Etiket arşivi: AKUT Başkanı Nasuh Mahruki

OHAL’le TSK’da yapılan radikal değişikliklerde TSK’nın kendi görüşü nedir?

OHAL’le TSK’da yapılan radikal değişikliklerde TSK’nın kendi görüşü nedir?

Nasuh MAHRUKİ

10 Kasım 2013’te, büyük Atatürk‘ün aramızdan ayrılışının 75. yılında, ATA’ma MEKTUP yazmıştım. Genelkurmay Komuta Kademesi’nin kendi subayını, kendi askerini kumpas olduğu ispatlanmış kumpastan bile koruyamamasını Atatürk‘e şikayet etmiştim. Şimdi de Türk Vatanının yenilmez savunucusu Türk Silahlı Kuvvetleri‘ne bir şeyler yazmak ihtiyacındayım…

O gün, suçsuz askerlerin kumpas davalarında sahte belgeler, dijital üretim kanıtlar, uydurma CD’ler, PKK’lıların gizli tanıklığı ve daha başka bir sürü kepazelikle ağır hapis cezalarıyla, müebbetle cezalandırılmalarına seyirci kalınmasaydı, bugün FETÖ darbeye kalkışacak kadar güçlenemez, TSK’nın bütün varlıkları, asıl sahibi ve kullanıcısı olanlara sorulmadan sağa sola dağıtılamaz, askeri okulları kapatılamaz, başka bir sürü kepazelik de yapılamazdı…

Görüyorum ki Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Milli Güvenliğimiz, kumpas yetmezmiş gibi, şimdi de OHAL yetkileriyle çıkarılan KHK’lerle zafiyete uğratılıyor. Benim burada bir yurttaş olarak anlamadığım ve anlama ihtiyacında olduğum şeyler var.

  • TSK’ya yapılanlar Türkiye’nin Milli menfaatlerine aykırı şeyler. Bundan eminim çünkü
    Milli Güvenlik Akademisi’nde bunun eğitimini aldım. Bunlar çok yanlış ve çok tehlikeli.
  • Buna rağmen hiçbir engelle ve itirazla karşılanmadan, sorgusuz sualsiz, aynen uygulanıyor. Neden TSK’nın hiç sesi çıkmıyor bu olan bitende? Neden hiçbir şeye itiraz etmiyor?
    TSK’nın yetkilileri ve uzmanları çıkıp bu işin eğrisini, doğrusunu neden herkese anlatmıyor? Bizim için faydalarını, zararlarını, risklerini, tehditlerini milletle paylaşmıyor?
    *  *  *
    Toplumun bir kesiminde derin bir endişe var. Hükümet’in, stratejik önemi hakkında TSK kadar bilgisi olması imkansız konularda bu kadar hoyratça ve hesapsızca kararlar alabiliyor olması insanları endişelendiriyor.
  • Anayasa ve kuvvetler ayrılığı rafa kaldırılarak KHK’lerle ülke yönetilmez,
    Ordu hiç yönetilmez…

Daha yeni bir darbe girişimi atlatmışken, herkes yaralıyken, daha fazla sert değişiklik yaratıp insanları daha fazla strese sokmanın ne gereği varken, Kuvvet Komutanlıkları Milli Savunma Bakanı’na bağlandı. Bütün uzmanlar uyarıyor ki;

  • Ordu’nun emir komutasıyla oynamak büyük bir kaos doğurur.
    Genelkurmay’ın komuta yetkisini dağıtmak, Orduyu dağıtmak anlamına gelir.

– YAŞ’ın yapısı değişti.
– Harp Akademileri, askeri liseler ve astsubay hazırlama okulları kapatıldı.
– Milli Savunma Üniversitesi kuruldu.
– Darbeye karışan birlikler insan gibi cezalandırılıp kapatıldı.
GATA ve askeri hastaneler Sağlık Bakanlığı’na devredildi.
– OHAL yetkileriyle, yangından mal kaçırır gibi TSK’nın varlıklarında TSK’ya sorulmadan bunların yapılması normal midir? Doğru mudur? Bizim için iyi midir? Benim gibi milyonlarca insan merak ediyor başlıktaki sorumun cevabını…

Bir Genelkurmay Başkanı’nın kızının mahrem görüntülerinin TSK’ya karşı koz olarak kullanıldığı söyleniyor. Yaşadığımız pratikler bu iddiaların haklı olabileceğini düşündürüyor.

  • AKP döneminde, hiçbir engelle karşılaşmadan 17 Adamıza Yunanistan’ın el koyduğu
    iddia ediliyor, hem de çok yüksek sesle ve her yerde.

FETÖ’cü diyerek kamuda olduğu gibi TSK’da da her rütbeden binlerce subay ve astsubay uzaklaştırıldı, tutuklandı. TSK bu stratejik önemi açık konularda görüş bildirmeyip neden meydanı, çoğu zaten yandaş hale getirilmiş medyanın profesyonel yalancılarına bırakıyor?

Bu yandaşlar bu önemli konularda 7/24 milletin beynini iğfal ediyor saçma sapan şeylerle

Burada yapılması gereken, yaşadığımız bu trajediye yol açan eksikleri ve sorunları giderecek önlemleri almaktır. Bu trajedide etken olan hem sistemsel hem de insan kaynağı olarak kök sorunları bulmak, onları teker teker çözmek ve buradan yenilenerek, güçlenerek çıkmaya odaklanmakken, her yeri dağıtmak, kapatmak, birbirine karıştırmak sorunları çözülmezin ötesinde sorunları görünmez hale getirir. Ta ki feci bir kayıpla bizi kendimize getirene kadar…
*  *  *
TSK Komuta Kademesi acaba bu konularda konuşma hakları olmadığını mı düşünüyorlar? Tam tersi, asıl uzman oldukları bu konularda konuşmalıdırlar ve halkı bilgilendirmelidirler. Bütün işlerde ilk söz hakkı o işi yapanındır. TSK yaşadığı ve yaşayacağı her sıkıntıda içinden çıktığı milletini arkasına almalıdır. TSK millet, millet TSK’dır. TSK en önce milletine karşı sorumludur. TSK pasif pozisyonundan çıkmalı ve Türk Milleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin milli menfaatleri için ne gerekiyorsa, ne doğruysa onu yapmalı, onu söylemelidir. Yapması ve söylemesi için engeller varsa bunları kamuoyuyla paylaşmalıdır.

TSK’nın çözemediğini millet çözer. Millet’ten büyük güç yoktur, her şeyin çözümü millettedir.

TSK’nın doğru davranırsa bu badireden avantaj elde ederek çıkabileceğini düşünüyorum. Sahteliklerle dolu 3 yıl önceki kumpas davalarında, bütün komutanların, bila istisna hukuka ve demokrasiye saygılı olacağız diye kendi personelini gözünü kırpmadan, olmayan hukukta bile harcaması, öte yandan Cemaatin darbe girişimine karşı ölümüne mücadele etmesi ve durdurması, TSK’nın demokrasi kültürüne verdiği değerin ve bu uğurda göze alabileceği sınırsız fedakarlıkların kanıtıdır ve çok önemlidir. Töreye ve yasaya saygı, komutana itaat Türk Ordusu’nun 2225 yıllık geleneğidir. Türkiye’yi bu coğrafyada güvenle yaşatan bu gelenektir. TSK bence asıl gerçek olan bu algıyı daha iyi yönetmeli, bunları daha iyi anlatmalı ve bu geleneği bozdurmamalıdır…

  1. TSK darbe yapmamıştır,
  2. TSK bu darbe girişiminin asıl mağdurudur.
  3. Darbeyi, içeri sızmalarında AKP hükümetlerinin kararnamelerinin tartışılmaz sorumluluğu olan asker kılığına girmiş cemaatçi teröristlerden asıl TSK yemiştir.
  4. Kendi silah arkadaşları tarafından, kendi içinden arkadan vurulmuştur.
  5. TSK bu süreci hazırlayan sebepleri, kolaylaştıran yasal düzenlemeleri, doğrudan ve dolaylı sorumluları açığa çıkarmalıdır… (SÖZCÜ, 5 Eylül 2016)

======================================

Dostlar,

Değerli aydınımız Sayın Nasuh Mahruki bu yazısında kaleme aldıkları, saptamaları ve sorularıyla, önerileriyle yerden göğe aklı değil mi??

Biz de paylaşıyor ve Ordumuza en içten dayanışma duyguları – düşüncelerimizi sunuyoruz.

15 Temmuz süreci ve OHAL Kararnameleri ile ilgili bu sitede yazdığımız birkaç makalenin künyesi sitemiz manşetinde.. Okunmasını dileriz..

Sevgi ve saygı ile.
10 Eylül 2016, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

AKUT’un ETİK DEĞERLERİ…

AKUT’un ETİK DEĞERLERİ…

Slide1 Slide2 Slide3 Slide4 Slide5 Slide6 Slide7 Slide8 Slide9 Slide10

 

 

 

A

Kaynak : AKUT DİSİPLİN ve ETİK YÖNETMELİĞİ
(https://www.akut.org.tr/disiplin-etik-yonetmeligi, 12.4.16)

AKUT’un kurucu üyesi ve halen Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Nasuh Mahruki
ve çalışma arkadaşlarını,

Yurt ve ATATÜRK sevgi ve bağlılıklarını,
– Özgün ve seçkin Etik değerlerini..

saygı ile selamlıyoruz…

Bu değerli gönüllü sivil toplum kuruluşu pek çok olağandışı afet durumunda son derece önemli, sonuç alan katkılar sağlamaka..

Cömert bağışları hak etmekte…

Kolay gele AKUT dostlarımız..

Sevgi ve saygı ile.
12 Nisan 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

‘Mustafa Kemal’in partisi olacağız’

 

‘Mustafa Kemal’in partisi olacağız’

Strazburg’a çıkarma yapan yüzlerce öncü, tarihsel duruşmanın ardından bir araya geldi. Önümüzdeki dönemde yapılacaklar değerlendirildi.
Doğu Perinçek, milli hükümet için örgütlenme çağrısı yaptı.

mustafa_kemalin_partisi_olacagiz_30.1.15

 

TALAT Paşa Komitesi (TPK), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi’nde görülen tarihsel davanın ardından Strazburg’da bulunan “Kongre Sarayı”nda büyük bir etkinlik düzenledi. Aralarında siyasal parti vekilleri, demokratik kitle örgütleri önderleri ve yurttaşların da bulunduğu etkinliği Eskişehir Bağımsız Milletvekili Prof. Süheyl Batum yönetti.
Etkinlikte yapılan konuşmalar sık sık

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ve

“Birleşe birleşe kazanacağız” sloganlarıyla kesildi.

‘MİLLİ HÜKÜMETİ KURACAĞIZ’

Etkinlikteki konuşmasına “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıyla başlayan
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek,

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz ne demek?
Mustafa Kemal’in askeri demek, Mustafa Kemal’in teşkilatında olmak demek.
Burada biz, masada oturanlar, onların temsil ettiği Türkiye’nin halkçı, milliyetçi, devrimci geleneğinden gelen önderler, öncüler 4 Eylül 1919’da Sivas’ta kurulan Mustafa Kemal’in partisi olacağız ve O’nun

– Cumhuriyetçi,
– Milliyetçi,
– Halkçı,
– Devletçi,
– Laik,
– Devrimci

Türkiye’nin milli hükümetini kuracağız.” ifadelerini kullandı.

‘AVRUPA’NIN İKLİMİNİ DEĞİŞTİRDİK’

Perinçek konuşmasına şöyle devam etti:

“Avrupa’da özgürlüğü biz savunuyoruz. Avrupa’nın iklimini değiştirdik. Özgürce konuşmayı bütün Avrupalılar için savunduk. Çünkü siz bir yerden başlarsınız ‘Dünya öküzün boynuzunda değil’ diyenleri cezalandırırsınız. Bunun ucu açıktır. Bugün Galilei gibi ‘dünya dönüyor.’ dedik. Avrupa’ya bugün dünyanın döndüğü gerçeğini gösterdik ve Avrupa’yı da öküzün boynuzundan kurtarıyoruz. Türkiye’nin bağımsızlık, demokrasi, özgürlük geleneğinin bütün temsilcilerinin burada bulunduğunu gördük. Bugün Strazburg’da buluşmanın en önemli yönü budur.”

CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz da etkinlikte yaptığı konuşmada, emperyalistlerin Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletini birbirine düşüremeyeceğini belirterek,

Emperyalist oyununa dahil olan Ermeni diasporasına ve Ermeni devletine buradan bir uyarıda bulunuyoruz, biz ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ diyen bir liderin ülkesinden geliyoruz.” dedi.

‘DIŞ POLİTİKA BAŞARISI’

“Biz bugün tarih yazmadık, tarih yaptık” diyen Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD)
Genel Başkanı Dr. Canan Arıtman
da şunları söyledi:

“Perinçek vatanının ve milletinin onurunu kurtarabilmek için fedakarlıkla hareket etti.
Bugün burada tarihe altın harflerle yazılacak bir tarih yaptık.
Avrupa’ya çok önemli bir insan hakları dersi verildi.”

Eski DSP Edirne Milletvekili Dr. Ahmet Ertürk de

“Gerçek bir Atatürk Cumhuriyeti’nin kalmadığı bu dönemde Perinçek gibi bir önderin başlattığı bu mücadele, Türkiye’nin son yıllardaki en önemli dış politika başarısı oldu. Kurtuluşu ateşlediler. Lozan’dan sonra en önemli siyasi başarıyı kazandık.” açıklamasını yaptı.

‘TEK YUMRUK OLURUZ’

Hükümet yetkililerinin vermesi gereken mücadeleyi Perinçek ve TPK’nın verdiğini  vurgulayan AKUT Başkanı Nasuh Mahruki de bundan sonraki süreçte Türkiye’nin kazanacağını,
Ermeni diasporasının ise kaybedeceğini ifade etti.

TPK Üyesi Haluk Dural da 1915 yılında soykırım diye bir kavramın olmadığını belirtti.

DSP Genel Başkanı Masum Türker de bütün siyasal parti liderlerinin vatan için Perinçek’le birlikte olması gerektiğini ifade etti.

Eski Bakan Yaşar Okuyan da şunları söyledi:

“Farklı partilerde olabiliriz, farklı inançları paylaşabiliriz. Ama Türk milletinin nasırına basıldığı anda tüm bunlar ortadan kalkar, tek yumruk oluruz. Türk milleti olarak yumruğumuzu vururuz.”

==================================

Dostlar,

Strazburg Akıncıları” na hoşgeldiniz diyor, emeklerini –  özverilerini şükran ve saygı ile selamlıyoruz..

Minik bir katkı yapalım istiyoruz…
Her şey bir yana,

1915’te “soykırım suçu” diye bir “suç” ceza yasalarında
(ulusal / uluslararası) yoktu..

Ceza hukukunun evrensel ilkelerinden biridir :

  • “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz..

Bu kural halen Anayasamızın 38. maddesinde de yazılıdır..
Ve neredeyse taa Roma döneminden bu yana evrensel kabul gören yerleşik ve
tartışılmayan bir evrensel temel hukuk kuralıdır..

Dolayısıyla soykırım amaçlı kırım (etnik temizliki jenosit) yapılmış bile olsa -ki yapmadığımızın binlerce, kilolarca (90kg!) özgün arşiv belgesi kanıtı var-
hukuksal olarak bir yaptırım uygulama  olanağı yok-tur..

AİHM’nin de, Uluslararası Ceza Mahkemesinin de .. hepsinin eli kolu bu anlamda bağlıdır…

Herkes rahat olsun ve Ermeni kardeşlerimizle onları yönlendiren ve aslında kendi suçlarını
itiraf eden / örtmeye çalışan emperyalistler artık bu nafile oyuna bir son versinler dileriz..

Sevgi ve saygı ile,
30.01.2015 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net