SGK; Hastanelere Yaptığı ‘Haksız Ödemeler’den Hekimleri Sorumlu Tutamaz!
özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan hekimlere ek sözleşme imzalatılıp kendisine gönderilmesini istemiştir. Sözleşme ile hekimlerden SGK’nin Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi hükümleri doğrultusunda Sözleşmenin 14.8 numaralı maddesini bildiği ve
bu hükümde belirtilen yükümlülükleri aynen kabul ettiğini bildirmesi istenmiştir. Söz konusu 14.8. numaralı düzenlemede “Sağlık Hizmet Sunucusu, hekimlerin bu sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesine bağlı olarak yapıldığı tespit edilen yersiz ödemelerin Kuruma geri ödenmesinde, SHS ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu ve Kanunda kendisine yüklenen sorumluluk ve cezai müeyyideleri (AS: yaptırımları) bildiğini belirtir ifadelere yer verilen sözleşmeyi, başvurusu sırasında Kurum ilgili birimine iletmekle yükümlüdür.” ibaresi bulunmaktadır.
Oysa bu sözleşme Sosyal Güvenlik Kurumu ile hekimlerin çalıştığı sağlık kuruluşu arasında düzenlenmekte, hekim tarafı olmadığı bir sözleşme ile neden kaynaklandığını bile bilmediği
bir geri ödemeden/cezadan zincirleme olarak maddi ve idari bakımdan sorumlu tutulmak istenmektedir.
SGK’nin, kapsamını hekimlerden bağımsız olarak belirlediği ve sürekli bir biçimde değiştirdiği geri ödeme kurallarına ve idari düzenlemelere uymadığı gerekçesi hastanelere yapılan ödemelerin geri ödenmesinde hekimden taahhüt istenmesi kabul edilemez.
Elbette hekimler, hekimlik mesleği ile ilgili tıp kurallarına, hekimlik meslek etiği ilkelerine aykırı olarak bir hizmet veriyor iseler sonuçlarından hukuken sorumludur. Buna ilişkin hukuksal normlar zaten yürürlüktedir.
Öte yandan eğer bir hukuka aykırı bir ödeme söz konusu ise bu parayı alan hekim değil, hastanenin, özel sağlık kuruluşunun kendisidir. Doğal olarak ve hakkaniyet gereği hukuka aykırı bir edinim söz konusu ise, geri ödemeyi de hastane yapmalıdır. Bu taahhütle, bir hekim,
söz gelimi yıllar önce kapanmış bir hastane ve tıp merkezine yapılan yersiz ödeme nedeniyle yaptırım ile de karşı karşıya kalabilecektir.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun üstün kamu gücünü kullanarak hekimlere hastanelerin yerine geçerek haksız ödemelerden sorumlu olduklarını kabul etme, bu yönde sözleşme imzalama zorunluluğu getirmesi öncelikle çalışma özgürlüğünün hukuka aykırı olarak ihlalidir.
Ayrıca Medeni Yasa uyarınca bulunması gereken iyiniyet kurallarına ve Borçlar Kanunu’nun sözleşmelere ilişkin ilkelerine aykırıdır.
Hastanelerin sözleşmelerinin iptal edilmemesi, hekimlerin işini yitimemek için bu sözleşmeleri imzalamak zorunda kalacağı düşünüldüğünde karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlığın oluşacağı hekimin zarar gören olarak zor durumda kalacağı açık olup Türk Ceza Kanunun 117. Maddesinde İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali suçunun yanı sıra Borçlar Kanunu’nun aşırı yararlanma yasağının da ihlal edilmesi söz konusudur.
Türk Tabipleri Birliği, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan 14.8 madde içeriğinin düzeltilmesini ve uygulamanın durdurulmasını yazılı olarak talep etmiştir.
Özel Sağlık Kuruluşlarından bu hukuka aykırı işlemi hekimlere yansıtmamalarını, Hekimlerimize söz konusu ek sözleşmeyi imzalamamalarını, sözleşmelerine yalnızca
“hekimlik mesleği ile ilgili tıp kurallarına, hekimlik meslek etiği ilkelerine aykırılık halinde genel hükümler uyarınca sorumlu tutulabilecekleri” yönünde hüküm koymalarını duyururuz.
Saygılarımızla. 12 Ocak 2016
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
SGK’den yapılan duyuru için tıklayınız…
TTB’nin SGK’ye başvurusu için tıklayınız…
=============================
Dostlar,
SGK ne yapacağını şaşırmış durumda..
Akçal (mali, aktüaryal) dengesini bir türlü tutturamıyor.
Ne yaparsa yapsın, on milyarlarca TL “açık” sürüyor.
Merkezi Yönetim Bütçesi (eski adıyla Genel Bütçe) üzernde ciddi ve sürdürülemez yük.
Yıllardır yazageliyoruz; SGK ve bağlı olduğu ÇSGB (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı), hep ama hep “moneter” (parasal) önlemlerle açık yönetimi için deyim yerinde ise didiniyor.
Oysa sorunun kaynağı, çoooook acı ama SGK – Piyasascı Sağlık sistemi (Sağlıkta Dönüşüm diyorlar maskelemek için!) üzerinden yerli – yabancı sermayeye AKP iktidarı eliyle rant aktarımıdır. Çooook “gürbüzleşen” (!) sağlık piyasamız artık ancak “çooook” ciddi rantlarla yetinebilmektedir. Devasa sağlık tekellerine arpa” yetiştirme olanağı elbette yoktur. SGK, gerçekte teknik bir kurum olmakla birlikte, çok sıkı biçimde siyasetin güdümündedir. Son olarak, Kurum Başkanı Uadigar hanımilahlara kurban verilerek taaa Washingtonlara yollanmıştır.
Bedeli ise elbette halkımız ödemektedir ve uyanana dek de (ya da ölene dek) ödemeye
devam edecektir. Bu kıskaçta hiç olmazsa KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNE
bir parça olsun önem verilirse, açıklar (haraç, rant!) sürdürülebilir – katlanılabilir düzeyde götürülebilir. Bu arada “fukara halkımız“, azıcık da olsa insan yerine konarak bir parça koruyucu sağlık hizmeti almış olur. Sınırlandırılamayan sağlık giderleri gene yapılmış olur ama hiç yoktan halkın sağlığı bir parça yarar görebilir..
Acı – kara mizah bir yana, Almanya, dev ekonomisi ile 3 onyıl kadar önce Krankenkasse‘sini (Alman SGK’sı) akçal açıdan döndüremiyordu.. Bismarck‘ın yüz yıllık harikası bunalımdaydı.
Sağaltıcı (tedavi edici) hizmetler ağırlıklıydı sistem. Sorunun kaynağı bulundu ve yasal değişiklikle 45+ yaş herkes yılda 1 kez, gebeler ve bebekler ise gerekli sıklıkta hekime başvurarak koruyucu sağlık hizmeti almaya YASA İLE zorunlu tutuldu..
Tabii bir “merkez kapitalist” ülke olarak Almanya, bir “çevre kapitalist” ülke Türkiye ile
eş işleme tabi tutulamazdı küreselleşen finans kapital tarafından..
Aaaah Türkiyem aaahhh.. Bu yaşamsal gerçekleri dile getiren “ulusal sol“u hep budadın
hep budadın.. Bak, Yer geldi “anarşitler”i teslim ettin, yeri geldi sayın muhbir vatandaş oldun..
Şimdi dinciler seni göz göre göre “din maskesi” ardında acımasızca soyuyor.
Ne olacak şimdi??
SGK, bu kez, çaresizlikten kıvranırken, hekimleri ateşe sürüyor..
Hekimler de çoook zorda halkına yardım edebilmek için..
Nasıl çıkacağız bu bataktan?..
Temel hekimlik kuralıdır : Önce doğru tanı koyarak!
Bu arada SAĞLIK KOOPERATİFLERİNİ anımsayarak..
Sağlığımızı korumanın yollarını iyice belleyerek ve özel çaba ile uygulayarak..
Ayakta kalıp, İNSANCA – HAKÇA, SAĞLIĞIN DOĞUŞTAN KAZANILMIŞ BİR
İNSANLIK HAKKI olarak tanımlandığı, MÜŞTERİ değil YURTTAŞ olduğumuz….
bir toplumsal düzen için örgütlü politik uğraş vererek..
Sevgi ve saygı ile.
12 Ocak 2016, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
Geri izleme: “Sağlıkta Dönüşüm – Entegre Sağlık Kampüsleri Tartışmaları” başlıyor.. – Prof. Dr. Ahmet SALTIK