Etiket arşivi: sermayeden yana

‘Özelleştirme şampiyonu’ çok mutlu oldu

Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen
zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr
07 Aralık 2022, Cumhuriyet

Cumartesi günü hem gazete yönetimince talep edildiği hem de CHP İstanbul İl Örgütü tarafından telefonla davet edildiğim için bir gazeteci olarak Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’na gittim. Ana muhalefet partisinin “İkinci Yüzyıla Çağrı” başlığı ile duyurduğu toplantıyı izleyip görüşlerimi yazmak üzere oradaydım.

Bu güne kadar öğrencilik dönemimden başlayarak, hem Türkiye içinde hem de yurtdışında profesyonel gazeteci olarak, CHP dahil çok sayıda siyasi partinin kongresini ya da kurultayını izledim. Bu tür toplantılarda bazı aksaklıklar her zaman olur ama bu kez o kadar fazlaydı ki birileri bunu bilinçli olarak mı yaptı acaba diye düşünmeden edemedim…

Mesele sadece ayakta duracak yer bile kalmayacak şekilde kapasitenin çok üzerinde sayıda insanın salona doldurulması değildi. Kapıda yaşanan sorunlardan içeri girene kadar oluşan izdihama, salondaki itiş kakış ve arbededen güvenlik açığına kadar, TV ekranlarına yansımayan bir kaos vardı.

Sonuç olarak toplantıyı salonda izleyemedim ve televizyon karşısına geçtim. Ortaya konulan politikalar konusunda düşüncelerimi aktarmadan önce bu konuyu da es geçmek istemedim.

YANLIŞ STRATEJİ

Gelelim toplantıda konuşanlara ve konuşulanlara…

Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı” açıklamasından sonra Kılıçdaroğlu’nun buna “İkinci Yüzyıla Çağrı” çıkışı ile karşılık vermesi, muhalif/bağımsız medyanın önemli bölümünde beğeni ile karşılandı, toplumun ise aklı karışık.

Bilim ve teknolojinin önemine vurgu yapılması, desteklenmesi gereken bir yaklaşım. Ancak önce halkta farklı bir beklenti yaratıp sonra da teknik yönü çok ağır basan bir toplantıyı televizyondan canlı yayımlamak, hedef kitlesi tüm toplum olan bu yayını saatlerce grafiklerle açıklama yapılan bir akademik derse dönüştürmek, doğru bir iletişim stratejisi değil.

Kılıçdaroğlu’nun oluşturduğu ekonomi kadrosunda kuşkusuz ki kendi alanlarında çok başarılı olmuş iktisatçılar yer alıyor. Ancak Türkiye’de Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Prof. Dr. Gökhan Çapoğlu’nun da aralarında olduğu kıymetli iktisatçılar varken dışarıdan uzman ithal etmek, seçim stratejisi olarak bile başlı başına bir sorun.

SERMAYEDEN YANA NEOLİBERAL PROGRAM

Anlaşılıyor ki CHP kamucu, emekten yana ve bağımsızlıkçı çizgide ilerleyebilecek bir ekip oluşturmayı düşünmemiş.

Heyecanla adı duyurulan Daron Acemoğlu, James Robinson ile birlikte yazdığı Dar Koridor adlı kitabının Türkiye’ye ayrılan bölümüne, Erdoğan’ın söylemini başlık yaparak “Zenci Türk-Beyaz Türk” adını veren bir akademisyen.

  • “Latin alfabesine geçiş, hilafet devrimi, dini kurulların yeniden yapılandırılması gibi pek çok reform, topluma danışılmadan yapıldı ve zorla dayatıldı yazıyor kitapta…

AKP’li Mahir Ünal’ın toplumun tepkisi sonucunda istifa ettirilmesine yol açan bir yaklaşımı savunan Acemoğlu, “Artık iktidar merkezi Atatürk’ün Cumhuriyet Halk Partisi’ydi (CHP). CHP, ekonomi ve toplumu modernleştirdi ama liderleri ve müttefikleri için denetlenmeyen bir iktidar ve ekonomik zenginlik de getirdi” diyor kitabında.

Belli ki Cumhuriyet Devrimi’ni anlamamış ya da İkinci Cumhuriyetçiler‘in fikir babası İdris Küçükömer gibi anlamış.

3 Aralık’ta (2022) yapılan konuşmaların da ortaya koyduğu gibi, CHP’nin İkinci Yüzyıl için oluşturduğu politikalar, içinde bazı doğrular olsa da temelde sermayeden yana neoliberal bir programı temsil ediyor. Bu haliyle, AKP dönemindeki özelleştirmelerin ve ekonomiyi emperyalizme teslim eden kararların altında imzaları olan Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu’nu memnun edecek nitelikte.

Nitekim DEVA Partisi genel başkanı, diğer adıyla özelleştirme şampiyonu” Babacan, CHP’nin açıkladığı yeni ekonomi kurmayları ile bakanlığı döneminde birlikte çalıştıklarını söyleyip “Çok mutlu olduk” dedi!

Durum bu kadar net.

  • CHP, var olan düzeni restore ederek sürdürmeyi hedefliyor;
  • onu emek yararına yeniden düzenlemeyi değil.

Prof. Saltık’tan AVM eleştirisi: Vakalar maskelenebilir

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Saltık’tan AVM eleştirisi:
Vakalar maskelenebilir

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, AVM’lerin açılmasını “hükümetin oynadığı bir kumar” olarak değerlendirdi. 11 Mayıs’ta AVM’lerin açılması ile 2 günde 2.5 milyon kişinin buralara gittiğini anımsatan Saltık, “Koronavirüsü alanların %80’inde bulaştırıcılık ilk 5-6 günde ortaya çıkıyor. Bu nedenle 1. haftada anlamlı artış olabilir. Bu haftaya dikkat etmeliyiz. Hastalık azalma eğilimine girdiği için bu artış maskelenebilir, ‘vaka sayısı iniyor ama yavaş iniyor’ denebilir. Bunun 2. dalga etkisini, en uzun kuluçka süresi olan 14 gün sonra 25 Mayıs haftasında görebiliriz, bu nedenle vatandaşlar önlemleri elden bırakmamalı” dedi.

22 Mayıs 2020, Cumhuriyet

Prof. Saltık, bayram öncesi değerlendirmelerde bulundu. Saltık, alışveriş merkezlerinin (AVM) açılması için elde güvenilir epidemiyolojik veriler olmadığını ve bunun neye göre yapıldığının bilinmediğini anımsatarak

  • Salgın, epidemiyoloji bilimi ilkelerine göre değil ne yazık bir anonim şirket anlayışı ile yönetiliyor
  • ve bedeli üstü örtülen fazladan ölümler oluyor.
  • Masum yurdum insanı kapitalizme kurban veriliyor.
  • Ortada bir güven bunalımı da var. Çünkü salgın yönetimi sırasında hasta ve ölüm sayıları halka gerçekçi şekilde açıklanmadı. Belli ölçülerde makyajlandı. O nedenle ‘salgın denetimimiz altına girdi, normalleşmeye giriyoruz’ gibi söylemler halkta güven sorunu oluşturdu.” dedi.

GEVŞEMELERE DİKKAT

AVM’lerin açık olması ancak parklar, kıyıların yasak olmasına ilişkin Saltık;

  • “O denli çelişkili ve traji-komik durum yaşıyoruz ki… İnsanlar birbirinden 1-1,5 m uzak kalarak karada korunduğu gibi deniz kenarlarında da, parklarda da korunabilir. AVM’ler için risk daha büyük çünkü Türkiye’deki AVM’lerin klima sistemleri büyük ölçüde içerideki havayı alarak döndürüyor. İnsanlar AVM’lerden alabilecekleri pek çok ürünü küçük ölçekli marketlerden de alabilir ama denize girme, güneşlenme ya da yürüme gereksinimleri AVM gereksiniminden önce gelir. Üniversiteleri kapatan, sınavları on line yapan, ancak 2 aydır uygulama yapmayan tıp fakültesi öğrencilerini mezun edelim diye düşünülürken; AVM’lerin açılması kapitalizmin baskısının sonucudur. İktidar halktan yana değil, sermayeden yana” değerlendirmesini yaptı.

‘AVM’LERE GİTMEZSENİZ KIYAMET KOPMAZ’

Koronavirüs bulaşına yakalanan her yüz insandan yalnızca 15’inin sağlık kuruluşlarına başvurma gereksinimi duyduğunu, başvuranların ateş, öksürük, nefes darlığın gibi durumlarda PCR testine alındığını anlatan Saltık, “Bu durumda başvuranların yaklaşık yarısına test yapılıyor. PCR testi ile gerçek hastaların % 60’ında hastalığı yakalıyorsunuz. Yani test (+) olarak tanı koyduğunuz 4 kişiye karşılık, yaklaşık 96 kişi toplumun içinde oluyor. Hastaların %25’i de hiç fark edilmeden hastalığı geçiriyor. Ülkemizde 7,5-8 milyon insana hastalığın bulaşmış olması beklenir. Bu kötü müdür? Bir bakıma iyidir, çünkü toplum bağışıklığının gelişmesini istiyoruz. Salgın denetimi için toplumun en az %60’ının bulaşı alıp bağışık yanıt geliştirmesi gerekli.” dedi.

Salgında İstanbul’un durumunun öbür illerden farklı olduğunu kaydeden Saltık,

  • “Eldeki verilere göre İstanbul halkının aşağı yukarı % 40’ı bulaşı aldı ve bağışıklık gelişti. İstanbul’da salgının yavaşlamasının nedenlerinden biri de bu. Ancak bu görece iyimser tabloyu Türkiye’ye genelleyemeyiz. Türkiye’nin geri kalanında bu denli hızlı bir salgın yaşanmadığı için, bunca yüksek (İstanbul ölçüsünde) toplum bağışıklığı oluşmadı. Alınan önlemlerde gevşersek Türkiye’nin başka yerlerinde olgular artabilir.” diye konuştu. AVM’lere 11 Mayıs günü yaklaşık 2.5 milyon insanın gittiğini anımsatan Saltık, özetle şunları kaydetti:

AVM’lerin açılmasında bir kumar oynandı

Halkın bu gerçekleri görmesi ve kendi başının çaresine ne yazık ki bakması gerekiyor.

AVM alışverişlerini ertelemelerini öneriyorum, AVM’ye gitmezlerse kıyamet kopmaz, giderlerse hem kendileri hem de aile üyeleri için, hele hele evdeki yaşlılar için ciddi risk oluşturabilirler.

65 yaş üstü evde çaresiz, sokağa da çıkamıyorlar, bekliyorlar. Dışarı çıkıp gelen sorumsuz gençler rahatlıkla bu yaş diliminin ölüm nedeni olabilirler.

Bu bayram ne olursunuz, böyle bir ziyaret yapmayalım, uzaktan el sallayalım birbirimize erteleyelim. Bu bayram, bayram ziyareti, bayram alışverişi ve bayram namazına gitmeyin dedik, uyardık, iktidar buna kısmen uydu. 2 ay sonra Kurban Bayramında dilerim hasret giderebiliriz.”
================================
Dostlar,

Cumhuriyet gazetemize ve değerli emekçisi Sn. Sibel Bahçetepe’ye teşekkür ederiz bu söyleşiyi bizimle yaptıkları ve yayınladıkları için..

Sevgi ve saygı ile. 23 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com