Etiket arşivi: Işık Kansu

AKP böyle kadrolaştı

AKP böyle kadrolaştı

Arkadaşımız Fırat Kozok, Davutoğlu hükümetinin bol bol atama yapmaya devam ettiğini duyurdu. Devleti, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olmaktan çıkaran AKP için çok doğal bir davranış. Şaşırmamak gerek. Kamusal alanda araştırmalarıyla tanıdığımız emekli Mülkiye Müfettişi Mahmut Esen’e göre,
AKP döneminde, kamu görevlilerinin görevden alınmalarında atama kararnamesi çıkarılması tali bir yöntem haline getirildi. Yerine toplu görevden alınmalara gidildi. Böylece kamu çalışanlarının idari yargıya gitmelerinin de önü kapatılmış oldu.

Devlet yönetiminde devamlılığın sağlanması kurumsal hafızanın korunması, kurullara ve kurallara uyulmasını sağlama gibi konularda denetimle ilgili çıkarılan kararname ve bir dizi düzenleme sonrası olup biteni örnek gösterdi, birikimli bürokratik kadrolar giderek azaldı.
Mahmut Esen, 2011’de Milli Eğitim Bakanlığı ile
Bakanlığın merkez teşkilatında müsteşardan şube müdürüne, taşra teşkilatında da il müdürlüğüne kadar tüm kadrolarda bulunanların görevleri hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona erdirildi. 

Kararnamede 7 kez ekleme, değişiklik yapıldı. Anayasa Mahkemesi iki ayrı kararla bu değişikliklerin bazı maddelerini iptal etti. 2014’te Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yapılan değişiklik ile de, bakanlık personelinin görevden alınmaları konusunda yeniden, eskiye oranla daha da genişletilmiş ayrıntılı değişikliklere gidildi. Bakanlık merkez teşkilatında Talim ve Terbiye Kurulu üyesinden grup başkanlığa değin kadrolarda bulunanlar ile bakanlık taşra teşkilatında il müdüründen ilçe müdürüne değin görevler hiçbir işleme gerek kalmaksızın
sona erdirildi.
Ayrıca, okul, kurum müdürü veya yardımcılık görevi yapan ve görev süresi 4 yıl ve daha fazla olanların görevlerine 2013-14 ders yılının bitimi ile birlikte son verildi.

Üstelik bu tür uygulamalar yalnızca Milli Eğitim Bakanlığında değil, hatta yürütme alanında da değil, HSYK, Yargıtay ve Danıştay gibi yargı alanına da yansıtıldı.

AKP neden iktidarı paylaşmak istemiyor? sorusunun yanıtı aslında
burada yatıyor.

AKP; 1923 devrimi ile kurulmuş Cumhuriyeti çürüttü.
Yerine bir tek parti diktatörlüğü kurdu. Bundan vazgeçmek istemiyor.

*****

Özgürlük
Eline bir bavul vermişlerdi. Al, aç, içine koyduklarımızı çıkar, bir bir yaz demişlerdi.
Aldı, açtı, yalan, yanlış ne varsa yazdı. İnsanları yaşamını kararttı. Sonra da gitti
elindeki bavulu kendisine verenlere emanet etti.

Tutuklanınca basın özgürlüğü akla geldi.

Soru şu: Bavulcu, gazeteciden sayılır mı?

Bavulcu gazeteciden sayılırsa, basında giderek doğal bir yöntem haline gelen bavulculuk,
basın meslek ilkeleri arasına eklenir mi?

Umut Oran ne diyor?

Yıllardır CHP’de siyaset yapan Umut Oran, son seçimlerde milletvekili olamadı.
“Olamadı” diyoruz, çünkü isteseydi olabilirdi, ama yanıltıldı.

Yanıltan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Oran, önseçimler öncesi Kılıçdaroğlu ile görüştü. CHP lideri, o dönemde AKP’nin hedefe koyduğu Oran’a partinin ihtiyacı olduğunu belirterek, bir anlamda kendisini kontenjandan aday göstereceğini söylemişti. Bu yüzden Oran, hazırlık yaptığı önseçime girmedi. Ama kontenjan adayı da gösterilmeyince, milletvekili seçilemedi.
Olası bir kurultayda genel başkan adaylığı gündeme getirilen Oran ile CHP’nin durumuna ilişkin bir küçük söyleşi gerçekleştirdik:

Seçim sonuçları CHP için bir zafer gibi algılanabilir mi?

– Zafer çok iddialı bir sözcük. Siyaset sonuç alma sanatıdır. Bir gerçek zaferden söz edebilmek için tek başına iktidara gelmemiz gerek. Partinin başarılı olup olmadığını neyle ölçebiliriz?

Seçimden önce, genel başkan belli hedefler koymuştu. O hedeflere ulaştık mı, ulaşmadık mı?
Oy oranımız öbür seçimlere oranla arttı mı, artmadı mı?
CHP örgütünün çalışmalarının, AKP’nin seçimden tek başına iktidar ile çıkamamasında payı var mutlaka. Ama buna bir zafer diyebilir miyiz?

CHP’de liderlik sancısı var mı?

– Son bir yılda yapılan yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve son genel seçimlerin sonuçları ortada. Bu sonuçlarla bir liderin başarılı olup olmadığını da,
yapılacak olan ilk kurultay belirleyecektir.

Sizin ilk kurultayda aday olacağınız yönünde görüşler var.
– Onu da belirleyecek olan kurultay delegelerinin teveccühüdür, iradesidir.

Yeni bir erken seçim gözüküyor. Bu kez Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözüne güvenmeyip önseçime girip aday olmayı düşünüyor musunuz?
– Öncelikle, bir erken seçimin gündeme gelmesini istemem. Son seçim sonuçlarına göre
keşke bir koalisyon gerçekleşebilse. Ancak bu noktada, bir CHP-AKP koalisyonunu 
doğru bulmadığımı da söylemeliyim.

7 Haziran seçimleri öncesi Sayın Genel Başkan’ın telkini oldu, önseçime girmedim.
Hata yaptım. Eğer bir erken seçim gündeme gelirse, mutlaka kendimi partinin üyelerine
emanet ederim.

====================================

Dostlar,

Sayın Işık Kansu, bu yazısında 2 konuyu işlemiş..
İlki AKP’nin akıl almaz kadrolaşma oyunları..
Açıkça hukuk ve ahlak dışı; bunlar hiçe sayarcasına gözü kara ve militanca..
7 Hayana geçen 5 haftada yaklaşık 700 dolayında önemli arama gerçekleştirdiler.
Önceki gün de yazdık, bunların bir bölümü CB’nın da imzasını gerektiren 3’lü kararnamae atamaları. Düşük bir hülümetin bu tasarruflarına Erdoğan hem alet oluyor hem de çanak tutuyor. Açıkça anayasal tarafsızlığını çiğniyor ve hukukun –  demokratik geleneklerin dışına çıkılıyor.
Uzun yılların emekleriyle oluşan gelenekler yerle bir ediliyor ve rejim yozlaştırılıyor. İktidar böyle bir şey yapmaya kalktığında engellemesi gereken makam – kişi, süreçte asıl sorumlu özne. Çok ama çok yazık.. AKP hem ülkemizi ciddi biçimde tahrip etmeyi sürdürüyor hem de kendini bitiriyor..

*****

Umut Oran’a yazık oldu, CHP’ye de.. Yetenekli ve çalışkan bir vekil idi.
Hem gerek yok anlamında “önseçime girme” denip söz verilmesi hem de ardından gereğinin yapılmaması (Genel merkez kontenjanı kullanılmaması) siyasal etiğe sığmadığı gibi, Sn. Kılıçdaroğlu’na da yakışmadı.. Umut Oran’ı CHP’nin uygun biçimde değerlendirmesi gerek.

*****

TARAF gazetesinin yazarlarından bavulcu Mehmet Baransu‘nun durumu ise tam bir traji – komik tablo.. Baransu’nun yapıp ettiklerinin bağışlanır yanı yok.. Davranışının iler tutar yanı bulunmuyor..

Sevgi ve saygı ile.
13 Temmuz 2015, Tunceli

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Dilimize Sahip Çıkalım


Dilimize Sahip Çıkalım

Işık Kansu

03 Ocak 2015 Cumartesi

Ses bayrağımız, dilimiz Türkçemize yönelen saldırılara karşı 12 Eylül’ün generallerince
devlet dairesine döndürülen Türk Dil Kurumu’ndan hiç ses çıktı mı? Çıkmadı.
Çünkü iktidar yanlısı, adı sanı bilinmez bir takıma bırakıldı epeydir orası.

  • Türkçemize sahip çıkan tek bir örgüt var: Dil Derneği.

Türk Dil Kurumu’na bütçeden pay aktarılıp adı sanı bilinmez takım, maaşcıklarla, teliflerle beslenirken; gönüllü bir avuç aydının desteği ile ayakta kalan Dil Derneği, büyük işler başarıyor. Dergi çıkarıyor, etkinlikler düzenliyor, sözlükler yayımlıyor, Türkçeye nefret kusanlara karşı kamuoyunu aydınlatıyor.

Derneğin Türk Devriminin kazanımlarının kuşatıldığı bu dönemde desteğe
gereksinimi var. Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, sorumlu yurttaşlara çağrı yapıyor:

“Atatürk Türkiye’sini, Çankaya’yı karartan karşıdevrime dün ödün vermedik;
hiçbir
zaman da vermeyiz. Şimdi daha güçlü olmak zorundayız.

Üyelerimizin vedilseverlerin bu seslenişimize hemen karşılık vereceğini biliyoruz.”

İdare

Recep Tayyip Erdoğan, 19 Ocak’ta “Başkanlığı”nı fiilen ilan etmeye hazırlanıyor.
Ahmet Davutoğlu da, Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği ile idare eder artık…
Gelene ağam, gidene paşam demekten sorumlu olur.

Haber görseliEcdat Yadigârı Okurumuz

Şevket Çizmeli
, Hicri takvimin 1916’da Sultan Reşat zamanında kaldırılarak
Batı takvimine geçilmesine ilişkin yasanın ilgili maddesini göndermiş:

“Tarihi Hicrii kameri kemakân istimal edilmek şartıyle Devleti Osmaniye muamelatta
takvim
müstesna olmak üzere takvimi garbiyi kabul etmiştir. Binaenaleyh 1332 senesi
Şubatının 16.
günü 1333 senesi Martının birinci günü itibar edilecektir.”

Bugünkü dile çevirirsek:

“Tarihi Hicri ay takvimi kullanmak koşuluyla
Osmanlı Devleti işlemlerinde takvim başlangıcı ayrık tutulmak üzere Batı takvimi kabul edilmiştir. Bu nedenle 1332 yılı 16 Şubat günü 1333 yılı Mart’ının birinci günü sayılacaktır.”

Buna göre, yılbaşı da 1 Kanun-u sani, yani 1 Ocak olarak benimsenmiş.
Yılbaşını “gâvur icadı” bulan Osmanlı torunlarına duyurulur.

Parası Olana İmar Hakkı  

Öyle bir torba yasa geliyor ki, bu kez parası olan yalnızca düdüğü çalmayacak, imar hakkını da kendisi belirleyecek.

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Başkanı Ertuğrul Candaş’a göre,
hazırlanan Torba Yasa Tasarısı, mülkiyet hakkının sertifikalandırılmasını öngörüyor.
Bu kadarla da kalmıyor, menkul değere çevrilerek piyasaya sunulabileceğini içeriyor. Böylelikle, ekonomik ve siyasal açıdan güçlü olan, güçsüz olanın mülkiyetini kolayca
ele geçirebilecek.

Ertuğrul Candaş, tasarıdaki bu hükmü şöyle yorumluyor:

“Tasarının yasalaşması halinde,
kentlerin gereksinimlerine göre bir imar planı ve uygulaması yapılamayacak, aksine parçacıl bir anlayışla, planlama tekniğine uygun olmayan ve fakat
özel
talepleri karşılayacak biçimde kentleşmeyi sağlayacak bir süreç başlayacaktır.
Parası ve siyasal gücü olan parsel sahibi, parseli için önerdiği yeni planı, oluşacak değer artışınınkırkını idareye vermek kaydıyla onaylatabilecek, geriye kalan % altmışını ise cebine koyabilecektir. Parası olmayanın ise böyle bir hak talep etme durumu zaten olamayacaktır.
Bu kadar önemli ve köklü değişiklikler getirecek olan ve kentlerin arazi yönetim politikalarını amansız bir şekilde spekülasyona ve ranta açacak olan bu tasarının, bu haliyle yasalaşmasının önüne geçilmesi tarihsel bir sorumluluk ve bir zorunluluktur.”

Ye babam, ye! Nereye kadar?

Tepebaşı’nın Başarısı

Belediyelerin çoğu, ranta ve mafya türü işlere bulaştı, birilerini kolay yoldan zengin etmenin aracısı durumuna geldi.

Halktan yana çalışanlar yok mu? Var kuşkusuz. Geçtiğimiz günlerde “Akıllı Şehir Tasarımı” için Avrupa Komisyonu’ndan 5 milyon Avro’luk hibe alan Eskişehir Tepebaşı Belediyesi örneğin. Aşağısöğütönü bölgesinde 30 dönüm alanı kapsayan Yaşam Köyü’nde gerçekleştirilecek olan tasarımın neler içerdiğini Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç
şöyle özetledi:

“Bölgede binaların enerji
verimliliklerinin artırılması için bina kabukları ve doğrama sistemleri yenilenecek. Doğalgazdan vazgeçilip enerjisini güneşten alan su kaynaklı ısı pompası sistemleri kurulacak. Sıcak su için güneş panelleri ve organik atık yakan kazanlar kullanılacak. Bina ve çevre aydınlatmaları LED armatürlerle değiştirilecek. 4 elektrikli otobüs, 7 hibrit araç alınacak. Akıllı bisikletler için 6.2 kilometrelik yol düzenlenecek, 50’si elektrikli 150 bisiklet halkın kullanımına sunulacak. Enerjisini güneşten alan şarj istasyonları kurularak bisikletlerin ve araçların enerji ihtiyaçlarıkarşılanacak.”

Dürüst, iyi niyetli çabalar, tertemiz başarılar getiriyor.

=======================================

Teşekkürler sevgili Işık Kansu..

Saygıdeğer meslek büyüğüm Çocuk hekimi Dr. Ceyhun Atuf Kansu‘nun sevgili oğlu, Cumhuriyet’ten ve Dil Derneği’nden dostum..

Sağolasınız, bu kısa yazınızda gene can alıcı birkaç noktayı göz önüne serdiğiniz için..

Sevgi ve saygı ile.
03.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
Dil Derneği Üyesi
www.ahmetsaltik.net

 

Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’ne Katılma Koşulları Açıklandı


Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülüne Katılma Koşulları Açıklandı

portresi


ANKARA –
Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’ne
2014 yılı için katılma koşulları açıklandı.

Her yıl düzenlenen Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’ne,
2014 yılı için katılma koşulları şöyle:

 

–        Ödüle aday olan yapıtlarda Ceyhun Atuf Kansu’nun şiir anlayışı göz önüne alınarak, çağdaş bir dünya görüşü ve dil bilinci temel ölçüt olacaktır.

–        1 Şubat 2013 – 1 Şubat 2014 arasında yayımlanan bütün şiir kitapları ödüle katılabilir. Ayrıca, Ödül Yazmanlığı, bu kitaplar arasından, çeşitli nedenlerle katılamayan kimi yapıtları da, ödüle aday olarak gösterebilir.

–        Çeşitli nedenlerle kitap halinde basılmamış, ancak kitap bütünlüğü taşıyan
şiirlerle de ödüle aday olunabilir.

–        Seçici kurul; Adnan Binyazar, Müslim Çelik, Refik Durbaş, Şükrü Erbaş,
Bahar Gökler (ailesi adına), Emin Özdemir, Sevgi Özel’den oluşmaktadır.

–        Ödül kazanan yapıt, Ceyhun Atuf Kansu’nun ölüm yıldönümü olan
17 Mart 2014 tarihinde açıklanacaktır.

–        Ödüle son katılma ve aday gösterilme tarihi 1 Şubat 2014’tür.

–        Ödül, tek bir şiir yapıtına (kitap ya da kitap bütünlüğü taşıyan şiirlere) verilecektir.

–        2014 yılı için ödülün parasal tutarı 500 Türk Lirası’dır.

–        Ödüle aday olacak yapıtlar, şairin adı, açık adresi ve kısa yaşam öyküsüyle birlikte
7 adet kitap ya da 7 kopya dosyayla (Işık Kansu, Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya / ANKARA) adresine gönderilecektir.

–        Ödüle katılan yapıtlar, sahiplerine geri gönderilmeyecektir.

*****

 Daha önce ödül alanlar                          :

1986 yılında konulan Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü‘nü, ilk olarak 1993 yılında Sıvas’ta yitirdiğimiz Behçet Aysan “Eylül” yapıtıyla kazanmıştı.
Ardından, sırasıyla ödülü alan şairler ve yapıtları şöyle:

1987’de Şükrü Erbaş, “Yolculuk”, 1988’de Emirhan Oğuz, “Ateş Hırsızları Söylencesi”, 1989’da Müslim Çelik, “Peryavşan”, 1990’da Salih Bolat, “Karşılaşma”, 1991’de
Ahmet Ada, “Aşk Her Yerde”, 1992’de Hüseyin Yurttaş, “Kod Adı Mansur”, 1993’te Hidayet Karakuş, “Sesini Bana Bırak” ve 1994’te Abdülkadir Budak, “İmzası Gül” adlı yapıtlarıyla ödülü aldılar.

1995 yılında da ödül, “Sürek Avında Dünya” adlı kitabıyla Ali Cengizkan‘a verildi.
1996’da Gültekin Emre “Taşı Sula”, 1997’de Oya Uysal, “Uçuruma Düşen Nehir” adlı yapıtıyla ödülü kazandı. 1998’de “Suyla Sınanmış Şiirler” ile Ahmet Uysal, 1999’da
“Suç Duyurusu” ile Hicri İzgören, 2000’de “Yer Bezinden Bir Köle”  ile Hüseyin Peker, 2001’de “Ateşin Düştüğü Yer” ile Arif Berberoğlu, 2002’de “Sözümüz Vardı” ile
Ahmet Özer, 2003’te “Kumral Gökkuşağı” ile Turgay Fişekçi, 2004’te “Yalnız Karanfil Sokağı” ile Aydın Hatipoğlu, 2005’te “Yorgun Denge” ile Hüseyin Atabaş, 2006’da da “Dünya Tutulması” ile Çiğdem Sezer, 2007’de “Dün Bugün” ile Cengiz Bektaş,
2008’de  “Sesler, İncelikler” ile İlyas Tunç, 2009’da “Çıkrık” ile Süreyya Berfe,
2010’da “Adalar Kitabı” adlı dosyasıyla Aydın Şimşek, 2011’de “Melez Zamanlar” ile Ferruh Tunç, 2012’de “Başka Tufan” ile Selami Karabulut, 2013’te de “Avluda Kuş Sesleri” adlı yapıtıyla Halim Yazıcı kazandı.

Naci Beştepe : ÇARŞAMBA İĞNELERİ, 23.10.13


ÇARŞAMBA İĞNELERİ

Naci_Bestepe_portresi

Naci Beştepe 

SELAM
Tutuklu silah arkadaşlarına selam çakarak can veren yiğit, yurtsever komutanım E. Korg. Çetin HASPİŞİREN‘i saygı ile anıyor ve selamlıyorum.


VATANSEVERLİK
RTE, “Samimi, dürüst, vatanını milletini seven bir generalin bir amiralin böyle bir süreçte istifa etmesini anlamak mümkün değil.”
O duygulara sahip olmayanlar anlayamaz…
 
BABASI
TGRT muhabiri RTE’den “devlet baba” diyerek bayram harçlığı istedi.
İsteyenin bir yüzü kara,
Öbür yüzü varsa…
 
TAKTİK
RTE’nin türban taktiği,
“Genel kurula habersiz girin”
İ. Melih’in ODTÜ taktiği gibi,
İmamın bildiği…
 
ONUR
ODTÜ, İ. Melih’in ağaç parası diye verdiği rüşveti iade etti.
Herkesi kendin gibi sanma,
Al sana…
 
ZEKA
ODTÜ’lüler okullarını işgal edenleri tanımladı;
Kimyasal Tayyip, Beton Melih...
 
LİDERLERİ
İstanbul’un AKP’li belediyeleri “DÜNYA LİDERİ “afişleri ile donatmışlar her yeri.
Sizin olsun, Lübnan’a bile sökmeyen liderliği…
 
DÜŞÜŞ
AKP döneminde futbol ulusal takımımız 3.lükten 58.liğe düştü.
AKP gider, düşüş biter…
 
BEDELLİ
Cumhurbaşkanı’nın ehramlı fotoğrafları basına dağıtıldı.
Bedelli hacı (Sayın Işık Kansu’dan) nasıldı?
 
NAZİ
Spor Bakanı Kılıç, maçlarda gezi sloganlarını durduramayınca
“önleyici tutuklama” istedi.
Son Nazi…
 
GÜNAH
AKP döneminde şans oyunları yedi kat arttı.
Rehberleri güya İslamdır,
İslama göre kumar haramdır,
Bunlar nasıl Müslümandır?…
 
KONUŞUYOR
Gülten Kışanak yine tehdit etti : “Söz biterse silahlar konuşur!”
Teröristle pazarlık edersen ağzı olan konuşur…
 
ÇARŞAFLADI
Yontma taş devrinin gözde gazetesi Akit‘in yazarı Mustafa Duru,
kız çocukları 11-13 yaş arasında baliğ olduğundan, ortaokulda örtünmesi gerektiğini, örtünün de türban değil çarşaf olduğunu yazdı.
Yobaz azdı…
 
KARIŞMIYORLAR
AKP’li Fatsa Belediyesi haremlik-selamlık havuz yaptırdı.
Havuza mayo ile girmeyi de yasakladı.
Haşema zorunlu kılındı,
Hani yaşam tarzına karışmazlardı…
 
FİDAN
Bekir Bozdağ; “AKP’nin diktiği bir FİDAN’ı söktürmeyiz”
Halkın diktiği binlerce fidanı iplemezsiniz…
 
Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

Siyasi cinayetlerde İmam Hatip Liselilerin İzi

İmam hatiplerin terörist ve anarşist yetiştirmediğini söyleyen Başbakan’ı,
siyasi cinayet davaları yalanlıyor

Siyasi cinayetlerde İHL izi

IŞIK KANSU
Cumhuriyet 19.09.2012

İmam hatip okullarının terörist ve anarşist yetiştirmediğini ileri süren Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, Türkiye’deki önemli siyasi cinayetlerle ilgili dava dosyaları yalanlıyor.

Gazetemiz yazarları Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni ile yazar Turan Dursun’u öldürmekten hüküm giyenler ile Hizbullah davasından ceza alanlar arasında çok sayıda imam hatip mezunu yer alıyor.

Hüküm giyen imam hatiplilerin çoğu “mevcut anayasal düzeni silah zoruyla yıkıp yerine din kurallarına dayalı devlet kurmayı amaçlayan silahlı çete üyesi olmak” suçundan cezalandırıldılar.

Kimi dava dosyalarında yer alan ve mahkûm olan imam hatip mezunu hükümlüler şunlar:

• Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok’un öldürülmeleri ile ilgili Umut davası dosyası (Kudüs Ordusu -Tevhid-Selam grubu- ile bağlantılı isimler):

Hasan Kılıç: Tokat İmam Hatip Lisesi mezunu, Türkiye’de mevcut anayasal düzeni silah zoruyla yıkıp yerine din kurallarına dayalı devlet kurmayı amaçlayan silahlı çetenin üyesi olduğu gerekçesiyle 18 yıl 9 ay ağır hapis ile cezalandırıldı.

Mehmet Ali Tekin: Fatih İmam Hatip Lisesi mezunu, Türkiye’de mevcut anayasal düzeni silah zoruyla yıkıp yerine din kurallarına dayalı devlet kurmayı amaçlayan silahlı çetenin üyesi olduğu gerekçesiyle 12 yıl 6 ay ağır hapis cezası ile cezalandırıldı.

Selçuk Şanlı: Adana İmam Hatip Lisesi mezunu, Türkiye’de mevcut anayasal düzeni silah zoruyla yıkıp yerine din kurallarına dayalı devlet kurmayı amaçlayan silahlı çetenin üyesi olmaktan 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. Aynı davadan yargılanan ve Erzurum İmam Hatip Lisesi mezunu Şeref Dursun ise kanıt yetersizliğinden beraat etti.

• Gazeteci-yazar Çetin Emeç ve Turan Dursun ile İran rejim muhalifi Ali Akbar Gorbani’nin öldürülmesi dosyası: (İslami Hareket Örgütü bağlantılı isimler):

Ekrem Baytap: Batman İmam Hatip Lisesi mezunu, anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak suçundan ömür boyu ağır hapis cezası çarptırıldı.

Mehmet Ali Şeker: Batman İmam Hatip Lisesi mezunu, anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak suçundan ömür boyu ağır hapis cezasına çarptırıldı.

Mehmet Zeki Yıldırım: Batman İmam Hatip Lisesi mezunu, yasadışı örgüt üyesi olmak suçundan 12 yıl 6 ay ağır hapse çarptırıldı.

Bu davada yargılanan ve Batman İmam Hatip Lisesi mezunu olan Ayhan Usta hakkındaki dava ise zamanaşımına uğraması nedeniyle düştü.

Birçok insanın domuz bağı ile öldürülüp evlerin içine, bahçesine gömülmesi ile ilgili Hizbullah davasında ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Hacı İnan’ın da (dosyaya göre Hizbullah örgütünün Akdeniz bölge sorumlusu), imam hatip okulu mezunu olduğu ve yakalanmadan önce Cengiz Topel Lisesi’nde din öğretmeni olduğu saptandı.