Kategori arşivi: e-kitaplar

İŞDE İSG e-kitabı : Dr. Mahmut YAMAN

Dostlar,

Emekçiler ve sevdalıları!
Dr. Mahmut Yaman dostum, geçtiğimiz günlerde telefonla arayarak bir muştu (müjde) verdi ve haklı sevincini, gururunu benimle paylaştı.
Bir kitap daha yazmıştı! Bu kez 500 sayfayı aşkındı, hani “tuğla gibi!” derler ya, işte öyle..
Daha başlangıçta şu not dikkati çekiyordu :

  • BU KİTAP, GEREKSİNİM DUYAN HERKESE İSG YAZILIMI PRUDENS’in
    CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI ARMAĞANIDIR

Hiç telif hakkı gündeme getirmeden!
Geçelim %100’e yakın önlenebilirliği, aralıklı denetim (periyodik kontrol) muayenelerinde
erken tanı da konamıyor, konmuyordu meslek hastalıklarına. Örtük bir meslek hastalıkları salgını yaşanıyordu dünyamızın sömürülen coğrafyalarında ve ülkemizde.
Tüketiliyordu emekçiler. 1/100’ü bile tanı al(a)mıyordu yakalandıkları meslek hastalıklarının.
Üstelik bu bağlamda işyerlerinde alınacak koruyucu – geliştirici önlemlerin akçalı bedeli
hiç de yüksek değildi, tersine yüksek düzeyde maliyet – etkin (cost – effective) idi
hem işletme ölçeğinde hem de ülkesel düzeyde (mikro ve makro ölçekte).

Benzer acı vurguları iş kazaları için de yapabiliriz. Olağan koruyucu – önleyici – geliştirici girişimlerle yine yüksek düzeyde maliyet – etkin olarak, %98 oranında sakınılması olanaklı
iş cinayetleri! Adlandırma (terminoloji) hiç abartılı görülmesin, ölçülü (makul) giderlerle
neredeyse %98’i önlenebilecek iş kazalarına neden “işçi cinayeti” denmesin ki!
Son iki onyılda (2003-2023) Türkiye’de 30 bini aşkın emekçi işçi cinayetlerine kurban verildi.
İSİG Meclisi’ne göre, son 20 yılda iş kazalarında (!) ölen işçi sayısı 31,131. Bu veriler, iş güvenliği önlemlerinin yetersiz olduğu ve emekçilerin güvensiz ve sağlıksız koşullarda çalışmak zorunda kaldıkları çalışma yaşamında karşılaştığımız acı (trajik) yitikleri yansıtıyor.
İş kazaları / iş cinayetleri en çok inşaat, tarım ve taşımacılık sektörlerinde olaylanmakta (meydana gelmekte). Bu yakıcı sorunu iyileştirmek amacıyla bilimsel ve yönetsel temelde
daha sıkı iş güvenliği – sağlığı / İSG önlemlerinin alınması ivedi ve zorunlu.

Bu kapkara tablo, artık sürdürülesi değil!
***

  • İş cinayetleri azalmıyor!
  • Meslek hastalıkları tanısı gerçekçi düzeye erişmekten çok uzak, saklı, gizli kalıyor.
  • Çocuk işçiliği ve kayıt dışı sığınmacı çalıştırma sömürüsü başta,
    İSG sorunları hızla büyüyor.

Bu dizeleri yazan biz de yeraltı maden işletmesi hekimliği dahil, kağıt ve çimento sektöründe yıllarca işyeri hekimliği yaptık. Tıp Fakültesinde öğretim üyesi olarak uzun yıllar lisans ve lisansüstü eğitim verdik. TTB’de (Türk Tabipleri Birliği) ve özel sektörde yıllarca İSG emekçilerinin sertifika eğitimlerinde eğitimci olarak görev aldık. Bilimsel yayınlar yaptık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, sendikalara destekler verdik.
Dr. Yaman ve alanın bilim emekçileri ile işbirliği içinde olduk.
***
Dr. Mahmut Yaman bir yandan çok nitelikli – çook özverili – tümüyle özgeci işyeri hekimliği emeğini sundu, bir yandan İSG politikası geliştirme süreçlerine ülkemiz düzeyinde katkı verdi. Bir yandan da İSG alanı için çok hünerli, işlevsel yazılımlar üretti, bilgisayar mühendisi olmamasına karşın!

  • 45 yıldır meslek yaşamı, hatta özel yaşamı, emekçinin sağlığı – güvenliği odaklı oldu.

Elinizdeki, daha doğrusu cep telefonu – bilgisayar ekranınıza PDF olarak bedelsiz indirebileceğiniz bu son göz nuru – alın teri ürün / e-kitap, artık “ustalıkolgunluk ürünü”.

Dr. Yaman, bana iki görev yükledi bu görkemli e-kitabı için :

1. Önsöz yazma (ve tüm kitabı gözden geçirme) onurunu verdi
2. Web sitemde yayınlamamı istedi.

İki göreve de yanıtımız doğallıkla “Baş üstüne!” idi.
***
e-kitabın kapağı aşağıda..522 sayfa
web sitemizde “e-kitaplar” ve “Hekim Saltık” kategorilerinden erişilebilir.
İndirmek için lütfen tıklayınız (5,2 MB)

İŞDE İSG e-Kitabı, Dr. Mahmut YAMAN, Temmuz 2024

Ülkemize, emekçilere yararlı olsun dileriz.
Saygın yazarı, emekçi dostu, 45 yıllık namuslu iş hekimliği alın terini akıtan dostum
Dr. Mahmut YAMAN‘ı tüm yüreğimle kutluyor, emeğini saygı ile selamlıyorum.

Lütfen okuyunuz, paylaşınız, lütfen uygulayınız..
Siz de birkaç tuğla koyunuz emekçilerin de sağlıklı – güvenli – üretken – onurlu – mutlu bir yaşam sürebilmeleri için..
Onların çocuklarının da “şeker yiyebilmesi” için (N. Hikmet ustadan ödünç).

Sevgi ve saygı ile. 16 Temmuz 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      X : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik

KİMYASAL SİLAHLAR GÖSTERİ KONTROL AJANLARI

Dostlar,

Türk Tabipleri Birliği (TTB) çok değerli bir çalışmaya imza attı :

  • KİMYASAL SİLAHLAR GÖSTERİ KONTROL AJANLARI

Önsözde şu dizeler yer alıyor :

TTB_logosu

  • “Tüm çabamız kendi çocuklarına biber gazı püskürtmeyen bir ülke ve gelecek içindir.
    Bu mütevazı çalışmanın bu yolda katkı sağlayacağını umuyoruz.”
     

    Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

 

“Gaz bombası” olarak tanımlanan 15’in üzerinde kimyasal içinde en yaygın kullanılan ajanlar; chlorobenzylidenemalononitrile (CS), chloroacetophenone (CN), chlorodihydrophenarsazine (DM) ve oleoresincapsicum (OC)’dur.

ABD ve Avrupa’da yaygın olarak kullanılan üç biçimi; CS, CN ve OC’dir.

Rapor, sorunun hukuksal boyutlarını da açıklıkla sergilemekte.

Kimyasal_Silahlar_Gosteri_Kontrol_Ajanlari_kapak

78 kaynakçaya dayalı 40 sayfalık özlü çalışmadan önemli bir bölüm :

  • Biber gazına maruz kalındığında gözler hızla ve bol suyla ya da %0.9’luk sodyum klorür ile en az 15 dakika süreyle yıkanarak kimyasal madde gözden uzaklaştırılmalı, daha sonra kornea epitelizasyonunu hızlandırıcı ve inflamasyonu kontrol altına alıcı tedavi uygulanmalıdır. Maruz kalan gözde kontakt lens var ise hemen uzaklaştırılmalıdır. İki kez temizlenen kontakt lensde bile OC kalıntısı görülebildiği için, bu lenslerin tekrar kullanımı önlenmelidir. Ağrı, şişlik, gözyaşı salgısında artış ve fotofobi hala devam ediyorsa bir göz hekimi konsültasyonu gereklidir. Göz bulguları için lokal anestezik pomatlar kullanılabilir. Gözde gerçekleşen hasarın derecesine
    bağlı olarak kornea epitelinin iyileşme süresi birkaç gün ile haftalar arasında değişebilir.” (syf. 22)
  • Olası gaz saldırısında gözler, burun, ağız gaz maskesiyle korunmalıdır.
    Biber gazına maruz kalınması durumunda en kısa zamanda
    ortamdan uzaklaşılmalıdır. Nefes ağızdan alınıp burundan verilmelidir.

Emek veren uzmanlık derneklerine ve meslektaşlarımıza, bu değerli çalışmayı eşgüdümleyerek uygun zamanlama ile kamuoyuna mal eden TTB yönetimine teşekkür ederiz..

Çalışmanın tümünü pdf olarak okumak için lütfen tıklayınız :

Kimyasal_Silahlar_Gosteri_Kontrol_Aanlari Kimyasal_Silahlar_Gosteri_Kontrol_Aanlari

Sevgi ve saygı ile.
27.7.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

 

Danıştay Cinayeti Bir Daha İşleniyor..

Danıştay Cinayeti Bir Daha İşleniyor

Cumhuriyet 03.12.2012

GÜNDEM
Mustafa Balbay


Silivri davalarının ana çerçevesi şöyle çizilebilir: Bir hükümet icraatı!

Bu anlamda kamuoyunun dikkatindeki davaların tümü planlanmış bir hedefin parçası. İddianamelerdeki suçlamaların büyük çoğunluğu, hiçbir sonuca ulaşmamış faaliyetlerden “üretilmiş”. Daha net ifadeyle, niyet okuma.

Kimi KCK sanıkları Ergenekon davasında tanık olarak dinlenmeye başlayınca,
KCK iddianamelerini de gözden geçirdim. Gördüm ki, o iddianamelerde de birazcık sağduyu sahibi bir insanın kabul edemeyeceği, “Bu kadarı da olmaz” diyeceği usulsüzlükler var. Hükümet önce, “Açılım yapıyoruz, özgürlükler genişliyor” demiş; sonra da “Bunlar özgürlük değil, suç” demiş, operasyon üzerine operasyon düzenlemiş.

Hukuku siyasal hedeflerin bir parçası haline getirince, ortada hukuk diye bir şey kalmıyor; uygulama şekli, kuralları sürekli değişen, ürkütücü, ne zaman kime zarar vereceği belli olmayan bir güç meydana geliyor.

***

Ergenekon davasının, kamuoyu, özellikle de hukukçular katında ayrıca önem kazanmasına neden olan başlıca unsur; Danıştay cinayeti.

Danıştay cinayetini ve bununla bağlantılı görülen Cumhuriyet’in bombalanması olayını ayırdığınızda, Ergenekon davasında gerçekleşmiş bir eylem kalmıyor. Bu nedenle Danıştay cinayetinin aydınlatılması çok büyük önem taşıyor.

Daha önce Ankara’da görülmüş ve karara bağlanmış olan bu dava, Ergenekon davası içinde yeniden görülmeye başlandı. Danıştay cinayetini Ergenekon’a bağlayan tek ama tek unsur bir sanığın ifadesi. Ankara’da görülen davada ömür boyu hapis cezası alan sanık Osman Yıldırım, Ergenekon savcılarına yeniden ifade veriyor, dava bu ifadeyle tümüyle yön değiştiriyor. O nedenle bu ifadenin sağlam, güvenilir olması gerekiyor. Ne var ki Yıldırım ifadesini en az 5 kez değiştiriyor. Yer teşhisi yapamıyor.

Ergenekon davasının Danıştay bölümünde aynı kişi hem gizli hem açık tanık, hem de sanık olarak yer alıyor. Gizli tanık açık kimliğiyle ifade vermek istediğini söylüyor. Mahkeme kabul ediyor ama gizli tanığın adının yazılmasını yasaklıyor.

Açık kimliğiyle ifade veren gizli tanık, kasım ayında dinlenirken daha farklı şeyler söylüyor.

Bütün bunlara karşın Danıştay cinayetini aydınlatmayıp, daha varlığı bile kanıtlanmamış bir terör örgütünün faaliyetidir demek, Danıştay cinayetini yargı eliyle bir kez daha işlemektir. Buna her şeyden önce hukukçuların dur demesi gerekir.
Süreç bugün kurgulandığı gibi işlerse Danıştay cinayeti aydınlatılmış olmayacak, cinayetin tetikçileri üzerinden bir hukuk kıyımı yaşanmış olacak.

***

Adalet Bakanlığı ise Silivri’de görülmekte olan davalardan daha ileri bir tutum içinde. Davaların birleştirilmesinde, iddianameler arasında özel köprüler kurulmasında mahkemeleri de geçmiş durumda.

Salt bu tablo bile hükümetin davalardaki belirleyici rolünü ortaya koymaya yetiyor.

Adalet Bakanlığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) giden Ergenekon sanıklarıyla ilgili savunmasında yine Danıştay cinayeti kadar vahim bir hukuk cinayeti işliyor.

Bakanlık, bu davaların ne kadar haklı olduğunu anlatmak için, önce kamuoyunca bilinen tüm operasyonları alt alta yazıyor, içine gazeteci Hrant Dink’ten rahip Santoro’ya kadar cinayetleri de koyuyor. Sonra şöyle devam ediyor:

“İşte bu sanık, yukarıda sıraladığımız olaylarla bağlantılı olarak yargılanmaktadır.”

AİHM yargıçları elbette böyle bir tablodan etkilenir, ayrıntılara ulaşması zorlaşır.

Kulağımıza, AİHM’nin, hükümetin bilgilendirmelerinden tatmin olmadığı, hatta ciddi ölçüde şüphe duyduğu, Türkiye’ye “hukuk güvenliği” en kötü ülke gözüyle baktığı haberleri geliyor.

Cinayetlerin en ağırı, hukuk eliyle işlenendir. Bunun, kamuoyunun gözü önünde açık olarak ve sistemli şekilde işlenmesinin ne anlama geldiğini tarif etmek istemiyoruz!

  • 13 Aralık’ta Ergenekon davasında 5 yıldır sürdürülen
    hukuksuz yargılamanın adı konacak.

Danıştay üyelerini, yargı mensuplarını, baroları, hukuk devleti ilkesini benimsemiş herkesi, Danıştay cinayetinin bir kez daha işlenmesi değil, bütün yönleriyle aydınlatılması için taraf olmaya, talepkâr olmaya çağırıyoruz.

=================================================

Dostlar,

Mustafa Balbay 3 yıla yakın zamandır tutsak..
Tüm kurgulu psikolojik çökertme çabalarına karşın ne denli serinkanlı değerlendirmeler yapıyor, hayranlık ve saygı ile izliyoruz.. Yazısının son paragrafını bir kez daha aşağıya alıyoruz :

  • Danıştay üyelerini, yargı mensuplarını, baroları, hukuk devleti ilkesini benimsemiş herkesi, Danıştay cinayetinin bir kez daha işlenmesi değil, bütün yönleriyle aydınlatılması için taraf olmaya, talepkâr olmaya çağırıyoruz.
Çağrıya uyacak ve 13 Aralık 2012 sabahı, Ergenekon davasının olası karar duruşmasını izlemek üzere Silivri’de olacağız..

Sevgi ve saygı ile.
3.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

ATATÜRK İLKELERİ ve İNKILAP TARİHİ 1-2, Kitap, Prof. Dr. Ahmet Mumcu

Dostlar,

Ülkemizin yetiştirdiği öenmli Devrim tarihi hocalarımızdan
Sn. Prof. Dr. Ahmet Mumcu’nun

ATATÜRK İLKELERİ ve İNKILAP TARİHİ

adlı 2 ciltlik değerli yapıtı pdf olarak paylaşılıyor.
Toplam 275 sayfalık bu değerli kaynağı sizlerle paylaşmak istedik.

Çok yararlı olacağını biliyoruz, lütfen okuyalım ve okutalım.
Özellikle çocuklarımza ve gençlerimize.

Sn. Prof. Dr. Ahmet Mumcu’ya şükranımız çok büyük..

Sevgi ve saygı ile.
İstanbul, 31.8.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Okumak için lütfen tıklar mısınız ?
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ I-II- Prof. Ahmet Mumcu