Etiket arşivi: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS)

Din eğitiminde “zorunlu” tartışma ve Erdoğani Türkiye Cemahiriyye-i İslamiyyesi…


Din eğitiminde “zorunlu” tartışma ve
Erdoğani Türkiye Cemahiriyye-i İslamiyyesi…

http://www.hekimpostasi.org.tr/2015/01/26/din-egitiminde-zorunlu-tartisma/
26 Ocak 2015
(Başlığın 2. ve 2. dizeleri yeşil renkli olarak bizim eklememizdir..)

din eğitimi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi zorunlu din derslerinin kaldırılmasına hükmederken, Milli Eğitim Şurasında din derslerinin ilkokul 1., 2. ve 3. sınıflarda dahi zorunlu olması kararı kabul edildi. Tavsiye niteliği taşıyan ve Milli Eğitim Bakanlığı’na sunulacak karar tartışmalara neden oldu.

ATO Hekim Postası

Ocak 2015, sayı 65

Milli Eğitim Bakanı Prof. Nabi Avcı başkanlığında toplanan 19. Milli Eğitim Şurası
Genel Kurulunda ilkokul 1., 2. ve 3. sınıflara da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin konulması, ilkokul 1., 2. ve 3. sınıflar için hazırlanacak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
dersi öğretim programlarında çoğulcu anlayışa yer verilmesi önerisi benimsendi.
Karar sonrası din eğitiminin zorunlu olmaması gerektiği tartışılırken Hacettepe Üniversitesi
Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füsun Çuhadaroğlu,

çocukların dini soyut bir kavram – bir inanç sistemi olarak
12 yaşından başlayarak anlayabileceklerini
söyledi.

İnsanın ahlak gelişiminin somut düzeyden soyut düzeye doğru bir ilerlemesi olduğunu belirten Çuhadaroğlu dinsel kuralların öğretilmesinden öte, dini öğreten kişinin çocuğun zihninde
dinle ilgili nasıl bir kavram oluşturduğunun önemli olduğuna değindi.

Nasıl öğretildiği önemli

Din eğitiminin verilme biçimine dikkat etmek gerektiğini belirten Çuhadaroğlu sözlerini

“Çocukları yetiştirirken ahlaklı olmayı öğretmek için vereceğimiz eğitimin içinde din de
yer alabilir ama dinin çocuklara nasıl öğretildiği önemli. Bir dinin ya da Allah sevgisinin çocuğa koruyucu, kollayıcı, affedici, hoşgörülü bir biçimde anlatılması da mümkün;
günah ve cezaya dayalı daha korku temelli anlatılması da mümkün. En ufak şeyin günah
kabul edildiği, en ufak hatadan dolayı ceza görüleceğini vurgulayan bir anlatım,
çocuğun kafasında varoluşunu sürekli gözaltında hissettiren, kendi iradesinin
önemini ortadan kaldıran bir çerçeve yaratabilir.”
diye sürdürdü.

Korku ahlak gelişiminin ilerlemesini engeller

Korku temelli bir yaklaşımın çocuklarda ahlak gelişiminin ileri gitmesini engelleyeceğini söyleyen Çuhadaroğlu

“Dinsel yasaklar çevresinde çocukların davranışlarını yönlendirmeye çalıştığımızda,
çocuk bir şeyin doğru olduğuna inandığı için onu yapıyor olmaz da, ceza almaktan korktuğu için yapmaktan kaçınır. Biz buna dışarıdan denetimli ahlak eğitimi diyoruz. Oysa önemli olan çocuğun içselleştirerek, kendi iradesiyle ahlaklı davranmasını sağlamak.
Din eğitiminin suç ve günah kavramlarıyla verilmesi, ahlak gelişiminin ileri gitmesini,
soyut düzeye ulaşmasını engeller.” dedi.

Anlayacağı dilde öğretilmeli

Din eğitiminde dilin önemine de değinen Çuhadaroğlu,

“İlkokul çocuklarında din eğitiminin dikte ettirme, ezberletme biçiminde olmaması gerek  Sonuçta dua ederken herkes kendi diliyle dua ediyor. Dinin ne dediğinin anlaşılması açısından herkese kendi anlayacağı dilde öğretilmesi önemli.” açıklamasını yaptı.

aihm

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), eğitimde Din ve Ahlak Kültürü Derslerine karşı Ankara’dan davacı olan 14 Türk vatandaşının 2011’de açtığı davada kararını 16 Eylül’de
(AS: 2014) açıkladı.

AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) eğitim hakkıyla ilgili maddesinin
ihlal edildiğine hükmetti.

Benzer olası davalar için emsal (AS: örnek!) teşkil etmesi (AS: oluşturması) bakımından
önem taşıyan kararda Mahkeme;

(AİHM) En kısa sürede Din ve Ahlak Kültürü Derslerinin zorunlu olmaktan çıkartılıp, öğrencilerin muaf tutulabilecekleri bir sisteme geçilmesi gerektiğine karar verdi.

Mahkeme, oy birliğiyle aldığı kararda,

Türk hükümetinden “zaman geçirmeden öğrencilerin zorunlu Din ve Ahlak Kültürü Derslerinden muaf (AS: bağışık) tutulmalarını da sağlayacak yeni bir sisteme geçmesini..” istedi.

Kararda, Türkiye’de Din ve Ahlak Kültürü kitaplarının içeriğinde yapılan son değişikliklerin “yetersiz” olduğu belirtilip, Devletin dinsel konularla ilgili düzenlemelerde
“yansız ve tarafsız olma yükümlülüğü” hatırlatıldı.

================================

Dostlar,

Eklenecek bir şey kaldı mı??

Dinci AKP iktidarı, AİHM kararlarını bile arkadan  dolaşarak, hukuka karşı hile (hülle) ile boşa çıkarmaya çabalıyor..

AKP İnsanlık suçu işliyor!

Hatta gözdağı veriyor Başbakan A. Davutoğlu.. Kiliseye götürülüyormuş öğrenciler.. Olabilir, doğrudur..ancak hangi bağlamda götürülüyor ve söylenenlerin içeriği, söyleme yöntemi ne??

Hükümet ülkeyi daha fazla germeyi bırakmalı ve ülkemizin saygınlığını uluslararası düzlemde aşındırmamalıdır. AİHM kararlarına uymayan bir Türkiye izleniminin uluslararası toplumda oluşması kabul edilemeyecek bir durumdur. Türkiye AB’den de kopar,
çağdaş dünyadan soyutlanır, Avrupa Konseyi‘nden bile çıkarılabilir.

Yoksa istenen tam da bu mudur?
İkinci bir Suudi Arabistan olmak mıdır??

Erdoğani Türkiye Cemahiriyye-i İslamiyyesi…

“Hedef 2023” yoksa tam da bu mudur??

Maske epey düştü.. Bir püf kaldı..

Bu lanetli plana AYDINLIK TÜRKİYE GÜÇLERİ
asla izin vermeyecektir. İç savaş nedenidir..

Herkes bu gerçeği kafasına bir güzel yerleştirmeli ve oyunu kurallarına göre oynayarak, Cumhuriyetin temel değerleriyle uğraşmaktan vazgeçmelidir.
Anayasaya sadık kalma yemini etti tüm vekiller…Ne bu takiyye??

Demokrasinin olanaklarını kullanarak iktidara gelmek ve
– onu yıkmaya çalışmak ahlaksızlıktır,
– ikiyüzlülüktür,
– riyadır,
– rejimi hileyle değiştirme bağlamında anayasa suçudur,
– Nazizm ve Hitler gibi yüz kızartıcı – insanlığı utandıran bir eylemdir.. 
– Utanılacak bir şeydir,
– halkı aldatmaktır,
– ayıptır, hem de çooook  ayıptır!

Ne gerçek müslümanlığa sığar ne de insanlığa…

Yeter mi??

Sevgi ve saygıyla.
31.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

AİHM Türkiye’den zorunlu din dersi uygulamasına derhal son verilmesini istedi

AİHM’den Türkiye’de ‘zorunlu din dersi’ne son verilmesi kararı..


Dostlar
,

Kanayan yaradır.. 1982 Anayasası ile birlikte 32 yıldır zorunlu din dersleri tam bir İSLAMCI faşist baskı İLE SÜRDÜRÜLÜYOR.. AİHM kezlerce bu konuda kararlar verdi ama özellikle AKP hükümetleri hukuka karşı hile ile AİHM kararlarının arkasından dolanarak (hile-i şeriye) kararları özüyle uygulamadılar. Söz konusu derslerin içeriklerinde yüzeysel ve kandırmaca amaçlı değişikliklere gidilerek
AİHM kararlarının içi boşaltıldı, pişkinlikle AİHM aldatılmaya çalışıldı!

Ciddi ölçüde zaman kazanıldı.. Bu arada “12 yıllık zorunlu kesintisiz” eğitim sistemi 4 + 4 + 4 ile parçalanarak ve İHL’ler sayıca ezici biçimde artırılarak İmam hatip Ortaokulları (IHO) da açıldı. Yetmedi, kimi derslerin İngilizce verilmesi bahanesiyle
İHL ve IHO’nın başına bir de “Anadolu” sözcüğü getirilerek var olan okul binaları
bu kayırmalı okullara verildi.

Yetmedi, bir de haremlik – selamlık ayrımı ile kızlar için IHO – IHL açıldı..
Oysa İslam dini kaynaklarında kadınlar İmam – Hatip olamıyor.
Bu gerçeğe karşın kızlar için ayrı İHO – İHL açmak, apaçık beyin yıkama,
Başbakan iken RTE’nin itiraf ettiği üzere “inançlı” nesil yetiştirmektir..

Bu neyin “inancı” dır?? Başka inanç sahipleri ve sistemleri yok mudur Türkiye’de?
Salt Hıristiyan ve Museviler bağışık tutuldu bu zorunlu derslerden
(Lozan Antlaşması güvenceleri ve Batı korkusu!).

Yetmedi; bilinçli TEOG rezaletiyle (TEOG : Temel Eğitimden Ortaöğrenime Geçiş) öğrenciler utanç verici biçimde seçeneksiz bırakılarak İHL’lere yerleştirildiler.. IHO – IHL yapılanması 4 + 4 + 4 sistemini son 2 bölümünde başlıca sistem ve omurga oldu.. Laik bir ülkede yapıldı bunlar.. Anamuhalefet partisi başkanı “Türkiye’de laiklik tehlikede değil” dediğinden olacak..

Yetmedi, İHL bitirenleri (mezunları) meslek sahibi olmak üzere eski Yüksek İslam Enstitüleri – yeni İlahiyat Fakülteleri’ne (sayıları 30’dan çok!) yönlendirilmek yerine
tüm eğitim alanlarına girebildiler. Ezici çoğunlukla AKP kadroları bu okullardan mezun.
Farklı inançtan, örneğin Alevi, tek 1 orta- yüksek bürokrat 12 yıldır atanmıyor!

Yetmedi, Harpokulları için zorlama yapılmakta..
Polis okulları, Hukuk ve Mülkiye zaten öncelikle tercih edildi.
Fethullah Gülen’in hedefleri doğrultusunda Devletin can damarlarına girildi..

Yeter mi? Bilmiyoruz??

20 – 25 milyon Alevi insanımız İslamı çok farklı yorumluyor ve Sünni İslamın devlet eliyle – kendi vergileriyle kendilerine dayatılmasına çoook haklı olarak isyan ediyorlar.
Cemevleri tapınç (ibadet) yerleri olarak kabul edilmiyor, tek kuruş devlet desteği görmüyor. Ama cami sayısı yüz bini aştı, ayrıca ilkokullarda bile mescitler doldu.
Bu bağlamda ağzını açanlar çok merkezli ve sistematik biçimde linç edildi, susturuldu, vuruldu.. Ama hoparlörlerden sanal ezan kayıtları 5 vakit çok yüksek sesle dinletiliyor.

DİB (Diyanet İşleri Başkanlığı) muazzam bir İmparatorluk oldu.
Bütçesi çok sayıda bakanlığın ödeneğini aşıyor. TÜBİTAK bütçesinin 4 katı! Ayrıca Diyanet Vakfı çok ciddi parasal kaynaklara hükmediyor. İki yüz bin dolayında Sünni imam – vaiz -mele vb. nin aylıklarını tüm vatandaşlar ödüyor ama DİB’de Alevilik ve başka inançlara yer yok! DİB SÜNNİ İSLAMIN Dükalığı! Oysa “Diyanet” sözcüğü salt “Sünni” İslam demek değil ki!

Başbakan Davutoğlu bu gün hemen savunmaya geçti ve terör örgütlerini örnek göstererek Ortadoğuda din eğitiminin zorunlu olduğunu.. savundu. “İslamcı terör” ü engellemek için bu dersler gerekliymiş.. Hatta uygulamalı, Kilisede veriliyormuş yer yer.
Oysa hiçbir AB ülkesinde 12 yıllık kesintisiz zorunlu temel eğitim tamamlanmadan zorunlu din eğitimi yok’

Yine bu gün 12. CB – Yarıbaşkan RTE de Esnaf Birlikleri toplantısında “İslami terör” diye bir kavramı kesinkes reddetiklerini söyledi. RTE de Davutoğlu da “IŞİD unsurları” demeyi sürdürürken, tüm dünya “kanlı IŞİD terörü” diyerek şiddetle lanetliyor,
kendi yarattıkları canavarla başetmek için çabalıyor….

Büyük atasözüdür.. “Zırva tevil götürmez..”
Ne yaparsanız yapınız, bu politikayı artık daha fazla sürdüremezsiniz.

AİHM’nin kararı oybirliği iledir. Temyiz etme pişkinliğine girilmez umarız.
Çünkü tazminat istemi de hükmü de yoktur kararda.
Uluslararası Yüksek Mahkeme, kararının nasıl uygulanması gerektiğini de açıkladı.

Eh artık yeter..
Bu dinci faşizme son verin..
Zaten okullarda Arapça, Peygamberin Yaşamı gibi dersler de koyarak dinci içerik
iyice zenginleştirildi..

İnsaf artık..

  • Toplum bo-ğu-lu-yor, bo-ğu-lu-yor, bo-ğu-lu-yor..
    anlıyor musunuz, duyuyor musunuz, görüyor musunuz?

Yoksa kör ve sağır mısınız?

Bu yaptıklarınızın İslam’a uyan neresi var? Kuran’da karşılığı var mı??
Kuran’ın neresinde insanlara zorla din öğretmek, Arapça sure ezberletmek yazıyor? Zorla abdest, namaz, oruç.. Hangi ayette, hangi ayette??
Tek bir ayet gösterebilir misiniz herkese ZORUNLU DİN DERSİ için??
Yoksa tam tersine “tebliğ” den öteye geçmek Kuran’da yasak, değil mi!?

AİHM kararını kıvırtmadan artık uygulayın..
Mahkeme uyarıyor; Türkiye’de sorun “yapısal” diye!
(Karar özeti aşağıda.. dikkatle okunmalı..)

Sevgi ve saygı ile.
17 Eylül 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=================================

AİHM’den ‘zorunlu din dersi’ kararı..

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 
Türkiye’den zorunlu din dersi uygulamasına derhal son verilmesini istedi!

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM),eğitimde zorunlu “Din Bilgisi ve
Ahlak Kültürü Derseri” ne karşı Ankara’dan davacı olan 14 Türk vatandaşının
2011 yılında açtığı davada kararını bugün açıkladı.

AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) eğitim hakkıyla ilgili maddesinin ihlaline hükmetti.

Mahkeme, oy birliğiyle aldığı kararda,
Türk hükümetinden

Zaman geçirmeden öğrencilerin zorunlu din ve ahlak kültürü derslerinden
bağışık (muaf) tutulmalarını da sağlayacak yeni bir sisteme geçmesini.”
istedi.

Kararda, Türkiye’de din ve ahlak kültürü kitaplarının içeriğinde yapılan son değişikliklerin“yetersiz” olduğu belirtilip; Devletin dinsel konularla ilgili düzenlemelerde “yansız ve tarafsız olma yükümlülüğü” anımsatıldı.

AİHM, kullanılmakta olan “Din ve Ahlak Kültürü” kitaplarında Türkiye’de çoğunluğun
ait olduğu Sünni İslam’a daha çok yer ayrılmasının “beyin yıkamak” anlamına gelmediğini belirtmekle birlikte;

Alevi inancının özellikleri dikkate alındığında, anababaların çocuklarında
okul ile kendilerine özgü değerler arasında bir “bağlılık çatışması” 
yaratabileceğini
düşünmekte haksız olmadıklarına kanaat getirdi.

Türk eğitim sisteminin yalnızca Hıristiyan ve Musevi öğrencilere zorunlu din derslerinden bağışık (muaf) tutulma hakkı tanıdığına işaret eden AİHM’nin gerekçeli kararında,

“Bu durum, çocukları okulda gördükleri eğitim ile ailelerinin dinsel veya
felsefi inançları arasında çatışmaya itebilir..
” sonucuna vardı.

Avrupa ülkelerinin çoğunluğunun öğrencilere din derslerine girmeme veya
bu ders yerine başka bir derse girme hakkı tanıdığını da anımsatan AİHM,
Türk eğitim sisteminin anababaların (ebeveynlerin) inançlarına saygı konusunda
hâlâ Avrupa standartlarında olmadığı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘nin
eğitim hakkıyla ilgili maddesini ihlal ettiğine hükmetti.

AİHM, sorunun “yapısal” olduğunu da belirterek, kararın nasıl uygulanması gerektiği konusunda Ankara’ya mesaj da verdi.

Mahkeme, en kısa sürede “Din ve Ahlak Kültürü” derslerinin zorunlu olmaktan çıkartılıp, öğrencilerin bağışık tutulabilecekleri bir sisteme geçilmesi
gerektiğine hükmetti.

Davacılar maddi veya manevi tazminat talep etmediğinden,
bu konuda herhangi bir hükümde bulunulmadı.

Karar, benzer olası davalar için örnek oluşturması (emsal teşkil etmesi)
bakımından önem taşıyor. (Kaynak: Ntvmsnbc, 16.9.14)

***********

Bu dosyanın tümünü pdf olarak okumak – indirmek için lütfen tıklayınız…

AİHM’den_Turkiye’de_‘zorunlu_din_dersi’ne_son_verilmesi_kararı