Etiket arşivi: Umut Oran

AKP böyle kadrolaştı

AKP böyle kadrolaştı

Arkadaşımız Fırat Kozok, Davutoğlu hükümetinin bol bol atama yapmaya devam ettiğini duyurdu. Devleti, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olmaktan çıkaran AKP için çok doğal bir davranış. Şaşırmamak gerek. Kamusal alanda araştırmalarıyla tanıdığımız emekli Mülkiye Müfettişi Mahmut Esen’e göre,
AKP döneminde, kamu görevlilerinin görevden alınmalarında atama kararnamesi çıkarılması tali bir yöntem haline getirildi. Yerine toplu görevden alınmalara gidildi. Böylece kamu çalışanlarının idari yargıya gitmelerinin de önü kapatılmış oldu.

Devlet yönetiminde devamlılığın sağlanması kurumsal hafızanın korunması, kurullara ve kurallara uyulmasını sağlama gibi konularda denetimle ilgili çıkarılan kararname ve bir dizi düzenleme sonrası olup biteni örnek gösterdi, birikimli bürokratik kadrolar giderek azaldı.
Mahmut Esen, 2011’de Milli Eğitim Bakanlığı ile
Bakanlığın merkez teşkilatında müsteşardan şube müdürüne, taşra teşkilatında da il müdürlüğüne kadar tüm kadrolarda bulunanların görevleri hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona erdirildi. 

Kararnamede 7 kez ekleme, değişiklik yapıldı. Anayasa Mahkemesi iki ayrı kararla bu değişikliklerin bazı maddelerini iptal etti. 2014’te Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yapılan değişiklik ile de, bakanlık personelinin görevden alınmaları konusunda yeniden, eskiye oranla daha da genişletilmiş ayrıntılı değişikliklere gidildi. Bakanlık merkez teşkilatında Talim ve Terbiye Kurulu üyesinden grup başkanlığa değin kadrolarda bulunanlar ile bakanlık taşra teşkilatında il müdüründen ilçe müdürüne değin görevler hiçbir işleme gerek kalmaksızın
sona erdirildi.
Ayrıca, okul, kurum müdürü veya yardımcılık görevi yapan ve görev süresi 4 yıl ve daha fazla olanların görevlerine 2013-14 ders yılının bitimi ile birlikte son verildi.

Üstelik bu tür uygulamalar yalnızca Milli Eğitim Bakanlığında değil, hatta yürütme alanında da değil, HSYK, Yargıtay ve Danıştay gibi yargı alanına da yansıtıldı.

AKP neden iktidarı paylaşmak istemiyor? sorusunun yanıtı aslında
burada yatıyor.

AKP; 1923 devrimi ile kurulmuş Cumhuriyeti çürüttü.
Yerine bir tek parti diktatörlüğü kurdu. Bundan vazgeçmek istemiyor.

*****

Özgürlük
Eline bir bavul vermişlerdi. Al, aç, içine koyduklarımızı çıkar, bir bir yaz demişlerdi.
Aldı, açtı, yalan, yanlış ne varsa yazdı. İnsanları yaşamını kararttı. Sonra da gitti
elindeki bavulu kendisine verenlere emanet etti.

Tutuklanınca basın özgürlüğü akla geldi.

Soru şu: Bavulcu, gazeteciden sayılır mı?

Bavulcu gazeteciden sayılırsa, basında giderek doğal bir yöntem haline gelen bavulculuk,
basın meslek ilkeleri arasına eklenir mi?

Umut Oran ne diyor?

Yıllardır CHP’de siyaset yapan Umut Oran, son seçimlerde milletvekili olamadı.
“Olamadı” diyoruz, çünkü isteseydi olabilirdi, ama yanıltıldı.

Yanıltan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Oran, önseçimler öncesi Kılıçdaroğlu ile görüştü. CHP lideri, o dönemde AKP’nin hedefe koyduğu Oran’a partinin ihtiyacı olduğunu belirterek, bir anlamda kendisini kontenjandan aday göstereceğini söylemişti. Bu yüzden Oran, hazırlık yaptığı önseçime girmedi. Ama kontenjan adayı da gösterilmeyince, milletvekili seçilemedi.
Olası bir kurultayda genel başkan adaylığı gündeme getirilen Oran ile CHP’nin durumuna ilişkin bir küçük söyleşi gerçekleştirdik:

Seçim sonuçları CHP için bir zafer gibi algılanabilir mi?

– Zafer çok iddialı bir sözcük. Siyaset sonuç alma sanatıdır. Bir gerçek zaferden söz edebilmek için tek başına iktidara gelmemiz gerek. Partinin başarılı olup olmadığını neyle ölçebiliriz?

Seçimden önce, genel başkan belli hedefler koymuştu. O hedeflere ulaştık mı, ulaşmadık mı?
Oy oranımız öbür seçimlere oranla arttı mı, artmadı mı?
CHP örgütünün çalışmalarının, AKP’nin seçimden tek başına iktidar ile çıkamamasında payı var mutlaka. Ama buna bir zafer diyebilir miyiz?

CHP’de liderlik sancısı var mı?

– Son bir yılda yapılan yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve son genel seçimlerin sonuçları ortada. Bu sonuçlarla bir liderin başarılı olup olmadığını da,
yapılacak olan ilk kurultay belirleyecektir.

Sizin ilk kurultayda aday olacağınız yönünde görüşler var.
– Onu da belirleyecek olan kurultay delegelerinin teveccühüdür, iradesidir.

Yeni bir erken seçim gözüküyor. Bu kez Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözüne güvenmeyip önseçime girip aday olmayı düşünüyor musunuz?
– Öncelikle, bir erken seçimin gündeme gelmesini istemem. Son seçim sonuçlarına göre
keşke bir koalisyon gerçekleşebilse. Ancak bu noktada, bir CHP-AKP koalisyonunu 
doğru bulmadığımı da söylemeliyim.

7 Haziran seçimleri öncesi Sayın Genel Başkan’ın telkini oldu, önseçime girmedim.
Hata yaptım. Eğer bir erken seçim gündeme gelirse, mutlaka kendimi partinin üyelerine
emanet ederim.

====================================

Dostlar,

Sayın Işık Kansu, bu yazısında 2 konuyu işlemiş..
İlki AKP’nin akıl almaz kadrolaşma oyunları..
Açıkça hukuk ve ahlak dışı; bunlar hiçe sayarcasına gözü kara ve militanca..
7 Hayana geçen 5 haftada yaklaşık 700 dolayında önemli arama gerçekleştirdiler.
Önceki gün de yazdık, bunların bir bölümü CB’nın da imzasını gerektiren 3’lü kararnamae atamaları. Düşük bir hülümetin bu tasarruflarına Erdoğan hem alet oluyor hem de çanak tutuyor. Açıkça anayasal tarafsızlığını çiğniyor ve hukukun –  demokratik geleneklerin dışına çıkılıyor.
Uzun yılların emekleriyle oluşan gelenekler yerle bir ediliyor ve rejim yozlaştırılıyor. İktidar böyle bir şey yapmaya kalktığında engellemesi gereken makam – kişi, süreçte asıl sorumlu özne. Çok ama çok yazık.. AKP hem ülkemizi ciddi biçimde tahrip etmeyi sürdürüyor hem de kendini bitiriyor..

*****

Umut Oran’a yazık oldu, CHP’ye de.. Yetenekli ve çalışkan bir vekil idi.
Hem gerek yok anlamında “önseçime girme” denip söz verilmesi hem de ardından gereğinin yapılmaması (Genel merkez kontenjanı kullanılmaması) siyasal etiğe sığmadığı gibi, Sn. Kılıçdaroğlu’na da yakışmadı.. Umut Oran’ı CHP’nin uygun biçimde değerlendirmesi gerek.

*****

TARAF gazetesinin yazarlarından bavulcu Mehmet Baransu‘nun durumu ise tam bir traji – komik tablo.. Baransu’nun yapıp ettiklerinin bağışlanır yanı yok.. Davranışının iler tutar yanı bulunmuyor..

Sevgi ve saygı ile.
13 Temmuz 2015, Tunceli

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Emre KONGAR : Suikast İddiası ve Sorular…

Dostlar,

Üstad Emre Kongar’da ardışık 2 makaleyi paylaşmak istiyoruz..

Özenle okunmalı, düşünülmeli, paylaşılmalı..

Ve de Emre hocanın sorularının yanıtı istenmeli…

Sevgi ve saygı ile,
01.03.2015 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

*****

Suikast İddiası ve Sorular…

portresi_resmi

Emre KONGAR
Cumhurşyet, 27.2.15

Dün, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile kim olduğu bilinmeyen Fuat Avni adlı bir Twitter hesabı arasındaki yakışıksız polemiği,
bu polemiğin dayandığı iddiaları anlatmış ve yazımın sonunda dört soru sormuştum…
(AS : Söz konusu makaleyi bu yazının altında veriyoruz..)

Sevgili okurlarım o yazıdaki açıklamaları ve soruları yeterli bulmamışlar ki aşağıdaki konulara dikkat çekmemi istediler:

1) “Medyaya Erdoğan’a destek vermek için girdiğini” ifade etmiş olan bir işadamına ait olan gazetelerde yayımlanan suikast iddiaları, Twitter üzerinden yapıldığı öne sürülen, gerçekliği tartışmalı yazışmalara dayalı. Yazışmaların belgesi olarak sunulan şeyler Twitter görüntüleri bile değil, daktilo ile yazılmış bazı kâğıtlar.

2) Belge diye yayımlanan metinlerden bazıları Twitter’ın 140 vuruş kuralını aşan sayıda, 150, 180 vuruşluk yazıları içeriyor. Bu teknik olarak olanaklı değil.


3) Bu yazışmaların Twitter’ın Direkt Mesaj (DM) hizmeti üzerinden yapıldığı belirtiliyor. Direkt Mesaj haberleşmesi ancak birbirlerini izleyen hesaplar arasında olabilir. Oysa, birbiriyle yazıştığı iddia edilen bu hesaplar arasında böyle bir ilişki yok.


4) İddia edilen diyaloglar, kişilerin kimliklerine ve kültürlerine uygun değil.


5) Bu gazeteler, Fuat Avni hesabının Emre Uslu’ya ait olduğunu iddia etti. OysaErdoğan, konuşmasında hesabın kimliğinin belirlenemediğini kabul etti. Böylece iddiaları yalanlamış oldu.


6) Erdoğan’ın meydan okumasında, Fuat Avni hesabından daha önce duyurulmayan, ancak iktidar yanlısı gazetelerde yayımlanan yazışmalarda görülen suikast iddiaları yer aldı. Erdoğan gazetelerdeki bu iddialara inanmakta ve onlara destek vermekte midir?


7) CHP, MİT içinde sahte olarak hazırlandığını öne sürdüğü bu iddialardan Başbakan Davutoğlu’nun haberi olmadığını söylemiştir: Bunlardan kimin haberi vardır; eski MİT Müsteşarı’nın bu konudaki rolü nedir; MİT bu iddialar hakkında ne demektedir?


8) Polemiğin “Delikanlılık” üzerinden gitmesi, AKP iktidarının cinsiyet ayrımcılığını yansıttığı için ayrıca kınanmalıdır.

***

AKP’ye yakın medya tarafından ortaya atılmış olan Erdoğan’ın kızına suikast iddiası son derece ciddidir…

Gerçekse de gerçek değilse de, başka başka nedenlerle, ama herhalde, alçakça bir planı yansıtmaktadır…


Gerçek mutlaka ortaya çıkarılmalıdır:


Bakalım AKP tarafından hallaç pamuğu gibi atılmış olan güvenlik güçleri ve yargı,
bu sınavı başarıyla atlatabilecekler midir?

=============================================

DELİKANLILIK TARTIŞMASI

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/221797/Delikanlilik_Tartismasi.html

Emre KONGAR
Cumhurşyet, 26.2.15

Erdoğan 21 Şubat’ta Malatya’da yaptığı konuşmada, Twitter’da “Fuat Avni” kod adıyla AKP içinden haber veren ve gerçek kimliği belirsiz olan bir hesaba hitaben şöyle dedi:

“Ben, ailem ve şimdi
kızımla ilgili tehditlerle ortaya çıkan bir isim var. Ya delikanlıysan çık ortaya. Sende yürek varsa, delikanlılık varsa kod adıyla, mod adıyla ortayaçıkma. Sen terör örgütünün mensubusun, bunu biliyoruz. Varsa elinde bir şey onu da ortaya koy.

Fuat Avni kod adlı hesap bu çıkışa, Twitter’dan şöyle bir yanıt verdi: “Delikanlıadam kızının arkasına saklanmaz. Delikanlıysan, kızının arkasından çık.”

Geçmiş süreçleri
bilmeyenler için pek de anlam taşımayan bir olaydı bu:


Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin koskoca Cumhurbaşkanı, Twitter’da gerçek kimliği bilinmeyen bir hesapla polemiğe giriyor…


Ve elbette hiç de yakışık almayan bir manzara ortaya çıkıyordu!

***

Fuat Avni adlı hesap uzun bir süredir AKP iktidarı içinden haber veriyordu:

Gülen Cemaati ile AKP’nin arasındaki ittifakın bütünüyle çöktüğü 17 ve 25 Aralık, 2013 Rüşvet ve Yolsuzluk operasyonlarından beri, iktidarın atacağı adımlarla ilgili olarak çok kritik bazı bilgileri önceden dışarıya sızdırıyordu…


17-25 Aralık operasyonunu “darbe”, Cemaati de “darbeci” diye suçlayan AKP iktidarı, bu hesabın gerçek sahibini veya sahiplerini bulmaya çalışıyor ve bulamıyordu…


Son olarak iktidara yakın gazetelerde hesabın sahibinin şu aralar ABD’de olan Emre(Emrullah)

Uslu adlı eski bir polis müdürü olduğu iddia edildi…

Bununla da yetinilmedi,
yine bu gazetelerde, Emre Uslu ile CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran arasında, Twitter üzerinden Erdoğan’ın kızına bir suikast planı yapıldığı, ayrıca İş Bankası’nın da bu ikili arasındaki ilişkilerdekullanıldığı gibi dehşet verici iki iddia öne sürüldü!

CHP bu iddiaların,
Davutoğlu’nun haberi olmaksızın, MİT içinden dört kişi tarafından sahte biçimde üretildiğini söyledi, yasal olarak şikâyette bulundu…

***

Şimdiye kadar bu konuda suskun olan Erdoğan’ın birdenbire bu“Delikanlılık” çıkışı, şu soruları gündeme getirdi:

1) Hiçbir ciddi belgesi olmayan ve acemice üretildiği için Twitter’ın işleyiş kurallarına bile uymayan yazışmalara dayandırılan bu iddialar acaba kimin emri üzerine hazırlandı?


2) MİT Başkanı Hakan Fidan tam bu iddiaların kamuoyuna yansımasından önce istifa edip aday oldu; acaba bu iddialardan haberi var mıydı?


3) AKP’nin tümüyle denetlemeye çalıştığı yargı, bu iddialarla ilgili nesnel, adil ve gerçeklerin ortaya çıkmasına yol açacak bir süreç izleyebilecek mi?


4) Sonuçta, sorumlular bulunup cezalandırılacak mı?

CHP Parti Meclisi’nde İhsanoğlu’na itiraz

CHP Parti Meclisi’nde İhsanoğlu’na itiraz

(Salı, 24 Haziran 2014 03:47, AYDINLIK Gazetesi portalı)

pmchp

CHP, PM üyeleri Birgül Ayman Güler, Adnan Keskin, Umut Oran, Gökhan Günaydın, Bihlun Tamaylıgil ve Ercan Karakaş ise Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığına karşı çıkanlar arasındaydı

CHP Parti Meclisi toplantısına, İhsanoğlu’ndan duyulan rahatsızlık damgasını vurdu.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ekmeleddin İhsanoğlu’na karşı çıkanların eleştirilerine yanıt vererek ‘ikinci bir aday ihtimali yok’ dedi.

  • PM üyeleri Birgül Ayman Güler, Adnan Keskin, Umut Oran, Gökhan Günaydın, Bihlun Tamaylıgil ve Ercan Karakaş ise İhsanoğlu’nun adaylığına karşı çıktılar.

PM toplantısında en sert eleştiriyi Birgül Ayman Güler yaptı. Güler, adaydan duyduğu rahatsızlığını kayda geçirmek için daha önce oy birliği ile kabul edilen MYK raporuna
ret oyu kullandı. Güler, yaptığı konuşmada şunları söyledi:

  • “Bu benim adayım değildir, bu sizin bireysel adayınızdır.
    Bu, partinin adayı da değildir.
    Bu isim, bu kişi ümmetçi bir kişidir.
    Bizim felsefemize, bizim siyasal anlayışımıza, bizim kimliğimize uygun birisi değildir.
    Partinin tüm yetkili kurulları devre dışı bırakılmıştır.
    Yalnızca genel başkan tarafından verilmiş bir karar
    Partinin kararı olamaz. Parti yönetimi bu süreçte despotik bir tarz belirlemiştir.”

PM üyesi Adnan Keskin ise, “Partinin yetkili kurullarının yetkilerinin kullanımı engellenmiştir. Ortaya çıkan aday, cumhuriyet değerlerine felsefesine uygun bir isim, uygun bir aday değildir.” dedi. Keskin şöyle devam etti.

  • “Parti hukuku yok sayılmıştır. CHP kimliği yetkili kurulların görüşü
    dikkate alınmadan zedelenmiştir. Bu yaklaşım, skora endekslenerek
    neticeye gitmedir. Başarı skora dayanan yaklaşımlarla değil, partinin temelindeki ideolojik ve felsefi tercihlerini, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini
    hayata geçirmekle elde edilir.”

“Aday belirlemede doğru bir yöntem benimsendi, ancak yanlış bir noktaya varıldı.” diyen Umut Oran, “CHP ve MHP genel başkanları düzeyindeki bu büyük uzlaşma
CHP tabanında, organlarında ve PM’de gerçekleşmemiştir. Keşke CHP kimliğine, Atatürk ilkelerine, 6 Ok ideolojisine tartışmasız sahip olan bir aday gösterebilseydik.” ifadelerini kullandı.

PM üyesi Günaydın da şöyle konuştu:

“AKP’ye oy veren milyonlarca işçinin köylünün oyunu alabilmek için, hepimizin hayatını sömüren, mahveden dinci faşizmin çarpık kapitalist uygulamalarına karşı çıkan bir adaylaştırma sürecini peşinde olmamız gerekirdi.”

Zihni Erdem / Ankara

Son Güncelleme: Salı, 24 Haziran 2014 03:49

KUCAĞIMIZA DÜŞER…


Dostlar,

Sayın Melih AŞIK’ın yazısında adını vererek andığı kişinin avukatından
yasal bir uyarı aldık. Bu uyarı için yazının yorum bölümüne bakılabilir..

Bu yüzden biz, Sn. Melih AŞIK’tan aktardığımız yazıda söz konusu kişinin adını ve soyadını “_ _ _ _ _   _ _ _ _ “ biçiminde örttük (kamufle ettik..)

Üzüntüyle paylaşırız..

Sevgi ve saygı ile.
02 Nisan 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==========================================

KUCAĞIMIZA DÜŞER...

MELİH AŞIK

portresi
Her akşam yeni bir ses kaydı düşüyor sosyal medyaya…
Son düşen kayıt Reuters Haber Ajansı dahil
yabancı yayın organlarında da yer buldu…

Başbakan ile oğlu arasında geçtiği iddia edilen kayıtta
Bilal Erdoğan babasına “_ _ _ _ _  Beyin 10 (milyon dolar) getirebildiğini” söylüyor… Sonrası şöyle:

Tayyip Erdoğan: Sakın Alma, Sakın Alma

Bilal Erdoğan: Ben almayacağım

Tayyip Erdoğan: Yok, Yok, Hayır Hayır alma, kendisi bize ne söz verdiyse onu getirecekse getirsin getirmeyecekse gerek yok. Başkaları getiriyor da O niye getiremiyor, laf mı? Bunlar ne zannediyor bu işi ya.
Ama şimdi düşüyorlar kucağımıza düşecekler merak etme.

Bu konuşmada adı geçen kişinin, uluslararası düzeyde petrol ticareti yapan Başbakan’ın arkadaşı _ _ _ _ _   _ _ _ _  olduğu yazıldı.
Dün akşam saatlerine dek _ _ _ _ _ _   _ _ _ _’dan bu konuda
herhangi bir açıklama gelmedi.

CHP dün soruyordu:

* Bu konuşmada adı geçen _ _ _ _ _ Bey kimdir?

* _ _ _ _ _  Bey’in verdiği söz nedir? Ne kadar getireceğinin sözünü vermiştir?

* 10 milyon Dolar, _ _ _ _ _ Bey’in getirmeyi söz verdiği tutarın
ne kadarlık bölümüdür?

* Başkaları ne kadar getirmektedir veya getirmişlerdir?

Başbakan Erdoğan dün Burdur’daki konuşmasında para işlerine
hiç değinmedi. Bol bol Cemaat ve CHP’yi suçladı…

Öte yandan ABD’de yapılan incelemeler Başbakan ile oğlu arasındaki konuşma kayıtlarının büyük ölçüde gerçek olduğunu gösteriyor.
Montaj iddiaları kabul görmüyor. Ülke kamuoyunda da
parasal konuşmaların montaj olmadığına ilişkin kanaat güçleniyor…

Obama dinledi mi?

Başbakan’ın oğluyla yaptığı telefon konuşmaları gündemi sarsarken… CHP’li Onur Öymen anımsatıyor:

– Benzer bir olay 2004-5 yıllarında Yunanistan’da yaşanmıştı. O zamanki Başbakan Karamanlis’in, aile bireylerinin ve 100’den çok bakanın veya üst düzeydeki kamu görevlisinin yaklaşık bir yıl boyunca dinlendiği
belirlenmişti. Ericsson firması, kendisini savunurken yasal dinleme aygıtlarının içine birilerinin yasa dışı dinleme sistemlerinin yerleştirdiğini bulmuştu. Bu işi yabancı bir ülkenin yaptığı öne sürülmüştü.

***

Bir süre önce İngiliz The Guardian gazetesi, Amerikan İstihbarat Örgütlerinden NSA’ın dünyadaki 35 ülkenin liderini dinlediği yolunda
bir haber yayınladı. Başbakan Merkel’in telefonlarının NSA tarafından dinlendiği yolundaki bilgiler üzerine Alman Hükümeti ve kamuyoyu
buna büyük tepki gösterdi.

Alman televizyonu ZDF’in Başbakan Erdoğan’ın da NSA tarafından dinlenip dinlenmediği yolundaki bir sorusuna Başkan Obama,
ABD istihbarat faaliyetlerinin sürdürüleceği yanıtını verdi.
Obama, yakın çalıştığı yabancı ülke liderleri ile arasında güvene dayalı ilişkiler olması gerektiğini belirttikten sonra; bununla birlikte dünyadaki hükümetlerin niyetlerini öğrenmeye de ilgi duyduklarını ifade etti.

ABD Tayyip Erdoğan’ı da dinledi mi? Eğer dinlediyse “montaj mı
değil mi?”
 sorusunun en sağlıklı yanıtını onlar biliyordur!

LOBBİ

CHP’li Umut Oran Başbakan’a soruyor:

* Daha önce yaptığınız açıklamalarda şu lobilere değindiğiniz görülmektedir:

“Faiz lobisi, Yahudi lobisi, borsa lobisi, sermaye lobisi, medya lobisi,
karanlığı özleyenler lobisi, kaybedenler lobisi, huzurdan barıştan rahatsız olanlar lobisi, içki lobisi, porno lobisi, patates lobisi, kuru fasulye lobisi,
vaiz lobisi, ananas lobisi, savaş lobisi, terör lobisi, kaos lobisi…

* Türkiye’de kaç adet lobi faaliyet yürütmektedir?

* Bilginiz dahilinde “Yolsuzluk lobisi”, “Hırsızlık lobisi”, “Rüşvet lobisi”,
“Kamu ihalelerine fesat karıştırma lobisi”, “Kamu bankalarından usulsüz
kredi alanlar lobisi” 
de var mıdır?

* Yolsuzluk lobisinin eylemleri arasında “yalan ve iftiralarla yolsuzluğun üstünü kapatmak” da var mıdır? Bu lobinin üyeleri kimlerdir, tarafınızla bir bağlantısı
var mıdır?

Hırsızlıktan yakalanmamanın tek yolu var: Çalmayacaksın…

Kasım Eren

***

Ülkenin Başbakanı yargıda değil de sandıkta aklanmak istiyorsa,
mahallenin hırsızından da bu hak esirgenmemeli.

Demokrasi bunu gerektirir.

Gözde Bedeloğlu

HIRSIZ

Kadıköy’de Taksim’de, Ankara’da, İzmir’de gençler iki günün biri meydanlara çıkıyor:

– Hırsız vaaar, diye slogan atıyor…

Bir genç okurumuz not geçmiş…

– Gece evimize hırsız girecek diye çok korkuyorum…
Camı açıp
Hırsız vaaar – diye bağırsam kimse oralı olmayacak…
Komşular siyasal slogan attığımı düşünüp arkalarını dönerek uyuyacaklar..

*****

HSYK’da bin kişi görevden alındı.

Hayırlı olsun!
Yolsuzlukların üstünü örtmek adına
HSYK (Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu)

YHSK (Yandaş Hâkimler ve Savcılar Kurulu) oldu demektir…

MİLLİYET, 28.2.14