Etiket arşivi: “Akil İnsanlar”

Rifat Serdaroglu : MÜJDELER OLSUN


Dostlar,

Üstad Rifat Serdaroğlu yine fena sıkıştırmış birilerini..
Okumalısınız..

Sevgili Oraj POYRAZ da bu makaleyi servis ederken üst bölümüne
şu dizeleri yerleştirmiş :

Akil insanlar,
Sorosçu çocukları,
Taşnak severler,
Süslümanlar.

Bunlar hep aynı kişinin değişik yüzleridir.
Duruma ve zamana göre makyajını yapar, yeni bir rolde karşınıza çıkar.
Profesyonel tiyatrocular bile bunların eline su dökemez.


Sevgi ve saygı ile.
20 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===========================================

MÜJDELER OLSUN

portresi_gulen

Rifat Serdaroglu

 

 

 

Müjdeler olsun, müjdeler olsun, uzun zamandır sesleri-solukları çıkmayan
“Akil İnsanlar” nihayet ortaya çıktılar.

Türkiye’yi “Türk Milletinin” parasıyla dolaşıp, beş yıldızlı otellerde eğlendikten sonra, gittikleri her yerde halk tarafından rezil edilmişlerdi.
Epeydir ekranlarda görünmüyorlardı.

Ne kadar da özlemişiz fikirleri köhneleşmiş, yüzleri pörsümüş,
ihanetle beslenen Ermenistan ve Soros beslemesi bu kâzip şöhretleri!

Türkiye’de yeterince “Hain” konuşmuyormuş gibi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, her gün içimizden çıkan hainler tarafından bıçaklanmıyormuş gibi, bu sepetler de ortaya çıktılar.

Gerçi Başbakan’dan Beşir Atalay’a, 63 kişiden 12 kişiye düşmüşlerdi ama olsun, aldıkları paraları hak etmek için mutlaka konuşmalıydılar ve sonunda konuştular…

Can Paker’den Zübeyde Teker’e, Doğu Ergil’den Levent Korkut’a kadar tüm
Taşnak Severler” Beşir Atalay ile görüştükten sonra şu açıklamayı yaptılar;

“Hükümet çözüm süreci ile ilgili iradede herhangi bir zayıflama olmadığını söylüyor.
Bunu biz de gördük.
İrade yerinde duruyor.
Fakat bu iradenin içeriği ve şekli belki belirsizlikler taşıyor.
İmralı ile görüşmelerin yoğun bir şekilde devam ettiğini anladık.
Zaten Sayın
Atalay, Öcalan’ı Kürtlerin doğal lideri olarak ilan etmişti.
Bu beyan içimize su serpti”
 dediler.

Değerli Okurlar;

Bu adamları lütfen iyi tanıyın.
Taşnak Sever bu sepetler, yalnızca görmek istediklerini görürler.

Şu an T.C. Devletinin, hedefleri Federe İslam Devleti olan “Uluslararası İllegal Dini Kuruluş” Cemaat ile asla demokrat olmayan AKP tarafından parçalanmak üzere olduklarını görmezler.

Yolsuzluk, Hırsızlık ve Rüşvetin Başbakan’ın oğluna dek gittiğini görmezler.

Yargı kararlarının, Adalet Bakanının emriyle Polis tarafından uygulanmadığını görmezler.
Hukuk Devleti İlkesinin saldırı altında olduğunu görmezler.

Lâiklik İlkesinin paspas edilmesini görmezler.

Ekonominin çökme noktasına geldiğini, ülkenin borca battığını görmezler.

Bu sepetlerin görmediği en önemli şey ise, kendi sonlarıdır.
Tarihimiz, önünü bile göremeyen satılmış hainlerin ibretlik sonlarıyla doludur…

KOKUN KOKMAZ SENİN

Recep kahvede arkadaşlarıyla kâğıt oynuyormuş.
Gaz sıkıştırınca, oturduğu iskemleyi gıcırdatıp, yellenmiş.
Yanındaki Temel burnunu kapatıp sormuş; “Hadi iskemleyi oynatıp sesini sakladın,
ya kokuyu ne yapacaksın?”

Recep yanıt vermiş; ” Binali koku dağıtıyormuş.
O kokudan aldık mı, iş tamamdır”

Temel; “Onun esas kokusu yakında ortaya çıkacak, dikkatli ol!”

Buradan Binali Yıldırım’a bir çağrıda bulunalım.

Bak Binali; Gerek seçim merkezin, gerek otobüsler-araçlar-reklam harcamaları,
gerek kalemler, gerek“Siyah Orkide” ve “Paçuli” adındaki organik yağla yapılan
lüks parfümler, gerekse “Bambu Çubuklu Oda Kokuları” için çok ama çok
ayakkabı kutusu ister. Senin ömür boyu aldığın maaşları hiç harcamamış olsan bile, bunların kırkta birini almaya bu para yetmez.

Soru; Bu değirmenin suyu nereden ve kimlerden geliyor, kim bu paraları veriyor?

Soru; “Yolsuzluk var diye bir yaygara gidiyor. İş yapıyor kardeşim, iş yapan adam
hata yapar..”
 dediniz.
Hem düzgün iş yapıp, hem namuslu kalınmaz mı?
İlla hata yapmak mı lazım?

Soru; O zaman “Hem Hırsız hem Müslüman” olunabilinir mi?

Bak Binali, senin oğlanın da gemi filosu varmış.
Haydi, senin-ailenin-çocuklarının servetini ve nasıl kazandığınızı bir açıklayıver.
Yakında öyle bir koku çıkacak ki, değil senin bedava dağıttığın parfümler,
yolları gül suyuyla yıkasak, yine de o pis kokuları önleyemeyeceğiz.

Senin kokun da kokmaz olacak be Erzincanlı kardeş…

Sağlık ve başarı dileklerimle.
20 Ocak 2014

Rifat Serdaroğlu : SONU HAYIR DEĞİL


Rifat Serdaroğlu

portresi

SONU HAYIR DEĞİL

Bir insanın kendine yapabileceği kötülüğü, kırk kişi bir araya gelse yapamaz.

Başbakan Erdoğan’ın son günlerdeki görüntüsü ve konuşmaları,
O’nun çok yıprandığının işaretleridir. Saçları dökülmüş, çökmüş, enerjisini kaybetmiş biri gibi görüntü veriyor!

Ciddi bir ameliyat geçiren ve bağırsağından yaklaşık 25 cm alınan Erdoğan,
gördüğü yoğun tedavi ve ilaç desteğine rağmen istirahat etmeyi reddettiği için,
sık-sık rahatsızlanmaya başladı. Hemen her hafta soğuk algınlığına yakalandığını söylüyor.

Hastalık bu, kimin başına ne geleceğini hiçbirimiz bilemeyiz. Ama herhangi bir hastalığa yakalanan birinin de, hastalığının tedavisi için gerekli şartlara uymak zorunda olduğunu bilmesi gerekir.

Hijyenik hastane ortamında ve sürekli doktor kontrolünde tedavi görmesi gereken bir hasta, sırf “Bakın ben turp gibiyim” diyebilmek için evinde, sağlıksız koşullarda
her gün saatlerce makineye bağlanırsa, hastalığın seyrini hızlandırmış olur.

Başbakan Erdoğan, sağlıklı düşünememekte ve çok çabuk sinirlenmektedir.

Birleştirici-bütünleştirici-sakinleştirici-uzlaşmacı bir dil kullanması gereken Başbakan, tam tersini yapmakta, her sözü her davranışı ile ülkenin birliğini bütünlüğünü
tehlikeye atmaktadır.

Başbakan Erdoğan’ın gerçek nihai hedefinin “Federe İslam Devleti” olduğunu,
O’nun siyasi hayatını , tüm konuşmalarını- ilişkilerini bilen ve araştırma yapan herkes
net olarak bilebilir.

Başbakan, zamanının azaldığını bildiği için, daha önceden planladığı programını çabuklaştırmıştır.

Cani Öcalan-BDP-PKK ile “Barış Süreci” denen kılıf altında anlaşması da,
“Akil İnsanlar”
 adıyla Türk Devleti – Türk Milleti düşmanlarını görevlendirmesi de
bu sebeptendir.

Başbakan Erdoğan, giderken yıkıp-yakarak gitmek istemektedir.

Kendisini Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı yapan Türk Milletine, hangi vicdan, hangi akıl, hangi gerekçelerle bunu layık görür, bunu bizlerin anlaması mümkün değildir.

Bu yazılanları doğrulamak için size üç örnek vermek istiyorum :

*Silivri’de 20 binden çok insan demokratik tepkilerini göstermek ve orada yaşanmakta olan hukuksuzluğa kamuoyunun dikkatini çekmek için toplanıyor. İnsanlar, biber gazı-basınçlı su ile yerlerde sürükleniyorlar. Ülkenin Başbakanı “Bu insanların çoğu 50-60 yaşında insanlar. Ellerinde sadece Türk Bayrakları var. Bu insanlar niçin bu haldeler?” diye merak edip araştıracağına ve gereğini yapacağına, insanlara
terörist damgası vuruyor ve bağımsız yargıya emir vererek Savcıları harekete geçiriyor!

Sanki o insanlar T.C. Vatandaşları değil de, Esed’in vatandaşları?

Aynı anda ülkenin çeşitli üniversitelerinde, ellerinde PKK paçavraları ve Cani Öcalan posterleri taşıyanlar, polis koruması ile dolaşıyorlar!

*Başbakan, cemaatçi polislerin ve Kürtçü AKP Milletvekilinin gömdüğü silahlar bulununca, “Bakın ülkenin her yerinden silah fışkırıyor..” diyor, ama öbür yandan PKK katillerine, “Silahlarınızı gömün öyle gidin. İster mağaraya, ister dağa nereye istersen oraya gömün..” diyerek suç işliyor!

*Başbakan, “Süreç” için, “Şehitlerimizin ruhunu asla incitmeyiz” diyor ama
PKK elçiliği yapacak 63 kişiye, şehit ailelerinden de kesilen paralar ile oluşan bütçeden milyonlarca lira para vermekten çekinmiyor!

Bunlar akıllı ve ülkesini seven birinin yapacağı işler değildir.

En sevmediğim siyasetçi tipi hırsını, aklının üzerine çıkaran siyasetçilerdir.

Tarih, bu tip siyaset adamlarının feci sonlarıyla doludur.

AKP’nin bu gidişinin sonu da maalesef hayırlı değildir.

Sağlık ve başarı dileklerimle.
(13 Nisan 2013)