Etiket arşivi: Beşir Atalay

AKP’yi eriten “yolsuzluk”

AKP’yi eriten “yolsuzluk”

AKP’yi eriten “yolsuzluk”

Ayşenur Arslan

aysenur.arslan@yurtgazetesi.com.tr
YURT Gazetesi, 25.1.2015
Yarın Yurt ve Sözcü’de okuyacaksınız. Salı günü de Murat Gezici Halk TV’deki programda konuğum olacak ve anlatacak. Son kamuoyu araştırması, AKP’nin eridiğini gösteriyor.
Araştırma, yarına kadar ambargolu olduğu partilerin (Ocak 2015 itibariyle) oy oranlarını veremiyorum. Ancak, AKP’nin eridiğini ve “nedenlerini” yazabiliyorum.
GEZİCİ Araştırma’nın anketinde en çarpıcı yanlardan biri de, bu nedenler zaten.
2011 milletvekili seçimlerinde AKP’ye oy verenlere, Haziran 2015 seçiminde de oy verip vermeyeceği sorulmuş.
“Vermem” diyenlere de elbette “neden” sorusu yöneltilmiş.
İşte, yanıtlar:

“Lider değişikliği”, yani AKP  ve hükümetin başına Davutoğlu’nun gelmesi, neredeyse hiç etkili olmamış. Öyle anlaşılıyor. Bunda, Erdoğan’ın ZATEN İKTİDARIN BAŞINDA OLDUĞU yolundaki yaygın kanaat mi rol oynuyor? Yoksa, tablonun başındaki orana baktığınızda, katılımcılar SORUN ASIL ERDOĞAN’DA mı diyor? Karar vermek zor.
Ancak net olan şu; ARTIK AKP’YE OY VERMEM diyenler (17 Aralık operasyonunu da yolsuzluk başlığında kabul edebiliriz) yüzde 60’ı aşıyor. Bu, çok ama çok ciddi bir oran.
Meclis’teki oylama, 4 bakana Yüce Divan yolunu kapatsa da belli ki vicdanlardaki yara AÇIK!
Bu konuda;
•    CHP’nin son dönemdeki en etkili mücadeleyi yolsuzluk konusunda yapması rol oynamış.
•    SABAH ve STAR hariç, medyanın yolsuzlukların üstünü kapatmaması / kapatamaması etkili olmuş.
•    Ancak, 4 bakan ve onların hamisi durumundaki RTE’ye en büyük darbeyi –konutuna çağırıp Yüce Divan’a kendi istekleriyle gitmelerini talep ederek- Davutoğlu vurmuş. Bu toplantının gizlenememesi, “yolsuzlukları Davutoğlu bile savunamadı, ancak onun da gücü yetmedi” diye yorumlanmış.
Eski bakanlardan Egemen Bağış ve Muammer Güler’in, oylarını Meclis’teki kupaya FIRLATARAK atarken sergiledikleri ÇİĞ davranış unutulur mu sahiden!
Arkalarında RTE var.. Ne mahkemeye ne de Yüce Divan’a gönderilebiliyorlar.. Kimse onlara dokunamıyor.. Ve, bunun kibiriyle; diyelim ki doğru olmasa da bunca çirkin iddiaları hiiiiç umursamıyorlar..
Bunların görülmediğini ve unutulacağını sanmıyorum. Elbette, her şeye rağmen RTE’ye ve iktidara destek sürecek. Erime, etkisini yavaş yavaş gösterecek.
Ne var ki, şurası açık: İktidarın inişi başladı. Çok uzak olmayan bir gelecekte yapılanlar ve yapanlar UTANÇ MÜZESİ’nde yerini alacak.

***
Bu fotoğraf, işte bunu anlatıyor.
Küresel hafızanın en çarpıcı fotoğraflarından biri. 1939 yılında, yani Hitler’in en güçlü olduğu günlerde çekilmiş.
Binlerce.. Binlerce.. On binlerce Alman Hitler’i selamlıyor. O ünlü Nazi selamıyla kollar Hitler için kalkıyor. O kalabalıktaki tek bir kişi hariç. Kim olduğunu ve başına neler geldiğini bilmediğimiz o adam, o gün, ÇOĞUNLUĞUN ARASINDA YAPAYALNIZ. Ya sonra?
Sonrasını.. Dünyanın Hitler’i nasıl hatırladığını biliyorsunuz.
Bugün, arkalarında / yanlarında ÇOĞUNLUK OLDUĞUNA GÜVENENLER, bu ikonik kareyi unutmamalı.

Serap’ı MİT’çiler mi öldürdü?

Bu iddiayı, herhangi biri.. Bir gazeteci.. Bir muhalif siyasetçi ortaya atsa, kıyamet kopar.
Oysa, sözlerin sahibi İdris Naim Şahin. Yani, eski İçişleri Bakanı.
Hafta başında verdiği bir röportajda, deyim yerindeyse bir el bombasının pimini çekip üzerimize attı. Şöyle dedi:
“2009 yılında Küçükçekmece’de otobüse molotofkokteyli atılması sonucunda 18 yaşındaki Serap Eser kızımız hayatını kaybetmişti. Otobüse molotofkokteyli atarak kundaklayan kişilerin ne yazık ki istihbarat elemanı olduğu bilgisi edindim. Aynı zamanda istihbarat elemanıydılar.”
Ne tuhaf, değil mi!
Bırakın el bombasının patlamasını.. Şöyle kuru bir gürültü bile çıkarmadı.
Acaba nedeni, gündemin çok dolu olması mı?
Üzerinden yıllar, yıllar geçmesi mi?
Yoksa, Serap’ı yakarak öldürenlerin PKK’lılar değil de MİT istihbarat elemanları olduğunu görmek istemeyişimiz mi?
Öyle ya, olay sırasında İçişleri Bakanı olan Beşir Atalay Beyefendi, saldırı için “PKK işi” dedi. Nitekim, sonrasında birkaç kişi de bu suçtan yargılanıp hapse atıldı.
Oysa, Atalay’ın halefi İdris Naim Şahin, bugün bize bambaşka bir şey söylüyor.
AKP-Cemaat kavgası üzerine partisinden kopan İdris Naim Şahin, doğru mu söylüyor?
Doğru söylüyorsa, bu nasıl ortaya çıkartılacak.. Ve biz gerçeği ne zaman nasıl öğrenebileceğiz?
Bu arada, avukatlarının da sorduğu üzere, Serap’ı öldürdükleri gerekçesiyle müebbet hapis cezasıyla cezaevinde yatanların durumu ne olacak?
Bu sorular, İdris Naim Şahin’in açıklaması sonrasında, mahkeme tarafından Meclis’e soruldu. Bakalım, o tarihten bu yana İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan Beşir Atalay, İdris Naim Şahin, Muammer Güler, Efkan Ala ne yanıt verecek?
Ve doğrusunu isterseniz, yanıtını asıl merak ettiğim soru: Kamuoyu ve medya, bu iddiayı “PKK’yı aklamak” gibi görüp susacak mı?
***

Genco Erkal Bile…

Genco Erkal, beyefendiliği ile bilinir ama, Suudi Kralı öldü diye (kendi ülkesi yapmamışken) Türkiye’de yas ilan edilmesine dayanamamış.. Twitter’de apaçık isyan etmiş.
Duygulara tercüman olmuş.
“Oha, sayın seyirciler ve de Yuh!
Devlet Tiyatroları Suudi Kral için oyunları iptal etti, oyuncular tepkili.”

AHİM’in Perinçek davasında İsviçre’nin temyiz başvurusunu kabul etmesinin düşündürdükleri


Evet Dostlar
,

Türkiye gündemi ile acımasızca oynanırken, AKP hükümeti yaşamsal sorunları
kamuoyunun gündeminden – gözünden kaçırıyor.

Sayın Öymen bunlardan yalnızca birini öne çıkarıyor.

{ Kendisine e-iletisine karşılık olarak şunları yazdık : Değerli Öymen,
Uzunca bir yorum ekleyerek özlü ve değerli yazınızı yayımladık..
Teşekkür ederiz.. İyi ki varsınız ve iyi ki düşünüyor – yazıyorsunuz..
Ülkemize ışık tutuyorsunuz.. Lütfen devam.. }

Türkiye, bu önemli davanın temyizi ile ilgili olarak uluslararası hukuk bağlamında
hangi girişimlerde bulunmuştur?

Dışişleri, Sayın Perinçek’e temyiz savunması için destek vermekte midir?

Doğu Perinçek, Anayasa Hukuku Doktorası sahibidir.
Hukuksal birikimi yetkinlikle gerekli hukuksal savunma hattını örmeye yeterlidir.
Ancak uluslararası ilişkilerde Devletlerin konumu önemlidir ve ciddi bir psikolojik ögedir.
Temyiz başvurusunu irdeleyecek 5 yüksek yargıcın evrensel hukukun gereğine ve
hukuk ilkeleri içinde vicdanlarına göre karar vermelerini beklemek hakkımızdır.

“Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır!” diyebilmek apaçık düşünce ve
onun ayrılmaz parçası olarak anlatım – düşünceyi açıklama özgürlüğü içindedir.
Bu saptama, her tülü tartışmanın dışında a priori verili bir gerçektir

Bu söylemin içerik olarak tartışılması, doğru olup – olmadığı bir başka tartışma alanıdır.
Bu tartışmaya mahkemeler yetkili değildir; Parlamentolar da!
Bu sorunun yanıtını verecek olanlar Tarih bilimcileridir.
Şimdiye dek yapılan tüm araştırmalar ve arşivler, Türklerin Ermeni ahaliye dönük sistemli bir soykırıma girişmedikleri, tersine Rus işgalci ordularıyla işbirliği yapmaları
ve Türk Ordusunu arkadan vurmaları nedeniyle bulundukları bölgeden zorla göç ettirilmişlerdir (tehcir). Tehcir sırasında da elden gelen tüm önlemler alınmıştır.
Bu arada Ermenilerin, işgalle boğuşan savunmasız Türk ahaliye karşı maalesef
Rus desteğiyle “ölçüsüz kanlı zulmü” gözlenmiş ve 2 halk arasında Türklerin
savunmaya geçmeleri nedeniyle karşılıklı bir kanlı kırım (mukatele) yaşanmıştır. Ermenistan Başbakanı O. Kaçaznuni de apaçık bu gerçeği “Türklere savaş açtık” diye itiraf etmiş (1923’te Bükreş’te Taşnaksutyun genel kurultayına sunduğu konuşma tutanakları) kitaplaştırılmıştır (bkz. Kaynak yaınları).

Apaçık görülmektedir ki; uluslararası siyasetin karanlık dehlizlerinde kimi emperyalist hesaplarla Türkiye köşeye sıkıştırılmak istenmektedir. Acı olan ise;
Türkiye Başbakanı R.T. Erdoğan’ın bu yalın tarihsel – politik gerçeklerim ayırdında olmayışıdır.. (?) Dahası, Erdoğan olup bitenin ayırdında ise ve yine de böyle davranmakta ise bu davranışa ne ad konacağı sorunsalıdır!
Sorunun olası yanıtı suç oluşturabilecktir.

Egemen hukuk, suç işletmeme – düzenini koruyup sürdürme adına,
halkı uyaracak yalın olguları yazıp – söylemeye izin vermemektedir!

Nitekim Başbakan R.T. Erdoğan’ın 23 Nisan 2014 günü Ermeni halkından,
günümüzde artık olmayan Osmanlı Devleti’nin “tehcir” uygulaması adına, –en azından bir başka bağımsız devlet olarak uluslararası hukuk katında hiçbir yükümlülüğü yokken– özür dileme bağlamında talihsiz ve yersiz sözleri, günü bakımından da aykırı zamanlamalıdır. Ulusal Egemenlik Bayramına rastlatılmıştır!.. Pek ala ertesi gün erken saatlerde de yapılabilirdi bu açıklama.

Usta ve deneyimli diplomat, üstelik Dış İlişkiler alanında Doktora sahibi bir bilim insanı olarak Sayın Öymen, incelikle, zamanlama bir yana, bu noktaya yollama yapmaktadır. Başbakanın değinilen talihsiz ve yersiz açıklaması İsviçre hükümetinin temyiz başvurusunu yüreklendirmiş midir ? Bu sorunun olumlu yanıtı ürkütücüdür.

Temyiz kabul edilirse Türkiye ne fatura ödeyecektir;
Başbakan ve partisi AKP bu kabulden ne yarar sağlayacaktır?

Bu son sorunun kendisi de, akla gelip sorulması da, yanıtları da birlikte dehşet vericidir!

Tam da bu dakikalarda (06 Haziran 2014, sabah 10:30……) Diyarbakır’da İçişleri Bakanı Efgan Ala hazretleri sözde “Çözüm Süreci Çalıştayı” nda konuşuyor ve
2-3 sözcükten biri olarak “Yeni Türkiye” den söz ediyor!? 1. Cumhuriyet yıkıldı
Bakan Ala’ya göre (!).. Kendileri yenisini, hem de yep yenisini inşa etmekteler..
Bakan Ala, sürekli ayrıştırıcı bir dil kullanıyor, yandaşlarını pekiştirmeye (konsolide etmeye), politik karşıtlarını ise sorumsuzca ötekileştirmeye çabalıyor.. Bilinçli olarak yapıyor bunu.. Başbakan yardımcısı Beşir Atalay da bir sosyoloji profesörü olarak döktürüyor… Bu yapageldiklerinin, başından beri partilerinin programlarında
yazılı olduğunu vurguluyor.. Bir itirafta bulunuyor bilerek – bilmeyerek..

İyi ya, AKP’nin programının CFR tarafından yazıldığınıArslan Bulut yıllar önce YENİÇAĞ’da yazmadı mı? Partinin kuruluşundaki dış girişimler, R.T. Erdoğan’ın daha İstanbul İl Başkanı iken Başbakanlığa Abramowitz vd. ABD’liler tarafında hazırlanması..
Bunlar hep yazıldı..

Hiç yoktan bu birkaç örneğin ürkünç kodları, Türkiye’nin nerelere sürüklendiğini
gözleri – kulakları – yürekli mühürlülere anlatmayacak mı, anlatamayacak mı?

  • Türkiye Türkiye’den yönetilmiyor! 
  • Çıplak ve acı geçek budur ve bu gidişin sonu
    etnik ve inanç ayrıştırması temelli iç savaş, parçalanma ve bölünmedir.

AKP içinde bu vahim gidişe elverenler bir yana; susarak, bilerek ve bilmeyerek
destek verenler aynı derecede ve çok ağır biçimde sorumluluğa ortaktırlar.

Bilmem kaçıncı kez gene yazmış olalım..
Bırakın AB-ABD güdümlü “AÇILIM” ihanetini;
bir Kürdümüzle kendi ulusal kardeşçe – barışçı çözümlerimizi üretiriz.
Dün nasıl çiçek bahçesi gibi bir arada yaşadıysak, bugün de çekin emperyalizmin kamasını, yine aynı erdemli barışı (peacefull co-existence, co-existance pacifiqué) sağlayabilir ve sürdürebilirz. Dahası, bugünkü ayrıştırıp düşmanlaştırma doğrudan, alçakça bir Batı kurgusudur.

Kendimizi ve halkı aldatmayalım, gerçek budur.. Tüm tarihsel veriler ortadadır.

Sevgi ve saygı ile.
06 Haziran 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

===================================================

AHİM’in Perinçek davasında İsviçre’nin temyiz başvurusunu
kabul etmesinin düşündürdükleri

Portresi_gulumseyen

 

Onur ÖYMEN

 

İsviçre Hükümeti’nin Doğu Perinçek’in başvurusunu haklı bulan
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına karşı yaptığı temyiz başvurusu
AHİM’in görevlendirdiği 5 yargıçtan oluşan kurul tarafından kabul edildi.
Konu 5 Kasım 2014’te üst mahkemede ele alınacak.
AHİM’in kararı soykırım iddiasıyla yıllardan beri propaganda yapan Ermenistan’a, Ermeni diyasporasına ve onları destekleyen ülkelere karşı büyük bir darbe olmuş
ve Türkiye’nin tezlerine güç kazandırmıştı. AHİM’deki İsviçre’li yargıcın bile bizim beklentilerimiz doğrultusunda oy kullanması bizim açımızdan sevindirici olmuştu.


Şimdi nasıl olmuştur da İsviçre Hükümeti üç aylık başvuru süresinin sonuna dek bekledikten ve Türkiye’de iyimser beklentiler yarattıktan sonra temyiz başvurusunda bulunmuştur? İsviçre’nin başvurusu ne anlama gelmektedir?
İsviçre Hükümeti, kendi mahkemesinin kararı doğrultusunda sözde soykırım iddiasını
desteklemekte midir? 


İsviçre’yi bu başvuruda bulunmaya teşvik eden bazı sivil toplum örgütlerinin yanı sıra Fransa gibi kimi ülkelerin de telkinleri olmuş mudur?

Türkiye bu süre içinde İsviçre Hükümeti katında ne gibi girişimlerde bulunmuştur ve
niçin sonuç alamamıştır? AHİM bu gibi temyiz başvurusunda bulunan ülkelerden
pek azının istemini benimsemişken, bu kez hangi gerekçeyle bu temyiz başvurusunu
kabul etmiştir?

Başbakan Erdoğan’ın Ermenilere taziyede bulunurken kullandığı ifadeler,
bu arada tehcir olayını eleştirici sözleri, acaba AHİM tarafından Ermeni tezleri lehinde yeni bir öge olarak mı değerlendirilmiştir? Acaba Başbakanın AHİM davasının en kritik aşamasında böyle bir beyanda bulunmasını öneren yabancı devletler olmuş mudur? 


Eğer İsviçre hükümeti temyiz başvurusunda bulunmasaydı kesinleşmiş olacak olan Perinçek davası şimdi belirsizlik içine girmiştir. 

Siyasi içerikli davalarda uluslararası yargı kuruluşlarının etkilenmesi için bazı.büyük devletlerin nasıl çaba harcadıklarını bilenler açısından bütün bu gelişmeler kaygı verici olmuştur. AHİM’in Yüksek Kurulu’nun 5 Kasım’dan (2014) sonra dış baskılara direnerek Perinçek’in başvurusuna hak verecek bir karar almasın ümit ediyoruz ancak
aksi yönde bir kararın çıkması da olasılık dışında değildir. Bu takdirde Ermenistan ve onu destekleyen güçler büyük bir avantaj sağlayacaklardır. Türkiye açısından
bunun bedeli yüksek olacaktır. 


Bu denli önemli bir konunun Türkiye’nin siyasetinde ve basınında yeterince
yer almaması şaşırtıcıdır. Şimdi devlete, siyasal partilere ve Türkiye’nin tezlerinin doğruluğuna inanan bütün sivil toplum örgütlerine büyük görev düşmektedir.
İşin ciddiyetini görmezden gelmek veya iyimser demeçlerle konuyu geçiştirmeye çalışmak büyük hata olur.

Konu gecikmeden TBMM’de ele alınmalı ve Hükümetten açıklama istenmelidir.

Saygılar, sevgiler. 6.6.14

Naci BEŞTEPE : ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 16 Nisan 2014


Dostlar,

Değerli dostumuz Sn. Naci Beştepe, yüksek zekası ve yurtsever inceliği ile
Çarşamba İğneleri“ni gene gülmece (mizah) ile batırmış hak edenlere..
Yazı aşağıda..
Teşekkür ederiz kendisine..

İki noktada biz kısa birer açıklama yaptık ayraç içinde..

Sevgi ve saygı ile.
16 Nisan 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=============================================

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 16 Nisan 2014

portresi_kucuk

 


Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE


 

 

GAVAT

AKP Adana milletvekili Küçükay, belediye seçimini Vali Coş’un  vatandaşa “gavat” demesi yüzünden yitirdiklerini söyledi.

Bir gavat nelere mal oluyor…

GERİCİ

Beşir ATALAY, “Yüksek yargı üyelerinden ve generalden cumhurbaşkanı olmaz.”

Gerici-bölücü olamadıklarından…

İTİBAR

AKP’li M. Metiner de RTE gibi AYM kararına saygı duymadığını ve
AYM’nin itibar kaybına uğradığını söyledi.

İtibarsızların itibarından kayıp olmaz…

GEMİCİKCİ

Bilal evdekileri sıfırladı. Burak sudakileri altıladı…

İLAN

Dicle Üniversitesi Rektörü Jale SARAÇ,
türban takacağını genel sekretere ilan ettirdi.

Bireysel tercih, kurumsal ilan…

ÜSTÜN

Hukukun üstünlüğü sıralamasında 97 ülke içinde 76’ıncıyız.
Liderin üstünlüğünde ilk 3’ü garantileriz…

TUZLUK

AKP’nin” tuzluk” dediği milletvekilini Gül, Köşk’te ağırladı.
Vekilden tuzluk, aralar buzluk…

KUTUCU

Kutucu Süleyman şimdi de Ziraat Bankası yönetimine getirilişine Bakan Bağış
“siyasi irade” diyerek sitem etti. (AS: sitem etmedi, gerekçe belirtti)
Kutular öyle değil miydi?…

TERS

TBMM’nde Kamer GENÇ konuşurken AKP’li Şirin ÜNAL arkasını dönerek oturdu.
En çok K. Genç’e güvendiği belli oldu…

TUĞRA

İstanbul Üniversitesi’nin tarihi kapısındaki “T.C.” silindi, Osmanlı tuğrası kondu.
Osmanlı kopyalarına uydu…
(AS: T.C. kısaltması “İstanbul Üniversitesi” sözlerinin başına kondu.)

GİRİŞ

AKP’li M. A. Şahin, Parti genel merkezine gelen ABD büyükelçisinin koluna girdi.
ABD nereye girdi?…

Rifat Serdaroglu : MÜJDELER OLSUN


Dostlar,

Üstad Rifat Serdaroğlu yine fena sıkıştırmış birilerini..
Okumalısınız..

Sevgili Oraj POYRAZ da bu makaleyi servis ederken üst bölümüne
şu dizeleri yerleştirmiş :

Akil insanlar,
Sorosçu çocukları,
Taşnak severler,
Süslümanlar.

Bunlar hep aynı kişinin değişik yüzleridir.
Duruma ve zamana göre makyajını yapar, yeni bir rolde karşınıza çıkar.
Profesyonel tiyatrocular bile bunların eline su dökemez.


Sevgi ve saygı ile.
20 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===========================================

MÜJDELER OLSUN

portresi_gulen

Rifat Serdaroglu

 

 

 

Müjdeler olsun, müjdeler olsun, uzun zamandır sesleri-solukları çıkmayan
“Akil İnsanlar” nihayet ortaya çıktılar.

Türkiye’yi “Türk Milletinin” parasıyla dolaşıp, beş yıldızlı otellerde eğlendikten sonra, gittikleri her yerde halk tarafından rezil edilmişlerdi.
Epeydir ekranlarda görünmüyorlardı.

Ne kadar da özlemişiz fikirleri köhneleşmiş, yüzleri pörsümüş,
ihanetle beslenen Ermenistan ve Soros beslemesi bu kâzip şöhretleri!

Türkiye’de yeterince “Hain” konuşmuyormuş gibi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, her gün içimizden çıkan hainler tarafından bıçaklanmıyormuş gibi, bu sepetler de ortaya çıktılar.

Gerçi Başbakan’dan Beşir Atalay’a, 63 kişiden 12 kişiye düşmüşlerdi ama olsun, aldıkları paraları hak etmek için mutlaka konuşmalıydılar ve sonunda konuştular…

Can Paker’den Zübeyde Teker’e, Doğu Ergil’den Levent Korkut’a kadar tüm
Taşnak Severler” Beşir Atalay ile görüştükten sonra şu açıklamayı yaptılar;

“Hükümet çözüm süreci ile ilgili iradede herhangi bir zayıflama olmadığını söylüyor.
Bunu biz de gördük.
İrade yerinde duruyor.
Fakat bu iradenin içeriği ve şekli belki belirsizlikler taşıyor.
İmralı ile görüşmelerin yoğun bir şekilde devam ettiğini anladık.
Zaten Sayın
Atalay, Öcalan’ı Kürtlerin doğal lideri olarak ilan etmişti.
Bu beyan içimize su serpti”
 dediler.

Değerli Okurlar;

Bu adamları lütfen iyi tanıyın.
Taşnak Sever bu sepetler, yalnızca görmek istediklerini görürler.

Şu an T.C. Devletinin, hedefleri Federe İslam Devleti olan “Uluslararası İllegal Dini Kuruluş” Cemaat ile asla demokrat olmayan AKP tarafından parçalanmak üzere olduklarını görmezler.

Yolsuzluk, Hırsızlık ve Rüşvetin Başbakan’ın oğluna dek gittiğini görmezler.

Yargı kararlarının, Adalet Bakanının emriyle Polis tarafından uygulanmadığını görmezler.
Hukuk Devleti İlkesinin saldırı altında olduğunu görmezler.

Lâiklik İlkesinin paspas edilmesini görmezler.

Ekonominin çökme noktasına geldiğini, ülkenin borca battığını görmezler.

Bu sepetlerin görmediği en önemli şey ise, kendi sonlarıdır.
Tarihimiz, önünü bile göremeyen satılmış hainlerin ibretlik sonlarıyla doludur…

KOKUN KOKMAZ SENİN

Recep kahvede arkadaşlarıyla kâğıt oynuyormuş.
Gaz sıkıştırınca, oturduğu iskemleyi gıcırdatıp, yellenmiş.
Yanındaki Temel burnunu kapatıp sormuş; “Hadi iskemleyi oynatıp sesini sakladın,
ya kokuyu ne yapacaksın?”

Recep yanıt vermiş; ” Binali koku dağıtıyormuş.
O kokudan aldık mı, iş tamamdır”

Temel; “Onun esas kokusu yakında ortaya çıkacak, dikkatli ol!”

Buradan Binali Yıldırım’a bir çağrıda bulunalım.

Bak Binali; Gerek seçim merkezin, gerek otobüsler-araçlar-reklam harcamaları,
gerek kalemler, gerek“Siyah Orkide” ve “Paçuli” adındaki organik yağla yapılan
lüks parfümler, gerekse “Bambu Çubuklu Oda Kokuları” için çok ama çok
ayakkabı kutusu ister. Senin ömür boyu aldığın maaşları hiç harcamamış olsan bile, bunların kırkta birini almaya bu para yetmez.

Soru; Bu değirmenin suyu nereden ve kimlerden geliyor, kim bu paraları veriyor?

Soru; “Yolsuzluk var diye bir yaygara gidiyor. İş yapıyor kardeşim, iş yapan adam
hata yapar..”
 dediniz.
Hem düzgün iş yapıp, hem namuslu kalınmaz mı?
İlla hata yapmak mı lazım?

Soru; O zaman “Hem Hırsız hem Müslüman” olunabilinir mi?

Bak Binali, senin oğlanın da gemi filosu varmış.
Haydi, senin-ailenin-çocuklarının servetini ve nasıl kazandığınızı bir açıklayıver.
Yakında öyle bir koku çıkacak ki, değil senin bedava dağıttığın parfümler,
yolları gül suyuyla yıkasak, yine de o pis kokuları önleyemeyeceğiz.

Senin kokun da kokmaz olacak be Erzincanlı kardeş…

Sağlık ve başarı dileklerimle.
20 Ocak 2014

ÇARŞAMBA İĞNELERİ : KOMAN PAŞAM


ÇARŞAMBA İĞNELERİ

KOMAN PAŞAM

portresi_kucuk

 


Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

 

 

76 yaşında tutuklandı, Parkinson hastasıydı,

Mahkeme saldı, savcı tekrar tutuklattı,

Bir yıldan fazla içerde kaldı,

Çıktıktan sonra üç aydan çok dayanamadı,

Bakan Hüseyin Çelik, “Hesap veremeden gitti.” diye hayıflandı.

Sayın Komutanım ışıklar içinde yatsın,

İnsanlığı kinine ve dinine tutsak eden vicdansızlar utansın…

KIZILDERİLİ

AKP iktidarı, ABD’deki Kızılderililere su getirmek için 200 milyon lira yardım etti.

Vatandaşını da simit-çayla geçindirmekle övündü…

TOMA

AKP iktidarı bizim paramızla Tunus’a TOMA gönderdi.

Kinci ve dinci polisten de yollamazsa işe yaramaz…

TERBİYESİZ

AKP’li Zeyid Aslan Mecliste gene küfür etti.

Partisinin ve şahsının terbiye anlayışını teyit etti…

ÇOCUK

Org. Bilgin BALANLI, emekli generallere orduevi yasağını ilkel ve çocukça buldu.

Bırakın çocuklar eğlensin…

TERBİYESİZ

RTE’nin oğlu Bilal, “Meclis terbiyesizlik yeri değildir” mesajı yazdı.

O işi Bilal’e bırakın.

CÜCE

Başbakan’ın seçim propagandasına araç yaptığı Tekirdağ toplu dev eser açılışında
bir tek büyük yatırım yok.

Cücelerin dev algısı,vatandaşı kandırması…

İNSANLIK

Kuşadası’nda , “Polisler insan haklarına aykırı çalıştırılıyor” yazılı afişler asıldı.

İnsanlıktan anlayan polisler sonunda ortaya çıktı…

RÜŞVETÇİLER

Enişte, Sağlık Bakanlığına rüşvet verdiğini açıkladı.

Rüşveti suç sayacak, açıklamayı duyacak savcı kaldı mı?..

PALAVRA

RTE, “Açıklarsam yer yerinden oynar”, Enişte,” Açıklarsam hükümet yıkılır”

Atış serbest…

İNSANOĞLU

BDP’li Sırrı Sakık, oğlu teröristlerce öldürülen Oya Eronat’a “Acının keyfini yaşayan kadın” diyerek saldırdı.

İnsan mı, yaratık mı?..

EDEPSİZ

B. Arınç, bavulcu Baransu için, “Bu gazetecilik değil, edepsizlik” dedi.

Ucu AKP’ye değmeden önce öyle değildi…

MOLLA

RTE ve Davutoğlu’nun  344 kişinin katili Bangladeşli MOLLA’yı ipten alma çabası
sonuç vermedi.

İmam’ın nefesi Molla’ya yetmedi…

AÇICI

RTE, 2010’dan bu yana işletmede olan GAZİPAŞA Havalimanı’nı yeniden açtı.

Aç, ne açarsan aç,

Açılmış olsa da yine aç (Mevlana’nın sözü böyle miydi?)

ALİLER

Beşir Atalay Hatay’lıları, “Sadullah’ı emanet ettik ama bunun karşılığını 30 Mart günü almazsak, biz de Hatay’lılara söyleyeceğimizi o zaman söyleriz.” diyerek tehdit etti.

Emanet, ALİ DİBO

Emanetçi, ALİ KIRAN BAŞ KESEN tayfası…

UMUDUMUZ

RTE, Gezi Direnişi’ni hedef alarak, diktiği ağaca “MİLLİ İRADE FİDANI” adını verdi.

Fidandan umutluyuz…

EFENDİ

Kasımpaşalılar, Beşiktaş maçında tribüne “EFENDİLERİN SEMTİ” pankartı açtı.

Unutmuşlar, RTE de Kasımpaşalı …

SAHİP

Geziye katılıp tutuklananların ailelerine” Çocuklarınıza sahip çıkın” demişti.

Yolsuzluk suçlamasıyla tutuklu Barış’ın babası İçişleri sahip…

YÜREK

Çanakkale’de  duvara “Faşizme Ölüm” yazan 13 yaşındaki çocuğa savcı altı yıl hapis istedi.

Bakalım ülkeyi soyanlara yürekleri yetecek mi?…

PERİNÇEK

Doğu Perinçek İsviçre’ye karşı AİHM’ne açtığı soykırım davasını kazandı.

Ödülünü cezaevi olarak aldı…

YÜK

RTE, “Yük olmaya değil, yük almaya geliyoruz (AB’ne) “

Alın alın, vatandaşa yükleyeceksiniz nasılsa…

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE
(ÇARŞAMBA İĞNELERİ : KOMAN PAŞAM)