Etiket arşivi: “Keskin Kalem” : Merdan Yanardağ

Merdan YANARDAĞ : Hukuksuzluğa karşı çıkalım; ancak…

 

Merdan YANARDAĞ

Hukuksuzluğa karşı çıkalım; ancak...

Başta Kanaltürk Televizyonu olmak üzere Fethullah Gülen Cemaatine yakınlığıyla tanınan Koza-İpek Grubu’na bağlı medya kuruluşlarına el konularak yönetimin kayyuma devredilmesi üzerine çok yönlü bir tartışma başladı.

Kanaltürk Televizyonu’na polis zoruyla girilmesi, çalışanlara yer yer şiddet uygulanması ve yayının kesilmesi kabul edilebilir değildir.

Diğer taraftan el koyma ve kayyuma devretme işleminde bir hukuksuzluk söz konusuysa, bu uygulamaya ilkesel olarak karşı çıkılmalıdır. Amaç basın özgürlüğünü ortadan kaldırmaksa buna karşı çıkmak demokrasinin bir gereği ve gazeteci olarak bizlerin sorumluluğudur.

Ancak, başta Hrant Dink’in öldürülmesi olmak üzere, Danıştay Yüksek Yargıcı Mustafa Özbilen, Trabzon’da Rahip Santoro, Malatya’da Zirve Yayınevi cinayetlerinin örgütleyicisi ve azmettiricisi olan; Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk davaları olarak bilinen siyasal tertipleri kurarak yüzlerce aydını, gazeteciyi, akademisyeni, siyasetçi ve askeri haksız ve hukuksuz şekilde yıllarca hapislerde çürüten; devlet içinde illegal şekilde örgütlenerek rejimi değiştirmeyi ve zaten on yıllardır içi boşaltılan Cumhuriyeti yıkarak (AKP ile birlikte) yerine dinci faşizan bir düzen kurmaya çalışan yasadışı bir örgütten söz ettiğimizi de unutmamalıyız.

Öncelikle şunu anımsatmalıyız; Koza-İpek Grubu‘na bugün operasyon yapanlar, Cemaatin eski ortağı, onu koruyan, önünü açan, büyüten, başta Adliye ve Emniyet olmak üzere devlet içinde derinlemesine örgütlenmesini sağlayan ve birlikte Cumhuriyeti yıkarak yerine ılımlı da olsa bir islami rejim kurmak için yola çıkan AKP iktidarıdır.

Bu kirli tarihsel dönemde dinci faşizan AKP-Cemaat koalisyonunun en büyük destekcisi, ona rıza ve meşruiyet üretenler ise, bir kısmı soldan gelen liberaller oldu.

  • Birlikte yıktıkları Cumhuriyet’e kimin hakim olacağı ve
    geleceği kimin belirleyeceği konusunda çıkan bir anlaşmazlık
    ve ardından başlayan çatışma sonucu bu aşamaya geldik.

Bu kavga, Tertibin tartışmasız şekilde ortaya çıkmasını sağladığı gibi, sıradan insanların gözünde de görünür ve anlaşılır kıldı. Ergenekon tertibi çöktü. Bu ve bağlı davaların nasıl kirli bir tertip ve yalan üzerine kurulduğu ortaya çıktı. Emniyet içindeki yapılanmanın şefleri Hrant Dink cinayetinden tutuklandı.

  • Başta AKP ve Cemaat olmak üzere siyasal islamcılar, muhafazakar sağcılar
    ve liberaller arasında oluşan gerici tarihsel blok çöktü.

Unutmayın; daha birkaç yıl önce bu ülkede gazeteciler tutuklanıyor, gazete ve televizyon binaları basılıyor, rektörler, akademisyenler sabaha karşı götürülüyor, TSK içindeki Kemalist subaylar, Alevi kökenli askerler tasfiye ediliyor, ama bugün “demokrasi ve basın özgürlüğü” diye ayağa kalkanlar, “askeri vesayet yıkılıyor” ya da “Kemalist despotizim çöküyor”  diye, dahası “darbeciler” yargılanıyor yalanına sarılarak, destek veriyordu.

Cemaat ve AKP iktidarı, alık liberalleri ve solcuları avlamak için bu davalara Susurluk artığı bazı isimler ile ülkücü mafya bozuntularını da dahil etmiş ve fakat onlar hakkında anlamlı tek bir soruşturma yapmamıştı. Cumhuriyetin tasfiyesiyle sonuçlanan bu büyük tertibi, Emniyet ve MİT merkezli olarak yeniden yapılandırdıkları Kontrgerilla (Gladyo) aracılığıyla kurmuşlardı.

Üretilen sahte dijital deliller, kendilerinin gömdüğü silahlar -ki bunlar kullanılamaz durumdaydı- çiğnenen hukuk, engellenen savunma hakkı, lehte kanıtların dikkate alınmaması, lehte tanıkların dinlenmemesi, çoğu yüz kızartıcı suçlardan mahkum olan gizli tanıkların sahte ifadeleri bu davaların temelini oluşturuyordu. Bütün bu hukuksuzluklar olanca açık kanıtlarıyla ortaya konulduğu halde, kimse bunlara kulak asmamıştı.

Çıkarılan bütün anti-demokratik yasalara, yapılan bütün gerici ve faşizan anayasa değişikliklerine, ironik biçimde özgürlükçü ve demokratik gerekçelerle “yetmez ama evet” denilerek destek veriliyordu. Cemaat yayınları “Onlar gazeteci değil” diye manşet atıyor, televizyonlarının ekranlarından o karanlık ve kanlı tertibin senaryoları yayınlanıyordu.

Nedim Şener, Merdan Yanardağ, Soner Yalçın, Tuncay Özkan, Mustafa Balbay gibi gazeteciler sırf AKP muhalifi ya da Cemaatin yapılanmasını deşifre ettikleri, bu konuda kitap yazdıkları için tutuklanacaklardı. İnanılır gibi değil ama, o dönemde “basın özgürlüğü” demek, hukuktan söz etmek hemen “darbeci” diye suçlanmak için yetiyordu.

Hukuku bir kez yıktınız mı, oyunun kurallarını bir kez değiştirdiniz mi bir gün o silah size de döner. Bugün Koza-İpek Grubu’na yapılan operasyona karşı çıkanlar, bütün bunları da anımsamalıdır.

Keskin Kalem
http://abcgazetesi.com/yazar/hukuksuzluga-karsi-cikalim-ancak-1007.html

ÖNCEKİ YAZILARI

================================

Dostlar,

Merdan Yanardağ (KESKİN KALEM) son yıllarda Türkiye’nin yetiştirdiği çok değerli – birikimli – araştırıcı – yürekli – yurtsever araştırmacı gazeteci – yazarlardan biridir.

Bu nitelikleri nedeniyle de AKP –  Cemaat kumpaslarında hapislere atılmıştır.

“Türkiye’nin elektronik gazetesi ABC” adı verdikleri bir web sitesinde “keskin kalemiyle” yazılarını sürdürmektedir. Bu siteyi izlemek ve destek vermek gerekir..

ABC

http://abcgazetesi.com/…

Teşekkürler sevgili Merdan Yanardağ kardeşimiz ve bu sitenin değerli yazarlarına..

Sevgi ve saygı ile.
30 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Merdan YANARDAĞ : GEÇİT VERMEYECEĞİZ

GEÇİT VERMEYECEĞİZ

Yurt'un Sesi

Erdoğan, Çin’den savaş ilan etti!

Kime karşı?
AKP’nin Cumhuriyet’i yıkıp yerine dinci/mezhepçi bir faşizan dikta düzeni kurmasını engelleyen bütün toplum kesimlerine karşı…

Başka?
Kendisini diktatörlük yetkileriyle donatacak başkanlık rejimine geçit vermeyen bütün
siyasal güçlere karşı…
Başka bir anlatımla, Erdoğan ve dinci kadrosu Türkiye’nin bütün ilerici, aydınlanmacı, halkçı, toplumcu, yurtsever ve demokratik güçlerine bir saldırı başlattı.

Dört gündür Erdoğan ve AKP’nin kanlı kaos planını açıklıyor ve toplumu,
sorumluluk mevkisinde bulunan bütün yöneticileri, aydınları ve dünyayı uyarıyoruz.
Cumhuriyeti yıkan Erdoğan ve militan islamcı ekibi, yerine kendi mezhepçi rejimlerini kuramadı. Bugün yaşadığımız gerilimin bütün nedeni ortaya çıkan bu boşluk ve belirsizlik durumudur. Bir fetret durumu oluştu. Cumhuriyet yıkıldı, ama yerine ılımlı da olsa
bir şeriat rejimi tam olarak kurulamadı.

Erdoğan Anayasayı değiştirip, başkanlık sistemine geçerek Cumhuriyetin bütün kazanımlarını tarihe gömmek istiyordu. Bunu yapamadı. Hırçınlığının nedeni budur.

Bu stratejik planlamayı -ki buna açıkça karşı devrim diyebiliriz- bozan iki tarihsel etken oldu. Birincisi, Gezi/Haziran direnişi. İkincisi ise, 7 Haziran 2015 seçimleri.

İşte bu nedenle Erdoğan, inisiyatifi yeniden ele geçirerek karşı devrim sürecini sonuçlandırmak için, ülkede ve bölgede kaos planını devreye soktu.
Kanlı bir plan bu… Bir tür darbe!

Bu planı bozacak olan güç, Haziran direnişinin meydanlarda ve caddelerde oluşturduğu
geniş halk cephesidir.

====================================

Dostlar,

“Keskin Kalem” mahlasıyla yazılan makalelerin Sayın Merdan Yanardağ‘ın kaleminden çıktığı YURTta açıklanmıştı. Sayın Yanardağ, gerçekten de “çok keskin” saptamalarda bulunmakta, köktenci (radikal) çözümler önermekte.

Yazdıklarına büyük ölçüde katılıyoruz..
Şu paragrafı özellikle öne çıkarmak gerekiyor :

“…Erdoğan, inisiyatifi yeniden ele geçirerek karşı devrim sürecini sonuçlandırmak için, ülkede ve bölgede kaos planını devreye soktu. Kanlı bir plan bu… Bir tür darbe!”
Böylesine net ve apaçık yazılmalı.. Bizim de yaptığımız gibi..
Çünkü yalın gerçek bu!
Sevgi ve saygı ile.
1 Ağustos 2015, Yozgat

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com