Türkiye’de meseleyi gençler ve kadınlar ele almıştır!


Dostlar
,

Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan‘dan bize ulaşan değerlendirme aşağıda..

  • Yaşasın gençlerimiz ve yaşasın kadınlarımız..

Büyük Atatürk de şaşmaz bir öngörü ile Cumhuriyetimizi GENÇLERE
emanet etmemiş miydi ??

Teşekkürler Sayın Ercan..

Sevgi ve saygı ile.
10.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

====================================
portresi

Türkiye’de meseleyi gençler ve kadınlar ele almıştır! 
 
Değerli arkadaşlar,İstanbul Bilgi Üniversitesi, Taksim’deki göstericiler arasında bir anket yapmış; ~ 3 bin kişiyle yapılan anket oldukça güvenilir bir ankettir.
Bu anketin ilginç sonuçlarını sizlerle paylaşmak istedim;
 

 
  • % 45 kadarı 19-30 yaş arası. Türkiye genelinde yaşa göre nüfus dağılım oranına baktığınızda 18 yaş üstü nüfusun %25 kadarı 19-30 yaş aralığındadır.
    Demek ki, bilgisayar döneminin gençleri büyüklerinden 2 kez daha çok ilgileniyorlar Ülkenin geleceği ile, ki oldukça doğru ve akılcı olanı da budur.
  • %92’si AKP seçmeni değil ve Başbakan’ın otoriter davranışına tepkili. Başbakanın özellikle son zamanlardaki söylem ve davranışları bardağı taşıran damlalar oldu. İçki yasağından söz etmesi, sürekli “Cami dikmek” edebiyatı, dindar-kindar gençlik, yaşam tarzına müdahale, 3.üncü köprüye Yavuz Sultan Selim adı, 31 Mart (1909) Gerici ayaklanmasının merkezi Topçu kışlasının yeniden inşa düşüncesi vs.. Taksim Gezi Parkındaki ağaçların sökülmesiyle
    patlak veren, katlanarak büyüyen tepki selinin önünü açtı. Özellikle AKP açısından düşündürücü olan, az da olsa göstericilerin % 4 – %5 kadarının AKP seçmeni oluşudur. Bu AKP oylarının son dönemde en az 5 puvan yitimi anlamına gelir.
  • % 54’ü ilk kez bir eyleme katılıyor. Eyleme sürükleyen etmen büyük oranda Sosyal medya olmuştur. İnterneti yoğun kullanan gençlerin etkileşim ve iletişim becerilerinin rolü büyüktür. Ve dikkat çekeni genç kızların yoğun katılımı;
    özellikle Kadınlar için kâbus demek olan ‘Şeriat’ tehlikesini enselerinde hissediyor olmalılar, dolayısıyla en doğal tepkilerini gösteriyorlar. Yalnızca bizde ve yalnızca şeriata karşı değil; vahşi kapitalizmin dolu dizgin at oynattığı Gezegenimizde anlamsız -tahripkâr üretim– haksız, adaletsiz paylaşım-savurgan tüketim-sarmalındaki insanların sömürü karşısındaki çaresizliği, nüfus artışı, yaşam kaynaklarının yok edilişi, çevre kirliliğine bağlı iklim değişikliği gibi
    küresel tehlikeler karşısında İnsanlığın geleceği tüm Dünyada kadınların
    doğru davranışına endekslidir.
  • % 55’i Apolitik ve % 15’inin belli bir siyasal görüşü var. Apolitik olanlar ağırlıklı olarak 19-30 yaş arası gençlerdir, ki oldukça  doğal bir sonuç. Göstericilerin % 45 kadarının politik angajmanı olduğu düşünülürse, göstericiler arasında radikal anlamda politik olanların oranı 0,15 x 0,45 azami % 7 kadar demektir… Bunlar da malûm 5-10 küçük partinin yandaşlarıdır. Eylemin görüntüsüne gölge düşüren, kamu malına, halka zarar veren çirkin hareketlerin failleri provokatörler (%1 de olsa) bunlar arasından çıkıyor. İlginçtir, polis de bu kırıp dökenlere karşı aciz kalıyor, ama uygar bir şekilde tepkisini dile getirenlere karşı şiddet kullanıyor… “Provokatörlerin polisle bir bağlantısı var mı?” sorusu akla geliyor.
  • % 65’i Laiklikten yana. Bu oran çok ilginç. Büyük çoğunluğu kendini “çağdaş” olarak betimleyen bu insanların üçte biri açıkça laiklikten yana tavır koyamıyorlar. Bu ülkemizde hala Laiklik kavramının pek anlaşılmadığı ya da laiklik=inançsızlık olarak algılandığı anlamına gelir. Cumhuriyet Eğitim sisteminin, özellikle Tarih ve Cumhuriyet Tarihi derslerinin başarısızlığının resmidir.Laiklik, kamu / devlet düzeninde geçerli ortak kuralların, yasaların inanç temelinde değil, bilim temelinde oluşudur.” Bu cümleyi öğretememişiz halka. Bir başka yorum da şöyle olabilir; tepkili halkın en az üçte biri mütedeyyin, müslümandır ve bunlar

    “müslüman laik olamaz” şeklinde düşünmektedirler.
    (Bu konuyu ayrı bir makalede ele almıştım.)

  • %81’i Özgürlükçü. Genel tablonun egemen rengi budur; daralmış, sıkıştırılmış, bunalmış bir gençliğin Özgürlük istemi. Gençler özetle diyorlar ki;
    “benim giyinişime, yediğime, içtiğime, yaşam tarzıma karışmayın, hoşgörün, engellemeyin, da-yat-ma-yın… ‘akil’ lik taslamayın; beni sosyal-ekonomik-siyasal cendereye sokmayın.” Nitekim göstericilerin taşıdığı bir pankartta

    – Dinin AKP tekelinde,
    – Atatürk’ün CHP tekelinde,
    – Milliyetçiliğin HP tekelinde,
    – Doğu sorununun BDP tekelinde oluşuna
     tepki dile getiriliyordu.Ve  son olarak,
  • % 80’i Askeri müdahalelere karşı. Gençler Orduyu seviyorlar,
    ancak askeri kışlanın dışında istemiyorlar.
Değerli arkadaşlar,

Bence meseleyi artık Türkiye’nin geleceği gençlik, özellikle de genç kadınlar
ele almıştır.

Haklı tepkileri ve enerjileri küçümsenmeyecek boyuttadır.Hangi iktidar gelirse gelsin, artık gençliği birinci sırada hesaba katmak durumunda kalacaktır. Bilimsel aklın yol göstermediği, temel olmadığı hiçbir hareket, hiçbir düzen bu ülkede (ve de Dünyada) kalıcı olamaz.Sevgilerimle. æ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir