Etiket arşivi: Prof. Dr. Feride Aksu Tanık

Prof. Dr. Nusret Fişek anıldı – 3 Kasım 2017

Prof. Dr. Nusret Fişek anıldı – 3 Kasım 2017

Nusret Fişek ve Hekimlik ile ilgili görsel sonucu

Türk Tabipleri Birliği (TTB) eski başkanlarından, Halk Sağlığı önderi Prof. Dr. Nusret Fişek, doğumunun 103. ve ölümünün 27. yılında Türk Tabipleri Birliği, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ve Halk Sağlığı Uzmanları Derneği tarafından düzenlenen etkinlikle anıldı.

3 Kasım 2017 Cuma günü, Hacettepe Üniversitesi Kültür Merkezi R Salonunda gerçekleştirilen etkinlik, sırasıyla Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Altıntaş, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Günay, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Altun ve Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Özen’in açış konuşmalarıyla başladı.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel burada yaptığı konuşmada, Prof. Dr. Nusret Fişek’in tüm yaşamı boyunca sağlıklı yaşamanın bir insan hakkı olduğunu savunduğunu, tüm bilimsel çalışmalarını ve eylemlerini herkesin nitelikli sağlık hizmetine ulaşması hedefine yönelttiğini söyledi. Fişek’in çağdışı yöntemlerle doğurganlığın (AS: gebeliğin olacak..) sonlandırılması dolayısıyla kadın sağlığının dramatik biçimde bozulması, nüfus ve aile planlaması yöntemleri konusunda çok önemli çalışmalar imza attığını belirten Tükel, 1961 yılında kabul edilen Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun’un da mimarı olduğunu hatırlattı.

TTB’nin başkanlığını yaptığı dönemde birçok önemli girişime imza atıldığını anlatan Tükel, TTB’nin bir yandan üyelerinin çıkarlarını korurken, bir yandan da halk sağlığına katkı sağlayan sayısız etkinlik ortaya koyduğunu anlattı. Tükel, Fişek’in insan hakları alanında yaptığı çalışmaların hâlâ yol gösterici olduğunu belirterek, sözlerini “Prof. Dr. Nusret Fişek’i sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.” diyerek tamamladı.

Konuşmaların ardından, Prof. Dr. Nusret Fişek’in özgeçmişi, yaşamından kesitler sunan fotoğraflar ve çeşitli zamanlarda yaptığı konuşmalarının kayıtlarından oluşan bir sunum gerçekleştirildi.

Nusret Fişek Halk Sağlığı Ödülü Tanık ve Güler’e

Daha sonra, TTB Halk Sağlığı Kolu’nca verilen Nusret Fişek Halk Sağlığı Hizmet Ödülü Töreni’ne geçildi. Nusret Fişek Halk Sağlığı Hizmet Ödülü bu yıl iki kişiye verildi: Prof. Dr. Feride Aksu Tanık ve Prof. Dr. Çağatay Güler. Tanık ve Güler ödüllerini TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel’in elinden aldılar.

Anma etkinliği, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Harun Tepe’nin konuşmacı olduğu “Üniversitelerin Toplumsal Sorumluluğu” başlıklı konferansın ardından sona erdi.

Etkinliğe Prof. Dr. Nusret Fişek ailesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyeleri, TTB ve Ankara Tabip Odası yönetici ve temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda halk sağlığı uzmanı, hekim ve tıp fakültesi öğrencisi katıldı.

*****
Dostlar,

Biz de oradaydık 27 yıldır hep olduğumuz gibi..
3 Kasım 1990 günü O’nu sonsuzluğa uğurlarken önde O’nun fotoğrafını biz taşımıştık.
2004’e gelene dek Edirne’den kalkıp 3 Kasımlarda O’nu anmaya geliyorduk.
Bu sitede, 1971’de Hacettepe’de tıp eğitimine başladığımızda tanıdığımız saygın hocamızın anısına daha önce de yazılar yayınlandı. “Nusret Fişek” diye arama yaptırıldığında bu dosyalara erişmek olanaklı.

Sosyal tıbbın ayaklar altına alındığı, sağlık hizmetlerinin metalaştırılıp piyasaya terkedildiği, şehir hastaneleri adı altında bir başka talan alanının daha dayatıldığı çok zor bir dönemde değindiğimiz yazıların okunmasında büyük yarar var.. Örneğin

http://ahmetsaltik.net/tag/efsane-hekim-halk-sagligi-hocasi-nusret-fisek/ 

Ayrıca kendi adına açılmış bir web sitesinde de O’nu ve saygın eylemini tanımak olanaklı :
http://nusret.fisek.org.tr/

Nusret Fişek hocamıza sonsuz şükran ve özlemle..

Sevgi ve saygı ile. 03 Kasım 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Dr. Nevzat Eren 16. Ulusal Halk Sağlığı Sempozyumu gerçekleşti: Sistem Sorunu Olarak Aşı

Dr. Nevzat Eren 16. Ulusal Halk Sağlığı Sempozyumu gerçekleşti: Sistem Sorunu Olarak Aşı

(AS: Bizim kapsamlı irdelememiz yazının altındadır..)
16’ıncısı düzenlenen Dr. Nevzat Eren Ulusal Halk Sağlığı Sempozyumu, “Bir Sistem Sorunu Olarak Aşı” başlığıyla Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleşti.

25 Mart 2017, http://haber.sol.org.tr/toplum/dr-nevzat-eren-ulusal-halk-sagligi-sempozyumu-gerceklesti-bir-sistem-sorunu-olarak-asi-190401
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu ve Ankara Tabip Odası (ATO) tarafından 16’ıncısı düzenlenen Dr. Nevzat Eren Ulusal Halk Sağlığı Sempozyumu,
“Bir Sistem Sorunu Olarak Aşı” başlığıyla Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleşti.

Prof. Dr. Nevzat Eren’in eşi Gönül Hatay Eren ve Prof. Dr. Necati Dedeoğlu tarafından yapılan iki açılış konuşması ile başlayan sempozyum (AS: Kurultay), sağlık emekçileri ve öğrencileri tarafından izlendi. İlk oturum ATO Genel Sekreteri Dr. Mine Önal’ın başkanlığında yapıldı.

Prof. Korkut BORATAV: SAĞLIK SORUNU SİSTEM SORUNUDUR

“Türkiye’nin 24 Ocak 1980 Sonrası ve Öncesi İktisadi Yapısının Karşılaştırılması” başlıklı bir konuşma yapan Korkut Boratav, sağlık sorunlarının bir sistem sorunu olarak ele alınması gerektiğinin altını çizerek sözlerine başladı. Sağlıkta neoliberal dönem öncesi ve sonrası olarak bir ayrımın yapılması gerektiğini belirten Boratav, daha önce elde edilen kazanımların çok büyük mücadelelere ve dünyanın yüzünün sola dönük olmasına bağlı olduğunu vurguladı.
12 Eylül darbesinin Türkiye’nin sola yönelmesinin önüne kalıcı bir engel olarak çıkarıldığını
ve bu tablonun sağlık sorunlarından bağımsız olmadığının altını çizerek sözlerini tamamladı.

Daha sonra Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, “Türkiye’de Aşı Üretiminin Kısa Tarihçesi ve Aşı Üretiminin Dinamikleri” başlıklı bir konuşma yaptı. Konuşmasında aşının gelişim öyküsü ile Türkiye’nin siyasal ve iktisadi ortamı arasında bağ kuran Tanık, aşıların git gide uluslararası tekellerin ve onların yerli işbirlikçilerinin insafına terk edildiğini ve sağlığın piyasalaştığı dönemlerde aşının büyük bir pazar haline gelmeye başladığını belirtti.

KÜBA’NIN BAŞARISI

İkinci oturum Prof. Dr. Erhan Nalçacı’nın başkanlığında gerçekleşti. “Küba’da Toplumsal Yapı ve Sağlık” konulu bir konuşma yapan Doç. Dr. İlker Belek, sosyalist devrimlerin kamulaştırma, eğitim ve sağlık atılımları ile yaşama geçtiğini ve Küba’nın bugünkü başarılarının bu atılımlara bağlı olduğunu belirtti. 1976 Anayasası ile sağlık hizmetinin Küba’da eşit ve parasız bir şekilde sunulmasının devlet güvencesi altına alındığını söyleyen Belek, Küba’nın kendi gelir diliminde ya da kendisiyle aynı coğrafyadaki ülkeler arasında 1. olduğunu ve bunun ağır ABD ablukasına karşın yaşama geçen çok büyük bir başarı olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Ardından Dr. Akif Akalın “Küba’da Aşı Üretiminin Tarihçesi” başlıklı bir konuşma yaptı. Konuşmasında, devrim öncesi dönem ile devrim sonrası dönemi karşılaştıran Akalın, Küba’da devrimden sonra kurulan pek çok kurumun ve bilimsel merkezin biyoteknoloji üretimi konusunda çok aşama kaydettiğini vurguladı. Bunların yanında Küba’da toplumun sağlık hizmetlerine katılımının çok önemsendiği ve Küba’nın bugün bütün zorluklara ve ablukaya karşın 68 ülkeye 50 biyoteknoloji ürünü ihraç ettiği belirtildi. Akalın, Küba’nın sağlık alanındaki başarılarının Fidel Castro’dan ayrı düşünülemeyeceğini söyleyerek sözlerini tamamladı.

YOKSULLAR AŞISIZ KALABİLİYOR

Üçüncü oturum Prof. Dr. Levent Akın başkanlığında yapıldı. Aşı konusunda Türkiye’deki yasal düzenlemeler, aşının izlediği yollar ve sorumlu yetkili kurullar hakkında genel bilgiler içeren bir konuşma yapan Akın, ardından sözü “Aile Hekimliğinde Güncel Aşılama Verileri Gerçeği Ne Kadar Yansıtıyor?” başlıklı sunumu için Dr. Mehtap Türkay’a bıraktı. Türkay, Türkiye’de aşılamanın tarihçesinden söz ederek başladı ve Sağlık Bakanlığı verilerine göre  aşılama oranlarında Türkiye’nin pek çok gelişmiş ülke ile aynı düzeyde olduğunu vurguladı. Ancak bu verilerin, doğru aşılama yöntemlerinin uygulanmaması nedeniyle aslında bilimsel açıdan doğru olmadığı belirtilirken, pek çok yoksulun hiç aşılanmayabildiği vurgulandı. “Sağlıkta Dönüşüm” projesi ve performans sistemi nedeniyle aşılanmayan çocukların da aşılanmış gibi gösterilebildiğini belirten Türkay, bunun yanında pek çok çocuğun da kayıtsız olduğu için aşılanamadığını söyledi.

AŞIYI KABUL ETMEMEK, ÖZGÜRLÜK OLABİLİR Mİ?

Ardından Dr. Olgu Nur Dereci ve Emine Topçu tarafından “Aşıyı Kabul Etmeme Özgürlüğü Kabul Edilebilir mi?” başlıklı bir konuşma yapıldı. Emine Topçu, aşı reddinin bir sistem sorunu olduğunu vurgulayarak sözlerine başladı ve bu konuda ortaya atılan pek çok hurafenin tabloyu daha da kötüleştirdiğini vurguladı. Aşının otizme yol açtığı iddiasını taşıyan ve daha sonra yalan olduğu ortaya çıkan bir makale ile aşı reddinin gündeme geldiğini ve tüm dünyada yayıldığını belirten Topçu, dinci gericiliğin burada çok önemli bir rol oynadığını belirtti.
Aşı redinin  bireysel özgürlükler alanında görülemeyeceğinin vurgulandığı konuşma, Dr. Olgu Nur Dereci tarafından yapılan ve sağlık çalışanlarının konumunu anlatan bir sunum ile sürdü. Anayasa Mahkemesi’nin aşıya zorlamanın hak ihlali olduğu kararının vb. uygulamaların hekim/hasta karşıtlığını körüklemeye ve toplumun çıkarlarının birey çıkarlarının karşısında olduğu inanışını yaygınlaştırmaya yaradığının altını çizen Dereci’nin ardından yeniden sözü alan Topçu, aşı reddinin bu düzen içinde kaçınılmaz bir sonuç olduğunu belirtti ve aşının bir meta olmaktan çıktığı, sağlığın piyasa olmadığı yeni bir düzen kurulması gerektiğini söyleyerek sözlerini sonlandırdı.
=============================
Dostlar,

Halk Sağlığı bilimleri emekçisi” merhum ağabeyimiz – hocamız – mücadele önderimiz,
dava arkadaşımız Prof. Dr. Nevzat Eren’in sevgin (aziz) anısına 16. sı düzenlenen bu önemli bilimsel toplantıyı web sitemizden duyurmuştuk..
(http://ahmetsaltik.net/2017/03/22/dr-nevzat-eren-ulusal-halk-sagligi-sempozyumu-16-25-mart-2017/)
Kurultayı sabahtan akşama dikkatle izledik, çok yararlandık. Biz de 2 kez söz alarak katkı sunduk. Özelikle, bizim de mezunu olduğumuz Mülkiye’nin (Ankara Üniv. Siyasal Bilgiler Fak.) duayen iktisat hocası Prof. Korkut Boratav’ın 24 Ocak 1980 öncesi ve sonrası Türkiye’nin iktisadi yönlendirilmesini karşılaştırması, Kurultaya gerçek bir zemin ve çerçeve sağladı. Boratav hoca, kedisinin de 12 Eylül 1980 darbesiyle üniversiteden atıldığını, 5 yıl kadar sonra haklarını alabildiğini, şimdiki tablonun daha ağır ve açıkça hukuk dışı olduğunu belirtti. Hukuk savaşımının gecikmeli de olsa başarılacağını vurguladı. Türkiye’de Cumhuriyetçi blokun gerici – dinci bloktan daha güçlü olduğunu, önemli olanın Cumhuriyetçilerin örgütlü birlikteliği olduğunun altını çizdi. 16 Nisan halkoylaması dayatmasının da böylelikle savuşturulabileceğini özellikle belirtti. Arada, kendisiyle iki Mülkiyeli olarak ayrıca sohbet etme olanağı bulduk.

Anayasa Mahkemesi’nin, Anayasanın  13. ve 17. maddeyi gerekçe göstererek zorla aşı yapılamayacağına 148. maddeye göre yapılan 2 bireysel başvuru nedeniyle hükmetmesinin üzerinden 2 yıla yaklaşan zaman geçmesine karşın Sağlık Bakanlığının neden Yüksek Mahkemenin gerekçesi doğrultusunda tek maddelik bir yasal ekleme yapmamasının kabul edilemeyeceğini biz vurguladık. Kararın hukuka uygun olmadığını, halk / kamu sağlığı açısından ciddi sakıncalar doğurabileceğini, dar normatif – pozitivist bakışın hatalı sonucu olduğunu gerekçeleriyle açıkladık. Örn. Anayasa md. 56 ve 90 açıkça gözardı edilmişti..

  • Sağlık Bakanlığını hızla 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Yasasına bir madde ekleyerek,
    yasal norm yokluğuna dayalı” Anayasa Mahkemesi kararının gereğini yerine getirmeye çağırdık, çağırıyoruz. Tersine davranışın kabul edilemeyeceğini ve gecikmenin gerekçesini anlayamadığımızı, bu yönetim – siyaset etiği sorunun – ciddi kusurunun kabul edilemeyeceğini, ağır kamusal sorumluluk, salgınlar ve ölümler doğurabileceğini… ısrarla vurguladık, bir kez daha vurguluyoruz!

Sorunu daha önce de işlemiştik :
http://ahmetsaltik.net/2016/10/30/ttb-zorunlu-asi-sorunu-yeniden/

Ayrıca bu bağlamda hazırladığımız kapsamlı bir dosyayı da paylaşalım (24 sayfa, 598 KB) :
Anayasa_Mahkemesi_ASI_karari_irdelemesi_AHMET_SALTIK

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı, AÜTF Halk Sağlığı AbD
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net   profsaltik@gmail.com

Sağlıkçılar Gezi’yi anlattı

Sağlıkçılar Gezi’yi anlattı

ANKARA – Tüm Türkiye’ye yayılan Gezi Parkı Direnişi’nde hekimlerin olaylara
nasıl baktığı “Gezi ve Sağlık” paneliyle masaya yatırıldı.

Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleşen ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile Ankara Tabip Odası’nın (ATO) ortaklaşa düzenlediği panelde, TTB Halk Sağlığı Kolu üyesi Prof. Dr. Feride Aksu Tanık ve TTB Merkez Konsey üyesi Dr. Arzu Erbilici olaylarda hekim ve eylemci olmanın etkilerini konuklarıyla paylaştılar.

TTB_Gezi_ve_saglik_paneli

 

 

 

 

Hekimlerin kadro adaletsizliğinden, cebi ile vicdanı arasında gösterilerek mesleğin itibarsızlaştırıldığından dert yanan Dr. Erbilici, hekimlerin daha çok özgürlük ve demokrasi diyen eylemcilerin yanında yer alarak, onlara güven verdiklerinin altını çizdi.

Erbilici, savaşta bile korunaklı olan revirlere olaylar sırasında saldırılar olduğunu,
bu süreçte 11 tıp öğrencisinin gözaltına alındığını aktardı.

Bu olaylar sonucunda haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkan ve daha yaşanabilir bir dünya için mücadele eden hekimler topluluğunun oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Feride Aksu Tanık da;

Tüm Türkiyeyi etkisi altına alan olaylarda 2,5 milyon insan sokaklara çıktı.
Biz TTB olarak bir sorumluluk duygusuyla resmi internet sayfamızda olaylarda kullanılan
biber gazı ve benzeri silahlarla ilgili değerlendirme formu hazırladık ve amacımız da
bu denli
yaygın kullanılan silahların sağlık etkilerini görünür kılmaktı.
İlk haftada 11 bin 155 kişi bu soruna duyarlı kalarak formu doldurdu.
Olaylara katılanların %69
u gazdan çok yoğun etkilendiğini ve Birlik olarak oluşturduğumuz Bilimsel Danışma Kurulu raporuna göre profesyonel maskelerin de yeterince koruyucu olmadığı gerçeğine ulaştık.” diye konuştu.

Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık ise Çankaya Belediyesi hekimlerin duyarlılığıyla koşut olarak halkın yanında olmaya devam edecektir.
Atatürk’ün ‘Beni Türk hekimlerine emanet ediniz’ sözü yabana atılacak
bir söz değildir.
“Her şeyden önce yaşam!” diyen sağlık çalışanlarımız iyi ki varlar. Onlar emanet edilecek yaşamın, emanet edilecek olan kişiler için her zaman
gurur duyduğumuz insanlardır.
 dedi. (Cumhuriyet, 19.9.13)