Etiket arşivi: Dr. Murat Emir

Hospital Manager dergisi ile söyleşi : SAĞLIK HİZMETİ HALKA LÜTUF DEĞİL, Sosyo-Ekonomik Kalkınmada En Temel Girdidir

Dostlar,

Hospital Manager” dergisinin yayın yönetmeni Hastane Yöneticisi Sayın Oğuz Engiz, yönetmeni olduğu aylık dergide yayımlamak üzere bizimle bir söyleşi yaptı. Yönelttiği sorular şöyleydi :

  1. Sağlık sistemimiz bireylerin ve toplumun sağlığını koruma ve geliştirmede ne kadar başarılı, bu konuda neler yapılabilir?
  2. Birinci Basamak hekimlik (Aile Hekimliği Sistemi) sizce ne kadar etkili, bu konuda neler yapılmalı?
  3. Kamu hastaneleri iyi yönetiliyor mu, bu konudaki düşünce ve önerileriniz nelerdir?
  4. Bireylerin sağlık için ceplerinden yaptığı harcamalar her geçen gün artıyor,
    bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
  5. Sağlık sistemimizde öncelikler dikkate alındığında yeniden düzenlenmesi gerektiğini
    düşündüğünüz konular nelerdir ve bu konulara ilişkin önerileriniz, projeleriniz nelerdir?
  6. Sağlık sistemimizin sürdürülebilirliği için neler yapılmalıdır?
    ***
    Temmuz 2023 • Yıl: 14 • Sayı: 58 * syf. 26-30

    Bizim dışımızda değerli uzmanlarla da söyleşiler var. Prof. Melih Bulut, Prof. Cem Sungur, Prof. İsmail Ağırbaş, ATO Başkanı Muharrem Baytemür, CHP Milletvekili Dr. Murat Emir…

    Bu sayının kapağında yanıtı aranan temel sorular var :

    – Sağlık Bakanlığı Bütçesi Daha İyi Kullanılabilir mi?
    – Sağlık Sistemleri Gelişmiş Ülkelerde Yeniden Tasarlanıyor
    – Sağlık Sistemimiz Sağlığımızı Korumaya Ne Kadar Katkı Sağlıyor?
    Bizimle söyleşinin başlığı şöyle konmuş :

    SAĞLIK HİZMETİ HALKA LÜTUF DEĞİL,
    Sosyo-ekonomik Kalkınmada En Temel Girdidir..

    Derginin tümü pdf olarak aşağıda. Okumak için lütfen tıklayınız..

    Hospital Management, SÖYLEŞİ, Temmuz 2023, s. 58

    Sayın Engiz ve çalışma arkadaşlarına teşekkür eder, başarılar dileriz.

    Ulusumuzun nitelikli sağlık hizmetlerine erişimi temel bir insanlık hakkıdır ve kamusal yükümlülüktür.

    Neo-liberal saldırılar, pos-modern KüreselleşTİRme ideolojileri vb. bu yalın gerçeği örtemez, örtmemelidir.

    Sevgi ve saygı ile. 19 Temmuz 2023, Ankara

    Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
    Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
    Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
    www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
    facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

İlk Yanlış Çıkmaza Soktu

Bir 1 kişi, ayakta ve takım elbise görseli olabilir

Dr. Murat EMİR
CHP ANKARA MİLLETVEKİLİ

Gelişmiş ülkeler, etkin aşılama politikası sayesinde bugünlerde normalleşme adımlarını konuşurken Türkiye’nin aşı tedarik (AS: sağlama) süreci bir bilinmezliğe doğru ilerliyor. Çünkü pandeminin ilk gününden itibaren (AS: başlayarak) başarılı yönetim algısı yaratabilmek için gerçekleri halktan gizleyen ve salgın yönetiminde ipin ucunu kaçıran AKP iktidarı, aşı tedarikinde de Türkiye’yi bir çıkmaza soktu. Çünkü AKP ilk düğmeyi yanlış ilikledi.

PLANSIZLIĞIN SONUCU

Türkiye’yi aşısızlık girdabının içine sokan süreç ise AKP iktidarının her konuda olduğu gibi aşı tedarikinde de (AS: sağlanmasında da) yandaşa para kazandırma kaygısını öncelemesinden kaynaklandı. Birçok ülke ön anlaşma ve sözleşmelerini 2020 yılının Kasım ayından itibaren  (AS: başlayarak) yapmaya başlarken Sağlık Bakanlığı, diğer aşıları dışlayarak yalnızca Çin aşısı Sinovac’a yöneldi. Kendi aşısını üretebilme yetkinliğine sahip ülkeler dahi farklı aşılardan tedarik edebilmek için yeni sözleşmeler imzalamıştı. İktidar, “teminat” (AS: güvence) bahanesiyle Biontech’i (AS: BioNTech) aylarca kapıda bekletirken yandaşın daha rahat para kazanabildiği, fiyatın şeffaf olmadığı ticaret yönteminde ısrar etti. Bu ısrarın bedeli Türkiye için çok ağır oldu. Oysa Biontech ve başka üreticilerle görüşmelere de çok daha erken başlanıp sözleşmelerin imzalanmış olması gerekirdi.

GİZLİLİK KUŞKU ARTIRDI
Çin, taahhüt ettiği (AS: yükümlendiği) aşıları vermeyince alelacele Rus aşısına yönelen Sağlık Bakanı, Rusya’dan 6 ay içinde 50 milyon doz aşı ithal edileceğini söyledi. Oysa Sputnik V’nin Türkiye’de üretilmeyeceği ilk günden belliydi. Yandaşa para kazandırma hırsı ile Türkiye’ye aylarca vakit kaybettirdiler. Rusya’nın üretim lisansı verdiği birçok ülke, üretim miktarlarını ve takvimlerini çoktan açıkladı bile.
Aşı tedariki plansız ve öngörüsüz şekilde yürütülünce Sputnik V aşısına 30 Nisan’da verilen AKO (Acil Kullanım Onayı) da tartışma konusu oldu. TİTCK’nin (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu) Sputnik V’ye, bazı ülkelerden henüz onay alamamış olmasına karşın, hangi veriler ışığında onay verdiği açıklanmadı. TİTCK’deki görüşmelerin ve çekincelerin kamuoyundan gizlenmesi de şüpheleri artırdı.
BU BİÇİMDFE BAŞARI ZOR
Ortak üretim ve AKO konusunda bu tür sıkıntılar yaşanırken ithal edileceği belirtilen aşının miktarı ile ilgili de soru işaretleri bulunuyor. Rusya, yıllık 700 milyon doz aşı üretim kapasitesinden bahsetse de henüz yalnızca 0 milyon doza yakın aşı üretebildi. Bu miktarın ise ancak 30 milyon dozluk kısmı ihracata ayrıldı.
Sonuç olarak; en başından beri bilimsel kriterlere (AS: ölçütlere) göre hareket eden, aşı kaynaklarını çeşitlendiren ülkeler, nüfuslarının % 15-20’den fazlasının 2 doz aşısını tamamladı. Ancak bu oran ülkemizde % 7’ler (AS: son verilerle %12 gibi) seviyesinde (AS: düzeyinde) ve vakit geçtikçe Türkiye, toplumsal bağışıklık hedefinden gittikçe uzaklaşıyor. AKP’nin en başından yanlış iliklediği düğme, salgın yönetiminde başarı sağlamayı olanaksız hale (AS: duruma) getiriyor.

BİRGÜN gazetesine verdiğimiz demeç : 02 Ekim 2020

Dostlar,

BİRGÜN gazetesine verdiğimiz demecin özeti aşağıda..

******
Demecimizin tam metni ise aşağıda                           :

Dr. Ahmet Saltık’tan BİRGÜN’e demeç

Sağlık Bakanı Kara, 30 Eylül 2020 akşamı yaptığı “tarihsel” (!) açıklamada kimi soruları yanıtladı. Kimi soruları yanıtsız bırakırken bol bol teşekkür de etti. Bu incelik için teşekkür ederiz ancak teşekkür inceliğinin Türk halkına da olmasını isteriz. Bu da ancak gerçekleri, doğruları söyleyerek, dürüst olarak, Hipokrat yeminine sadık kalarak olur. Bir politikacı olarak siyasette de etik normlar vardır. Bunların başında dürüstlük vardır. Sağlık hakkı tartışılmaz bir insanlık hakkı olup, bunun vazgeçilmez bir parçası da bilgi edinme hakkıdır. Salgınla ilgili Sağlık Bakanlığının ne yaptığını en saydam biçimde bilme hakkıdır. Eğer bu saydamlık sağlanmazsa insanlar kendini koruma konusunda yeterli önlem al(a)mayacağı gibi, alınan önlemlere uyma konusunda eksiklikler yaşanacaktır. Eğer siz salgını olduğundan hafif gösterirseniz süreç böyle olumsuz ilerler.

Açıklanan bu turkuaz / AKP yeşili tabloda salgının ilk günlerinden bu yana zaman zaman anlamsız değişiklikler yapıldı. En önemli değişiklik 29 Temmuzda oldu. Bu değişiklikle, artan günlük pozitif olgulardan çok rahatsız olan AKP iktidarı bir “çözüm” aradı. O formül, PCR testi (+)  çıkanları açıklamaktan vazgeçip, “hasta” ve “vaka” olarak 2 kümeye ayırmak oldu. Bu yol uluslararası uygulamaya aykırı, DSÖ’nün belirlediği 2 kod var. İlki, PCR testi (+) çıkan insanlara atanan kod; ikinci olarak da kullanılan test virüs taşıyıcılarını yakalamada yeterince duyarlı olmadığı için, testi (-) olsa bile belirtileri olan / bulguları bulunan ve Covid-19 tanısı konup izlemeye alınan insanlar.

28 Temmuz koronavirüs tablosu açıklandı… Bugünkü vaka sayısı…

28 Temmuz 2020 akşamı 963 olarak açıklanan o günkü “vaka” sayısı, izleyen gün, birden bire 963 “hasta” sayısına dönüştürüldü! Salt 21 kişi mi vardı testi (+) ama bulgu vermeyen? Oysa test (+) 100 kişiden 85’i belirtisiz – ayakta geçirmekte.. 963 X 7.. dolayında test (+) olgu / vaka / “case” yakalanmış olması beklenir.. Bir de, testin kabaca %50 duyarlı olduğu gerçeği dikkate alınırsa, “963 X7” yetmez, bu toplamı da 2 ile çarpmak gerekir.. 14 X 963… Hep vurguladık, “en az 1 sıfır” ekleyin… diye..

29 Temmuz koronavirüs tablosu açıklandı… Bugünkü vaka sayısı…

Ya da Sağlık Bakanı Dr. Koca ve Bakanlık şunu açıklamalı : 963 vaka, belirti veren ve vermeyen test (+) lerin tümü ise, 1 günde bunların 942’si nasıl oldu da belirti veren hasta oldu?? Bakan, eleştirenleri “itibarlarını zedelemekle” suçlayıp / tehdit etti..

Bu durumda kimin itibarı sıfırlandı?? !!
****
DSÖ, bu 2 kodla kendisine üye olan tüm ülkelerin bu verileri bildirmesini istedi. Türkiye, başından beri test (-) olgularını DSÖ’ye bildirmedi. Gerekçe olarak öbür ülkelerin de salt test (+) olanları bildirdiğine sığındı. Ancak birçok ülke 2 kodu da bildirdi. Bugün dünya genelinde vaka / olgu sayıları bu yolla sağlandı. Türkiye DSÖ’nün isteğine bağlılık göstermedi. DSÖ’ye uyumlu davranmayan ülkeler genellikle demokratik olmayan, insan hakları çiğnenen, iktidarın hesap vermediği ülkelerdi..

Dr. Murat Emir, CHP’nin kıdemli hekim milletvekillerindendir. Eriştiği verileri açıkladı. Herkesten önce biz hep açıkladık, gidilecek rotayı gösterdik.

Sayıların önüne “1 sıfır daha koyun” dedik 6 aydır..

Gerek vaka / olgu sayıları, gerek ölüm sayıları gerçeği yansıtmıyor; şu, şu, şu….. gerekçelerle dedik. Biz sürekli çalışmalar yaptık, kimi verilere ulaştık yorumlu açıklamalarla destek verdik Bakanlığa.

Turkuvaz / artık AKP yeşili tabloda 29 Temmuz’da yapılan değişiklik vaka sayılarındaki anormal artış nedeniyle siyasal iktidar açısından fiyasko / skandal olacağı kaygısıyla yapıldı. O tabloda entübe ve yoğun bakımdaki hasta sayısını da kaldırdılar. Çünkü o vakaların da sayısı çok yükseldi. Biz o verilerle birtakım çıkarımlar yapabiliyorduk. Bundan rahatsız oldukları için yoğun bakımdaki hasta sayısı yerine ağır hasta nitemi (sıfatı) kullanmaya başladılar. Bir de zatürre oranı terimi uydurdular. Bunlar uluslararası tanımlar değil. Burada amaç, kavram kargaşası yaratarak, saklanamayan gerçekliği örtmekti.. Politik başarı öyküsü yazmaya, kendini ve halkı kandırmaya devam sanrısı (hezeyanı) idi.

Birkaç hafta önce TTB Başkanı Sağlık Bakanını ziyaret etti ve verilerin kuşkulu olduğunu söyledi. Bakan da “..gerçek durumu HES sisteminde kırmızı boyalı haritalarda görebilirsiniz..” dedi. Bir kez daha, açıklanan verilerin eksik olduğu itiraf edildi, gerçekte hasta sayısının ne denli yüksek olduğunu bir kez daha çarpıcı biçimde gördük. AKP iktidarı hep böyle algı yönetimi peşinde.

Erdoğan, sürecin çok başarılı yönetildiğiyle ilgili açıklamalar yapmayı sürdürüyor. Salgın yönetimi bu denli kötü iken, günlük 60-70 “resmi” ölüm sayılarını sıradan bir olaymış gibi gösteren, ekonominin çarkı dönsün diye verileri saklayan, ülkeyi bir A.Ş. gibi yöneten iktidara nasıl güvenilir?

Dr. Murat Emir’in açıkladığı tablo gerçektir. Bakan, o belgede tarih yok dedi, var; 10 Eylül.

  • Sağlık Bakanı bu işi yüzüne gözüne bulaştırdı. İstifa etmesi gerekir, eğer Reis izin verir ise.

Salgın yönetiminde en temel yanlış saydam / dürüst davranmamak oldu. Halk güvenini yitirdi. Ülkemize bundan daha büyük bir kötülük olamaz. Bakan Koca, bu gün (1 Ekim 2020) 2. bir açıklama yaparak verileri sakladıklarını bir kez daha itiraf etti ve ulusal çıkarları koruma gerekçesine sığındı. Bu çok daha derin bir aymazlık (gaflet), çünkü gerçek durumumuzu ilgili devletler fazlasıyla biliyor.

Dr. Koca örtük gözdağı vermeyi bırakıp,
BİLİMSEL + DÜRÜST + SAYDAM + HALKA SAYGILI olmak zorunda.

Filyasyon ekiplerine çaycıları, kaportacıları zorla soktular. Bu tam anlamıyla skandal. Filyasyon ekibinde sağlık elemanları olur. Onlar da zorunlu olarak çok iyi eğitilmiş olmalıdır. Kamuda sağlık çalışanları sayıca çok eksik ve aylardır, atama bekleyen 400 bini aşkın sağlıkçıdan yeni atama yok!

Filyasyon ekibi, hastalığın kökünü bulmakla sorumludur, ama biz bunu da çok yanlış yapıyoruz.

Türkiye, hastane yatakları dolmasın diye, hastalar evlerine yollanarak, adeta bir açık hava hastanesi oldu. Onbinlerce korona hastası evlerinde yatıyor, gerekli tıbbi bakımı almaktan çoooook uzak.. Sonra Sayın Bakan çıkıp diyor ki; yoğun bakım doluluk oranımız bu, yatak doluluk oranımız şu..

  • Korona hastaları ve yaşlı kronik hastalar evlerinde sessiz sessiz ölmekte ve açıklanan ölüm sayıları da gerçek değil.

Hala yeni sağlık çalışanı atanmadı!

Salgının 7. ayı bitmek üzere, bu gün 205. gün. Önümüzdeki aylarda alacağız diyor Bakan.. Göstermelik – yüzeysel önlemlerle, bilimsel temelleri olmayan iyimserliklerle, yanlışlıklarla süreç giderek yönetilemez oluyor ve fatura çooook ağırlaşıyor.. Ekonomi kanıyor ve masum insanlar önlenebilecek iken ölüyor; salgın değil çirkin siyasetçi öldürüyor!

Sevgi ve saygı ile. 02 Ekim 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimi (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com