Etiket arşivi: Prof. Kaboğlu: “YSK kararı için AYM’ye de AİHM’e de gidilebilir.”

Prof. Kaboğlu: “YSK kararı için AYM’ye de AİHM’e de gidilebilir.”

Anayasa Hukuku Profesörü Kaboğlu:
“YSK kararı için AYM’ye de AİHM’e de gidilebilir.”

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)
Anayasa Hukuku Profesörü İbrahim Kaboğlu,, “Kimin başvuracağı, başvuru yollarının nasıl kullanılacağı Adalet Bakanı’nın yetkisinde değil.” dedi.

Anayasa hukuku profesörü İbrahim Kaboğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararları ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gidilemeyeceği ve referandumların AİHM’in yetkisi dışında olduğuna dair sözlerini değerlendirdi.

Bianet’te yer alan habere göre, AYM’ye YSK’nin kararını götürmenin önünde bir engel olmadığını söyleyen Kaboğlu, Avrupa hukuku açısından AİHM’e de gidilebileceğini ifade etti.

Adalet Bakanı’nın böyle bir açıklama yetkisi olmadığını belirten Kaboğlu,

  • AYM’ye ve AİHM’e başvuru hakkı bir bireysel haktır. Kimin başvuracağı, başvuru yollarının nasıl kullanılacağı Adalet Bakanı’nın yetkisinde değil. AYM’ye YSK kararını götürmenin önünde bir engel yok. Tabii nasıl karar verir, başka bir şey…” diye konuştu.Kaboğlu şöyle devam etti:
  • “Hem muhalefet partileri götürebilir, hem de seçmenler bizim oy hakkımız ihlal edildi diye, Anayasa’nın 67. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1 No’lu Ek Protokolü Madde 3 ihlal edildi diye götürebilir.”
  • “AİHM açısından bu konu İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 1 No’lu Ek Protokolü’nün 3. maddesinde düzenleniyor: Serbest seçimleri düzenleme hakkı. Referandum da zaten en büyük seçimdir. Dolayısıyla yasama seçiminin yararlandığı bir alanda halk oylaması yararlanamıyor demek bir görüş ifade etmektir ama insan hakları Avrupa hukuku açısından geçerli bir görüş değildir.”
  • “Bu bağlamda AİHM’e de gidilir. AİHM’in geliştirdiği serbest seçimleri düzenleme hakkının Türkiye’ye yüklediği yükümlülükleri yerine getirdi mi, getirmedi mi, onu denetleyecek…”Kaboğlu AYM’nin de AİHM’in de başvuruyu çevirebileceğini, ihlal kararı vermeyebileceğini belirtti, ancak “Götürülemez” demenin yanlış bir bilgi vermek olduğunu söyledi.
  • “Bu konularda az konuşsalar, halk oylamasının sonuçlarının haksızlığını bu kadar teşhir etmemiş olurlar.”Bozdağ: YSK’nın kararı doğru bir karardır, AYM’nin yetkisi yok
    ==========================================
    Dostlar,

Erdoğan ve Adalet Bakanı Bozdağ büyük telaş içindeler..

Suçluların telaşı olduğu ortada. Haydi Erdoğan hukukçu değil ama Bozdağ gene baltayı taşa vuruyor.. OHAL kararnameleri ile Anayasa’nın ihlal edilebileceğini fetva buyuran alim!

Yaşamını Anaysa hukukuna adayan, yaş haddinden emekli olmasına 1-2 yıl kalmış Türkiynin
en kıdemli Anayasa Hukuku hocalarından Prof. İ. Kaboğlu’nu OHAL Kararnamesi ile sorgusuz – sualsiz – savunmasız, tümüyle hukuk dışı olarak kamu görevinden uzaklaştıran AKP iktidarı, peşin peşin yüksek yargıya (AYM) talimat verme peşinde! Ne hazin ve bunaltıcı bir tablo..
Erdoğan Danışmanlarını gözden geçirmeli… Kendini de elbette..
Bunlardan biri Anayasa Hukukçusu olduğu söylenen Prof. Burhan Kuzu..
Gerçek Anayasa Hukukçusu Prof. Süheyl Batum ile ortak TV programlarında,
adıyla hitap ederek Burhan Kuzu’nun ipliğini pazara çıkarmıştı..
Şu dakikalarda Haber Türk’te konuşmakta.. (20.4.17, 23:40) YSK’nın halkoylamasını
iptal istemi 10’a 1 oy çokluğuyla reddedilmişti. Sunucu, bu tek karşıoyu özetleyerek yorumunu soruyor Prof. Kuzu’ya.. Yanıt.. “..külliyen yalan ve yanlış..” oluyor hemen..
Kuzu, AKP’nin İstanbul Milletvekili.. RTE’nin hukuk başdanışmanlarından..
İstanbul Hukuk Fakültesi öğretim üyesi.. Yakışıyor mu YSK üyesi bir yüksek yargıcın hukuksal kanısına “..külliyen yalan ve yanlış..” demek? İkisi de hukukçu.. meslek etiğine sığar yanı
var mı? Üstelik Kuzu’nun bu karşıoy yazısını okumadığı da programda anlaşılıyor.
“Ne diyor??” diye sunucuya soruyor.. ve yüksek yargı bir meslektaşına hakaret ediyor..
Kuzu gibi yandaş danışmanlar kim bilir Erdoğan’a ne gibi zehir – zemberek yanıltıcı,
bilgiye – liyakata dayanmayan… raporlar veriyorlar..

Eh Erdoğan da bu tür yorumlar istiyor olsa gerek ki nabza göre şerbet sunuyor danışmanlar.
Atın sahibine göre kişnemesi benzetmesi mi, tencere – kapak benzetmesi mi desek??
Fakat olan Türkiye’ye oluyor..
Erdoğan Trump’ın telefonda kendisini kutladığını söylüyor, Beyaz Saray hemen yalanlıyor!
Ne denli utandırıcı, yüz kızartıcı bir durum ama “asayiş berkemal” gene de, her nasılsa?!
Erdoğan, Merkel’in suçluluk duygusu ile kendisini hala kutlamadığını söyleyebilecek ölçüde kendinden geçmiş durumda ve müritler – ümmet alık alık izlemekte..

Halkoylamasında yapılan muazzam hileleri BND (Alman ulusal istihbarat örgütü),
Merkel’in önüne saatler içinde belgeleriyle koymadı mı sanıyorlar bunlar??

Sevgi ve saygı ile. 20 Nisan 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Hırsızlık sadece hayır diyenlerin sorunu mudur?

Hırsızlık sadece hayır diyenlerin
sorunu mudur?

YILMAZ ÖZDİL
SÖZCÜ
, 20 Nisan 2017

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

​Oy hırsızlığı yapıldı. “Atı” alan Üsküdar’ı geçti diyor.

YSK resmen suç işledi. Sür “eşeği” Niğde’ye diyor.
*
Aslında hayır oyları kazandı. Aç “tavuk” kendini buğday ambarında sanırmış diyor.
Başbakana mikrofon uzatıyorsun. “Öküzün” altında “buzağı” aramayın diyor.
Bakana soruyorsun… “Kedi” ulaşamadığı ciğere murdar der diyor.
YSK’ya itiraz ediyorsun… “Pire” için yorgan yakılmaz diyor.
Yandaş gazeteye bakıyorsun… “İt” ürür kervan yürür diyor.
İnsan olarak hakkımızı arıyoruz… Hayvanlı atasözleriyle alay ediyorlar.
Tüm bunlar yaşanırken, toplumun yarısının oyu çalınırken, toplumun öbür yarısından çıt çıkmıyor. 40 milyon insan çırpınırken, geriye kalan 40 milyondan bir kişi bile YSK’ya itiraz dilekçesi vermiyor.
Oy hırsızlığı ve milli egemenliğin gaspedilmesi, sadece hayır diyenlerin sorunuymuş gibi kabul ediliyor.
Komşunun evi soyuluyor. Bana ne, nasıl olsa soyulan ev benim evim değil diye düşünülüyor, susuluyor.
Oysa… Gayrisafi yurtiçi hasılanın %70’ini “hayır” diyen şehirler oluşturuyor. Refah seviyesi en yüksek 10 şehrimizin 8’inden “hayır” çıktı. İlçe ilçe bakıldığında, sosyal hayat açısından makas daha da açılıyor, yurtdışı tatili yapabilen, tiyatroya gidebilen, konser izleyebilen, resim-heykel sergisine ulaşabilen, kitap satın alabilen, ailece veya arkadaşlarıyla akşam yemeğine çıkabilen, spor salonuna üye olabilen, özel sağlık sigortasına sahip nüfusun %90’ı açık ara “hayır” dedi.
E sen bilirsin kardeş. Bundan böyle… Seninkiler damat, enişte, gelin, bacanak, dünür, sülalece deveyi havuduyla götürürken, sen yengeyi anca avanta iftar çadırına götürebilmişsin, elalemin oğlu bedelliyken, senin gariban oğlanı Rakka’ya sürmüşler, plajda nargile tüttüren Suriyelilere 25 milyar dolar harcarlarken, maaşına 25 lira zam yapılan emekli baban hastane kuyruğunda sürünüyormuş, yandaş müteahhit milletin orasına koyarken, sen kirayı nasıl ödeyeceğim diye kukumav kuşu gibi düşünüyormuşsun, dünyanın en pahalı benzinini kullanıyormuşsun, traktöre haciz gelmiş, kapına icra dayanmış, üniversite mezunu kızın hâlâ işsizmiş filan… Sakın diyeyim bizden medet umma.
Bilirsin… Her “koyun” kendi bacağından asılır!
================================
Dostlar, 
Geçekten çooook şaşırtıcı..
16 Nisan Halkoylamasında apaçık kanıtlarıyla ve sonucu tersine çevirecek düzeyde yolsuzluk sahtecilik yapıldığı görülüyor ama neciiiiip mi necip ve de % 99’u (!?) Müslüman halkımızdan tık çıkmıyor.. Nasıl böylesine açık ve muazzam kul hakkı yenebilir?? Kurumlarıyla, gazete – TV’leriyle, siyaset kurumuyla… Türkiye son derece tehlikeli biçimde kutuplaştırılmış durumda.Çak kibriti, iç çatışma  – savaş çıkar…O kerteye sürüklenmiş ne yazı ki..
Gerici – dinci – eğitimsiz – yoksul… milyonlarca insanımız akıl almaz yöntemlerle
AKP tabanında pekiştirilerek (konsolide edilerek) tutulabiliyor..!

Bu halkoylaması sonucunun kabul edilmesi olanak dışıdır.
Ne yazık ki YSK’nın 11 yüksek yargıcı kendilerini de anayasal kurum olarak YSK’yı da tarihin – siyasetin – hukukun mezarlığına gömmüşlerdir.
Gözümüz Anayasa Mahkemesindedir..
Anayasayı açıkça çiğneyen – değiştiren – yok sayan OHAL KHK’lerini bile dar pozitivst
yorumla “görevsizlik” gerekçesiyle iptal etmediler ve AKP OHAL ile iyice azdı, despotlaştı.
Oysa sistematik yorumla sorunu çözebilirlerdi. Ülkemizin ödediği bedelden AYM sorumludur.
Bu kez dileriz YSK’nın tam kanunsuz – hukuksuz – yoklukla mahkum işlemini iptal eder.
Hem hukuk devletine çıkarak kendini yadsımamış olur hem ağır bunalımın daha da derinleşmesini engeller..

Oylama öncesi yürütülen kampanya akılcı ve birleştiricidir ve gerçekte yeterince etkili olduğu söylenebilir. Açık hukuksuzluk ve kuşatılmışlık ortamında meşru direniş hakkı doğmuştur.
Bu hak, şiddete başvurmadan ve hukuk dışına düşmeden yaratıcı yöntemlerle kullanılacaktır.
Yığınları ikna etme çabası sabırla sürdürülmelidir. Bir yandan AYM, bir yandan AİHM süreçleri de hızla yürütülmelidir.. Dileriz Ankara C. Başsavcılığı da İstanbul Barosu’nun başvurusu ile YSK / yargıçları hakkımda ceza yargılaması başlatır.

Erdoğan peşin peşin, AYM ve AİHM’nin YSK’nın açık hukuksuzluğunu inceleme yetkisinin olmadığını buyurdu bu gün.. Eee, baştan sıkı tutuyor AYM’yi.. Ya AİHM’ni ?? Oysa Anayasa Hukuku Profesörü Kaboğlu: “YSK kararı için AYM’ye de AİHM’e de gidilebilir.” demekte.
AGİT’in Halkoylaması yolsuzluklarına ilişkin ön raporuna sitemizde yer vermiştik. Bu aşamada bile Rapor AKP ve YSK’nın çoooook başını ağrıtacak içeriktedir. Kesin rapor yayınlandığında YSK’nın, AYM ve AİHM’nin ve de AKP’nin, neciiiiiiiiiip milletimizin önüne konacaktır.Başta AKP – RTE olmak üzere toplumu gerecek, Anayasa değişikliğini yaşama geçirecek agressif adımlardan kesin olarak uzak durmalıdır.

Gerçekte halkoylamasını yitirdiklerini bir an olsun unutmamalıdırlar!
Bu tabloyla Anayasa değişikliğini yaşama geçiremezsiniz.. Halkoylamasını yenileyiniz!

CHP, yaratıcı – ustalıklı yöntem ve araçlarla toplumsal muhalefeti örmeli, canlı tutmalı ve büyütmelidir. Bu hatta “hayır”  oyu veren siyasal partileri, sivil toplum örgütlerini.. bir çatı altında toplamayı becermelidir.
* AKP – RTE, halkoylaması öncesine göre gerçekte çok daha zor durumdadırlar
ve ülkemize bu deli gömleğini giydiremeyeceklerdir..

Ulusumuzun Demokratik direnişi başarıya ulaşacak ve dünyaya örnek olacaktır…

Sevgi ve saygı ile. 20 Nisan 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com