‘Kelebek’ değil tsunami etkisi

‘Kelebek’ değil tsunami etkisi

Bakan Koca’nın ‘kelebek etkisi’ sözlerini değerlendiren Prof. Dr. Saltık, “Biz bir tsunami etkisi görebiliriz” dedi. TTB Başkanı Adıyaman ise Koca’ya şu soruyu yöneltti: “Yurtdışından koronavirüs hastalarını getirirken yurttaşları kelebek etkisinden nasıl koruyacaksınız?”

‘Kelebek’ değil tsunami etkisi

BİRGÜN, 21 Mayıs 2020

İKTİDAR, uzmanların tüm uyarılarına rağmen normalleşme adımlarını atmaya devam ederken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ‘kelebek etkisi’ uyarısında bulundu. Koca, “Küçük bir etkenin, kestirilemez büyüklükte sonuçlar doğurmasına Kelebek Etkisi denir. Vuhan’da ortaya çıkan koronavirüsün tüm dünyada hayatı alt üst etmesi gibi. Şimdi de küçük bir ihmal, bir uçtan bir uca tüm Türkiye’yi etkileyebilir. Risk devam ediyor. Tedbirlere uyalım.” dedi.

Bakan Koca’nın sözlerini değerlendiren Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, “Koca, ‘kelebek etkisi’nden bahsediyor ama

  • … yurtdışındaki koronavirüs hastaları Sağlık Bakanlığı’nın bir şirketi aracılığıyla Türkiye’ye getiriliyor”

dedi ve ekledi: “Vaka sayılarının çok yüksek olduğu Rusya’dan, İngiltere’den Türkiye’ye koronavirüs hastaları sağlık turizmi adı altında gelebiliyor. Durum böyleyken siz Sağlık Bakanlığı’nın şirketi ile yurtdışından koronavirüs hastalarını getirirken yurttaşları kelebek etkisinden nasıl koruyacaksınız?”

ÇALIŞANA BÜYÜK HAKSIZLIK

“Bazen bir kelebeğin çırpınışı bir depreme yol açar ve uçarak gelen hastalar da çok büyük yıkımlara yol açabilir..” diye konuşan TTB Başkanı Adıyaman, şöyle devam etti:

“Yurtdışından hasta getirilmesi için yayımlanan genelgede, ‘uçakta 3 saatte bir maskeler değişecek’ deniyor. Yoğun bakımlarda çalışan sağlık emekçilerine 8 saatte bir maske değiştirttiler. Türkiye’de 10 binin üzerinde sağlık çalışanı koronavirüse yakalandı ve 40’a yakın sağlık çalışanı da koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Burada sağlık çalışanlarına büyük haksızlık edilmiştir. Siz yurtdışından hasta getiriyorsunuz ama yurtiçinde hâlâ tedavi olmak için bekleyen kanser hastaları var. Hiç Covid-19 negatif hastanesi bırakmadılar. Birçok kanser hastası tedavi olmak için bekliyor, siz onlara bir şey demiyorsunuz ama yurtdışından hasta kabul ediyorsunuz.”

KELEBEK ETKİSİ DÜŞÜNÜLMEDİ

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık ise Sağlık Bakanı Koca’nın ifadelerinin çelişkili olduğuna vurgu yaptı. Prof. Dr. Saltık,

  • “İnsanların kafası karışık. Nasıl önlem alacaklar, nasıl kendilerini koruyacaklar? Örneğin AVM’ler açıldı ve bunun hiçbir acelesi yoktu. AVM’ler 11 Mayıs’ta açıldı. Beş, altı gün sonra 500-600 dolayında hasta artışı gördük. 14’üncü günün sonunda umarım daha fazla hasta artışı görmeyiz, yani AVM’leri erken açmamız yüzünden kelebek etkisi olmaz” şeklinde konuştu.
    Prof. Dr. Saltık, sözlerini şöyle noktaladı: “Hükümet bir yandan turizmi, bir yandan da sağlık turizmini açmayı planlıyor. Gerçekten ürkütücü. Turizm sektörü bastırdı, kapitalizmin mabetleri AVM’ler bastırdı. Ekonomik kaygılar öne çıktı. Burada kelebek etkisi hiç düşünülmedi. Kelebek etkisi bir yana biz bir kasırga, tsunami etkisi görebiliriz.”
    =====================================
    Dostlar,

    BİRGÜN‘e demecimizin tümü aşağıdaki gibi idi, oldukça kısaltılarak verilmiş gazetede :
    ****
    Sayın Sağlık Bakanımız Dr. Koca bir uyarı yapmış, “kelebek etkisi” nden söz etmiş tvit iletisi ile.
    Son derece yerinde… Gerçekten küçük savsaklamaların (ihmallerin) çok ağır sonuçlar doğurabileceğini hepimiz biliyoruz.
    Buna günlük dilde, “Kelebek etkisi” deniyor. “Domino etkisi” de denebilir. Bir yerden başlayan minicik bir etki, enerji.. büyük bir hızla yayılarak ağır istenmeyen sonuçlar doğurabiliyor.

    Nitekim korona salgını da öyle de oldu. 31 Aralık 2019’da Çin Wuhan’dan 44 olgu bildirdi Dünya Sağlık Örgütü’ne ve 5 ay geçmeden, bu gün dünyada 5 milyona yakın olgu var.

    Ne var ki Sayın Bakan’ın sözleri ve yeni normale dönük gevşeme önlemleri birbiriyle örtüşmüyor. Hükümetin gevşeme önlemleri bu özene ters düşüyor, büyük çelişkiler taşıyor.
    Dolayısıyla insanların kafası karışık. Nasıl önlem alacaklar, nasıl kendilerini koruyacaklar?
    Örneğin Kapitalimin tapınakları / mabetleri AVM’ler açıldı! Oysa hiç acelesi yoktu. AVM’ler 11 Mayıs’ta, patronların / şövalyelerin bastırmasıyla açıldı, bugün 21 Mayıs’tayız. 5-6 gün sonra 500- 600 dolayında hasta artışı gördük. 14. günün sonunda umarım daha çok hasta artışı görmeyiz. En azından, daha hızla inebilecek salgın eğrisi direniyor ve uzuyor. Yani kelebek etkisi AVM’leri erken açmamız vb. ölçüsüz gevşeme girişimleri yüzünden devasa boyutlarda yaşanabilir.

    Bunun dışında öbür gevşeme önlemleri de neredeyse kabak çiçecği gibi açılma anlamına geliyor.
    2. bir salgın dalgasından son derece korktuğumuz gibi, halen salgın beklenen hızla azalmıyor.
    Daha 1, dalgayla baş edemedik bütünüyle. Çok ciddi bir sorun.
    Hala binlerin üstünde günlük olgularımız. Etrafımız yangın yeri… Rusya öyle, 2. Sıraya tırmandı dünyada. Irak ve Suriye’den bilgi yok!? İran’da tekrar salgın yeniden yükselmeye başladı.
    Bir yandan turizmi, bir yandan sağlık turizmini açmayı planlıyor hükümet. Gerçekten ürkütücü. Rusları almayacak mıyız örneğin? Sınır kapısında test yapacağız, bekletmeyeceğiz insanları. Sonradan test pozitif çıkarsa, bu insanlar ülkeye çoktan girmiş olacak. O arada birçok insana bulaştırmış olacak.

    Turizm sektörü bastırdı, kapitalizmin mabetleri bastırdı. Ekonomik kaygılar öne çıktı.
    Burada kelebek etkisi hiç düşünülmedi.

    Kelebek etkisi bir yana tsunami etkisi görebiliriz.

    Salgının Epidemiyoloji biliminin kurallarına uygun yönetilmesi gerekiyor, ticari kaygılarla değil!

    Ama iktidar ne yazık ki ülkeyi anonim şirket dürtüsüyle yönetiyor.

  • Yerli ve yabancı tekellerin ekonomik çıkarları öne çıkıyor ve insanımızın yaşam hakkı
    buna feda ediliyor.

    Bu politikalar daha çok insanın hastalanmasına neden olabilecektir. Bu çok ciddi bir risktir.
    Bu yanlış politikaların sorumlusu siyasal iktidar olmakla birlikte, yitirdiğimiz canlar
    geri gelmeyecektir.

    Bir kez daha uyaralım: Kılı kırk yararak, halkın can güvenliğini tartışmasız olarak 1. sıraya koyarak, birtakım yandaş şirketleri ve ticari kaygıları geri plana iterek, salgını tümüyle Epidemiyolojik bilimsel kurallarla yönetelim diye çağrı yapmak isterim.

    Dr. Ahmet SALTIK, 21.5.20 / BİRGÜN

 

‘Kelebek’ değil tsunami etkisi” hakkında bir yorum

  1. SEYHUN ÖRS

    Sistemin özü yanlış olduğu zaman dengeleri koruyamazsınız, farklı sorunların çözümünde optimizasyonu yakalayamazsınız. Bir yandan salgının yayılmasını önlemeye çalışırken, öte yandan işsizliğe, giderek daha fakirleşmeye engel olamazsınız. Ekonomiyi rant hesaplarına oturtmuşuz, birilerine ucuz arsa sağlayacaksın, bunun için hazine arazilerini de parselleyip organize dolandırıcılığa soyunmuş vakıflara, büyük müteahhitlere, yapsatçılara, spekülatörlere, dağıtacaksın, tüm ulustan topladığın vergilerle bu arsaları teknik altyapıya kavuşturacaksın, bankalara baskı yapıp inşaata yönelik kredileri ucuzlatacaksın, ranta bağlı büyük katma değerler doğacak, az sayıda kişi bunu paylaşacak, finansman çok büyük sayıda kişinin her biri küçük katılımlarıyla sağlanacak ama az sayıda kişiye büyük lokmalar düşecek. Toplumu, ele geçirmiş olduğun medyanın ağır algı bombardımanıyla ve organize din istismarcılığı ile, kandıracaksın, kanmayp çatlak ses çıkaranı içeri atacaksın, ya da doğruları haykırmaya devam eden STÖnün işlev ve olanaklarını sınırlayan yeni yasalar çıkartacaksın. Güçler ayrılığı, parlamentonun etkinliği yok edilmiş, denetimsiz, muhalefetsiz bir yönetimle, zengin daha zengin olurken fakir daha fakir olacak. Sonuç tarım çökecek, sanayi duraksayacak, madencilik kısa zamanda vurgun yaklaşımıyla uygulanacak, milletin ortak çabasıyla yaratılmış tüm ulusal değerler elden çıkacak, hükümran bir devlet görünümü altında giderek sömürgeleşeceğiz, geniş kitleler paryalaşacak. Kapitalin vatanı, ulusu, dini imanı yoktur, giderek büyümek, kan emici asalaklar örneği şişmek için olanak arar, olanak yaratır. Kapitale olanak hazırlayıp bundan payını almaya kurgulanmış, neo liberal ve antidemokratik bir sistemle sorunlar çözümlenemez. Hastalığı azaltalım derseniz ekonomi beter batar, aman ekonomiyi azıcık iyileştirelim derseniz salgın yeniden azar, sınama-yanılmalarla, inşallah maaşallahlarla, kendinden menkul kerametlerle bocalayıp durursunuz.

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir