Aylık arşivler: Kasım 2012

Tutuklu tıp öğrencilerini bırakın, okusunlar..

Dostlar,

Ankara Tabip Odamız ve Türk Tabipleri Birliği’nin 6 aydır tutuklu 13 tıp ve sağlık bilimleri öğrencisi hakkında TBMM önünde yaptıkları basın açıklaması ve TBMM’ye sundukları, bizim de imza koyduğumuz 1488 imzalı dilekçe hakkında web sitelerinde yer verdikleri haberi paylaşmak istiyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==============================================

Değerli Meslektaşımız,

Ankara Tabip Odası olarak, öğrencilerimiz için başlattığımız
Bırakın. Okusunlar” kampanyasına imzasıyla katkı veren tüm üyelerimize
içten te
şekkürlerimizi sunarız.

Konuyla ilgili haber ve fotoğraflar için tıklayınız.

Tutuklu 13 tıp ve sağlık öğrencisinin tutuksuz yargılanması ve eğitimlerinden daha fazla geri kalmaması amacıyla “Bırakın. Okusunlar.” sloganıyla başlatılan kampanyada toplanan imzalar Ankara Tabip Odası tarafından 28 Kasım’da TBMM Başkanlığı’na teslim edildi.

ATO Yönetim Kurulu ve TTB Merkez Konseyi temsilcileri, Meclis Başkanlığına hitaben yazılan ve öğrencilerin tutuksuz yargılanması için gerekli düzenlemelerin yapılması talebinde bulunulan dilekçe ile birlikte toplam 1488 imzayı TBMM Başkanlığı, Meclis Grup Başkanlıkları ve Adalet Komisyonu Başkanlığına iletmek üzere TBMM Dikmen Kapısı önünde bir araya geldi. ATO Başkanı Dr. Özden Şener, Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. Selçuk Atalay ve Dr. Ebru Basa’nın yer aldığı basın açıklamasına
TTB Genel Sekreteri Dr. Bayazıt İlhan, TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Pelin Yargıç,
Dr. Feride Aksu Tanık, SES Ankara Şube Başkanı İbrahim Kara ve SES Genel Merkez Yöneticisi Hasan Kaldık katıldı.

Meclis’e girmeden önce kısa bir konuşma yapan ATO Başkanı Dr. Özden Şener yaklaşık altı aydır parmaklıklar ardında özgürlüklerine kavuşacakları günü bekleyen
13 tıp ve sağlık öğrencisinin toplumun sağlık hakkı ve temel insan hak ve hürriyetleri için hassasiyet gösterdiklerini belirtti. Türkiye’de kimsenin sağlık hakkı veya temel insan haklarını savundukları için yargılanmamasını dilediklerini aktaran Şener, bu öğrencilerin bir eğitim metodu olan “komite”den bahsetmek gibi gerekçelerle yargılanmalarının kamuoyunda buruk tebessümlere yol açtığını söyledi.

İlk duruşma 05 Aralık’ta

İlk duruşmaları 05 Aralık’ta görülecek olan öğrencilerin mahkeme tarafından
serbest bırakılmalarını ve tutuksuz yargılanmalarını beklediklerini ifade eden
ATO Başkanı, bu amaçla yaklaşık üç ay önce başlattıkları imza kampanyasına hekimler, sağlık çalışanları, tıp ve sağlık öğrencileri, her meslekten yurttaşlar, işsizler olmak üzere
pek çok kesimden destek geldiğini duyurdu. Şener, “Çok temel, çok açık bir şey
talep ediyoruz: Bırakın okusunlar. Yargılayacaksanız tutuksuz yargılayın.
Yasal düzenleme gerekiyorsa yasaları değiştirin. Bu, sizin elinizde.” diye konuştu.

Latin Amerika’dan destek

Tutuklu tıp ve sağlık öğrencilerine Latin Amerika’daki hekimlerden de destek geldiğini aktaran Şener, XII. Latin Amerika Sosyal Tıp ve Toplum Sağlığı Kongresi’nde
Dr. Feride Aksu Tanık tarafından konunun gündeme getirilmesinin ardından
pek çok ülkeden 200’e yakın hekimin, öğrencilerin derhal serbest bırakılmaları için
imza gönderdiklerini anlattı.

Fransız rektörden örnek davranış

Benzeri bir hassasiyeti bu öğrencilerin okudukları Hacettepe, Gazi ve Ankara üniversiteleri rektörlerinden de beklediklerinin altını çizen Şener, Fransa’daki Lyon 2 Üniversitesi Rektörü Jean Luc Mayaud’un, Erasmus programıyla geldiği Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde okumaktayken tutuklanan öğrencisi Sevil Sevimli’ye verdiği desteği örnek gösterdi. Yurt dışına çıkış yasağı konan hem Türk hem Fransız vatandaşı Sevil Sevimli’nin Bursa’daki duruşmasını izlemeye gelen Rektör’ün “Yirmi yaşında biri bazen dünyayı değiştirmek isteyebilir. Sevil dönemezse sınavlarına giremeyecek,
bu senesini kaybetti.” şeklindeki sözlerinden alıntı yapan Şener, “Bizim öğrencilerimiz de bu seneyi kaybettiler. Bu çocuklar doktor olacak, sonra siz onlara güvenip yüzbinlerce yurttaşın sağlığını emanet edeceksiniz ama bugün güvenemiyorsunuz. Bu çocukları bırakın, okusunlar.” diye konuştu.

Okul forması eşitliktir.. ve çağrışımlarımız..

 

Teşekkürler Sayın Hüseyin Öner Taşçı..
Bir küçük düzeltme : Henüz yasa değil “yönetmelik” değişikliği ile bu işlem yapıldı.
Yönetmelik Danıştay’dan dönerse, ne yazık ki, adına “TBMM” denen AKP onay organına dönüştürülmüş yasama organından bir torba yasa içine gizlenerek
ya da uyarsa bir Yasa Gücünde Kararname (Kanun Hükmünde Kararname) ile direnilecektir. Bu aşamada Çankaya Noterliğinin hiç sorun çıkarmayacağı bilinmektedir. Bu metin eğer CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürülürse,
Yeni Anayasa Mahkemesi’nin de Başbakan RT Erdoğan hazretlerini üzecek
hiçbir eyleminin ol(a)mayacağı çok iyi bilinmektedir, bilinmelidir.
Milli (?) Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, AKP’nin en militan aktörlerinden biri,
belki de başta gelenidir. Son (61.) AKP hükümetinde Milli (?) Eğitim Bakanı olduktan sonra son derece köktenci adımlar atmıştır ve atmaktadır.
Başbakanlık Müsteşarlığından bu yana 10 yılda muazzam bir icraat..
Siyasal tarihçiler Ömer Dinçer için çok sayfa ayıracak anlaşılan…
Milli (!) Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 19-21 Mayıs 1995’te Sivas’ta yapılan
21. Yüzyıla Girerken Dünya ve Türkiye Gündeminde İslam” konulu toplantıda
ne demişti ?
  • “…Yine başlangıçta kurulurken ortaya atılan cumhuriyet ilkesinin zayıfladığını ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Halk için ve halk adına yönetim diye tarif edilen cumhuriyet kavramının aslında  bizim için çok fazla bir mâna ifade etmediğini söylememiz de mümkündür. Türkiye’de cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerine islam ile bütünleşmenin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. 
  • Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin, laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini
    daha ademi merkezî, daha müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu
    ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum.” 
Evet, Ömer bey, bu sözlerden sonra 17 yıl geçti.. Sabrettiniz ve gücü ele geçirdiniz.
Ne diyordunuz ?
  • “… artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum..”  
Gazanız mübarek olsun..

İcraatınız hayırlara versile olsun.. dieyelim..
Ve de sonu hayırlı olsun !?

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

SESSİZ ÇIĞLIK Eylemine Çağrı..

Değerli Dostlarımız,

Bundan önceki haftalarda yanımızda olan, bize destek veren herkese
çok teşekkür ediyoruz.
1 Aralık 2012 Cumartesi günü SESSİZ ÇIĞLIK Eylemi Ankara Sakarya Caddesinde Taş Ankara Heykeli’nin altında saat 13.00-14.00 arasında yapılmaya devam edecektir.
Bu hafta ADD Genel Başkanı Sayın Tansel ÇÖLAŞAN bizimle birlikte olarak
eyleme destek verecektir.
Tüm dostlarımızı yakınları ve Türk Bayraklarıyla birlikte bekliyoruz.

Sevgiler, saygılar. 
Ümit GÖNÜLDAŞ

NOT 1 : 24 Kasım haftasına ait fotoğraflar ektedir. 
NOT 2 : Ayrıca eş-zamanlı olarak İstanbul’da Beşiktaş Özgürlük Anıtı önü, İzmir’de Kıbrıs Şehitleri Caddesi ve Gölcük’te de Anıtpark’ta
SESSİZ ÇIĞLIK Eylemi yapılacaktır.
Dostlar,
* Adil yargılama istiyoruz.. diyorlar..
* Sahte CD’leri kim üretti?? Diye soruyorlar..
Bu eylemleri desteklememek olanaklı mı??
1 Aralık 2012 Cumartesi günü 13:00 – 14:00 arasında 1 saatimizi bu meşru eyleme ayırmalıyız.
SESSİZ ÇIĞLIK Eylemine omuz vermeliyiz....

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

AYDINLIK Gazetesi 28 Kasım 2012 tarihli sayısı

Dostlar;

AYDINLIK tarihe not düşüyor :

* Ergenekon davasında “Deliller kenara, karara gidiyorlar..
* Esrarengiz anlaşma; Patriot yalanları dökülüyor..
Biz de merak ediyoruz :

  • AKP sözcüsü Hüseyin Çelik mi yalan söylüyor,
    NATO Genel  
    Sekreteri Rasmussen mi?
  • İkisi de, patriot füzesavar sistemlerinin anahtarının kendisinde olduğunu
    savlıyor (iddia ediyor)..

* 31 Mart Taksim’de hortluyor..
* Türban ve markayla büyüyecekler (ilköğretim ve lise öğrencileri)
* KKK Org. Kıvrıkoğlu Silivri’yi ziyaret etti.. Ne iyi etmiş.. Çoook de geç değil mi?

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Musa Kart karikatürü; Cumhuriyet 28Kasım 2012

Musa Kart, Cumhuriyet, 28.11.12

Başbakan RT Erdoğan, İspanya’dan Muhteşem Yüzyıl dizisine salvolar yolluyor..
Biz de ekleyelim : Milli Eğitim’in türbanı ilkokullara sokan yönetmeliğini de savundu
taa İspanya’dan..

Hazret İspanya’yı Türkiye’nin bir eyaleti, Türkiye toprağı olarak mı görüyor acaba??

Teşekkürler, usta çizer Musa Kart..

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Cumhuriyet gazetesi 28 Kasım 2012 tarihli sayısı ön kapağı ve yorumlar…


Dostlar
,

Cumhuriyet gazetesi 28 Kasım 2012 tarihli sayısının kapağını paylaşıyoruz..

* Ergenekon’da sona doğru..

Eh artık daha fazla uzatma olanağı kalmadı..
Balyoz’da kararlar verildi, aylardır hala gerekçe ortada yok.. Temyize gidilemiyor..
Yüzbinlerce sayfa iddia ve belge denen bilirkişi raporlarıyla çürütülmüş kağıtlar..
Sanıkların tanıkları dinlenmemiş.. Duruşmalardan men edilmişler..
Hatta sanık avukatları duruşmalardan men edilmişler..
Savcı 13 Aralık’ta esas hakkında görüş bildirecek ve kafalardaki hüküm açıklanacak..
Sanıklara, haklarındaki binlerce sayfa iddia için yalnızca ve yalnızca 15’er dakika savunma süresi verilecek..

AKP’nin zamanı daralıyor.. Bunun farkında.. Darbeler hızlandı.
Ama korkunun ecele yararı yok.
AKP ecirinin faturasını ödeyecek.

*******************

Milli Eğitim’in giysi yönetmeliği..
Söylemiş, yazmıştık, TÜRBAN İLKOKULLARA İNER.. diye..
Ödünün sonu yok..
Kılıçdaroğlu kına yakabilir ellerine. Kapanmış bir sayfayı açtı.
Durdur durdurabilirsen..
Oysa tüm yasal yollar tüketilmiş ve Türbanın bir insan hakkı olmadığı,
kamusal alanda kullanılamayacağı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi – AİHM kararlarıyla kesinleşmişti. AİHM kararları temyiz edilmiş, Büyük Daire itirazları reddederek kararı kesinleştirmişti.

Umarız Danıştay’dan yönetmelik döner, AKP de işi yasalaştırmaz..

Sağduyulu AKP’lileri bir kez daha göreve çağırıyoruz..
Bu çoook tehlikeli sürüklenişe dur demeliler..
Bu hepimizin hayrına olacak..
İç barış çok tehlikeli biçimde bozuluyor.
Erdoğan’ı frenlemeliler.. Ülke İslami diktatörlüğe, yeşil faşizme hızla savruluyor.
Yarın geç olabilir..

Sevgi ve saygı ile.
28.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

BÖLÜNMEYE ve KÜRT BAĞIMSIZLIĞINA GİDEN YOL HARİTASI ve STRATEJİSİ İÇİN ÖNSÖZ

Dostlar,

İzmir’den Sayın Hikmet Yavaş’ın,

  • BÖLÜNMEYE ve KÜRT BAĞIMSIZLIĞINA GİDEN YOL HARİTASI ve STRATEJİSİ İÇİN ÖNSÖZ

başlıklı bir çalışması bize ulaştı. pdf formatındaki 42 sayfalık kapsamlı dosyanın
özenle irdelenmesi gerekiyor.

  • Bu harita ABD Silahlı Kuvvetler Dergisinin (US ARMED FORCES JOURNAL)  Haziran 2006 sayısından alınmıştır.
  • Bu haritaya iyi bakın. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgesinin koparılarak, bağımsız bir Kürt Devleti kurulacağını belgelemektedir. Bu projenin adı
    “Büyük Ortadoğu Projesi” dir. “Arap Baharı” adı altında uygulamaya sokulmuştur.

Türkiye’nin birlik ve beraberliğini istiyorsanız, evlatlarınızın ve torunlarınızın geleceğini düşünüyorsanız, Türkiye’yi bölüp parçalamayı amaçlayan bu haritayı unutmayın ve unutturmayın.

………………………….

Sayın Hikmet Yavaş şöyle bağlıyor dosyasını :

SON SÖZ              : Türk halkı artık gözünü açmalı okuduklarına ve dinlediklerine körü körüne inanmamalıdır. Daima sorgulamalıdır. Bizi aptal yerine koymaya çalışanlara izin vermemelidir. Temelleri dinamitlenmiş bir Cumhuriyetin, çeşitli kamplara bölünmüş bir milletin ve yıpranmış
bir ordunun kimlerin işine yarayacağını düşünmelidir. Bizi aldatmaya çalışanlara,
ŞİDDETE BAŞVURMADAN HUKUK KURALLARI ÇERÇEVESİNDE
mutlaka tepkini göstermelidir. Haksızlığa, hukuksuzluğa, hırsızlığa, hortumculuğa,
din üzerinden çıkar sağlamaya çalışanlara, psikolojik harbin piyonlarına,
sessiz kalmamalı ve alkış tutmamalıdır.

ABD eski Dışişleri Bakanlarından Henry KISSINGER; “Birleşik Devletlerin
dış politikasını yalnızca seçmene değil, gelecek nesillere de borçlu olduğumuz şeyler açısından yönetmeye çalışıyoruz” diyor. (74)

Şimdi soru şu; “Acaba Türk siyasileri, Türkiye’nin iç ve dış politikasını sadece seçmene değil, gelecek nesillere de borçlu olduğumuz şeyler açısından yönetmeye çalışıyorlar mı?” Bu sorunun cevabını, bu ülkeyi yönetmeye talip olmuş siyasilerimiz, aydınlarımız ve Türk halkı araştırmalı ve sorgulamalıdır.

KNC (Kurdish National Congress) gibi Kürt Kuruluşlarının yapmaya çalıştıklarına kızmamalıyız. Aksine saygı duymalıyız. Hiç olmazsa adamlar etnik kimliklerini saklamadan mertçe ortaya çıkıyor, yaptıklarını ve yapacaklarını açıkça söylüyorlar. Bunda kokulacak veya kızılacak hiçbir şey yoktur. Çünkü hiçbir organizasyon, dünyanın süper gücü de olsa, içinizi karıştıracak ve içinizden sizi arkadan hançerleyecek işbirlikçileri yoksa hiçbir şey yapamazlar. Esas korkulacak olanlar, kendilerini gizleyerek Türk kimliği arkasına sığınıp el cep ilişkileri nedeniyle kendilerini satmış olanlardır. Demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi her T.C. vatandaşının hakkı olan
yüce insani değerler arkasına gizlenenlerin yüzsüzlükleri mide bulandırıyor.

Onların;
“Gözleri vardır görmez,
ağızları vardır doğruyu söylemez,
kulakları vardır duymaz,
mideleri vardır doymaz.”

Saygılarımla.

Hikmet YAVAŞ (İZMİR)
hikmetyavas@gmail.com
http://hikmetyavas.wordpress.com/

Not: Sayın okuyucuların, http://hikmetyavas.wordpress.com/ adresinde yayınlanmış olan aşağıdaki yazıları da okuyup, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu daha derinliğine değerlendirmeleri önerilir.

a. Delilleriyle Birlikte Gerçek Darbe Planını Açıklıyorum.
b. Damarlarında Şeytan Dolaşıyor.
c. Türk Halkını Tarihe Tanıklık Etmeye Ve İçimizdeki Hainleri Tanımaya Çağırıyorum.

===============================================================

Bu kapsamlı raporu okumak için lütfen tıklar mısınız??

Bolunmeye_ve_Kurt_Bagismizligina_Giden_Yol_Haritasi_Kasim_2012
Sevgi ve saygı ile.
28.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

SİVİL KEMALİZM..


Dostlar
,

Sayın Prof.Dr.Anıl Çeçen‘in

“SİVİL KEMALİZM” 

başlıklı yazısını (8 sayfa) uzunluğu nedeniyle pdf olarak sunuyoruz.

Anıl hoca uzun makalesine şöyle başlıyor :

  • Türkiye  Cumhuriyeti  21. yüzyılın içlerine doğru adım atarken,
    önemli gelişmeler ve değişiklikler ile karşı karşıya kalmakta ve ortaya çıkan yeni koşullara uyum sağlayarak  yoluna devam etmeğe çalışmaktadır.
    20. yüzyılın dünya haritasına kazandırmış olduğu Türk ulus devleti, 1. Dünya Savaşı sonrasında tarih sahnesine çıkarken, o dönemin koşullarına göre
    bir süreç yaşamış ve o günün koşulları doğrultusunda bir siyasal yapılanma içine girebilmiştir. 1. Dünya Savaşı sonrasının koşullarında bir ulus devlet olarak kurulabilmiş olan Türk Devleti, ulus devletler çağında gelişerek yaşamış ama, küreselleşme dönemine geçilmesiyle birlikte, öbür ulus devletler gibi
    yeni ortaya çıkan birçok sorunla uğraşmak zorunda kalmıştır.
Ve kapsamlı irdeleme aşağıdaki paragrafla bağlanıyor.

  • “Sivil Kemalizm, Türkiye Cumhuriyetinin birçok sorundan kurtulmasını sağlayacak, Atatürk’ün devlet modelini Türk ve İslam dünyası için model bir devlet olarak daha da etkin bir düzeyde geliştirecektir. 
  • Bütün Atatürkçü, cumhuriyetçi, ulusalcı kesimler güçlü bir sivil Kemalizm için seferber olabilmelidirler. (14.11.12)

Okumak için lütfen erişkeyi (linki) tıklar mısınız ??

ANKARA_KALESİ_156_Sivil_Kemalizm_Anil_Cecen

Sevgi ve saygı ile.
28.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

TERÖRİST İSRAİL DEVLETİ’NİN DOSTLARI

Dostlar,

Sayın Yılmaz Dikbaş’ın arşivinden, arşivimizden

“TERÖRİST İSRAİL DEVLETİ’NİN DOSTLARI

başlıklı yazısını paylaşmak istiyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
28.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================================================

Yılmaz Dikbaş

TERÖRİST İSRAİL DEVLETİ’NİN DOSTLARI

1948’de Siyonistler, İngiltere’nin öncülüğünde ve ABD’nin büyük desteğiyle Filistin topraklarında İsrail devletini kurdular. Daha önce o topraklarda öyle bir devlet yoktu.
20. yüzyılın tartışmasız en büyük bilim adamı, Yahudi asıllı Albert Einstein,
Siyonist liderleri ‘terörist’ olarak damgaladı.

23 Şubat 1996 tarihi, Türk Dış Politikası’nda bir dönüm noktası oldu. Türkiye ile İsrail arasında, “Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması” imzalandı. Bu anlaşmayı İsrail’de, dönemin 2. Genelkurmay Başkanı Çevik Bir imzaladı. Bu anlaşma, T.B.M.M’ de konuşulmadı.
Bu anlaşma, T.B.M.M’ de tartışılmadı. Bu anlaşma, T.B.M.M’ de oylanmadı.
Bu anlaşma, T.B.M.M’ de onaylanmadı. Adı “Askeri Eğitim İşbirliği” olan bu anlaşma, aslında çok geniş kapsamlıydı. Birkaç soru önergesi veren olduysa da, milletvekilleri
bu anlaşmanın içeriğini öğrenemediler. Dönemin Milli Savunma Bakanı Turhan Taylan, yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Bu anlaşma ‘Gizli, gizlilik dereceli’ bir Anlaşma olup, Devletin emniyeti ve siyasi çıkarları, Gizli kalmasını gerektiren bir husustur.”

Teröristlerin kurduğu Siyonist İsrail devleti ile, dönemin 2. Genelkurmay Başkanı Çevik Bir, ‘Gizli’ bir askeri anlaşma imzalamıştı. Anlaşma o kadar gizliydi ki, TBMM bile bilgilendirilmemiş, milletvekillerinin haberi olmamıştı! Cumhuriyet tarihimizde o güne kadar bir benzeri görülmemiş bu ihanet yaşanırken, devletin tepesi şöyle oluşmaktaydı:

Cumhurbaşkanı: Süleyman Demirel Başbakan : Tansu Çiller Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı : Deniz Baykal Genelkurmay Başkanı : İsmail Hakkı Karadayı

Bu sorumluların tümü birden, anayasanın çiğnenmesine, vatana ve ulusa ihanete
sessiz kalarak onay verdiler. Genelkurmay 2. Başkanı Org. Çevik Bir’in İsrail’de imzaladığı ‘Gizli’ anlaşma sonucu şunlar oldu:

• Türkiye, Orta Doğu’da yansızlığını yitirdi. 
• Araplara karşı, İsrail’den yana oldu. Arap ülkelerinin saygı ve güvenini yitirdi. 
• Türkiye, Orta Doğu’da, Siyonist İsrail devletinin şemsiyesi altına girdi. 
• Türkiye, komşusu İran’ı da karşısına aldı.

27 Aralık 2008 tarihinde terörist İsrail devleti, yeniden Filistinli Müslüman Araplara karşı vahşi bir saldırıya geçti. Bu barbarca saldırıyı, sözde uygar ABD ve Avrupa sadece izlemekle kalmadı, destekledi de. Peki, bu kanlı vahşet şiddetini giderek artırırken bizim T.B.M.M.’de durum nedir? 550 milletvekilinin en az 302’si, terörist Siyonist İsrail devletinin dostudur! Peki, kim bunlar? Listeyi gizliyorlar! İnternette T.B.M.M. sitesine girin (www.tmbb.gov.tr). Dostluk Grupları’nı tıklayın: Oman Dostluk Grubu, Pakistan Dostluk Grubu, Bosna-Hersek Dostluk Grubu… Peki, İsrail Dostluk Grubu nerede? Yok! Gizli! Nedense, terörist devlet İsrail ile olan tüm ilişkiler hep ‘Gizli’! Elimizdeki bilgilere göre, terörist İsrail devletinin dostu bazı milletvekilleri şunlar:

CHP: Onur Öymen, Kemal Kılıçtaroğlu, Yılmaz Ateş, Cevdet Selvi, Mehmet Sevigen, Kemal Anadol, Şahin Mengü, Nesrin Baytok, Atilla Emek… MHP: Mehmet Şandır, Osman Çakır, Süleyman Turhan Çirkin. (tamamı 41 kişi). AKP: Prof. Dr. Vahit Kirişçi, Nursuna Memecan, Muharrem Selamoğlu, Yusuf Ziya İrbeç, Mevlüt Çavuşoğlu, Egemen Bağış, Abdülkadir Emin Önen, Ali Rıza Alaboyun, Aşkın Asan, Yılmaz Helvacıoğlu, Cüneyt Yüksel, Mustafa Ünal, Hüseyin Tuğcu…

Peki, ya medya? Medyada köşe başlarını tutanlar sadece ABD uşakları ve AB Mandacıları değil! Çok sayıda, terörist devlet İsrail yanlısı da bulunmaktadır. İşte birkaçı: Güneri Civaoğlu, Mehmet Y. Yılmaz, Ali Sirmen, Emre Kongar, Mehmet Barlas, Güngör Mengi, Türker Alkan, Oral Çalışlar, Cengiz Çandar, Murat Yetkin…

26 Şubat 1996 tarihinde İsrail’de, dönemin 2. Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Çevik Bir’in, Siyonist İsrail devleti ile yaptığı ‘Gizli’ anlaşmanın bizi bugün getirdiği yer,
işte burasıdır! Bu yazıyı, Antalyalı şair dostum Ahmet Turan Kul’un bir dörtlüğüyle bitirmek zorundayım :

  • Tutuşursam ben omuzlarımdan tutuşurum 
    Çünkü beni hep apoletlerim yaktı 
    En çok da bu yüzden belki 
    Mustafa Kemal apoletlerini Erzurum kongresinde bıraktı

Yılmaz Dikbaş
6 Ocak 2009
dikbas@kalinka.com.tr
www.kalinka.com.tr

Anılar Irmağının Kıyısında

 

Anılar Irmağının Kıyısında1/

kavaklar ışıldardı batıya karşı 
küskün dağlar gülkurusu 
yazılar kızıltılı 
öyle çetin öyle hırçın bir çağdı ki öyle o 
sevmek yangın uğultusu 
sevilmemek yangındı 

kavakların arkasında bir evdi 
mor patiska perdeleri oyalı 
gözalıcı kumrallığı akşamüstleri 
eşsiz bir çağlayandı 
ayrılmazdı pencereden bütün bir yaz 
aradığı o şehzâde kimbilir kimdi 

hem severdik o çiçeği delicesine 
hem de sevmez görünürdük 
çocukluk işte 
kapışmamız sanki bir başka nedendendi 
yoksulluk dağ başında yalınayak keloğlan 
varsıllıksa subaşında bir devdi 

2/ 

yuvasız bir atmacaydı sevmek belki de 
döner ha dönerdi de taa yukarlarda 
konamazdı biryerlere 
amaçsız bir yolculuktu sevmek 
bir sürekli kaçmaktı kendi kanatlarından 
gidip gidip dönmekti hep aynı yere 

topu bulutlara tepmekti sevmek 
çıplak atı deliduman sürmekti yazılarda 
ağaçların tepesine çıkıp inmekti sevmek 
kovalarla şarap içip o dinginlikte 
tabanca yumruk bıçak 
düğünlerde kıyasıya halay çekmekti sevmek 

3/ 

ben miydim topa vuran 
vururcana yoksulluğun başına 
top çıkardı yıldızlara 
bütün gözler yıldızlara 
kız bakardı yıldızlara 
saçları sular gibi 
akardı pencereden 

ben miydim çıplak atı 
koşturan deliduman 
at giderdi çevrenlere 
bütün gözler çevrenlere 
kız bakardı çevrenlere 
masallar çevrenlere 
saçları sular gibi 
akardı pencereden 

4/ 

duruyor daha orda 
gün batarken daha orda 
kavaklar daha orda 
duruyor daha orda 
o sevmek daha orda 
teptiğim top bulutlarda 
sürdüğüm at bulutlarda 
yüzdüğüm çay bulutlarda 
kavgalarım özlemlerim 
dönmedi 
daha orda  nerde? 
bulutlar nerde? 

o kız artık yok orda 
o saçları çağlayanlı 
o gözleri kuşlarlı 
o kız artık yok orda 
yok orda o çocuklar 
yok orda o kavgalar 
o kıskançlık yok orda 
o gizlemek yok orda 
varsam baksam o bahçe 
varsam baksam o akşam 
o bahçe de yok orda 
o akşam da yok orda 

ya ben nerelerdeyim 
ya ordaki ben nerde?

 

Hasan Hüseyin Korkmazgil