10 Aralık 2014 İnsan Hakları Günü :
1937-38’de Tunceli – Dersim’de Neler Oldu ??
Dostlar,
Tunceli – Dersim olayları, tarihin çok acı olaylarından biridir.
Çok söylenmiş ve yazılmıştır.
Siyasiler de genellikle gerçeğin peşinde olmamış, siyasal sömürü konusu edinmişlerdir.
Nesnel ve birikimli, saygın yazar Prof. Dr. Emre Kongar, Kasım 2014 sonu ve
Aralık 2014 başlarında Cumhuriyet’teki köşesinde ardışık yazılarla bu yakıcı sorunu irdeledi. 9 makale ile..
1. Bir Dersimli Anlatıyor! Cumhuriyet, 28.11.2014
2. TUNCELİ NASIL BİR DERSİM’di?? Cumhuriyet, 29.11.2014
3. Şeyh Sait ve Dersim; Cumhuriyet, 30.11.2014
4. Dersimliler ve Cumhuriyet; Cumhuriyet, 02.12.2014
5. Hacı Bektaş Çeşmesinden… Cumhuriyet, 04.12.2014
6. Dersim Mektubu Üzerine… Cumhuriyet, 05.12.2014
7. Sorun Tarihte Değil, Gelecekte! Cumhuriyet, 06.12.2014
8. Dersim / Tunceli: Ders Almak! Cumhuriyet, 07.12.2014
9. Aleviler Demokrasinin Güvencesidir.. Cumhuriyet, 09.12.2014
Bu 9 yazıyı tek bir dosyada pdf olarak paylaşmak istiyoruz.
Okumak için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??
Emre hoca 8. yazısını şöyle bağlıyor :
- “Bence Dersim / Tunceli olaylarından alınacak en büyük ders,
Alevilere bugün de uygulanan ayrımcılığın ve zulmün sona erdirilmesi olmalıdır… Elbette farklılıklarımızla birlikte yaşayacağımız demokratik bir toplum inşa etmek istiyorsak!“
Emre hoca 9. yazısını ise aşağıdaki gibi bağlıyor :
- Dersim/Tunceli için özür dilemeler, “Özür dile” demeler, CHP’yi, İnönü’yü, Atatürk’ü suçlamalar, zulmü sürekli anımsatıp yaraları kaşımalar ve kanatmalar, bu dışlayıcı politikayı örtbas edemez…
- Alevilere eşit vatandaşlık hakları, vicdan ve ibadet özgürlüğü tanınmalı, Cemevleri ibadethane statüsüne kavuşturulmalı, din dersleri zorunlu olmaktan çıkarılmalı, seçmeli din derslerinin müfredatında Alevi kültürü, tarihsel ve felsefi köklerine uygun olarak yer almalıdır.
Teşekkürler Sayın Kongar..
Artık bu iğrenç duygu – tarih sömürüsüne bir son vermeli..
O sıralarda ağır hasta olan Büyük ATATÜRK ve görevde olmayan önceki başbakan İsmet İNÖNÜ‘nün saygın anılarını kirletme amacıyla günlük siyasete alet edilmesi
son derece yersiz ve yanlıştır; tarihsel kanıtlardan tümüyle yoksundur.
Buna asla izin verilemez!
- Şahinleşen Başbakan Celal Bayar ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak başlıca 2 sorumludur.
- Tarihsel fatura bu ikiliye kesilmeli ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
tüzel kişiliğinin de haksız ve yersiz – kasıtlı yıpratılmasına izin verilmemelidir.
Günümüz Türkiye Cumhuriyeti Devleti, acı olaylardan 75-80 yıl sonra sürecin
masum mağdurlarına sevecenlikle yaklaşmalı, insancıl ölçülerle yitiklerini gidermeye çaba göstermelidir. Ülkemizde tüm ayrıcalıklar yok edilerek “eşit yurttaşlık”
ortak paydasında demokrasimizi (siyasal ve ekonomik) kulvarlarda geliştirmeye çabalamalıyız..
Toplumsal bellekte travma sonrası stres bozukluğunun kuşaklar boyunca
sürgit süregenleşmesi (örneğin Kerbela vahşeti!) ülkemizin ve halkımızın
yararına asla değildir.
Konuya ilişkin bizim de 5 sayfa dolayında bir makalemiz bu sitede yayımlanmıştı.
Ona da şu erişkeden (linkten) ulaşılabilir :
http://ahmetsaltik.net/2014/11/25/dersim-tartismalari-tunceli-dersim-debates/
*****
Ayrıca Soner Yalçın, Hüsnü Merdanoğlu, Naci Beştepe.. gibi yazarların konuya ilişkin makalelerine de sitemizden erişilerek okunabilir..
*****
10 Aralık 1948‘den bu yana 66 yıl geçti..
Artık, İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ‘nin (İHEB) tam anlamıyla
yaşama geçirilmesini ve uygulanmasını diliyoruz..
Hatta daha da geliştirilerek “İHEB’in 3. Bin Yıl Türevi” nin yazılmasını..
Türkiye’de de elbette.. Türkiye, BM’nin kurucu üyelerinden biri olarak
bu Evrensel Bildirge’ye hukuksal olarak taraftır ve Anayasa md. 90 / son fıkra uyarınca
bu Bildirge, iç yasalarımızla denk hukuksal güçtedir. Yine aynı madde uyarınca
İHEB metninin Anayasa’ya aykırılığının ileri sürülmesi olanak dışıdır. Bunlara ek,
temel insan hak ve özgürlüklerine ilişkin uluslararası antlaşma ve sözleşmelerin
iç yasalarla çelişmesi durumunda ilki üstün sayılarak uygulanacaktır. (AY md. 90 / son)
Türkiye’nin ve insanlığın bu bağlamda katedeceği daha çooook yol var..
Küreselleşen emperyalizm İNSAN HAKLARININ en büyük engeli, düşmanı!
Öncelikle bu hakları bölücü – ayrıştırıcı olarak ikiyüzlü biçimde kullanıyor.
İkinci olarak da vahşi kapitalizmi sürdürerek milyarlarca insanı yoksullaştırıyor.
Tunceli – Dersim olaylarında da İngilizler ve Fransızlar kışkırtıcı rol üstlenmeseler, kendilerine ulaşan kimi istemlere, “Biz bağımsız – egemen bir Devletin (Türkiye’nin!)
içişlerine karış(a)mayız..” diye geri çevirseler, sorun bu denli yakıcı boyutlara tırmanmayabilirdi. Yardım istemlerini gerekiyorsa Milletler Cemiyeti‘ne taşıyabilir
ve dostane-barışçı çözümlere destek verebilirlerdi.. Bunu yapmamışlar, tersine,
Türkiye’de kanlı gelişmelere çanak tutmuşlardır; bu bir Emperyalizm klasiğidir..
Elbette bu saptamalar Bayar – Çakmak ikilisinin temel tarihsel – politik sorumluluğunu ortadan kaldırmaz, hatta hafifletmez de..
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü‘nün
tüm insanlığa kutlu ve mutlu olmasını diliyoruz.
Sevgi ve saygıyla.
10.12.2014, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net