Etiket arşivi: gündem sakızı

Kişi başına gelir 2002’de 5900 dolardı

Kişi başına gelir 2002’de 5900 dolardı

Ege CANSEN
SÖZCÜ, 17 Mayıs 2018 

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

İktisadi konularda yazan veya televizyonlarda yorum yapan “ölçme bilmez” mümtaz kişileri ikaz ediyorum. Hem 2017’de GSMH %7.3 büyüdü hem de AKP iktidarının ilk 6 yılında kişi başına milli gelir 3 katına çıktı diye konuşmayın veya yazmayın. Birinci cümlede geçen %7.3 büyüme “sabit TL” ile yapılan hacimsel ölçmedir. İkinci cümlede geçen 3 katına çıkma “cari dolar kuru” ile yapılan bir hesaplamadır.  Ya birini ya da diğerini kullanın. Daha doğrusu büyüme oranlarını “cari dolar kuru” ile hesaplamayın. Bu yanlıştır. Bilerek böyle konuşmak ise yalancılıktır.

DOLAR ORADAYSA HESAP BURADA

Resmi rakamlara göre 2017 yılı itibarıyla, Türkiye’de kişi başına milli gelir cari dolar kuruyla, kabaca 10 600 Amerikan Doları’dır. Yurdumuzda sürekli ikamet eden ve iktisadi faaliyete, dolayısıyla milli gelir yaratılmasına katkıda bulunan mülteci sayısı da 3.5 milyon dolayındadır. Bildiğim kadarıyla kişi başına milli gelir hesabında bu mülteciler nüfusa dahil edilmiyor. Halbuki mülteci veya vatandaş herkes milli gelirden pay aldığına göre, doğru sayıyı bulmak için “kişi başına milli gelir” hesabında, paydaya 3.5 milyon mülteci eklenmeli ve nüfusumuz 84.3 milyon kabul edilmelidir.

Şimdi 2002 hesabını birlikte yapalım: Türkiye’nin toplam milli geliri 15 yılda (2002 hariç 2017 dahil) “yeni seri” denilen resmi hesaplara göre %129 artmıştır. Aynı dönemde mülteciler dahil nüfusumuz %27 çoğalmıştır. Dolayısıyla kişi başına milli gelir 1.8 katına çıkmış veya %80 artmıştır (2.29 bölü 1.27 eşittir 1.8). Muhasebe ilkelerine göre (değişim doğru algılansın diye) geçmiş yıllara ait rakamlar son yılın fiyatına getirilir. Yani 2002 yılının kişi başına milli geliri de 2017 yılının doları ile ifade edilmelidir. Türkiye’nin 2017’de 10 600 $ olan kişi başına milli geliri, 15 yıllık artış kat sayısı olan 1.8’e bölünürse, 2002’nin kişi başına milli geliri bulunur. Bu da 5 888 dolardır.

ORTA GELİR TUZAĞI

“Türk ekonomisi, orta gelire hızlı geldi ama oradan ileri gidemiyor” şeklinde konuşmak moda oldu. Bu ifade de yanlıştır. Türkiye zaten orta gelir düzeyinde bir ülkeydi, halen de aynı yerdedir. Yukarıda sunulan hesaba bir ek yapayım. 2000’li yılların başında kişi başına milli geliri 4-5 bin Dolar (2017 fiyatlarıyla 6000 $) dolayında olan ülkelere “orta gelirli” denirdi. Bugün bu rakam 10 bin Dolardır. Bizimle kıyaslanabilecek Latin Amerika veya Doğu Avrupa ülkelerinde de bizdekine benzer gelişmeler olmuştur. Mal ve para hareketlerinin serbestleştiği yıllarda orta gelişmiş ülkelere sıcak para girişi artmıştır. Bunun sonucunda o ülkelerde devalüasyon oranı, enflasyonun altında kalmıştır. Bu durum cebirsel olarak “cari kurdan” yapılan milli gelir tercümelerinde, reel milli gelir artışından yüksek büyüme rakamları çıkmasına neden olmuştur. Burada mucize falan yoktur. Ayrıca bilinsin ki, önümüzdeki yıllarda da gelişmekte olan ülkeler, milli gelirlerini hem reel hem de nominal olarak gelişmiş ülkelerden daha yüksek oranda artıracaktır. Bu bebeklerin çocuklardan, çocukların da gençlerden hızlı boy atması gibi tümüyle normal bir durumdur.

Son söz: Dolarla büyüdüğüne inanıyorsan, küçüldüğüne de inan.
===========================================

Dostlar,

Erdoğan hep kişi başına ulusal geliri 3500 Dolardan aldıklarını ve 3 katına  eriştirdiklerini söyleyip duruyor. İşin iktisat matematiği açısından çözümlemesi yukarıda. Yetkin Ekonomist Sn. Cansen çok net olarak bu artışın 15 yılda salt 1,8 kat olduğunu, yani Erdoğan’ın şişirdiğinin yarısı olduğunu ortaya koyuyor.

Bir boyut daha var dikkate alınması gereken : O da ülke borçlarının nereden nereye geldiğidir. Erdoğan’ın AKP’si Kasım 2002’de iktidar olduğunda Türkiye’nin toplam dış borcu (kamu + özel) 230 milyar $ idi. Günümüzde ise 250 milyarı özel sektörün, 450 milyarı da kamunun olmak üzere toplam 700 milyar $ ülke borcu vardır. Bu rakam, 2018 sonunda erişebileceğimiz toplam ulusal gelire çok yakın olabilir. 2017 sonunda 850 milyar $ dolayında GSYİH sağlanmıştı. Dolar’daki muazzam değerlenme, daha doğrusu TL’deki dayanılmaz erime sonucunda 2018 sonunda 2017 sonu ulusal gelir rakamını bile yakalayamayabiliriz yüksek olasılıkla. Ulusal gelir, artan gelir dağılımı adaletsizliğine karşın 15 yıllık tek başına AKP iktidarında salt 1.8 kat büyümüş, ancak Türkiye’nin toplam borcu 700/230 = 3+ kat büyümüştür.

TÜİK verileriyle 26 milyonu aşkın insan yoksulluk sınırının altındadır (Mayıs 2018).

Yine TÜİK verileriyle gençlerde işsizlik Türkiye ortalamasının 2 katıdır; % 20,8!

2018 içinde 185-190 milyar $ ödenmesi gereken kamu + özel sektör borcu, yaklaşık 55 milyar dolar da (artmazsa!?) cari açığın finanse edilmesi gerekmektedir. 240 milyar Dolardan az olmamak üzere sıcak – nakit döviz gereksinimi söz konusudur. Erdoğan geçtiğimiz hafta apar topar, uluslararası finans baronlarının üssü Londra‘ya neden gitmiştir? Küresel patronlarla ne konuşulmuş, neyin pazarlığı yapılmıştır, bilmiyoruz.. Ekonomideki ağır yangının hiç olmazsa seçime dek 1 ay hafifletilmesi / ertelenmesi AKP = Erdoğan için yaşamsal önemdedir. Üstelik uğruna katlanılmayacak ödün olmaksızın!.. Ne var ki bu ödünler ülkemiz için “beka sorunu” doğurabilecek nitelikte olabilir. “Millete beka” diye lütfedercesine saçma sloganlarla açılıp – saçılan MHP – Bahçeli ne buyururlar acaba Cumhur ittifaklarının ortak CB adayı Erdoğan’ın bu girişimleri hakkında??

  • Erdoğan, 2002 ayarlarına mı dönmekte / döndürülmektedir??Bu arada bir gündem sakızı daha yakalanmış görünüyor.. Filistin’deki kırım ve Kudüs sorunu.. Öylesine acımasız sömürülüyor ve kamuoyunda algı yönetimi yapılıyor ki tarifi olanaksız! Yenikapı’da yarım milyonluk (?!) zorlama miting, hemen her cümlede kullanılan “asla” sözcükleri.. ağır duygusal tonlar, Ramazan iklimi, bol Arapça dualar.. ABD-İsrail’e çatmalar..

    Sevgi ve saygı ile. 18 Mayıs 2018, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
    www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

ÇOCUĞUNUZUN YÜZÜNE NASIL BAKABİLİYORSUNUZ?

ÇOCUĞUNUZUN YÜZÜNE
NASIL BAKABİLİYORSUNUZ?

Rifat Serdaroğlu

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

İnsan nedir? İnsan ne için yaşar? İnsanı hayvanlardan ayıran en önemli özellikler nelerdir? Nasıl oluyor da bazı insanlar, hayvanların bile yapmadıkları kötülükleri diğer insanlara yapabiliyor ve daha sonra kendilerini haklı çıkaracak yalanlar uydurup, toplum içinde dolaşabiliyor? Böylesine aşağılık insanlar, eşlerinin çocuklarının akrabalarının arkadaşlarının yüzüne nasıl bakabiliyor?

İnsan hem beden hem ruh yönüyle yaratılmış mükemmel bir varlıktır.
İnsan başka canlılarda olmayan akıllı, düşünen, öğrenen, bilen, irade sahibi, özgür, kendine ve topluma karşı sorumlu bir varlıktır. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli nitelik aklını kullanarak bilgi üretmesi ve düşünme faaliyetinde bulunmasıdır.

Duygu da insanlara bahşedilmiş bir kıymettir. Merhamet, şefkat, cömertlik, vicdan, adalet, sabır, yardımlaşma ve sevgi bu kıymetlerden bazılarıdır.

Geçen gün Murat Atbakan adlı arkadaştan aldığım bir mail beni çok ama çok yaraladı!
O mailde, hayvanların birbirlerine yapmadıkları bazı kötülükleri, insanların birbirlerine yaptıkları örnekleriyle anlatılıyordu…

Rahmetli dedem ve rahmetli babam diğer işlerinin yanında koyunculuk da yaparlardı. 2 binden fazla koyunluk bir sürüyü kâh Kaynarca merasında kâh Dağıstan ovasında yönetirlerdi.
Ayrıca çiftliğimizde büyük baş hayvancılık ve süt inekçiliği de yapardık. Bugün amcalarımdan bazıları ve onların çocukları hala aynı işi yaparlar! Ben de çalışanların ihtiyaçlarını götürmek bahanesiyle, ehliyet alır almaz hemen her hafta sürülerin yanına giderdim.

Bu yaşıma kadar hiçbir koçun bir kuzuya, hiçbir boğanın bir düveye tecavüze kalkıştığını görmedim. Bir horozun bir civcive cinsel amaçlı saldırıda bulunduğunu göreniniz var mı?
Göremezsiniz! Ama hayvanlara tecavüz için saldıran insan müsveddelerinin rezilliklerini gazetelerde okursunuz. Tüm bunlar sanki kıyamet alametleri gibi! Çünkü hayvanın hayvana etmediğini, insan sıfatını taşıyan bazı alçakların diğer insanlara ve hayvanlara ettiğini çok sık görmeye başladık.

Özellikle 16 yıllık AKP iktidarı sonunda kız-erkek küçük çocuklara cinsel saldırılarda bulunulduğunu gözlemliyoruz! Araştırmalara göre bu suçlarda artış oranı %700’ü geçti.
Nedir bu aşağılıklığın, vahşetin, kötülüğün sebebi? Bizim insanlarımızdan bazıları nasıl oluyor da hayvanlardan daha aşağı, daha kötü olabiliyor?

Tarihimize baktığımızda; Osmanlı Saraylarında “İçoğlanlık” diye bir kurum vardı.
Hatta Sakız adasında sırf bu iş için çocuklarını “İçoğlanı” olarak yetiştiren aileler vardı.
Bu ada tam 400 yıl, saraya bu hizmeti verdi! (Bkz: Defter-i Hizan)
Ayrıca geçmişte özellikle Güneydoğu bölgemizde ağaların da böyle sapıklıkları olduğu bilinen bir gerçektir.

Cumhuriyet dönemi ile başlayan “Tevhidi Tedrisat” ve “Çağdaş Eğitim” seferberliğinin çıkış noktası, çocuklarımızı eğiterek bu tarz pisliklerin önüne geçmekti.

Siyasal İslamcıların, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığının temelinde bu olay vardır.
28 Şubat’ta ülkedeki tüm kaçak kurslar yasaklanmış ve bu kurslar Millî Eğitim Bakanlığı ve Diyanetin denetime verilmişti. Dün, Erbakan’ın 28 Şubat kararlarını imzalarken zorlanması ve bugün AKP İktidarı döneminde açılan ve hala devam eden “28 Şubat Davasının da” temeli budur.

Değerli Okurlar;
Bugün 16 yıllık AKP iktidarının sonunda, sayıları 10 bini geçen ve 100 binlerce çocuğumuzun devam ettiği kaçak kurslar vardır. Ayrıca tarikat ve cemaatlerin binlerce yurt ve kursları çalışmaktadır. Bu kurslar her türlü devlet denetimine kapalıdır. Gücünü AKP iktidarından alan bu iblisler, çocuklarımızı birer Cumhuriyet düşmanı ve IŞİD militanı gibi yetiştirmekte ve onlara her türlü tacizi yapmaktadırlar. Ne Kaymakamlar ne de İçişleri Bakanlığına bağlanan Jandarma güçleri bu pisliklere müdahale edememektedirler. Çünkü bu yerler, seçim zamanı birer AKP ilçesi gibi çalışmaktadır.

Bu tip pisliklere ağır cezalar verilmesi, kimyasal yolla hadım edilmeleri çözüm değildir. Bu davranış, bataklık dururken sinekleri öldürmeye benzer. Bataklık, cehalet ve din yoluyla insanların aldatılmasıdır. Dün de söylemiştim. AKP’nin yaptığı ekonomik yıkımı onarmak çok zamanımızı alacak. Fakat, toplumda ve çocuklarımızın ruhlarında ve beyinlerinde yaratılan çirkinlikleri onarmak çok zor olacak. Türk Milleti olarak böyle iğrençlikleri, pislikleri hiç hak etmiyoruz. Türk’ün töresinde böyle pis bir olay bulamazsınız…

Sağlık ve başarı dileklerimle 23 Şubat 2018
================================================
Dostlar,

Ne söyleyelim?

“Eyyyyyyyyyy AKP ve AKP’liler; eserinizle övünebilirsiniz!” mi diyelim??

Bu insanlar neyden, nasıl anlarlar?? Ne söylemeli, ne yapmalı?
Üstelik de acele etmeli.. Minik yavruların, masum hayvancıkların ırzına geçen, insanlıktan çıkmış canavarlar var toplumumuzda.. Üstelik en az %95’imizin Müslüman olduğu söyleniyor. 36 yıldır Anayasa’da zorunlu din dersleri var AİHM’nin birkaç aykırılık kararına karşın.. Binlerce okul zorla imamhatipleştirildi, yüzbinlerce öğrenciye (1,2+ milyon) bu okullar dayatıldı.. Bu yaşta dinci eğitim alan kuşaklar ne soru sormayı öğrenebildi ne de dürtü denetimini öğrenip sosyyalleşildi! PISA sınavlarında ülkemiz dibe vurdu. Minarelerden, olmadığı yerlerde binalara takılan sesbüyütürlerden ezan okunuyor ve Müslümanlar “dinin direği” namaza çağrılıyor. Ama ne yaparsanız yapın, kimi Müslümanlar akıllarını uçkur takıntısından kurtaramayan sapıklar!

Sorun artık ACİL durum almıştır, alarm vermektedir. Bu sorunu AKP iktidarı alevlendirmiştir. Bu iktidardan çözüm beklenebilir mi?? Erdoğan neden “Eyyyyyyyyyy yobazlar, ulan ahlaksızlar….” diye başlamaz bu insan müsvettelerine?? TRT’de, öbür basında yobaz – din ve akıl dışı hurafeleri engellemez??

Hazindir ki, bu yürek yakan sorun bir yandan da iktidara gündem sakızı oluşturuyor..

22 Ocak 2018 günü web sitemizde yayınladığımız aşağıdaki yazımıza da bakılmasını dileriz..

Sevgi ve saygı ile. 26 Şubat 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com