CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun veya Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın “Millet İttifakı”nın cumhurbaşkanı adayı olmasını doğru bulmadığını açıklaması, hem CHP tabanında hem de “Millet İttifakı” tabanında büyük rahatsızlık yarattı.
Kamuoyu araştırmalarına göre “Cumhur İttifakı”nın cumhurbaşkanı adayı AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sandıkta yenebilen iki olası aday olan Ekrem İmamoğlu’nun ve Mansur Yavaş’ın bertaraf edilmeye çalışılmaları, 2023 seçimlerini “Millet İttifakı”nın kazanmasını tehlikeye atmıştır. Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasına en çok sevinen siyasi partiler AKP ve MHP olmuştur.
***
“Millet İttifakı”nın cumhurbaşkanı adayının Kemal Kılıçdaroğlu olması durumunda, yeni seçim sistemine göre, “Millet İttifakı”nın seçimi kazanması zorlaşır. Çünkü yeni sisteme ve Türkiye’deki sağ ve sol oy oranlarına göre, cumhurbaşkanı olacak kişinin merkez sağ seçmenden de oy alabilmesi gerekmektedir.
Kılıçdaroğlu’nun dürüstlüğü, çalışkanlığı ve siyasi tespitlerinin birçoğundaki haklılığı, O’nun 2023 seçimlerini kazanacağı anlamına gelmez.
Kılıçdaroğlu’nun merkez sağ seçmende oy tabanı bulunmamaktadır. Nitekim CHP, Kılıçdaroğlu’ nun liderliğinde %23-28 aralığını aşamamıştır. Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Marmara CHP’nin en zayıf olduğu bölgelerdir. CHP sadece Ege’nin ve Akdeniz’in kıyı kentlerinde, Trakya’da, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerde yüksek oranda oy alabilmektedir.
Kılıçdaroğlu, aday olması durumunda, bu bölgelerdeki CHP oylarını korur, HDP’nin desteğiyle Güneydoğu Anadolu’dan da oy alabilir, ancak Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu, Marmara bölgelerindeki ve Ege’nin, Akdeniz’in iç kesimlerindeki muhafazakâr seçmenden yeterli oyu alması oldukça zordur.
***
Türkiye’de din, mezhep ve etnik kimlik temelli önyargıların ne yazık ki hâlâ etkili olması, Anadolu’daki muhafazakâr çevrelerde “Alevi adaya oy vermeyiz” biçimindeki ayrımcı anlayışın hâlâ yaygın olması, Kılıçdaroğlu’nun önündeki en büyük engellerden birisidir. CHP tabanı bu ölçütlere göre oy vermese de muhafazakâr partilerin tabanlarında birçok kişi hâlâ bu ilkel anlayışlar üzerinden oy kullanmaktadır.
Türkiye’nin sosyolojik acı gerçekleri dikkate alınmadan Ankara’da masa başında yapılacak hesaplar, “Millet İttifakı”nın hezimetiyle sonuçlanabilecektir. Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti, SP, GP, DEVA tabanlarından fire verebileceği dikkate alınmalıdır.
CHP’nin belediye seçimlerini kazandığı İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya gibi kentlerin demografik ve sosyolojik yapısı üzerinden 81 il ve 922 ilçe konusunda bir genelleme yapılamaz.
Kaldı ki CHP’nin belediye seçimlerini kazandığı bu kentlerde de seçmen, belediye başkan adaylarına oy vermiştir, Kılıçdaroğlu’na oy vermemiştir. Kılıçdaroğlu’nun bu seçimlerdeki etkisi, sadece doğru adayları göstermiş olmasıdır.
***
Bugüne kadar, “Seçimlerin ikinci turuna Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun kalması durumunda kime oy verirsiniz” sorusunun sorulduğu yeterli sayıda kamuoyu araştırması yapılmamıştır. Böyle bir bilimsel araştırma yapılmadan Kılıçdaroğlu’nun “Millet İttifakı”nın cumhurbaşkanı adayı olarak hazırlanması acaba nasıl açıklanabilir?!
Seçimden sonra tahsis (AS: tashih, düzeltme) edilecek olan parlamenter sistemde “Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı, Akşener Başbakan” formülünün gerçekleşebilmesi için de önce Kılıçdaroğlu’ nun seçilebilmesi gerekir.
Öte yanda İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in seçimden önce ilan edilen başbakan adaylığına HDP tabanının nasıl yaklaşacağı da ayrı bir tartışma konusudur. Kılıçdaroğlu bundan dolayı HDP tabanından da fire verebilir.
Özetle, ortak aklın devre dışı kaldığı bir ortamda ortak aday bulmak olanaksızdır! CHP yönetimi halka sahte umutlar vereceğine, ortak aklı devreye sokmalıdır!