Etiket arşivi: Sputnik V

İlk Yanlış Çıkmaza Soktu

Bir 1 kişi, ayakta ve takım elbise görseli olabilir

Dr. Murat EMİR
CHP ANKARA MİLLETVEKİLİ

Gelişmiş ülkeler, etkin aşılama politikası sayesinde bugünlerde normalleşme adımlarını konuşurken Türkiye’nin aşı tedarik (AS: sağlama) süreci bir bilinmezliğe doğru ilerliyor. Çünkü pandeminin ilk gününden itibaren (AS: başlayarak) başarılı yönetim algısı yaratabilmek için gerçekleri halktan gizleyen ve salgın yönetiminde ipin ucunu kaçıran AKP iktidarı, aşı tedarikinde de Türkiye’yi bir çıkmaza soktu. Çünkü AKP ilk düğmeyi yanlış ilikledi.

PLANSIZLIĞIN SONUCU

Türkiye’yi aşısızlık girdabının içine sokan süreç ise AKP iktidarının her konuda olduğu gibi aşı tedarikinde de (AS: sağlanmasında da) yandaşa para kazandırma kaygısını öncelemesinden kaynaklandı. Birçok ülke ön anlaşma ve sözleşmelerini 2020 yılının Kasım ayından itibaren  (AS: başlayarak) yapmaya başlarken Sağlık Bakanlığı, diğer aşıları dışlayarak yalnızca Çin aşısı Sinovac’a yöneldi. Kendi aşısını üretebilme yetkinliğine sahip ülkeler dahi farklı aşılardan tedarik edebilmek için yeni sözleşmeler imzalamıştı. İktidar, “teminat” (AS: güvence) bahanesiyle Biontech’i (AS: BioNTech) aylarca kapıda bekletirken yandaşın daha rahat para kazanabildiği, fiyatın şeffaf olmadığı ticaret yönteminde ısrar etti. Bu ısrarın bedeli Türkiye için çok ağır oldu. Oysa Biontech ve başka üreticilerle görüşmelere de çok daha erken başlanıp sözleşmelerin imzalanmış olması gerekirdi.

GİZLİLİK KUŞKU ARTIRDI
Çin, taahhüt ettiği (AS: yükümlendiği) aşıları vermeyince alelacele Rus aşısına yönelen Sağlık Bakanı, Rusya’dan 6 ay içinde 50 milyon doz aşı ithal edileceğini söyledi. Oysa Sputnik V’nin Türkiye’de üretilmeyeceği ilk günden belliydi. Yandaşa para kazandırma hırsı ile Türkiye’ye aylarca vakit kaybettirdiler. Rusya’nın üretim lisansı verdiği birçok ülke, üretim miktarlarını ve takvimlerini çoktan açıkladı bile.
Aşı tedariki plansız ve öngörüsüz şekilde yürütülünce Sputnik V aşısına 30 Nisan’da verilen AKO (Acil Kullanım Onayı) da tartışma konusu oldu. TİTCK’nin (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu) Sputnik V’ye, bazı ülkelerden henüz onay alamamış olmasına karşın, hangi veriler ışığında onay verdiği açıklanmadı. TİTCK’deki görüşmelerin ve çekincelerin kamuoyundan gizlenmesi de şüpheleri artırdı.
BU BİÇİMDFE BAŞARI ZOR
Ortak üretim ve AKO konusunda bu tür sıkıntılar yaşanırken ithal edileceği belirtilen aşının miktarı ile ilgili de soru işaretleri bulunuyor. Rusya, yıllık 700 milyon doz aşı üretim kapasitesinden bahsetse de henüz yalnızca 0 milyon doza yakın aşı üretebildi. Bu miktarın ise ancak 30 milyon dozluk kısmı ihracata ayrıldı.
Sonuç olarak; en başından beri bilimsel kriterlere (AS: ölçütlere) göre hareket eden, aşı kaynaklarını çeşitlendiren ülkeler, nüfuslarının % 15-20’den fazlasının 2 doz aşısını tamamladı. Ancak bu oran ülkemizde % 7’ler (AS: son verilerle %12 gibi) seviyesinde (AS: düzeyinde) ve vakit geçtikçe Türkiye, toplumsal bağışıklık hedefinden gittikçe uzaklaşıyor. AKP’nin en başından yanlış iliklediği düğme, salgın yönetiminde başarı sağlamayı olanaksız hale (AS: duruma) getiriyor.

Aşılar, Salgını Önlemenin en önemli yoludur

Aşılar, Salgını Önlemenin en önemli yoludur

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Çocuk İmmünoloj – Allerji Uzmanı
https://kurtulusyolu.org/asilar-salgini-onlemenin-en-onemli-yoludur/

AKP iktidarı, baştan beri Koronavirüs salgınını yanlış yönetti.

Salgının başında Koronavirüs vakaları ve virüs kaynaklı ölümler bile geç açıklandı. Daha sonra sürekli olarak vaka ve ölüm sayıları konusunda tartışmalar yaşandı. Çünkü yaşanan gerçeklik ile akşam Sağlık Bakanlığının açıkladığı sayılar birbirini tutmuyordu. Bilim Kurulunda bulunanlar bile gerçek vaka ve ölüm sayılarını bilmediklerini kezlerce açıkladılar.

Bu bilinmezlikler ile salgının yönetilemeyeceği açıktır. Bakan ikide bir şurada ya da burada vakalar %50 arttı, diye açıklamalar yapıyor; gerçekleri açıklamaktan ısrarla kaçınıyor. Bunun sonucu olarak da toplumda çoğu kimse salgını ciddiye almadı. Yaz aylarında açık havada salgının hızının yavaşlamasına karşın, dünyanın öbürr ülkelerinden farklı olarak, Türkiye’de vaka sayıları düşmedi.

AKP iktidarı Çin, Hindistan ve pek çok Avrupa ve Amerika kıtasındaki ülkelerin uyguladığı tam karantina önlemlerini uygulamaya koymadı.  Nisan, Mayıs aylarında yarım yamalak karantina önlemleri alınmıştı. Bu süreçte Organize Sanayi bölgelerindeki pek çok fabrika üretimi sürdürdü. İstanbul, Kocaeli, Bursa, Gaziantep gibi kentlerde fabrikalar virüsün yayılma merkezleri oldu.

Koronavirüs bu nedenle sonbahar başında, başta İstanbul olmak üzere, tüm illerimizde hızla yayıldı; sürekli tepe noktalarda oldu. Her gün resmi ölüm sayılarında rekorlar kırıldı. Ama günlük vaka sayılarını açıklamaktan hep kaçınıldı. Gerçekler hep gizlenmeye çalışıldı. 26 Kasım’da ise günlük vaka sayısının da bundan böyle açıklanacağı belirtildi ve o gün için vaka sayısının 28.351 olduğu açıklandı. Geriye dönük olarak da vaka sayılarının açıklanacağı söylendi ama hâlâ açıklanmadı. (AS: Daha sonra o veriler de açıklandı)

AKP iktidarı pratik olarak sürü bağışıklığı (AS: toplum bağışıklığı) politikası uyguluyor. Yapması gerekenleri yapmayarak, en az 3 haftalık karantina uygulamayarak, karantina süresince halkın temel gereksinimlerini karşılamayarak, vatandaşı salgınla ve ölümle karşı karşıya bırakıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Ekim ayında uyarısını yaptı: DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, yeni tip Koronavirüs (Covid-19 etkeni) salgınıyla mücadelede “sürü bağışıklığı” stratejisine ilişkin; “Tam olarak anlayamadığımız tehlikeli bir virüsün serbestçe dolaşmasına izin vermek, basit bir şekilde ahlâk dışıdır. Bu bir seçenek değildir”, dedi. “Sürü bağışıklığı” stratejisini ahlâk dışı bir yöntem olarak nitelendirildi.

Salgından çıkmanın şu anda 2 yolu var:

1- Sıkı karantina önlemleri,

2- Aşı.

Aşı konusunda dünyada önemli gelişmeler var. Evre (Faz) 3 çalışmaları biten veya bitmek üzere olan beş aşı (Pfizer&BioNTech: BNT162b1, Moderna: mRNA-1273, Oxford & Astra-Zeneca: AZD1222, Gamaleya: Sputnik V, Sinovac: Coronavac) var.

Ülkemize de bu aşılardan Çin’de üretilen Sinovac firmasının geliştirdiği Coronavac aşısını almak için görüşmeler yapılmış durumda. Fakat kaç doz, ne kadar alınacağı belli değil. 50 milyon dozluk anlaşma yapıldığı söyleniyor. Aşı iki kez yapılmak durumunda. Dolayısıyla ancak 25 milyon insanımız aşılanabilecek. Oysa en az 70 milyon insanımızı hızla aşılamak gerekiyor. Bunun da yaklaşık bedeli 4,2 milyar Doları buluyor.

Bulaşıcı hastalığa karşı olan aşının, vatandaşlara ücretsiz yapılması gerekiyor.
Vatandaş için kılını kıpırdatmayan bu iktidarın, bu aşıları alması zor görünüyor.

Salgının başında vatandaşına 5 maskeyi sağlayamayan ama maskeleri 100’ün üzerinde yabancı ülkeye yardım diye gönderen ve bununla övünen bir ülkeyiz.

  • AKP iktidarı kendini vatandaşa karşı sorumlu görmüyor.

En son, salgında gelinen son durumdan (başarısızlıktan demek daha doğru olur) da Bilim Kurulunun sorumlu olduğu bile açıklandı Tayyip tarafından.

Öte yanda diğer bir sorun, AKP iktidarının yarattığı bu güvensizlik ortamında, Aşıların Güvenilirliği konusunda meydana getirilen kafa karışıklığıdır.

  • Aşılar yüzyıllardır toplumu bulaşıcı hastalılardan korumanın en önemli yöntemidir.

Bu konuda bilim dışı görüşlere itibar etmemek gerekir. Ülkemizde kullanılacak olan aşının güvenilirliği konusunda görüşlerini özgürce açıklayacak ve tartışacak olan bilim insanlarımız vardır. Yeni her aşı ve ilacın kimi riskler içermesi doğaldır. Bir yanda salgın nedeniyle ölümler, öbür yanda bizi bu bulaşıcı hastalıktan koruyacak olan aşı var ise, Aşıyı seçmemiz en doğru olandır.

  • Bu noktada AKP iktidarınım ikiyüzlülüğünü, halkı nasıl aldattığını görmemiz gereklidir.

AKP iktidarı  “Saldım, çayıra, Mevlam kayıra” atasözümüzdeki gibi, halka karşı herhangi bir sorumluluk duymamaktadır. “Kasap mal derdinde, koyun can derdinde” atasözümüzde olduğu gibi bizler canımızın derdinde iken, kendileri hizmet ettikleri Parababaları düzeninin sürmesinin derdindedirler.