gideceğiz, önce mezuniyet, sonra memuriyet.” demişti.

AKP’nin Bakaracı ve makaracı eski bakanlarından Egemen Bağış ise,
türbanın Mecliste de serbest olması gerektiğini savunmuştu. 

12 Eylül 2010 halkoylaması öncesinde “türban sorununu biz çözeriz” söylemini ortaya atan yeni CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 21 Eylül 2010’da Berlin’de yaptığı açıklamada;

“Ben bugün için laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum.
Eğer tehlikede dersek bunun altını doldurmak lazım, askıda kalır, gerekçelendiremem.” demişti.

Yeni CHP’nin kimi yöneticileri de TBMM’de türbanlı milletvekili olmasını arzu ettiklerini söylemişlerdi.

Anayasa Mahkemesi kararıyla laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu kanıtlanan
siyasal iktidarın hukuk tanımazlıkları ve sessiz muhalefetin gizli desteğiyle 31 Ekim 2013’te TBMM’ye türbanlı milletvekilleri girmişti. Bunun üzerine yeni CHP Genel Başkanı milletvekillerinin türban takmasından mutlu olduğunu söyleyerek, “Parlamentoda gerçekten bir tarih yazdık” diyebilmişti. Cumhuriyet’e meydan okumayı, anayasayı ve hukuku çiğnemeyi tarih yazılması olarak nitelendirenlerin sığ bilgilerinin ve çapsız ufuklarının son aşaması ihanettir. Tarihin ve toplumun bu ihanetleri affetmeyeceğinin de bilinmesi gerekmektedir.

Şeriat yasalarını savunan bu türbanlı bakanın aynı zamanda üniversitede profesör unvanlı
bir akademisyen olması da, YÖK’ü ve eğitim sistemini sorgulamakta çok geç kaldığımızın kanıtıdır. Börek ile evliliği ilişkilendirip şaşırtıcı bir gündem yaratarak dikkatleri başka yöne çekme taktiğini başarıyla uygulayan bu türbanlı Bakan, ülkemizin çürütüldüğünün fotoğrafıdır. Türbanlı Bakanın börek söylemi üzerine, birçok insan sosyal medyada bu traji-komik durumla dalga geçti. Mizah, bu karanlık zihniyetin başa çıkmakta zorlandığı bir olgudur ki bunun örneğini Gezi olayları sırasında hep birlikte gördük.

Ancak esprileri uzatmak ve gelinen ciddi aşamayla dalga geçmek bizlere birşey kazandırmaz. Bunun yerine kadınlı – erkekli hep birlikte alanlara inebilme cesaretini gösterebilseydik, karanlıktan çıkış yolu bulmak daha kolay olurdu. Unutmamalıyız ki; tepkileri eritmenin bir yöntemi olan sosyal medyada yapılan ucuz kahramanlık ve gösteriler, duyarsız bir toplum yaratabilmenin de gizli yolunu açmaktadır.

Türkiye’de laiklik ilkesi terk edilerek;
– din, devlete egemen kılınmak istenmekte ve
– İslam devleti arzulanmaktadır.

Bunun yanında siyasal İslam’ın simgesi türban ile tüm yolsuzluklar, ahlaksızlıklar ve pislikler örtülmek istenmektedir. Sosyal medyadan alanlara inerek, yapılan tüm bu yanlışlara “dur” demek için bilinçli ve kararlı biçimde yapılacak örgütlü mücadeleye gereksinim vardır.

================================

Dostlar,

Sevgili kardeşimiz Suay Karaman’a bu “nefis” yazısı için teşekkür ederek paylaşıyoruz.

Türkiye, kurgulu bir terör – kan – şehitler sarmalına sokuldu ve ülkenin tüm yaşamsal sorunları ötelendi, örtüldü.. Bir hengamede, Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Bakanı “Türbanlı” olarak hepimize dayatıldı..

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk türbanlı Bakanı
Davutoğlu’nun kurduğu 63. seçim hükümetinde Prof. Ayşen Gürcan (İstanbul Ticaret Üniv.), Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı görevine getirildi. Gürcan, TÜRGEV üyesi. TÜRGEV, bilindiği gibi, içeriden ve dışarıdan kimilerinin, her nedense, dev bağışlar (yüz milyon Dolar’a dek!) yapmak için yarıştığı, yaptığı “hikmetli” bir vakıf.. Bay RTE’nin oğlu Bilal’in vakfı..Basında, “Müslüman bir kadının börek yapmasını bilmemesi halinde ailesinin dağılacağı..” sözlerinin O’na ait olduğu savlandı.

Yazıklar olsun bu AKP anlayışına! Ya Anayasa Mahkemesine ne demeli? Hem “laikliğe karşı eylemlerin odağı AKP” suçlaması yapacaksın hem de oylama cinlikleri ile “kapatma” yerine “para cezası” ile yetineceksin ve bugünlerin “yeşil kaldırım taşlarını” döşeyeceksin..
Önceki Başkan Haşim Kılıç‘ın kulakları çook çınlayacak bu gidişle..

Sevgi ve saygı ile.
08.09.2015, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com