Etiket arşivi: Dünya Bankası

19 Mayıs 2002’ye Armağan : KÜRESELLEŞME, AB ve TÜRKİYE..


19 Mayıs 2002’ye Armağan : KÜRESELLEŞME, AB ve TÜRKİYE..

Dostlar,

19 Mayıs 2002 günü, yani tam 11 yıl önce Samsun’da idik. ADD Genel Yönetim Kurulu Üyesi ve Marmara Bölgesi Temsilcisi idik. Orada bir ADD Gençlik Kurultayı düzenlemiştik. Bu toplantıda “Gençler” konuşmalar yapılar. Biz de, o tarihte
İstanbul Pendik Şubesi Başkan Yrd. genç arkadaşımız Önder Yılmaz‘ın (MSc)
elinden tutarak kapsamlı bir sunum hazırlamıştık (10 sayfa).
Sevgili Önder bu kapsamlı raporumuzu Kurultay’da genişçe sundu.

  • KÜRESELLEŞME, AB ve TÜRKİYE..

Yineleyelim 11 yıl önce idi.. Öngörülerimizi sizin takdirinize sunacağız.
“Zaman bizi haklı çıkardı, biz yazmıştık..” vb. tümceler kurmak istemiyoruz.

Yalnızca tarihe not düşmek istiyoruz..

Şöyle giriyoruz bildirimize :

Sözlerimize, Yüce Atatürk’ten, hepimizi ürpertmesi gereken görkemli bir alıntı ile başlamak istiyoruz :..” 

”İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, etten ve kemikten, geçici Mustafa Kemal.
İkinci Mustafa Kemal, O’nu ‘ben’ kelimesiyle ifade edemem.
O ben değil, bizdir. O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve
büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarması gereken Mustafa Kemal, O’dur. ”

Ve şöyle bağlıyoruz :

T Ü R K İ Y E’nin   K E S İ N   K U R T U L U Ş U

1. Türkiye, adım adım bağımsızlığını yok edip köleleştirmeye, parçalayıp sömürgeleştirmeye götürdüğü artık apaçık olan, insanlık tarihinin en ağır ve en sinsi kuşatması altındadır. Uluslararası sermaye imparatorluğu Elit’in bu ahtopot kollarını kırmanın biricik yolu; AB, Gümrük Birliği, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, IMF gibi piyon kurumlarla yapılan tüm teslimiyet anlaşmalarının derhal iptalidir. Çünkü bu küresel kıskaç boğuntusunda, ülkemiz haraç mezat, üstelik de yabancılara satılmaktadır!

2. Derhal özel yasalar çıkartılarak, yurdumuzu insafsızca soyup soğana çeviren işbirlikçi hortumcu sermayenin tüm malvarlığına hemen el konulmalı, yurtdışına kaçırılanlar ilgili ülkelerden nota verilerek istenmelidir. Nedensiz ve ölçüsüz varsıllaşma için varlık veya servet vergisi alınmalı, bir tür EKONOMİ İSTİKLAL MAHKEMELERİ kurularak bu vatan hainlerinden ve tüm ortaklarından hesap sorulmalıdır.

3. Tüm dış ve iç borçlar askıya alınmalı, prangalanmış petrol ve madenlerimiz işletilerek, kazandıkça bu borçlar ödenmelidir.
{ O zaman halkımızın sağlığı ve eğitimi… için yeter kaynak da bulunacaktır..}

4. İnsanlığın kurtuluşu için İRTİCA, KÖLELİK ve SİYONİZM’in kesin olarak
yok edilmesi
zorunludur.

5. Ülke yönetimine namuslu kadrolar getirilmelidir. Biz bize yeteriz. Bu ülkeyi ve Ulusumuzu yoktan yaratan Yüceler Yücesi ATATÜRK’ümüzün devrim ve ilkelerini çağın gereklerine uygun olarak bi-limsel akılcılıkla yorumlayıp yaşama geçirmek bizi kurtuluş yoluna sokmaya yetecektir. Küreselleşme belasının seçeneği Kemalizm’dir ve Türkiye 20. yy’da olduğu gibi gene tüm dünyaya öncülük etmelidir.

H â l â   u y a n m a y a c a k   m ı y ı z  ??

=========================================

Raporumuz çok kapsamlı olduğundan, pdf olarak sunmak istiyoruz.
Okumak, indirmek ve arşivlemek, paylaşmak.. için aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklamalısınız..

19_Mayis_2002_Samsun_konusmasi_Kuresellesme_ve_AB

Sevgi ve saygı ile.
20.5.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

94 YIL SONRA 19 MAYIS 1919..


SAYGIN YURT ve DÜNYA KAMUOYUNA

19 Mayıs 1919;
emperyalizmin binlerce yıllık vatanımızı işgaline
kutsal isyan günümüzdür. 

19 Mayıs 1919; “Batılı dostlar” ın,
Yüce Atatürk’ün Söylev’inde vurguladığı üzere;
Türk Ulusunu tarih sahnesinden yok etmek için yüzyıllardan beri hazırlanan
bir “suikast planı” na başkaldırdığımız gündür.

19 Mayıs 1919
;
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, 7 düvelin görülmemiş çullanmasına karşı
Anadolu insanımızın ölüm-kalım kavgasının ateşini harladığı gündür.
19 Mayıs 1919; “Ya istiklal, ya ölüm!” diye Ata’sının öncülüğünde şahlanan bir ulusun, emperyalistleri savaş meydanlarında kahrederek vatanından defettiği milat günüdür.
19 Mayıs 1919; insanlık onurunun yayılmacı-sömürgen, acımasız soykırımcılarını
tüm mazlum Doğu ulusları adına da yerden yere vurduğumuz doğum günümüzdür.

19 Mayıs 1919
;
insanlık ve uygarlık tarihinde, eşi görülmemiş ve belki de görülmeyecek onurlu,
soylu bir uyanışın, özgürlük bilincinin, görkemli bir dirilişin şanlı tarihinin
Ulusumuzca tarihe kazınmaya başlandığı mübarek gündür.

19 Mayıs 1919
;
başımızın göğe erdiği, sevincimizi, coşkumuzu, tam bağımsız ve onurlu bir ülke
ve ulus olarak sonsuza dek yaşama kararlılık ve azmimizi dağlara taşlara,
yüreğimize ve gönlümüze sığdıramadığımız bir koca gündür..

19 Mayıs 1919
;
Yüce Atatürk ve milyonlarca şehit ve gazimize sonsuz şükran ve minnetimizi
dile getirmekten aciz kaldığımız hem buruk, hem de kıvançlı, bir hoş günümüzdür..

Bilinmelidir ki; milyonlarca şehit ve gazi boş yere feda edilmemiştir!

Büyük ulusumuz – Türk Milleti; Yüce ATATÜRK‘ün tanımıyla
Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkı”;
19 Mayıslarda Türkiye Cumhuriyeti’nin görkemli idealini; yani sonsuza dek onurlu,
özgür, tam bağımsız = mutlak ulus egemenliğine dayalı,
yurtta ve dünyada barış ilkesine sevdalı, halkçı-demokratik-laik-sosyal,
insan haklarına saygılı, Atatürk ulusalcılığına bağlı, anti-emperyalist ve anti-kapitalist,
sömürünün her türüne karşı, sürekli Devrimci,
emeğin hukukuna hürmetli bir çağdaş hukuk devleti olarak
yurt ve dünya kamuoyuna bir kez daha duyurma kesin kararlılığındadır.

Ülkemize yönelik açık ve sinsi oyunların, bu sahnede yer alan yerli ve yabancı
bilinen işbirlikçi aktörlerinin, KüreselleşTİRmeci emperyalistlerin AB-ABD ittifakının
ve IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü vb. maşaları kurumların
post-modern (!) ele geçirme planlarının, özelleştirme talanlarının,
sözde “Yeni Anayasa” yaparak ve “açılım – çözüm” masallarıyla ulusu ve vatanı
bölme-parçalama tuzaklarının…tümüyle ayırdındayız.

Asla geçit vermeyeceğiz!

Hevesleri, gene kursaklarında kalacaktır.

94 yıl sonra 19 Mayıslar kutlu ve mutlu olsun,

Ulusumuza ve dünyaya bizden selam olsun..

S a y g ı l a r ı m ı z l a…

19 Mayıs 2013 / Ankara, TÜRKİYE

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Türkiye’nin Gelişmişlik Derecesi

Türkiye’nin Gelişmişlik Derecesi

Doğan HASOL

Başta Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) olmak üzere birçok kurum ülkelerin “ekonomik gelişmeleri” ile “insani gelişme” derecelerini belirleyen raporlar yayımlıyor.

O raporlara göre;

Türkiye ekonomisi ulusal gelir büyüklüğü itibarıyla dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi.

Türkiye 1998 yılında 200.5 milyar $ tutarındaki gayri safi hasılası ile 110 ülkeyi geride bırakarak 22’nci olmuştu. O zaman nüfusu 63 milyon kadardı. Ekonomik gelişme fena görünmüyor. Zaten bu nedenle G20’ler arasında yer alıyoruz. Ancak ne var ki iş ekonomiyle bitmiyor; ekonomik büyüklük bir ülke halkının refah düzeyini göstermiyor. Başka göstergeler de var ki, bunlar ülkelerin gerçek düzeyini belirliyor. İşte, bir süreden beri çeşitli kaynaklardan derlediğim o göstergelerden bazıları…

UNDP’nin 2011 İnsani Gelişme Raporu’nda 187 ülke arasında 92’nci sıradayız. 2007’de 79’uncu, 2010’da 83’üncü idik. Daha da gerilemişiz.

• Refah düzeyini kişi başına ortalama gelir gösterir. AB ülkeleri ve aday ülkeler arasında kişi başına gelir sıralamasında Türkiye 35 ülke arasında sondan 3’üncü, 31 OECD ülkesi arasında ise sonuncu.

Dünya Bankası’na göre Türkiye’de nüfusun %18.1’i, kırsal kesimin %34’ü yoksulluk sınırının altında. Nüfusun en üstteki % 20’lik bölümü gelir ya da tüketimin % 45’ini elde ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2011 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları araştırmasına göre de Türkiye’de her 100 kişinin 16.1’i yoksul. Toplamda 12 milyon yoksulumuz var.

Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre Türkiye 2011 yılında 77 milyar 89 milyon $ cari açıkla, 473.4 milyar $açık veren ABD’nin ardından 2’nci sırayı aldı.

Dünya Ekonomi Forumu’nun (WEF) Küresel Rekabet Gücü 2012-13 Endeksi’nde rekabet gücü açısından Türkiye dünyada 43. sırada; buna karşılık Fikri Mülkiyet Hakları bakımından 144 ülke arasında 86’ncı.

Economic Intelligence Unit’in 2010 raporuna göre Türk demokrasisi, “tam demokrasi” ve “kusurlu demokrasiler”den sonra gelen “hibrid (melez) rejim”ler sınıfına giriyor. Seçim notu 7.9. Buna karşılık demokrasi kültürü 5, katılım 3.9, hak ve özgürlükler 4.7. Yani Türkiye’de seçimler oldukça dürüst yapılıyor; ancak özgürlükler sınırlı, katılım zayıf, demokrasi kültürü iyi değil.

Freedom House 2012 Basın Özgürlüğü raporunda Türkiye “kısmen özgür” ülkeler arasında yer aldı; 197 ülke arasında 117’nci oldu. Raporda, “Türkiye’nin dünyada en fazla tutuklu gazetecinin bulunduğu ülkelerden biri olduğu” vurgulandı. Raporda 62 puanın altındakiler “özgür olmayan ülkeler”den sayılıyor; Türkiye’nin puanı 55.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2011-12 basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye 148’inci sırada.

• Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) verilerine göre, “adil yargılanma ihlalleri”nde 47 ülke arasında Türkiye birinci. AİHM’ye yapılan başvurular konusunda Türkiye, Rusya’nın ardından 2’nci sırada. Bu veriler T.C. Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı raporuna da girmiş.

OECD’nin her yıl okul dönemi başında yayımladığı “Bir Başka Eğitim” raporuna göre G20 ülkelerinin 2010 yılı verilerine göre 15-29 yaş arasındaki kadınların hem eğitim hem de işgücünden en uzak kaldığı ülke Türkiye.

Kadın hakları bakımından, Dünya Ekonomik Forumu’nun raporuna göre Türkiye, kadınların eğitiminde 134 ülke arasında 109’uncu, cinsiyet eşitsizliğinde 126’ncı durumda.

• Uluslararası Save The Children (Çocukları Koru) örgütünün yayımladığı

“Dünyada Annelerin Durumu 2012 Raporu”na göre annelerin hayat koşulları bakımından Türkiye 170 ülke arasında 91’nci sırada.

• Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) basına sızan Mutluluk Endeksi raporuna göre, 34 ülkenin durumu incelenmiş ve yaşları 11-15 arasında değişen gençler arasında öfke sıralamasında Türk gençleri ilk sıraya yerleşmiş.

• Son olarak da şunu ekleyelim:

Türkiye dünyanın en zengin ülkesi değil ama benzini en pahalı kullanan ülke. Hiç değilse yalnızca bir konuda da birinciliğimiz olsun, değil mi(!).

Karnemiz böyle… İnsani gelişmede 187 ülke arasında ne yazık ki 92’nci sıradayız.

Bu durum bize yakışmıyor. Boşuna övünmek yerine aklımızı başımıza toplayıp kırık notlarımızı düzeltmemiz gerekir. (Cumhuriyet 08.10.2012)