Etiket arşivi: Beyaz propaganda

İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA

İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA

Konuk yazar : Nurullah AYDIN

İnsanlık tarihi; iktidar için güç ve yetki sahibi olanlarla, olmaya çalışanlar arası çatışma ve güdülen geniş halk yığınları ilişkisine dayanır. Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de kapsamlı bir şekilde propaganda faaliyeti yürütülmektedir. İktidarıyla muhalefetiyle hemen her yöntem uygulanmakta her türlü kanıt, belge, bilgi kamuoyuna sunularak kitlelerin kanaat ve düşüncelerine etki edilmeye çalışılmaktadır. Medya aracılığıyla insanların düşüncelerini biçimlendirmeye, istenen konulara odaklanmalarını sağlamaya dönük yöntemler uygulanmaktadır.   

Propaganda; bir topluluğun düşüncelerini, duygularını, davranışlarını, tavır ve hareketlerini etki altında tutmak ve onları değiştirmek amacıyla yayınlanan bilgi, belge, öğreti (doktrin) ve görüşlerdir. Amaç; propagandayı yapana doğrudan veya dolaylı yarar sağlamaktır. Bununla birlikte propaganda ile hasım grubu ekonomik ve politik yalnızlığa itmek amaçlanır.   

Bir savaşta nihai zafer, düşmanın yenilgiyi kabulüne bağlıdır. Yenilgiyi kabul etmeyen düşman, ileride tekrar sorun oluşturacaktır. Düşmanın moral gücü olan maneviyatının çökmesi, ancak psikolojik savaş yöntemi olan propaganda ile mümkündür.    

Türkiye; son derece önemli bir coğrafyada bulunmaktadır ve bu yüzden de-stabilize edilmek istenmesi doğaldır.    

Propagandanın cephanesi; söz ve kelimelerdir. En güçlü silah, zamanı gelmiş fikirdir. Propaganda yöntemi, gelişigüzel sarf edilen sözler değildir. Üzerinde çok uzun düşünülmüş, zaman ve zemin iyi hesaplanmış, şekil ve ölçüsü doğru belirlenmiş ve hedef kitlesi tayin edilmiş bir faaliyettir.

Türkiye’de iktidar kavgasında, bu tür psikolojik harp argümanları devreye girmektedir. Psikolojik savaşın önemli yöntemi propagandanın farklı türleri vardır.    

Beyaz propaganda; Açık biçimde yapılan bir propagandadır; kaynağı bellidir ve kendisini tanıtmak ister. Açık ve saydamdır. Doğruluğa önem verilir. Yalan kullanılırsa geri teper, güveni sarsar. Karşı tarafın fikirlerini çürütür, taraftarlarını azaltır. Doğru, açık ve saydam propaganda kitlelerde güven uyandırır. Beyaz propagandanın zayıf tarafı, yayılma menzilinin sınırlı olmasıdır. Serbestçe dolaşamaz. Düşman kendini korumak için karşı propaganda olanaklarını hemen kullanırsa tehdit ve bozulmayla sonuçlanabilir. Yapılan propaganda hakkında toplumda kuşku uyanıyorsa, silah geri tepmiş olur, güven zayıflar.

Beyaz propagandanın malzemesi haberlerdir. Hasım tarafın hatalarını, suistimallerini malzeme olarak kullanırlar. Bu malzemenin ne zaman, ne şekilde, nasıl ve hangi ölçüde kullanılacağı planlanmalıdır. Psikolojik savaşın hedefi, kalenin zayıf yönünü iyi belirleyip o hedefe ısrarla ve tekrarla atışlar yapmak, sonuç olarak direnci zayıflatmaktır.

Zihinlerde açılan gedik büyütülecektir. Bunu sağlamak için beyaz propaganda yönteminde belirlenen hedefi, binlerce kez yinelemekten kaçmamak gerekir. Eğer beyaz propagandaya maruz iseniz; sabırla ve ısrarla zihinlerde oluşan gediği kapatacak söz, davranış ve eylemlerde bulunmalısınız. Propagandada kullanılan yanlış bilgilerle ilgili kuşkular, karşı propaganda şeklinde ısrarla anlatılmalıdır.    

Gri propaganda; Psikolojik savaşın önemli propaganda ögelerinden biri olan bulanık bir propagandadır. Burada kaynak belli değildir, doğruluğu kanıtlanamaz. Yalan veya iftira olduğu da kesin değildir. Gri propagandanın ana malzemesi rivayetlerdir. Çalışma tarzı açık propaganda gibi sınırlı değildir, aşağıda tanımını vereceğim kara propaganda gibi serbesttir.

Güçlü yönü, muhatap tarafında iyi kabul görmesidir. İnsan üzerinde propaganda hissi doğurmaz. Propagandayı çıkaranlar belirsiz olduğu için, gri propagandada en heyecanlı konular kullanılabilir. Doğru bir olaya on yalan sokulup muhatabı küçük ve gülünç duruma düşürmek amaçlanır. Senaryo iyi yazılmışsa, rivayetler dilden dile dolaşır.    

Gri propagandanın amacı, kusurlu, noksan ve belirsiz bir şeyi, tam ve yeterli göstermek olabilir. Aksi de olabilir. Tam, yeterli ve açık olan bir şeyi kuşkulu göstererek gölgelendirmek, değerden düşürmek amaçlanır. Her türlü çelişki bu yöntemde ustaca kullanılır. Çelişki yoksa bile, varmış gibi davranılır. Böylece zihinlerde istenen soru işareti uyandırılır.

Bu gerçekler ışığında Türkiye’de olan bitenleri de siz yorumlayın, olur mu?   

Günün Sözü: Her söylenene inanma, düşün değerlendir ve kanaat sahibi ol.

Kilis’e yönelik terör saldırına ilişkin düşünceler

Kilis’e yönelik terör saldırına ilişkin düşünceler

portresi_kursude_bayrakla

 

Onur Öymen

 

 

(AS: Bizim katkılarımızı yazının altındadır…)

Kilis’e sınırın Suriye tarafındaki terörist gruplar tarafından geçtiğimiz Ocak ayından beri yapılan füze saldırıları sonucunda şimdiye dek 21 vatandaşımız yaşamını yitirdi, çok sayıda vatandaşımız yaralandı.

Türkiye’nin bu saldırılara karşı IŞİD hedeflerine yönelik obüs saldırıları sonucunda birçok teröristin yaşamını yitirdiği açıklansa da, saldırıları durdurmak henüz olanaklı olamadı.

Suriye topraklarından teröristleri bertaraf etmek herkesten önce Suriye Hükümetinin görevidir.

Birleşmiş Milletler Yasası‘nın VII. bölümüne dayalı olarak Güvenlik Konseyi’nin 28 Eylül 2001’de aldığı 1373 sayılı karar ile aynı doğrultudaki öbür kararları ilgili bütün ülkeleri topraklarındaki terör örgütlerine karşı gerekli önlemleri almakla yükümlü kılıyor.

Suriye bu görevi tek başına yerine getiremiyorsa başka ülkelerin desteğiyle teröristleri topraklarından uzaklaştırmak zorundadır. Aynı şey Irak için de geçerlidir.

  • Türkiye, Birleşmiş Milletler Yasası’nın 51. maddesine göre topraklarını yurt dışından gelebilecek bütün saldırılara karşı koruma hakkına sahiptir.

Ayrıca NATO Antlaşması‘nın ortak savunmayı gerçekleştirmek amacıyla kaleme alınan 5. maddesi bir müttefik ülkeye yapılan saldırının bütün müttefiklere karşı yapılmış sayılacağını ve her müttefik ülkenin elindeki olanaklarla bu saldırıyı defetmeye yardımcı olacağını yazmaktadır.

Amerika, Almanya ve Hollanda sınır boyunca Türkiye’ye konuşlandırdıkları Patriot füzelerini Aralık 2015’ten başlayarak geri çekmişler ve yerine, yeni koşulların gerektirdiği başka savunma sistemlerini yerleştirmemişlerdir. Yalızca Adana dolayında İspanya’nın konuşlandırdığı Patriot füzelerinin görev süresi bir yıl uzatılmıştır.

Bir Rus uçağının düşürülmesinden sonra Rusya Devlet Başkanı Putin, 17 Aralık’ta (2015) verdiği demeçte Türk uçaklarının Suriye hava sahasına giremeyeceğini söylemiştir. Basında yer alan değerlendirmeler, Rusya’nın Türk uçaklarının Suriye’den kaynaklanan terörist saldırılara karşı bile kullanılmasını engelleyebileceği yolundadır.

Rusya’nın böyle bir yaklaşımı benimsemesi, Birleşmiş Milletler Yasası’nın 51. maddesine açıkça aykırıdır ve Türkiye’nin bu konuyu ivedilikle Rusya’yla ikili düzeyde görüşmesi ve gerekiyorsa konuyu BM Güvenlik Konseyi‘ne getirmesi gerekmektedir.

Aynı biçimde Türkiye’nin konuyu Antlaşma’nın 4. maddesine göre NATO Konseyi’ne getirmesi ve İttifakın Rusya’nın engellemesine karşı ortak bir tavır almasını istemesi yerine olacaktır.

Bütün hükümetlerin öncelikli görevi, ülke topraklarının her köşesinin saldırılara karşı korunmasını sağlamaktır. NATO da bir müttefikinin komşu bir ülkeden gelen terörist saldırılara uğramasına karşı kayıtsız kalamaz ve bu durumu içi boş sözlerle geçiştiremez.

Gerek yurt içinden gerekse komşu ülkelerden gelen terörist saldırıların durdurulması için bütün siyasal partilerin ve basının birlik içinde hareket etmeleri ve bu milli sorunu iç politika malzemesi yapmamaları önem taşımaktadır.

Terör örgütlerinin ve onların içerideki ve dışarıdaki destekleyicilerinin Türk milletinin silahlı dayatmayla dize getirilemeyeceğini anlamaları için yakın tarihimize bakmaları yeterlidir.

Saygılar, sevgiler.
09 Mayıs 2016.

==============================================

Evet Dostlar,

Deneyimli ve birikimli diplomat, Dışişleri eski Müsteşarı Sn. Öymen‘in değerlendirmeleri son derece nesnel. Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası hukukun somut ve açık normlarına dayanmakta: BM Ana Sözleşmesi (Sn. Öymen BM Yasası diyor) ve NATO Kurucu Andlaşması. Oysa NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, genelgeçer sözler ediyor ve NATO’ya düşen sorumluluğun gereği olarak hangi somut girişimlerin yapıldığını (artık yapılacağını değil herhalde!) belirtmiyor.. Dışişleri Bakanı Mevlüt bey (Çavuşoğlu) yurt dışında ama NATO Gn. Sekreteri ile yüz yüze değil telefon ile görüşme yapıyor nedense?

  • Kilis valisi, hiç sıkılmadan halka abdestsiz gezmeyin ve binaların kuzey tarafında oturun..”
    diyerek ölçüsüz bir aczi dile getiriyor ve tarihe geçiyor! AKP iktidarı görevden al(a)mıyor!?

Güdümlü kamuoyu yoklamaları AKP’yi hala % 52-53’lerde gösteriyor!?. Yetmedi, Başkanlık için halkın desteğinin de %58’lerde olduğu bile servis ediliyor.. Beyaz propaganda yöntemleri bunlar. Eğer öyleyse hiç durmasınlar; olağanüstü kongreye gidilmesin diye AKP’ye yalvar – yakar olan Devlet Bahçeli’nin eriyen MHP’si ile gecikmeden işbirliği yapıp 316 + 40 (MHP fire verebilir) ile 330’u kolayca (?) aşıp Anayasayı değiştirsin ve halkoylamasına sunsunlar!

Sıkıyor değil mi!

AKP- RTE saltanatında çöküş başlamıştır.. Bunca başarısızlığı, yolsuzluğu, yıkımı gören çooook sayıda AKP’li vekil – yönetici – seçmen nereye dek bu yangına ortak olacaklardır? Umutları ve dayançları hızla tükenmektedir. Salt “oyun bozan olmamak” ya da “ihanetle suçlanmamak” adına çok sayıda AKP’linin vicdanlarına gem vurması nereye ve ne zamana dek beklenebilir??

AKP-RTE açıkça Anayasa’yı çiğnemektedirler. Bunu bilerek ve isteyerek, tasarlayarak ve yineleyerek yapmaktadırlar. Bu girişim apaçık anayasayı çiğneme suçudur.

  • Türkiye’de Anayasal rejim fiili bir darbe ile AKP-RTE tarafından askıya alınmıştır.
    Bu tablo açıkça parti kapatma nedenidir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı neyi beklemektedir? Suça ortak olduğunun altını çizelim!

Durum hazin ötesidir.. Ülkesinde yurttaşlarının can güvenliğini sağlamak gibi en temel yükümünün gereğini bile yerine getirmeyen / getiremeyen bir siyasal iktidar, tüm dayanaklarını – meşruluğunu yitirmiş sayılmalıdır.. Hele hele “Anayasyı tanımıyoruz..” diye haykırmaktan bile geri durmuyorlarsa! RTE’nin seçimle gelen Cumhurbaşkanı olması, anayasal rejimi tanımayarak fiilen başkalaştırması (yozlaştırması) yetkisi vermez O’na! Hukukun en genel kurallarından biri, yürürlükteki hukuk kurallarına değiştirilinceye dek bağlı ve saygılı kalmaktır. Ötesi suç ve anarşidir.

Ülke pek çok bakımdan yangın yerine dönmüşken, RTE’nin takıntı durumuna getirdiği Başkanlık = Halife Sultanlık rejimini, AKP’yi de peşine takarak sürüklemesi son derece tehlikeli bir siyasal serüvendir. Ülkemiz – Ulusumuz çok ağır bedeller ödemektedir. Kilis’te kıçı kırık IŞİD tarafından atılan Rus yapımı Katyuşa roketleriyle öldürülen 21 insanın hesabı RTE-AKP’nin boynundadır! Siyasal sorumluluk, hukuksal açıdan en ağır sorumluluk türlerindendir ve er ya da geç sorumlu siyasiler halka hesap verirler, Türkiye’de de vereceklerdir. AKP – RTE’yi zihinsel olarak kuşatan da bu korkudur. Dini acımasız ve ölçüsüz biçimde alet ederek totaliter – baskıcı dinci – faşist bir rejim kurararak ölene dek iktidarda kalmak dışında bir seçeneğin kalmadığını çok net olarak görüyorlar. Kılıçlar çekilmiştir ve dönüş gözükmemektedir.

Ancak Türkiye; Devlet geleneği, kurumsal yapısı, demokratik birikimiyle… bu belayı da defetmeyi mutlaka başaracaktır..

Sevgi ve saygı ile.
10 Mayıs 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Yazımızın pdf biçimi :
AKP-RTE’nin_KILIS’te_ISID_ROKETLERI_ile_GOMULEN_GELECEGI

Psikolojik Savaş Teknikleri

Dostlar,

Aşağıdaki temel bilgileri paylaşalım..
Dikkatli olalım..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 30.7.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=================================

Psikolojik Savaş Teknikleri

Psikolojik Savaş; klasik anlamdaki savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde. savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesinde yahut sorunların çözülmesinde insanların ruh haline etki ederek sonuç almak olarak tarif ediliyor.

Psikolojik Savaş yöntemlerinden biri propagandadır. Propaganda savaşta çok güçlü bir silahtır. Bu durumda amaç genellikle içerdeki veya dışarıdaki düşmanı insanlık dışı olarak göstermek ve ona karşı nefret yaratmaktır. Bazı özel kelimeler kullanarak veya bazı özel kelimeleri kullanmaktan sakınarak düşman hiç yapmadığı şeyler için suçlanır ve bu sayede zihinlerde hatalı bir imaj oluşturulur. Çoğu propaganda düşmanın gerçek veya hayalibir haksızlığın sebebi olduğu hissini vermek ister.
Aynı zamanda halkın kendi milletinin haklı olduğuna da inanması gerekir. Propagandanın etkili olabilmesi için inanılır, basit, ilginç, tutarlı, sık sık tekrar edilmesi, bölgesel veya genel gerçeklerle uyumlu olması gerekir. Propagandacı özellikle mücadelenin sonucunu belirleyecek olan tarafsızlar, fikri olmayanlar ve tereddütlü olanlar üzerinde çalışırlar. Araçları ise söz, yazı ve resim ile ilgili bütün araçlardır.

Psikolojik savaş yöntemlerinden bir tanesi kontrollü gerilim stratejisidir.
Egemenlik duygusu evrensel bir duygudur. Güç odakları bu duygunun etkisi ile ellerindeki kontrolü kaybetmemek için gerilimi artırırlar ve gerilimden çıkar sağlarlar. Potansiyel tehlike olarak algıladıkları tehlikeyi kendi savaş kurallarına çekmeye çalışırlar. Kendi savaş kuralları şiddettir. Şiddetle beslenirler, şiddetten yararlanırlar. Kontrollü gerilim, güçlü tarafın egemenliğini elinde tutmak için geliştirdiği bir yöntemdir, kısa vadede sonuç verir. Uzun vadede silah geri teper. Uluslararası güç odakları, özellikle silah endüstrisinin kontrollü gerilim stratejisini her zaman kullanmıştır.

Derin devlet değil derin odak!

Dr. Hablemitoğlu suikastında dört yarar elde edilmesinin planlandığı düşünülebilir. Birincisi, Dr. Hablemitoğlu’nun düşmanlarına saldırı için fırsat ortaya çıkarılmıştır. İkincisi maktul kişinin ilgilendiği konulara dikkat çekilmiştir. Üçüncüsü maktul kişi bazı konularda sınırları aştıysa -eğer– durdurulması sağlanmıştır. Dördüncü yarar Doç. Hablemitoğlu’nun PKK’lı Turancı diye suçlanmış olması radikal milliyetçi eğilimleri harekete geçirir. Avrupa Birliği’ne giriş sürecini engelleme niyetinde olanların, ulusalcılığı tabulaştırmış kişilerin bu ortamdan yarar sağlayacağı düşünülebilir. Kontrollü gerilim stratejisinde suçlanan taraf kendi savaşını kendi belirlemelidir. Şiddete şiddetle karşılık vermek saldırgan tarafın orman alanına girmektir. Doğru, onurlu, açık, net duruş gösteren taraf psikolojik savaşta uzun vadede kazanan taraf olur. Dolayısıyla Necip Hablemitoğlu suikastını incelerken, bu olayla birlikte ulaşılmak istenen psikolojik harp hedefinin
ne olduğunu da analiz etmek gerekir.

Psikolojik savaşın saldırı ve savunma silahı; propaganda, eğitim ve provokasyondur. Cephanesi ise; söz, yazı, resim, broşür ve e-posta şeklindeki bilgidir. Bu savaş tarzının amacı, insanları ikna etmek ve onları değiştirmektir. Yöntemi de beyin yıkamadır. Yani hedef insan beynidir, insan beynine hükmetmektir. Bu olayla birlikte açıkça görülmektedir ki, gerek Hablemitoğlu suikastı gerekse belli başlı faili meçhuller hep belli kesimleri hedef göstermeyi amaçlamıştır. Bu da bu tür olayların ortak bir psikolojik harp argümanına sahip oldukları anlamına gelmektedir.

Çinli General Sun–tzu, 2500 yıl önce bu konuda bir kitap yazmıştır.
Türk devletlerin parçalanması sürecinde kullanılan PS yöntemi, bugün için de geçerliliğini sürdürmektedir. Sun–tzu’nun kimi önerilerine bakmak yararlı olacaktır:

  • 1– Hasım ülkelerde iyi olan şeyleri gözden düşürünüz.
  • 2– Hasım ülkelerin hakanlarının başarılarını küçük göstererek şöhretlerine gölge düşürünüz ve zamanı geldiğinde de kendi halkının onları hor görmesini sağlayınız.
  • 3– Adi ve aşağılık kişilerin işbirliğinden yararlanınız.
  • 4– Düşman halkın kendi aralarında olan uyuşmazlık ve kavgalarını yayınız.
  • 5– Hasmınızın geleneklerini gülünç hale getiriniz. (Ersan İnan, 1997)

Öyle görülmektedir ki bu öneriler, Türkiye’nin hasımları tarafından yıllardır
oldukça başarılı bir biçimde sürdürülmektedir.

Propaganda nedir? 

Bir topluluğun düşüncelerini, duygularını, davranışlarını, tavır ve hareketlerini etki altında tutmak ve onları değiştirmek amacıyla yayınlanan bilgi, belge, doktrin ve görüşlerdir. Propagandanın amacı, propagandayı yapana doğrudan veya dolaylı fayda sağlamasıdır. Bununla birlikte propaganda ile, hasım grubu ekonomik ve politik yalnızlığa itmek amaçlanır. Bir savaşta nihai zafer, düşmanın yenilgiyi kabulüne bağlıdır. Yenilgiyi kabul etmeyen düşman, ileride tekrar sorun oluşturacaktır. Düşmanın moral gücü olan maneviyatının çökmesi, ancak psikolojik savaş yöntemi olan propaganda ile mümkündür. İşte Türkiye’de yapılmak istenen şey de budur. Türkiye, coğrafyasından ötürü son derece önemli bir coğrafyada bulunmaktadır ve bu yüzden düşmanları tarafından destabilize edilmek istenmesi doğaldır.

  • Propagandanın cephanesi söz ve kelimelerdir.

Burada hatırlamamız gereken Goethe’nin çok güzel bir sözü var.

  • Goethe, “En güçlü silah, zamanı gelmiş fikirdir.” der.

Propaganda yöntemi, gelişigüzel sarf edilen sözler değildir. Üzerinde çok uzun düşünülmüş, zaman ve zemin iyi hesaplanmış, şekil ve ölçüsü doğru belirlenmiş ve hedef kitlesi tayin edilmiş bir faaliyettir.

Türkiye ne zaman istikrarlı bir ortam yakalasa, Türkiye’de bu tür psikolojik harp argümanları devreye girmektedir. Yukarıda tarifini vermeye çalıştığım psikolojik savaşın önemli yöntemi propagandanın farklı türleri vardır.

  • 1– Beyaz propaganda.
  • 2– Gri propaganda.
  • 3– Siyah propaganda.
  • 4– Silahlı propaganda.
  • 5– Karşı propaganda.

Beyaz propaganda                   :

Açık biçimde yapılan bir propagandadır; kaynağı bellidir ve kendisini tanıtmak ister. Açık ve şeffaftır. Beyaz propaganda da doğruluğa önem verilir. Yalan kullanılırsa geri teper, güveni sarsar.

Kazanımı, en güçlü tarafı, karşı tarafın fikirlerini çürütür, taraftarlarını azaltır. Doğru, açık ve şeffaf propaganda kitlelerde güven uyandırır. Beyaz propagandanın zayıf tarafı, yayılma menzilinin sınırlı olmasıdır. Serbestçe dolaşamaz. Düşman kendini korumak için karşı propaganda olanaklarını hemen kullanırsa tehdit ve bozulmayla sonuçlanabilir. Yapılan propaganda hakkında toplumda kuşku uyanıyorsa,
silah geri tepmiş olur, böylece de güven zayıflar.

Beyaz propagandanın malzemesi haberlerdir. Hasım tarafın hatalarını, suiistimallerini malzeme olarak kullanırlar. Bu malzemenin ne zaman, ne şekilde, nasıl ve hangi ölçüde kullanılacağı planlanmalıdır.

Psikolojik savaşın hedefi;
kalenin zayıf yönünü iyi belirleyip o hedefe ısrarla ve tekrarla atışlar yapmak,
sonuç olarak direnci zayıflatmaktır.

Zihinlerde açılan gedik büyütülecektir. Bunu sağlamak için beyaz propaganda yönteminde belirlenen doğru hedefi, binlerce kez tekrarlamaktan kaçmamak gerekir. Eğer beyaz propagandaya maruz iseniz; sabırla ve ısrarla zihinlerde oluşan gediği kapatacak söz, davranış ve eylemlerde bulunmalısınız. Propagandada kullanılan yanlış bilgilerle ilgili şüpheler, karşı propaganda şeklinde ısrarla anlatılmalıdır.

Gri propaganda

Psikolojik savaşın önemli propaganda unsurlarından birisi olan gri propaganda bulanık bir propagandadır. Burada kaynak belli değildir, doğruluğu kanıtlanamaz. Yalan veya iftira olduğu da kesin değildir. Gri propagandanın
ana malzemesi “rivayetler”dir. Çalışma tarzı açık propaganda gibi sınırlı değildir, aşağıda tanımını vereceğim kara propaganda gibi serbesttir.

Güçlü yönü, muhatap tarafında iyi kabul görmesidir. İnsan üzerinde propaganda hissi doğurmaz. Propagandayı çıkaranlar belirsiz olduğu için, gri propagandada
en heyecanlı konular kullanılabilir. Bu tarzda, genellikle doğru bir olaya on tane yalan sokulup muhatabı küçük ve gülünç duruma düşürmek amaçlanır. Senaryo iyi yazılmışsa eğer “rivayetler” dilden dile dolaşır.

Örneğin 12 Eylül 1980 öncesi TBMM ve hükümetin anarşiyi ortadan kaldıracak bir çözüm üretmesine fırsat verilmeyerek, bu kötü ortamın askeri darbe için zihinlerin hazırlanmasında kullanıldığı emekli General S. Demcioğlu tarafından açıklanmıştı.

Gri propagandanın amacı, kusurlu, noksan ve belirsiz bir şeyi, tam ve yeterli göstermek olabilir. Yahut, tam, yeterli ve açık olan bir şeyi kuşkulu göstererek gölgelendirmek, değerden düşürmek amaçlanır. Her türlü çelişki bu yöntemde ustaca kullanılır. Çelişki yoksa bile, varmış gibi davranılır. Böylece zihinlerde istenen soru işareti uyandırılır.

Dolayısıyla bu tür suikast olaylarını analiz ederken, aslolan hedef ülkede yaratılmak istenen psikolojik etkidir.
(http://sosyolojik.wordpress.com/2010/01/05/psikolojik-savas-teknikleri/)

…………………..