Türk Tabipleri Birliği (TTB) çok değerli bir çalışmaya imza attı :
KİMYASAL SİLAHLAR GÖSTERİ KONTROL AJANLARI
Önsözde şu dizeler yer alıyor :
“Tüm çabamız kendi çocuklarına biber gazı püskürtmeyen bir ülke ve gelecek içindir.
Bu mütevazı çalışmanın bu yolda katkı sağlayacağını umuyoruz.”
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
“Gaz bombası” olarak tanımlanan 15’in üzerinde kimyasal içinde en yaygın kullanılan ajanlar; chlorobenzylidenemalononitrile (CS), chloroacetophenone (CN), chlorodihydrophenarsazine (DM) ve oleoresincapsicum (OC)’dur.
ABD ve Avrupa’da yaygın olarak kullanılan üç biçimi; CS, CN ve OC’dir.
Rapor, sorunun hukuksal boyutlarını da açıklıkla sergilemekte.
78 kaynakçaya dayalı 40 sayfalık özlü çalışmadan önemli bir bölüm :
“Biber gazına maruz kalındığındagözler hızla ve bol suyla ya da %0.9’luk sodyum klorür ile en az 15 dakika süreyle yıkanarak kimyasal madde gözden uzaklaştırılmalı, daha sonra kornea epitelizasyonunu hızlandırıcı ve inflamasyonu kontrol altına alıcı tedavi uygulanmalıdır. Maruz kalan gözde kontakt lens var ise hemen uzaklaştırılmalıdır. İki kez temizlenen kontakt lensde bile OC kalıntısı görülebildiği için, bu lenslerin tekrar kullanımı önlenmelidir. Ağrı, şişlik, gözyaşı salgısında artış ve fotofobi hala devam ediyorsa bir göz hekimi konsültasyonu gereklidir. Göz bulguları için lokal anestezik pomatlar kullanılabilir. Gözde gerçekleşen hasarın derecesine
bağlı olarak kornea epitelinin iyileşme süresi birkaç gün ile haftalar arasında değişebilir.” (syf. 22)
Olası gaz saldırısında gözler, burun, ağız gaz maskesiyle korunmalıdır. Biber gazına maruz kalınması durumunda en kısa zamanda
ortamdan uzaklaşılmalıdır. Nefes ağızdan alınıp burundan verilmelidir.
Emek veren uzmanlık derneklerine ve meslektaşlarımıza, bu değerli çalışmayı eşgüdümleyerek uygun zamanlama ile kamuoyuna mal eden TTB yönetimine teşekkür ederiz..
Çalışmanın tümünü pdf olarak okumak için lütfen tıklayınız :
Hemen belirtelim ki, gözlere limon damlatmayı doğru bulmuyoruz.
Limon suyunda sitrik asit vardır ve bu kimyasal zayıf bir asittir.
Oysa beden sıvılarının pH’sı nötre çok yakın çok dar bir aralıktadır.
Göze, deriye, mukozalara bir kimyasal değinim (temas) olduğunda o maddenin asidik ya da bazik yapılı oluşuna bakarak tersi özellikte kimyasal kullanılarak
-düz mantıkla- nötralizasyon yapmak tıbbi hatadır (malpraktistir).
İlk kimyasalların olumsuz etkilerine, üstelik de zedelenmiş dokuda 2. kez yeni kimyasalla daha da çok ve kalıcı – öldürücü olabilecek zarar verilebilir.
Yapılabilecek, yapılması gereken; olanak ölçüsünde ortamdan hızla uzaklaşmak ve
tercihan bu sırada ya da ilk fırsatta gözleri bol suyla ve 15 dakika kadar yıkamaktır.
Bu sırada -ve sonrasında- özellikle kornealara bastırarak ovuşturma yapılmamalıdır.
Güneşli ve karlı havalarda uygun güneş gözlüğü takılarak fotofobiden korunulabilir.
Gözleri tümüyle kapayan yüzücü gözlüğü kullanmak işe yarar bir önlem olabilir.
Doğallıkla en insancıl ve sağlıklı – güvenli olanı ise, Kolluğun (Polis, Jandarma, özel güvenlik vd.) bu tür ciddi sakıncaları olabilecek yöntemleri harcıalem kullanmamasıdır.
Unutulmamalıdır ki;
Kolluk, İdare Hukuku bakımından orantılı güç kullanmak zorundadır:
3. Olayın durumuna göre en az dozdan başlanarak orantılı kullanılacaktır.
Bu kuralların dışına çıkmak, Kolluğu ve de sıralı Amirlerini yasal olarak zincirleme (müteselsil) sorumlu kılar. Yasa dışı buyruk verenler ve uygulayanlar ileride
polis ses kayıtlarından, güvenlik kameraları ve öbür görsel belgelerden
ortaya çıkarılabilir.
Zarar gören yurttaşlar, Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) yaptığı gibi,
sağlık raporlarıyla suç duyurusunda bulunabilir, ceza ve giderim (tazminat) davaları açabilirler. Dava dilekçesi içeriği, TBB davasındaki gibi olabilir.
İdarenin her türü işlem ve eylemi, hukuk devletinde Anayasa gereği yargı denetimine bağlıdır (md. 125). Bu bağlamda İdare, yurttaşlara ve çevreye verdiği zarar ziyanı gidermekle (tazmin etmekle) yükümlüdür. Yine İdare, neden olduğu zarar ve ziyanı tazmin ettikten sonra, buna neden olan “kusurlu” kamu görevlisine rücu etmek ve ödediği tazminatı kusuru ölçüsünde bu kişilerden (Kolluk!) istemek zorundadır.
Bir somut örnek olmak üzere;
Yasal gösteri hakkını kullanan yurttaşlardan öğretmen ve Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Sayın Veli Demir’in kırılan 3 kaburgasının ve içine düştüğü yaşamsal tehlikenin (iç kanama riski!) hesabını kim(ler) verecektir??
Niçin uygar Batı ülkelerinde toplumsal olaylarda göstericilerden çok daha fazla polis yaralanmaktadır??
Bu zulüm böyle sonsuza dek gitmez.. Pir Sultan‘ın yüzlerce yıl önce yazdığı ve
yüzlerce yıldır da hep doğrulandığı üzere;
Yürü bre Hızır Paşa Senin de çarkın kırılır Güvendiğin padişahın O da bir gün devrilir
Nemrut gibi Anka n’oldu Bir sinek havale oldu Davamız mahşere kaldı Yarın bu senden sorulur
Şah’ı sevmek suç mu bana Kem bildirdin beni Han’a Can için yalvarmam sana Şehinşah bana darılır
Hafid-i Pelgamber’im has Gel Yezid Hüseyn’imi kes Mansur’um beni dara as Ben ölünce il durulur
Ben Musa’yım sen Firavun İkrarsız Şeytan-ı lain Üçüncü ölmem bu hain Pir Sultan ölür, dirilir
*********************
Başbakan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat‘ı yakın süre önce bağrına basarak “Kardeşim – Biraderim Esat” diyordu. Hatta ortak Bakanlar Kurulu toplanıyor,
sınırların kaldırılmasından söz ediliyordu! BOP kapsamında balans ayarından sonra
birden bire “Kardeşim Esat”, “Kanlı diktatör Eset” (İngilizce söylenişi ile!) oluverdi?
Son olaylarda yurt genelinde kendi insanına kendi güvenlik güçleriyle böylesine
hukuk dışı ölçüsüz şiddet kullanarak Başbakan hangi sıfatları hak ediyor acaba??
TTB verileriyle 20’si ağır olmak üzere binlerce yaralı ne demektir?
Öğrenebildiğimiz kadarıyla en az 1 de ölüm vardır.
Daha önce de biber gazından ölen, ağır yaralanan ve engelli kalan
yurttaşlarımız olmuştu..
Bu sitede, 1 Mayıs 2013 günü biber gazı kapsülü ile kafası kırılan 16 yaşındaki Dilan vesilesiyle yazdığımız makalede suç duyurusunda da bulunmuştuk..
Cumhuriyetin savcıları görmediler mi, okumadılar mı??
(Dilan’ın Gaz Bombası ile Kırılan Kafası ve Demokrasi’nin Boğulması.. http://ahmetsaltik.net/dilanin-gaz-bombasi-ile-kirilan-kafasi-ve-demokrasinin-bogulmasi/)
Bu davranışlar İNSANLIĞA KARŞI SUÇTUR ve ZAMAN AŞIMI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR!
Herkese ama herkese anımsatmak isteriz..
Sonuç olarak :
Siyasal iktidar artık gidicidir.. Uzatmaları oynamaktadır.
Bu arada atılacak içtenlikli olmayan uzlaşıcı adımlara kanmamak gerekir.
Kışkırtmalara kapılmadan, örgütlü halk yığınlarına bilinçli önderlik yaşamsaldır.
İktidar keşke edebiyle çekilebilse, bu toplum çok da bağışlayıcıdır.