Etiket arşivi: güçler ayrılığı rejimi

GÜÇ ZEHİRLENMESİ NEDİR?

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Vatandaş soruyor:
” Hocam güç zehirlenmesi nedir?”
Çok kısa olarak açıklamaya calışayım :

İnsanların sahip oldukları, iktidar gücü, makam, para, servet ve şöhretleri arttıkça vicdanları katılaşır, ahlakları aşınır, adalet duyguları körelir, hükmetme ve buyurma tutkuları artar… İnsanî değerleri ve empati (AS: özdeşim, duygudaşlık) yetenekleri ise giderek erozyona (AS: aşınmaya) uğrar. Egoları (AS: benlikleri) tavan yapar ve fren tutmaz duruma gelir.

Hukuksal, toplumsal meşruluk ve adalet anlayışı artan oranda yerini güç kullanarak sınırsız ve koşulsuz yönetme, karar verme ve sahip olma iradesine (AS: istencine) bırakır.

Bu durum, “güç zehirlenmesi” olarak tanımlanır.

İktidarda kalınan süreler artıp yönetme yetkisi mekezileşerek tek elde toplandıkça güç zehirlenmesine uğrayanların duyguları giderek daha da katılaşır. Tarih bunun örnekleri ile doludur.

  • Mussolini ve Hitler güç zehirlenmesine kapılmış çok tipik iki örnektir.

Uzun süre merkezi iktidar gücünü kullandığı halda güç zehirlenmesine kapılmamış yöneticiler çok azdır. Yönetim ya da iktidar süreleri uzadıkça, verilen hizmet öncelikleri de giderek, toplumsal ihtiyaçlardan ayrılarak iktidar gücünü kullananların bireysel,keyfi kararlarına dönüşebilir. Topluma ve kamu oyuna hesap verme gündemden kalkar.

İktidarda olanların güç zehirlenmesine uğrayıp giderek otoriterleşme ve diktatörlüğe dönüşme olasılığını engelleyebilmek için gerçek, özgürlükçü, çoğulcu ve dürüst demokrasilerdeki iktidar yetkisi sürekli değil, geçici bir vade (AS: dönem) içindir. Ayrıca Yasama, Yönetme (AS: Yürütme) ve Yargı erki birbirinden ayrıdır (Güçler Ayrılığı Rejimi). Yönetenlerin her türlü kararları ve uygulamaları (AS: idari işlem ve eylemleri) mutlaka yargı denetimine bağlı olur.

Parlamenter sistemde İktidarda kalma süreleri çoğunlukla 2 – 5 yıl arasında yapılan seçimlerle belirlenir ve yönetme süresi iki dönemden çok olamaz.

Kıssadan hisse                                        :

Kimi kusur ve eksikliklerine karşın, Güçler  (Erkler) Ayrılığına, Meclisin (Ulusal İstencin),  hukukun üstünlüğü ve yargı denetimine tabi çoğulcu parlamenter sistem iktidar erkini kullananların güç zehirlenmesine karşı önemli demokratik sınırlar oluşturur. Darısı başımıza.

ÖLÇÜ BİRİMİ DEMOKRASİ

ÖLÇÜ BİRİMİ DEMOKRASİ

Mustafa AYDINLI

İdlip’te 5’i asker, 8 kişinin şehit olduğu haberlerini alıyoruz. Yine içimiz dağlandı, yine yüreğimiz yandı. Tüm yurda şehit ateşi düştü, şehitin evine acı haber ulaştı… haberleri ile dolu gazete sayfaları, TV ekranları

Ortadoğu bataklığına düşeli beri (AS: 2011 ilkbaharı), anlamsız ve yanlış dış politikalar yüzünden, sabah kalkınca içimizi ısıtan, sıcak bir habere hasret kaldık. Körpecik vatan evlatları, bıyıkları yeni terlemiş, gencecik insanlarımız bir bir gidiyor. Bu anlamsızlık, bu kargaşa, bu kör dövüşü içinde masum askerlerimizin ve insanlarımızın sürgit telef olması kimin içini dağlamaz ki? (AS: AKP’nin Suriye’ye İhvancı anlayışla savaş ilanından bu yana 9 yılda toplam kaç insanımızı son derece gereksiz kurban verdik, kaydı var mı? Bunun hesabını kim verecek?! Elbette AKP = RTE!)

Türkiye halkının, Mehmetçiğin başına bunlar mı gelmeliydi? Bu yıkımlar (felaketler) neden yaşanıyor? Oturup sorgulayabiliyor muyuz? Meclisin hiçbir işlevi kaldı mı? Muhalefetin sesini duyuyor mu, “tek adam iktidarı“, “Ben yaptım oldu” politikası nereye dek sürdürülebilir?

Değerli okuyucular,

Tek adam iktidarı işte böyle bir şey. Tüm kararları “tek adam” veriyor. Doğru – yanlış tüm sonuçlarına koskoca bir ülke katlanıyor. Bu içinden çıkılmaz acı ve gözyaşı, yokluk – yoksulluk, yolsuzluk dayatan ceberrut düzene birden gelmedik.

Önce TBMM işlevsiz duruma getirildi, Parlamento var da, yok! Zaten çok sınırlı olan demokrasimizin altını oya oya, tüm yetkiler “tek adama” verildi. Ortaya dünyada benzeri görülmemiş, sürdürülebilirliği asla olmayan, ucube bir sistem çıktı. Bu “sistem” (!) ne deveye, ne kuşa benziyor.

Büyük ATATÜRK‘ün ‘“Yurtta barış dünyada barış” ilkesinin Türk Dış Politikasında geçerli olduğu dönemde, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Atilla Ateş Paşanın Suriye sınırında, Hatay’da 14 Kasım 1998’de verdiği göz dağı ile Suriye, PKK terörünün başı Apo’yu hemen sınır dışı etmiş, Apo uçaktan inecek ülke bulamamış havada asılı kalmıştı! Şimdi Suriye, askerlerimizi öldürüyor. (AS: Türk askerlerinin oradaki varlığı uluslararası hukuka uygun mu??)

Ülke içinde birlik – beraberlik sağlanmış ise, ülkenizde barış ve demokrasi varsa, dış dünya sizi ciddiye alıyor. Türkiye’nin önemli ölçüde uluslararası saygınlığı vardı AKP iktidarı öncesinde. Uluslararası toplumda ağırlığı belirgindi. O zamanlar, örneğin İsrail Kudüs’ü başkent ilan edemiyordu. “Türkiye ne der acaba?” hesabı yapılıyordu.

Son zamanlarda büyük devletler arasında neredeyse pimpon topuna dönüştük!

Uygar dünya size, ülkenizdeki demokrasi düzeyine göre değer veriyor, ciddiye alıyor. Onlarca Müslüman ülkenin (AS. 57 İslam ülkesi..) günümüz dünyasındaki politik, diplomatik, finansal, askeri, kültürel.. ağırlığı nedir? (AS: Tümünün dışsatımı Almanya’ya zor erişiyor..)
Önce ülkenizde demokrasiyi – insan haklarına dayalı hukuk devletini tüm kurum ve kurallarıyla kurup işletmeniz gerek., yoksa uygar dünyanın şamar oğlanına dönersiniz.

Uygar dünyanın “ölçü birimi demokrasi“dir. Kendi ülkenizde insanınıza duyduğunuz saygı, sevgidir, birlik – beraberliktir, ortak akıldır, barış ve kardeşlik duygularıdır. (AS: Dahası; sıra artık politik – siyasal demokrasinin de ötesine geçerek ekonomik demokrasiyi yaşama geçirmek; kağıt üstündeki anayasal hakların kullanılabilmesi için gerekli ekonomik gücü insanlara kazandırmak, sömürüyü bitirmek, yoksulluğu – işsizliği gidermek ve gelir dağılımını adilleştirerek toplumun gönencini sağlamaktadır..)

Demokrasinin olmadığı ama “tek adam iktidarı“nın başarılı olduğu, ülkenin kalkındığı, uluslararası saygınlığı olan bir tek devlet günümüz dünyasında yoktur, olamaz… (AS: Türkiye bu akıl tutulması çıkmazdan bir an önce kurtarılmalı ve demokratik parlamenter düzene, güçler ayrılığı rejimine mutlaka geri dönülmelidir..)