Etiket arşivi: Tam bağımsızlık ve emperyalizm karşıtlığı

95. YILINDA CHP NEREDE?

95. YILINDA CHP NEREDE?

Konuk yazar : Suay Karaman

(AS: Bizim kısa katkımız yazının altındadır..)

Kendi yaptığı sivil darbe ile ülkeyi keyfi olarak yöneten siyasal iktidar, 95 yıllık Cumhuriyet dönemimizdeki en büyük ekonomik ve politik krizi (AS: bunalımı) yaşamamıza neden olmuştur. Döviz fiyatları ve enflasyon sürekli artarken, toplum her geçen gün daha da yoksullaşmaktadır. Türk Telekom’da yapılan soygunun yanı sıra, Halkbank’ın gece yarısı döviz fiyatını indirerek ucuz döviz satıp, birilerinin zenginleşmesini sağlaması da üzerinde çok durulmadan geçiştirilmiştir.

Laik eğitimin terk edildiği ülkemizde, Diyanet İşleri Başkanı’nın, Kuran kursuna giden 4-6 yaş arasındaki çocuk sayısının 3 binden, 150 bine çıkmasıyla övünmesi karşısında da sessizliğimiz sürmektedir. Anayasa ve demokrasinin rafa kaldırıldığı ülkemizde Ege Denizi’ndeki ada ve kayalıklarımızın Yunanistan tarafından işgal edilmesine bile aldırış etmeyen siyasal iktidar ile karanlık bir süreçten geçmekteyiz. Her kurumda ve kuruluştaki yanlış ve yandaş yönetim sonucu ülkemizin getirildiği durum iç açıcı değildir. Şimdi şarbon hastalığının ortaya çıkması karşısında bile duyarsız kalan siyasal iktidar, sahte kabadayılık yaparak gündemi değiştirmek arzusundadır. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerine dinamit konulmaktadır ve ne acıdır ki topluma bunları anlatacak, çıkış yolu gösterecek muhalefet bile yoktur.

Siyasal iktidarın bu kötü gidişini ana muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin görmesi ve gerekli önlemleri alması beklenirdi. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nden, Ulusal Kurtuluş Savaşından doğan, tam bağımsızlık ve emperyalizm karşıtlığını benimseyen, Atatürk’ün eşsiz ilkeleri ve devrimleriyle yoğrulan, o muhteşem (AS: görkemli) Altı Ok ile parlayan, dünyada ilk ve tek “devlet kuran” partidir. Bu büyük partimizle, Atatürk’ün öncülüğünde 1923 – 1938 yıllarında her alanda büyük kalkınma hamleleri (AS: atılımları) başlatan ülkemiz, Atatürk‘ün ölümüyle hem Partide, hem de ülkede yanlış rotalara savrulmuştur.

Bugün CHP yöneticileri ve milletvekilleri suskunluk içinde olan biteni seyretmekte, arada sırada cılız çıkışlarla muhalefet görevini yaptıklarını sanmaktadırlar. “Laiklik tehlikede değildir” ve “yargıda cemaatçi yapılanma var diyemem” sözleri bile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında fikir vermektedir. Cumhuriyet rejimini değiştiren halk oylamasında “mühürsüz oyların geçerli sayılması” kararını veren Yüksek Seçim Kurulu önüne gidemeyen, bu hukuksuzluğa tepki veremeyen bir muhalefet partisi ‘yok’ hükmündedir. Kıbrıs’ta barışın değil Türklere komplonun mimarı olan “Annan Planı”nı hazırlayan Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Kofi Annan için “Kıbrıs barışı için verdiği mücadele dolayısıyla hep saygıyla hatırlayacağız” diyen Kılıçdaroğlu’nun hangi projelere aracılık ettiği bellidir. “Ekmek için Ekmeleddin” sloganıyla yola çıkanların, Kofi Annan’ı saygıyla anması da proje gereğidir.

Çağdaş demokrasilerde genel başkanların ulusal davalara ve kendi partisinin programına uygun bir tavır (AS: tutum) içinde olmaları esastır. Aksi yönde tavır alanların genel başkanlık görevinden ayrılmaları gerekir. Girdiği tüm seçimleri yitiren ve partinin oyunu %22 düzeyine getiren genel başkan, olağanüstü kurultay istemlerini de görmezden gelmiştir. Parti yönetiminde yapılan değişiklik ile “CHP kapatılmalı, vakıf halini almalıdır. CHP, sosyal demokrat bir parti değildir. Sosyal demokrasinin önündeki en büyük engeldir ve bu yüzden kapatılmalıdır.” diyenleri, partinin iki numaralı yetkilisi yapmasıyla, kirli emelleri ortaya koymaktadır.

Gerçi Kılıçdaroğlu’nun karşısındaki İnce rakip, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde topluma coşku verip, seçim sonrasında kaygı veren, kuşku uyandıran, birikimsiz bir siyasetçidir. Genel başkanlık için benzer adaylar da çıkacaktır ama Kemalist ilke ve devrimleri özümsemeyenler kesinlikle CHP’ye yönetici olamaz, olmamalıdır.

Ülkemizin ekonomik ve siyasal olarak çöktüğü bugünlerde CHP bunu kullanarak AKP Genel Başkanı’nı zor durumda bırakmak yerine, iç çekişmelerle ekmeğine yağ sürmektedir. AKP Genel Başkanını neredeyse krizden güçlendirip, dünyaya kafa tutan biri olması yolunda gizliden gizliye desteklemektedir. Bu yapılanlar CHP’yi bitirme hareketidir ve işbirlikçilik yolunda atılan adımlardır. Oysa CHP yöneticileri, tüm yanlış uygulamaların peşinde halkla birlikte alanlarda, sokaklarda, çarşıda, tarlalarda, Telekom ile Halkbank’ın önünde olmalıdır; hesap sormalıdır.

9 Eylül’de 95. kuruluş gününü kutladığımız CHP, Altı Ok’u savunarak Türkiye’yi aydınlık yarınlara taşıyacak olan tek partidir. Bugün içinde bulunduğu tüm ideolojik tutarsızlıklarından ve yanlış kişierin yönetimlerde olmasından en kısa sürede arınması için, Atatürk’ün partisini, Atatürkçü parti yapmak üzere tüm gerçek Kemalistlerin bir araya gelmesi zorunluluktur.

  • Ülkemizin sorunlarını çözecek ve toplumu kucaklayacak Kemalist bir CHP’ye gereksinim vardır.

Yurtseverlik, 9 Eylül 1922 günü emperyalistleri İzmir’den denize döken büyük kurtarıcımız Atatürk’e yaraşır olmak demektir.

Vatanseverlik, 9 Eylül 1923’te eşsiz liderimiz Atatürk’ün kurduğu CHP’yi yeniden O’nun yolunda Atatürkçü parti yapmaktır, ülkemizi aydınlığa çıkarmaktır.

Bunun için Kurtuluş ve Kuruluş felsefesine geri dönmekten başka çaremiz yoktur.
=================================
Dostlar,

Katıldığımız ve katılmadığımız yanlarıyla, sevgili dostumuz, katıksız – içten Kemalist Suay Karaman’ın yazısını paylaşıyoruz.

Dileriz CHP ve ülkemiz için yararlı sonuçlar çıkarılır.

Başka CHP yok! Üstüne titreyişimiz bundan..

Sevgi ve saygı ile. 11 Eylül 2018, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

ZAFER BAYRAMI İÇİN

ZAFER BAYRAMI İÇİN

 portresi_Anit_Kabir'de

Suay Karaman

 

 

26 Ağustos 1922 günü başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos 1922 günü Başkumandan  Meydan Savaşı ile Ordumuzun zaferiyle sonuçlandı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde başarılan Ulusal Kurtuluş Savaşı, 400 yıldır dünyayı sömüren kapitalizmin yenilebileceğini tüm dünyaya gösterdiği gibi, sömürülen uluslara da
örnek olmuştur. 93 yıl önce vatanımızı emperyalizmin işgalinden kurtararak, özgürlüğümüze kavuşturan Kuvayi Milliye Şehitleri’ni şükranla anmaktayız.
Ancak bugün ülkemizde yaşananlar için büyük önderimiz Atatürk’e ve
Kuvayi Milliye Şehitleri’ne karşı başımız eğiktir.

Mustafa Kemal’in önderliğinde az zamanda çok ve büyük işler başarılarak,
Türkiye Cumhuriyeti’nin her alanda dünyanın önemli ülkeleri arasında yer alması sağlanmıştır. Tam bağımsızlık ve emperyalizm karşıtlığı ile Atatürk ilke ve devrimleriyle yeni kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik ve çağdaş bir ülke olma yolunda büyük atılımlar gerçekleştirmişti. Ancak eşsiz önderimiz Atatürk’ün erken ölümü sonrasında, bu atılımlar durdurulmuş ve emperyalizm yeniden kendini göstermeye başlamıştır. Ulusal Kurtuluş Savaşında emperyalistlere karşı dimdik duran ve zafer kazananların torunları, günümüzde emperyalizmin buyruğuna girerek, ihanete ortak olmaktadırlar.

93 yıl sonra bu gün, yaşadığımız günlerde ülkemiz siyasal ve ekonomik yönden
büyük belirsizlikler içindedir. Yoksulluk, yolsuzluk, işsizlik ve terör ülkemizin gündemindeki en önemli konulardandır. Bölücülük ve şeriat tehlikesinin büyük boyutlara ulaştığı günümüzde, toplum umutsuzluk içinde savrulmaktadır.

  • “İster kabul edilsin, ister edilmesin, Türkiye’nin yönetim sistemi değişmiştir.”

diyen bir sultan ile hukuk ve anayasa tanımazlık açıklanmıştır. Yıllardır çoğu kişinin söyleyemediği ya da söylemek istemediği sivil darbe, ‘ileri demokrasi’ olarak topluma yutturulmaktadır.

Medya, yargı, üniversiteler, devlet kurumları ele geçirilmiş, Türk Silahlı Kuvvetleri ise sahte ve uydurma belgelerle düzenlenen operasyonlar sonucu etkisiz duruma getirilmiştir (AS: bir ölçüde). 93 yıl önce emperyalistlere karşı dünyanın en haklı savaşını vererek, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı kazanan şanlı ordumuzun, bugün içine düşürüldüğü acıklı durum ortadadır. Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında, verilecek görevlerin yerine getirildiği, emperyalist işgallere aracılık eden bir ordu istenmektedir!?

Kuvayi Milliye’nin, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ve o büyük zaferle sonuçlanan günlerin bilincini kavrayamayanlar, coşkusunu duymayanlar bugün emperyalizme meze olmaktadırlar. 30 Ağustos Zaferi’nden 93 yıl sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün
Gençliğe emanet ettiği Cumhuriyetimize sahip çıkamayıp, Ülkemizin yeniden
işgal edilmesine sessiz, duyarsız ve seyirci kalan herkes bugünlerin sorumlusudur.

Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalmak koşuluyla, bilinçli ve kararlı bir biçimde
örgütlenerek, demokratik ve laik cumhuriyetimizi padişah heveslilerine, şeriat yanlılarına ve emperyalistlere bırakmadan mücadele etmek zorunluğumuz bulunmaktadır.
Doğru siyaset ve planlamayla, doğru insanlar ve kadrolarla, emperyalizmin yeniden yenilip kovulması için ve güzel ülkemizi yeniden aydınlık günlere getirmek için
mücadele ederek, çok çalışmalıyız.