Etiket arşivi: DİB (Diyanet İşleri Başkanlığı) muazzam bir İmparatorluk oldu.

Konu Alevilik olunca oyun bitmiyor!


Konu Alevilik olunca oyun bitmiyor!

portresi2

 

Necdet Saraç
necdetsarac@ilerihaber.org, 04.12.14
http://ilerihaber.org/yazarlar/necdet-sarac/konu-alevilik-olunca-oyun-bitmiyor/519/

Türkiye “normal” bir ülke olsa, siyasetin kuralları da “normal” işlese,
dünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararından sonra Alevilerin en önemli istemi olan Cemevleri’nin yasal olarak “ibadethane” olarak kabul edilmesi ile ilgili bütün tartışmanın hemen bitmesi gerekirdi. Ancak memleket Türkiye olunca
işler siyasetin klasik öngörüsüne göre şekillenmiyor.

Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, aralarındaki farka karşın
bütün Alevilerin ortak istemiydi… Cemevlerinin “yasal statü” dışında elektrik – su parası, altyapı gibi ortak sorunları vardı… CEM Vakfı, 2006 yılında Yenibosna Cemevi‘nin,
tıpkı cami gibi, kilise gibi elektrik faturalarını ödemekten bağışık (muaf) tutulması için başvurmuştu. Bu başvuru, 2008 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “bilirkişi” raporu ile “Aleviliğin bir din, cemevinin ise ibadet yeri olmadığı” gerekçesiyle reddedilmiş,
daha sonra bu karar 2009 yılında Yargıtay tarafından da onaylanmıştı.

Türkiye’de hukuksal yollar bitince, CEM Vakfı davayı AİHM’e taşıdı.
AİHM önceki gün aldığı kararla Cemevlerinin camiler gibi ibadet yerlerinden farklı olarak elektrik faturalarından bağışık tutulmamasını,

– İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ayrımcılığı yasaklayan 14. maddesi ve
– düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne ilişkin 9. maddesine aykırı buldu.

Türkiye’yi mahkum etti. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
‘Ayrımcılık yasağını’ düzenleyen 14. maddesi çok açık hükümlü:

  • “Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya başkaca kanaatler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensupluk, serbest, doğum veya herhangi başka bir durum bakımından
    hiçbir ayrımcılık yapmadan sağlanır…”

Yani AİHM dedi ki; “Camilerden, kiliselerden, sinagoglardan elektrik faturası almıyorsan Cemevi’nden de alamazsın”! Cemevi’ne ”ibadethane” dedi.

Böylece aynı zamanda “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Cemevlerinin dini ibaret yeri olmadığı görüşünü” de reddederek Türkiye’yi “ayrımcı”olarak mahkum etti.
Ayrımcılığın altını da kalınca çizdi ve Cemevini elektrik faturalarından bağışık tutmayan sistemin din temelli bir ayrımcılık olduğuna vurgu yaptı, “farklı muamelenin,
objektif ve makul bir gerekçesinin bulunmadığını” belirtti.

AİHM burada da durmadı ve “Elektrik faturalarının ödenmesi sorunu, aslında devletin tarafsızlığı ilkesinin ihlal edilmesiyle yakından ilgilidir.” dedi ve ekledi:

“İhlal, ayrımcılık karşıtı bakış açısıyla ele alındığında Cemevinin elektrik faturalarının ödenmesiyle onarılamaz. Bu çözüm, Alevi toplumunun ve dininin, dahası ibadethanelerinin statüsüyle ilgili özel ve eşitlikçi bir yaklaşımın olmadığı sorununu cevapsız bırakmaktadır.” dedi. Davanın tazminat boyutunu bir sonraki duruşmaya bırakan AİHM, oybirliği ile aldığı kararda Türkiye’ye 6 ay süre tanıdı! 6 ayda bu işi düzelt dedi.

ANAYASA ve 90. Madde

Hadi Anayasanın 2., 10. ve 24. maddelerini geçtik.. 90. maddesi AİHM’in bu kararını uygulmayı zorunlu kılıyor. Anayasanın 90. maddesi diyor ki (AS: son fıkra):

  • “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır…”

DAVUTOĞLU BİZİ ETKİLEMEZ

Bu denli açık yasal bir gerçeğe karşın Hacıbektaş’ta, Dersim’de ağzından “eşitliği” ve “kardeşliği” düşürmeyen Başbakan bildiğini okuyor. Cemevinde, Alevilerin yanında; “Allah Alevilerle Sünnileri eşit yaratmıştır.” diyor, “Erenlerin, pirlerin adları, parlak ve güzel sözleri” arka arkaya sıralıyor, dışarı çıkınca bu sözler orada kalıyor…
Çünkü konu Alevilik olunca dün Osmanlı’da, bugün de AKP’de oyun bitmiyor
Eşitlik onlar için yalnızca lafta kalıyor. Cami ile Cemevi’nin eşit olabileceğini akıllarının ucuna bile getirmek istemiyorlar…

Bu yüzden Davutoğlu, “Bu karar çalışmalarımızı etkileyecek bir durum değil” diyor!
Dün akşam adları henüz açıklanmayan “Alevi temsilcileri” ile yapılan yemekli toplantıda Davutoğlu halen işin etrafında dolaşmaya devam ediyor. “Alevi İslam geleneğinin yaşatılması”ndan sözediyor. “Samimiyetimizi koruyabilirsek çok önemli adımlar atabiliriz. Hepimizin empati yapması gerek” diyor. İşi sulandırmak için elindne geleni yapıyor. Tıpkı AİHM’in zorunlu din dersleri kararında olduğu gibi…

Oysa karar ortada. Bunun için ne özel bir empatiye, ne de samimiyete ihtiyaç var!
Kararı uygula yeter! “Kargadan başka kuş tanımam” tavrını terk et!

AKP İÇİN DENİZ BİTTİ!

Görüşmeden ve müzakereden yana olan Alevi federasyonlarını (ABF – ADF – AVF) dışlayarak “kendi belirlediği Alevileri ile yemeğe çıkması” ve bu yemek sonrası
halen laf kalabalığı yapması kendisini de, AKP’yi de kurtaramaz! Deniz bitti!
Yapılması gereken bellidir: Bu işi daha çok uzatmadan Cemevleri başta olmak üzere kayıtsız koşulsuz Alevilerin istemlerini tanımak!

========================================

Dostlar,

Sn. Necdet araç’ın yazdıklarına katılarak paylaşmak istiyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
04.12.2014, Ankara

Sevgi ve saygı ile.
04.12.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

AİHM Türkiye’den zorunlu din dersi uygulamasına derhal son verilmesini istedi

AİHM’den Türkiye’de ‘zorunlu din dersi’ne son verilmesi kararı..


Dostlar
,

Kanayan yaradır.. 1982 Anayasası ile birlikte 32 yıldır zorunlu din dersleri tam bir İSLAMCI faşist baskı İLE SÜRDÜRÜLÜYOR.. AİHM kezlerce bu konuda kararlar verdi ama özellikle AKP hükümetleri hukuka karşı hile ile AİHM kararlarının arkasından dolanarak (hile-i şeriye) kararları özüyle uygulamadılar. Söz konusu derslerin içeriklerinde yüzeysel ve kandırmaca amaçlı değişikliklere gidilerek
AİHM kararlarının içi boşaltıldı, pişkinlikle AİHM aldatılmaya çalışıldı!

Ciddi ölçüde zaman kazanıldı.. Bu arada “12 yıllık zorunlu kesintisiz” eğitim sistemi 4 + 4 + 4 ile parçalanarak ve İHL’ler sayıca ezici biçimde artırılarak İmam hatip Ortaokulları (IHO) da açıldı. Yetmedi, kimi derslerin İngilizce verilmesi bahanesiyle
İHL ve IHO’nın başına bir de “Anadolu” sözcüğü getirilerek var olan okul binaları
bu kayırmalı okullara verildi.

Yetmedi, bir de haremlik – selamlık ayrımı ile kızlar için IHO – IHL açıldı..
Oysa İslam dini kaynaklarında kadınlar İmam – Hatip olamıyor.
Bu gerçeğe karşın kızlar için ayrı İHO – İHL açmak, apaçık beyin yıkama,
Başbakan iken RTE’nin itiraf ettiği üzere “inançlı” nesil yetiştirmektir..

Bu neyin “inancı” dır?? Başka inanç sahipleri ve sistemleri yok mudur Türkiye’de?
Salt Hıristiyan ve Museviler bağışık tutuldu bu zorunlu derslerden
(Lozan Antlaşması güvenceleri ve Batı korkusu!).

Yetmedi; bilinçli TEOG rezaletiyle (TEOG : Temel Eğitimden Ortaöğrenime Geçiş) öğrenciler utanç verici biçimde seçeneksiz bırakılarak İHL’lere yerleştirildiler.. IHO – IHL yapılanması 4 + 4 + 4 sistemini son 2 bölümünde başlıca sistem ve omurga oldu.. Laik bir ülkede yapıldı bunlar.. Anamuhalefet partisi başkanı “Türkiye’de laiklik tehlikede değil” dediğinden olacak..

Yetmedi, İHL bitirenleri (mezunları) meslek sahibi olmak üzere eski Yüksek İslam Enstitüleri – yeni İlahiyat Fakülteleri’ne (sayıları 30’dan çok!) yönlendirilmek yerine
tüm eğitim alanlarına girebildiler. Ezici çoğunlukla AKP kadroları bu okullardan mezun.
Farklı inançtan, örneğin Alevi, tek 1 orta- yüksek bürokrat 12 yıldır atanmıyor!

Yetmedi, Harpokulları için zorlama yapılmakta..
Polis okulları, Hukuk ve Mülkiye zaten öncelikle tercih edildi.
Fethullah Gülen’in hedefleri doğrultusunda Devletin can damarlarına girildi..

Yeter mi? Bilmiyoruz??

20 – 25 milyon Alevi insanımız İslamı çok farklı yorumluyor ve Sünni İslamın devlet eliyle – kendi vergileriyle kendilerine dayatılmasına çoook haklı olarak isyan ediyorlar.
Cemevleri tapınç (ibadet) yerleri olarak kabul edilmiyor, tek kuruş devlet desteği görmüyor. Ama cami sayısı yüz bini aştı, ayrıca ilkokullarda bile mescitler doldu.
Bu bağlamda ağzını açanlar çok merkezli ve sistematik biçimde linç edildi, susturuldu, vuruldu.. Ama hoparlörlerden sanal ezan kayıtları 5 vakit çok yüksek sesle dinletiliyor.

DİB (Diyanet İşleri Başkanlığı) muazzam bir İmparatorluk oldu.
Bütçesi çok sayıda bakanlığın ödeneğini aşıyor. TÜBİTAK bütçesinin 4 katı! Ayrıca Diyanet Vakfı çok ciddi parasal kaynaklara hükmediyor. İki yüz bin dolayında Sünni imam – vaiz -mele vb. nin aylıklarını tüm vatandaşlar ödüyor ama DİB’de Alevilik ve başka inançlara yer yok! DİB SÜNNİ İSLAMIN Dükalığı! Oysa “Diyanet” sözcüğü salt “Sünni” İslam demek değil ki!

Başbakan Davutoğlu bu gün hemen savunmaya geçti ve terör örgütlerini örnek göstererek Ortadoğuda din eğitiminin zorunlu olduğunu.. savundu. “İslamcı terör” ü engellemek için bu dersler gerekliymiş.. Hatta uygulamalı, Kilisede veriliyormuş yer yer.
Oysa hiçbir AB ülkesinde 12 yıllık kesintisiz zorunlu temel eğitim tamamlanmadan zorunlu din eğitimi yok’

Yine bu gün 12. CB – Yarıbaşkan RTE de Esnaf Birlikleri toplantısında “İslami terör” diye bir kavramı kesinkes reddetiklerini söyledi. RTE de Davutoğlu da “IŞİD unsurları” demeyi sürdürürken, tüm dünya “kanlı IŞİD terörü” diyerek şiddetle lanetliyor,
kendi yarattıkları canavarla başetmek için çabalıyor….

Büyük atasözüdür.. “Zırva tevil götürmez..”
Ne yaparsanız yapınız, bu politikayı artık daha fazla sürdüremezsiniz.

AİHM’nin kararı oybirliği iledir. Temyiz etme pişkinliğine girilmez umarız.
Çünkü tazminat istemi de hükmü de yoktur kararda.
Uluslararası Yüksek Mahkeme, kararının nasıl uygulanması gerektiğini de açıkladı.

Eh artık yeter..
Bu dinci faşizme son verin..
Zaten okullarda Arapça, Peygamberin Yaşamı gibi dersler de koyarak dinci içerik
iyice zenginleştirildi..

İnsaf artık..

  • Toplum bo-ğu-lu-yor, bo-ğu-lu-yor, bo-ğu-lu-yor..
    anlıyor musunuz, duyuyor musunuz, görüyor musunuz?

Yoksa kör ve sağır mısınız?

Bu yaptıklarınızın İslam’a uyan neresi var? Kuran’da karşılığı var mı??
Kuran’ın neresinde insanlara zorla din öğretmek, Arapça sure ezberletmek yazıyor? Zorla abdest, namaz, oruç.. Hangi ayette, hangi ayette??
Tek bir ayet gösterebilir misiniz herkese ZORUNLU DİN DERSİ için??
Yoksa tam tersine “tebliğ” den öteye geçmek Kuran’da yasak, değil mi!?

AİHM kararını kıvırtmadan artık uygulayın..
Mahkeme uyarıyor; Türkiye’de sorun “yapısal” diye!
(Karar özeti aşağıda.. dikkatle okunmalı..)

Sevgi ve saygı ile.
17 Eylül 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=================================

AİHM’den ‘zorunlu din dersi’ kararı..

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 
Türkiye’den zorunlu din dersi uygulamasına derhal son verilmesini istedi!

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM),eğitimde zorunlu “Din Bilgisi ve
Ahlak Kültürü Derseri” ne karşı Ankara’dan davacı olan 14 Türk vatandaşının
2011 yılında açtığı davada kararını bugün açıkladı.

AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) eğitim hakkıyla ilgili maddesinin ihlaline hükmetti.

Mahkeme, oy birliğiyle aldığı kararda,
Türk hükümetinden

Zaman geçirmeden öğrencilerin zorunlu din ve ahlak kültürü derslerinden
bağışık (muaf) tutulmalarını da sağlayacak yeni bir sisteme geçmesini.”
istedi.

Kararda, Türkiye’de din ve ahlak kültürü kitaplarının içeriğinde yapılan son değişikliklerin“yetersiz” olduğu belirtilip; Devletin dinsel konularla ilgili düzenlemelerde “yansız ve tarafsız olma yükümlülüğü” anımsatıldı.

AİHM, kullanılmakta olan “Din ve Ahlak Kültürü” kitaplarında Türkiye’de çoğunluğun
ait olduğu Sünni İslam’a daha çok yer ayrılmasının “beyin yıkamak” anlamına gelmediğini belirtmekle birlikte;

Alevi inancının özellikleri dikkate alındığında, anababaların çocuklarında
okul ile kendilerine özgü değerler arasında bir “bağlılık çatışması” 
yaratabileceğini
düşünmekte haksız olmadıklarına kanaat getirdi.

Türk eğitim sisteminin yalnızca Hıristiyan ve Musevi öğrencilere zorunlu din derslerinden bağışık (muaf) tutulma hakkı tanıdığına işaret eden AİHM’nin gerekçeli kararında,

“Bu durum, çocukları okulda gördükleri eğitim ile ailelerinin dinsel veya
felsefi inançları arasında çatışmaya itebilir..
” sonucuna vardı.

Avrupa ülkelerinin çoğunluğunun öğrencilere din derslerine girmeme veya
bu ders yerine başka bir derse girme hakkı tanıdığını da anımsatan AİHM,
Türk eğitim sisteminin anababaların (ebeveynlerin) inançlarına saygı konusunda
hâlâ Avrupa standartlarında olmadığı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘nin
eğitim hakkıyla ilgili maddesini ihlal ettiğine hükmetti.

AİHM, sorunun “yapısal” olduğunu da belirterek, kararın nasıl uygulanması gerektiği konusunda Ankara’ya mesaj da verdi.

Mahkeme, en kısa sürede “Din ve Ahlak Kültürü” derslerinin zorunlu olmaktan çıkartılıp, öğrencilerin bağışık tutulabilecekleri bir sisteme geçilmesi
gerektiğine hükmetti.

Davacılar maddi veya manevi tazminat talep etmediğinden,
bu konuda herhangi bir hükümde bulunulmadı.

Karar, benzer olası davalar için örnek oluşturması (emsal teşkil etmesi)
bakımından önem taşıyor. (Kaynak: Ntvmsnbc, 16.9.14)

***********

Bu dosyanın tümünü pdf olarak okumak – indirmek için lütfen tıklayınız…

AİHM’den_Turkiye’de_‘zorunlu_din_dersi’ne_son_verilmesi_kararı