Aylık arşivler: Kasım 2012

Cumhuriyet gazetesi 30 Kasım 2012 tarihli sayısı ve yorumlarımız..


Dostlar
.

Cumhuriyet gazetesi 30 Kasım 2012 tarihli sayısı ve yorumlarımız..

* BDP’li vekillere dönük fezlekede Köşk – RT Erdoğan çatlağı..

* Doğan Kuban’ın “Batı Uygarlığının Kiri” yazısı.. (sitemizde ayrıca yer vereceğiz..)

* Tarımda muhteşem çöküş ve dışa bağımlılık.. 

* Hukukun üstünlüğü raporu.. Adalet yerde sürünüyor..
Bu raporu da kapsamlı paylaşacağız..

* Filistin’e BM’de göstermelik statü.. Züğürt tesellisi ne acı ki..

* CHP bula bula okullardaki giyim yönetmeliğinde kolsuz giyme yasağına itiraz etti..

Sevgi ve saygı ile.
30.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

Büyükşehir Belediyesi Yasası için Cumurbaşkanına Veto Çağrısı


Dostlar
,

13 İlde Büyükşehir Belediyesi Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun“, kısaca “6306 Sayılı Dönüşüm Yasası” TBMM’de AKP oylarıyla kabul edildi. Halen Cumhurbaşkanı’nın incelemesinde.

Ankara Barosu, konuyla ilgili bir açıklama yaparak, Anayasa’da yeri olmayan
bu yasanın bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ye gönderilmesinin ve tüm tarafların diyalog ve uzlaşmasına daynamasının uygun olacağını belirtti.

Bu son derece önemli metni paylaşalım..

Sevgi ve saygı ile.
30.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=================================================

Ankara Baro’sundan 12 Maddelik Uyarı

ankara barosu

1. TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunulan 6 maddelik Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin teşkilat şeması ve idare şekli esastan değiştirilmektedir.

2. Kanun, Türkiye’nin bir kısım maddelerine çekince koyarak imzaladığı
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın 5’inci maddesinde belirtilen
“Yerel yönetimlerin sınırlarında, mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden danışılmadan bir değişiklik yapılamaz.” hükmüne aykırı olarak çıkartılmıştır.3. Kanunun amacı kamu hizmetlerinde etkinlik ve verimlilik ile demokrasinin ve katılımın sağlanması olarak gösterilmektedir. Kanunla, yerel yönetimlerin ortadan kaldırıldığı ve merkezi idarenin güçlendirildiği izlenimi verilse de, oluşturulan Büyükşehir Belediyelerinin sınırlarının il sınırları olarak belirlenmesi ve yetkilerinin arttırılması, il özel idarelerinin ortadan kaldırılması, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi adı altında yeni bir idari yönetim biriminin kurulması ile Anayasa’da öngörülmeyen bir yönetim modeli yaratılmaktadır. Bu hali ile merkezi yönetimin parçalandığı ve bölgesel merkezi yönetimlerin oluştuğunu söylemek mümkündür.

4. Halkın doğrudan hizmet almasını esas alan hizmette halka yakınlık yani
yerinden yönetim ilkesi de bu Kanun ile göz ardı edilmektedir.
Büyükşehir sınırlarının il sınırlarına genişletilmesi ile coğrafik açıdan oldukça büyük km2 alanlara yayılmış kimi illerde, merkezden hizmetin halka yayılmasında,
mahalle haline dönüşen sınır köylerine hizmetin götürülmesinde güçlüklerle karşılaşılacağına kuşku bulunmamaktadır.

5. Kanun incelendiğinde, kamu hizmeti niteliğindeki asli ve sürekli görevlerin artık kamu hukuku ilkeleri ile değil özel hukuk hükümleri doğrultusunda
özel sözleşmeli personel eliyle yapılabileceği
hükme bağlanmıştır.
Bu bakımdan, kamu hizmetlerinin nasıl yürütüleceğini düzenleyen Anayasa’nın
128’inci maddesine de aykırılığı söz konusudur.

6. Kanun, ildeki kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütülmesi gereken yatırım ve hizmetlerin tamamen özel bütçeli Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi eliyle yürütülmesine ve yapılmasına olanak sağlamaktadır. Bu Merkez, sınırları çizilmeyen olağanüstü yetkilerle donatılmaktadır. Bu hali ile merkezi yönetimin illerdeki yatırım ve harcamaları Büyükşehir Belediyelerine ve Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezine bırakılmakta, kamu yönetimi sisteminin dışına çıkarılmaktadır.

7. Madencilik faaliyetleri için işyeri açma ve çalışma ruhsatlarını düzenlemek,
elektronik haberleşme altyapısını yapmak ve işletmek, mabetlerin yapımı, bakımı, onarımı, sağlıkla ilgili her türlü tesisin açılması ve işletilmesi, afet riski taşıyan ve can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturan yapılarla ilgili tasarrufta bulunmak gibi
uzun süre tartışılması gereken yetkilerle donatılan Büyükşehir Belediyelerinin
bu sorumluluğu nasıl taşıyacağı, Kanun’un kesinleşmesi halinde uygulamada
ortaya çıkacaktır.

8. 6306 Sayılı Dönüşüm Yasası ile ülkenin her yerinde doğrudan yapılaşmaya giden TOKİ’ye verilen yetkiler gibi Büyükşehir Yasası ile de belediyelere bu sınırsız yetkiler verilmektedir. 2/B Kanunu kapsamında kalan orman köyleri, tüzel kişiliği kaldırılan köyler ve beldelerde yeni yaratılacak arazilerde yapılacak imar uygulamaları ile bugüne kadar bu anlamda iyi bir sınav vermemiş olan Belediyelerin neler yapacağı ise
merak konusudur.

9. Kanun kapsamında belirtilen illerde il özel idarelerinin, belde belediyeleri ve köylerin kaldırılması ile yeni bir idari yapı olan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi’nin kurulması ve büyükşehir belediyelerinin merkezi idare yetkileri ile donatılmış olmasına rağmen, Kanun kapsamı dışında kalan yerlerde İl Özel İdarelerinin devam etmesi köylerin kalması, belde belediyelerinin devam etmesi nedeniyle Türkiye’de anlaşılması imkansız ve Anayasa’ya aykırı ikili bir idari yapı ortaya çıkacaktır.

10. Demokrasinin katılımcı anlayışla, halkın kamu yönetimine doğrudan katılması ve etkin olması ile yürütülmesi olarak gözüken yerel yönetim özerkliği siyasal anlamda üniter devlet yapısı için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır.
Bu nedenle bu tür düzenlemelerin ekonomik, siyasi, sosyal, hukuki, kültürel
tüm detayları ve yönleriyle tartışılması ve ortak aklın bulunması bir zorunluluktur.

11. Kanun, il yönetiminde Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi’nin başında bulunacak olan vali ile belediye başkanı arasında coğrafi alanda yetki ve görev çatışmasına yol açabilecek bir düzenlemedir. Seçilmiş, atanmış meselesi yaşanacaktır. Seçilmiş belediye başkanları atanmış valilerin her zaman önünde olacaktır. Bu da genel bir kontrolsüzlük ve genel bir dağınıklığa yol açabilecek ve topluma yansıyacaktır. Bunun ekonomik ve sosyal alanda getireceği sıkıntıları da şimdiden söylemek mümkün değildir.

12. Böylesine önemli değişikliklerin yapıldığı bu Kanun, hiçbir kurum ya da kuruluşla, belediyelerle, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri ile ve en önemlisi yerel halk ile istişare edilmeden alelacele TBMM’den geçirilmiştir. İşin ciddiyeti konu anlaşıldıkça ve tartışıldıkça ortaya çıkacaktır.

AYDINLIK Gazetesi 30 Kasım 2012 günlü sayısı ve yorumlarımız

Dostlar,

* NATO İzmir’e de yerleşiyor.. Ülkemizdeki pek çok üsse, kolaylıklara…. karşın bir de İzmir.. İtalya’daki NATO karargahı İzmir’e taşınıyor. Libya’nın işgali sıraında geçen yıl başlatılmıştı bu süreç. Türkiye, NATO üzerinden bir cephe ülkesi durumuna sürükleniyor. Batı emperyalizminin Ortadoğu’da, Asya’da yürüteceği sıcak çatışmalarda taşeron güç olarak kullanılması gündemde.. TSK ne düşünüyor acaba? Bunca gladyo ve kontrgerilla faciasından ve yurtseverlere dönük “faili meçhul” (!?) gerçekte “işleyeni meşhur” cinayetler  yetmedi anlaşılan.. Çok yazık.. Türkiye NATO’dan çekilme planlarını uygun zamanlama ile yürürlüğe koymalı.

* Komisyonda TR705 darbesi..

* Savcılarla tahliye pazarlığı..

* Silivri ve Hasdal namus borcumuz..

* Ve daha fazlası…

Sevgi ve saygı ile.
30.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Karikatürler.. 30 Kasım 2012


Dostlar
,

Ülkemiz gündemine ilişkin değişik kaynaklı 10 çizimi (karikatürü) paylaşmak istiyoruz..

Sanatın, çizginin, görselin ve de mizahın gücü..



Sevgi ve saygı ile.
30.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

KAN GEREKSİNİMİ, 0 Rh (+)

Dostlar,

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesinde yatan bir onkoloji hastası için (Ahmet Tarhan Şen, 57),  ivedilikle 4 şişe (ünite) 0 Rh(+) taze kan (trombosit) gereklidir.

Kan vermek isteyenlerin bu hastanenin Mamak Caddesi girişindeki Serpil Akdağ
Kan Merkezi’ne gitmeleri gereklidir.

Hastanın kızı Aybüke Şen; 0535 845 2931 numaralı telefonundan önceden aranmalıdır..

1 birim (ünite, yarım litre) kanı biz verdik.

Sevgi ve saygı ile.
30.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

NE KAA HALK, O KAA TÜİK :


Prof. Dr. D. Ali ERCAN

NE KAA HALK, O KAA TÜİK

Mutluluktan uçuyoruz…

TÜIK’in yaptığı araştırmaya göre 18 yaş üzeri halkımızın  %54’ü  “mutlu” imiş..

Bu nasıl  bir halk ki %26’sı “işsizlikten”,  %22’si de “pahalılıktan” yakınıyor;
aynı zamanda halkın %49’u güvenlik ve gelecek endişesi taşıyor..
ve  fakat %54’ü “mutluyum”, diyebiliyor???

Mutluymuşuz ama haberimiz yok!

Anlayan varsa beri gelsin bu hesabı…

Yoksa “böyle halka böyle TÜİK mi diyorsunuz?

========================================

Dostlar,

Bilinen öyküdür.. Bir ülke yöneticisi hep zamlar yapmakta ve halkın tepkisini de ölçmeye çalışmaktadır. Son zamda halkın yanıtının davul zurna çalarak oynamak.. olduğunu öğrenince durumun ne denli ürkünç (vahim) olduğunu kavrar ve gereğini yapar..

Halkımızın durumu da bu örnektekinden farklı değil..
Stokholm Sendromu dedikleri işkencecisine aşık olma..

Ya da acıklı – gururlu şarkı sözlerindeki gibiyiz..

* Takrire mani oluyor hicabım; arzetmeye hali pür melalimi 

Teşekkürler sayın Ercan..

Sevgi ve saygı ile.
30.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

AYDINLIK gazetesinin 29.11.12 tarihli sayısı

Dostlar,

AYDINLIK gazetesinin 29.11.12 tarihli sayısının kapağını paylaşıyoruz..

* Dünyaya sözde Türkçe öğrettiği ileri sürülen Cemaat okullarında Türkçe yasağının belgesini görüyoruz..

* Ergenekon davasında savcının mütalası da hazır, karar da!
  Tertipçiler telaşta..

* AKP ve BDK’nın Anayasa değişikliğinde Türk’süz işbirliği..

* 33 askerimizin şehit edildiği Başbağlar davası zamanaşımına sürükleniyor..

Sevgi ve saygı ile.
30.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Cumhuriyet Gazetesi’nin 29 Kasım 2012 günlü sayısı ve yorumlarımız..

Dostlar,

Cumhuriyet Gazetesi’nin 29 Kasım 2012 günlü sayısının kapağını paylaşalım..

Pankart açtığı için “hücrede” tutuklu gencin annesinin feryadı yürek yakıyor :
Oğlumu ger verin..

PKK’nın kaçırdığı askerlerin aileleri de..

  • AKP yönetiminde Türkiye’de, aylardır,
    terör örgütünün kaçırdığı kamu görevlilerini bulamıyor ve kurtaramıyor..

Oysa Hükümet, “hükmeden” demektir. AKP hükümeti hükmedebiliyor mu? Hüküm hükümetin mi, adını koymayalım, başkalarının mı?

İlk habere dönersek : 4 bin yıl öncesinin (- 1700’ler) Hammurabi  yasaları bile bu denli taraji-komik değildi.. dersek suç olur mu?

* Ekonomik bunalım dünyayı sarıyor..

* TBMM Darbeler… Komisyonu sağı koruyan içerikli rapor üretti..

* Mersin’de çiftçilere biber gazı.. hem de cömertcesine..

Böylesi bir tablo olsa olsa RT Erdoğan’ın kendine özgü İLERİ DEMOKRASİSİNDE yaşanabilir..

Bu durum sürdüdülebilir değildir ve halk gereğini yapacaktır ilk seçimlerde..

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

HAÇLI SİYOİSLAMO

 

TÜRKER ERTÜRK

HAÇLI SİYOİSLAMO

Barack Obama’nın tekrar ABD Başkanı seçilmesi ile seçimler öncesinde kısmen gaz kesen Suriye’ye karşı 20 aydır sürdürülen örtülü savaşa yeniden hız verildi.

Bu yeni dönemin en yeni gelişmesi ise kuzeyden Türkiye’den Suriye topraklarına doğru açılan düşmanca ateşe ilave olarak İsrail’de batıdan ve güneyden ateş açmaya başlamasıdır. Amaç Suriye’yi karşılık vermeye zorlayarak onu mütecaviz durumuna düşürmek, hır çıkarmak ve müdahale etmektir.

AKP yönetiminde Türkiye’nin en büyük müttefiki ve kankası (kan kardeşi) olan İsrail, Suriye’ye karşı ateş açmasının bahanesi olarak Golan bölgesine düşen havan mermilerini göstermektedir.

İsrail’in Suriye’ye karşı bu saldırısı 6 Eylül 2007’de 8 F-16 savaş uçağı ile El Kibar nükleer santralini vurmasından sonra bir ilkti. Fakat İsrail böyle bir saldırı yaptığını o zaman deklare etmemişti. Resmi söylemi esas alırsak o zaman Golan’a düşen havan mermilerine misilleme olarak yapılan bu saldırı 1973’te Dördüncü Arap-İsrail Savaşı olarak da bilinen Yom Kippur Savaşı’ndan sonra bir ilk olur.

İşin garibi İsrail tarafından topraklarına ateş açıldığını iddia ettiği topraklarda esasında Suriye’nindir. İsrail 1967’de Üçüncü Arap-İsrail Savaşı veya Altı Gün Savaşı denen savaşta zengin su kaynaklarına sahip olan ve yaklaşık 1200 km² olan bu bölgeyi
ele geçirmiş ve 1981’de ilhak ettiğini ilan etmişti. Bu bölge hala iki ülke arasında sorundur.

Türkmenler de mağdur

Golan’ın İsrail tarafından işgali ile birlikte burada yaşayan insanların çok büyük bir bölümü vatanlarından uzaklaştırılmıştır. Aynen Filistin’de olduğu gibi! Bunlar arasında soydaşlarımız olan Türkmenlerin olduğunu, şimdi bu insanların muhacir olarak Şam’ın güney mahallerinde yaşadığını, Erdoğan, AKP’liler ve Milliyetçi olduğunu söyleyenler biliyorlar mı?

Suriye’ye karşı sürdürülen örtülü savaşın amacı; Esad’ı devirmek, rejim değişikliği yaparak ülkeyi bölmek, İran’ı kolay ham yapabilmek için yalnızlaştırmak, BAAS’ın son kalesini yıkarak Arap milliyetçiliğini yok etmek, ılımlı (taşeron) İslam’ın önünü açmak, kukla Kürt Devleti’ne giden yolda bir engeli daha ortadan kaldırmak, İsrail’i bölgesel güç yapmak ve Golan ile Filistin sorununu İsrail lehine çözmektir.

ABD artık taktik değiştirmiştir. Rusya’nın şiddetli olarak direnç göstermesi nedeniyle ABD Suriye’ye karşı Libya’da olduğu gibi direkt müdahale seçeneğini gündeminden çıkarmıştır. ABD ana üssü Türkiye olan örtülü savaşı hızlandırarak vekilleri Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar olan vekalet savaşında vekillerini verdiği görevleri daha iyi yapması için sıkıştırarak Suriye’yi çökertmek istemektedir.

Bu taktik değişikliği ile birlikte ABD muhalefet denen terörist organizasyonu genişletmeye, yeniden teşkilatlandırmaya ve aralarında süren anlaşmazlıkları çözerek yapılandırmaya çalışmaktadır.

Çünkü adına Suriye Ulusal Konseyi denen üssü Türkiye’de kontrolü CIA’da olan ve Müslüman Kardeşler ağırlıklı bu organizasyonun performansından ABD memnun değildi. Bu örgütün bugüne kadar yaptığı acımasız terör faaliyetleri nedeniyle kötü şöhrete sahipti ve Suriye içinde halk desteği yoktu.

Teröre tam gaz devam

İçine Kürtleri ve Hıristiyanları da alan daha geniş bir muhalefet hareketi başlatmak isteyen yeni oluşumun adı Suriye Ulusal Koalisyonu merkezi ise Katar’ın başkenti Doha’dır. Konsey oldu koalisyon! Anlayacağınız ha Ali Veli ha Veli Ali, esasında değişen bir şey yoktur. Teröre tam gaz devam edilecektir.

Bu oluşuma bir hafta süren Katar toplantıları sonunda karar verildi. “Bu başarı“da
en büyük pay ABD Dışişleri Bakanı Hilary Cilinton’a aittir dersek yanlış olmaz. Toplantılarda Suriye Ulusal Koalisyonu’nun ABD Dışişleri Bakanlığı, Pentagon
(ABD Savunma Bakanlığı), CIA’dan direkt olarak direktif alması, Türkiye, İsrail,
Suudi Arabistan
 ve Katar ile eşgüdüm içinde çalışmasına kararı verildi.

Yeni oluşuma verilen görevler çok açık. Suriye’de Esad sonrası geçiş dönemi için geniş tabanlı platform olmak ve Esad’ı devirmek için plan yapmak. Amaçları arasında görüşmeler yolu ile çözüm aramak ve akan kanın durdurulmasını sağlamak yoktur.

Suriye Ulusal Koalisyonu kendine lider olarak ABD’de eğitim almış (Indiana Üniversitesi) komünist bir Hıristiyan olan George Subra’yı seçti. ABD seçtirdi dersek belki daha doğru olur!

Sevgili okurlar, görüyor musunuz kimin eli kimin cebinde belli değil. Suriye’de Allahu Ekber nidası ile Müslüman boğazı kesen ve Müslümanları infaz eden El Kaide militanı Baba, oğul ve kutsal ruh” üçlemesi ile öne çıkan Hıristiyan George Subra’dan emir olacak, koordinasyonu iseMüslüman olduğu iddiasında bulunan Türkiye’deki AKP yönetimiyle ve İsrail Başbakan’ı Binyamin Netanyahu ile yapacaktır.

Erdoğan’ın çocukları ve akıl yaşı çocuk düzeyinde olan büyükleri kandırmak için görünürde kavga eder gibi gözüktüğü aslında iliklerine kadar işbirliği içinde olduğu İsrail, geçtiğimiz Çarşamba günü Gazze’de korunmasız halka karşı hava operasyonları başlatmıştır. Bu operasyonlar şimdilik 10’larca insanın ölmesine neden olmuştur. Netanyahu yaptığı açıklamada “Bu daha başlangıç” diyor.

İşte Atatürk bunun için çok büyük! Eğer din inanç ve itikat düzeyinden siyasetin ve ticaretin bir aracı olması seviyesine indirilirse buradan ne ahlak, ne şeref ne haysiyet çıkar. Çıksa çıksa emperyalist işbirlikçiliği çıkar.

Böyle Müslümanlara söylenebilecek tek söz;

Allah akıl ve fikir ihsan eylesin ve doğru yoldan ayırmasın.

Saygılar sunarım.
İLK KURŞUN
(17.11.12)

===========================================

Teşekkürler değerli Türker Ertürk amiralimiz..

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net