TÜRKER ERTÜRK : TEK KİŞİLİK ORDU


Dostlar
,

Sn. E. Amiral Türker Ertürk’ün 12.4.13 günü sitemizde yayımladığımız yazısını,
sözde Ermeni soykırımının her yıl temcit pilavı gibi yoz politik çıkarlar uğruna
gündeme yapay olarak taşınması nedeniyle (98 yıl sonra) bu gün (24 Nisan 2013),
bir kez daha dikkate getirmek istiyoruz..

Ayın Şükrü Server Aya’ya, çok değerli kitabı için teşekkür ederiz.

“Büyükelçinin Mantık Dışı Çelişkileri”
Preposterous Paradoxes of Ambassador Morgenthau”..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 24.4.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

E. Amiral Türker Ertürk

portresi_gulumseyen

TEK KİŞİLİK ORDU

Geçtiğimiz Cumartesi günü İstanbul Hasköy’de bulunan Rahmi Koç Müzesinde
Şükrü Server Aya’nın Türkçesi “Büyükelçinin Mantık Dışı Çelişkileri“ olan
Preposterous Paradoxes of Ambassador Morgenthau
 adı altında
İngilizce olarak yazdığı yeni kitabının basına ve uluslararası kamuoyuna tanıtımı yapıldı.

Bu tarihi olaya ben de tanıklık ettim. Hatta Şükrü ağabey bu anlamlı günde
bana da konuşma şansı tanıyarak beni ziyadesiyle onurlandırmıştır.
Kendisine buradan teşekkür ediyorum.

Aya bu kitabında “Ermeni soykırımı“ iddialarının emperyalizmin kuyruklu bir yalanı olduğunu ortaya koyuyor. Kitap Kasım 1913-Şubat 1916 arasında Amerikan Büyükelçisi olarak İstanbul’da görev yapan Morgenthau’nun Türkçesi “Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü“ olan “Ambassador Morgenthau’s Story“ adlı kitabını sayfa sayfa, satır satır irdeleyerek yanlışları ve yalanları ortaya koyuyor.

İddiaları yabancı kaynaklarla çürütüyor

Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü kitabı çok önemli. Çünkü “Ermeni soykırımı“ iddialarının temel dayanağı bu kitap! İşte Şükrü Server Aya bu kitabın iddialarını
hem de yabancı kaynaklarla tümüyle çürütüyor.

“Büyükelçinin Mantık Dışı çelişkileri“ Şükrü Server Aya’nın sözde ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili 4’üncü İngilizce kitabı. Kitap İrlandalı bir yayınevi olan ATHOL BOOKS tarafından basıldı ve editörlüğünü İrlandalı Dr. Pat Walsh yaptı.

Tanıtımın yapıldığı salon seçkin konuklarla doluydu. Ama gözler ister istemez bazılarını arıyordu. Tüm yabancı büyükelçilere çağrı gönderilmişti. Belki ABD Büyükelçisi, İstanbul’daki Konsolos veya onların bir temsilcisi katılabilirdi! Yoksa bu beklenti biraz safça mıydı? Çünkü ABD’nin halihazır Ankara Büyükelçisi’nin kendisinden 100 yıl önceki selefinin emperyalist bir projeye altyapı sağlamak için uydurduğu yalanların kanıtlandığı bir toplantıda ne işi olabilirdi! Belki de Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye bacağı ile ilgili Ergenekon ve Balyoz gibi yalanların koordinasyonu ile meşguldü. Evet, ABD’yi temsilen kimse gelmedi!

Dışişleri Bakanı’nın daha önemli ne işi var?

AKP’nin tam denetimine giren merkez akım medyadan da kimse gelmemişti.
Çünkü Erdoğan onların canlarına okurdu. Yandaş medyayı söylemek gerekmez.
Onlar zaten ülkemizin düşmanı olan tarafta yer almışlar ve bunun gereğini
yerine getiriyorlardı!

En üzücü olanı, esas başrol oynaması gereken Dışişleri Bakanı ve Türk Tarih Kurumu ortada yoktu. Dışişleri yasak savmak için Bakanlığı temsilen İstanbul’dan bir diplomatını göndermişti. Ben salonda fark etmedim bile! Ama Bakan neredeydi?
Sözde Ermeni soykırımı iddialarının yıl dönümü olan 24 Nisan yaklaşırken, arkasında emperyalizmin itici, özendirici ve destekleyici gücü bulunan Ermeni diasporasının öldürücü darbe için hazırlandığı 1915 tarihli emperyalist yalanın 100. Yıldönümü olan 2015’e 2 yıl gibi çok kısa bir zaman kalmışken, Dışişleri Bakanı’nın bundan daha önemli bir işi olabilir mi?

Nobel Edebiyat Ödülü alırdı

Dışişleri Bakanı bırakınız gelmeyi bir mesaj bile göndermemiştir. Bu düşmanlık kime?

  • Emperyalizmin çıkarları öyle gerektirdiği için birileri
    Atalarımızı katliamcı ve soykırımcı ilan etmek için yalanlar uyduruyor,

Şükrü Server Aya gibi kimi yurtseverler bu yalanı ortaya çıkarıyor karşılığında ilgisizlik
ve itibarsızlık kazanıyor. Halbuki emperyalist yalanı ortaya çıkaracağına emperyalizmin çıkarlarına hizmet eden yalanı söyleseydi Nobel Edebiyat Ödülü kazanırdı!
Bence Aya haddini bilmeli! Dua etsin O’nu da zindanlara atmadıklarına!
Mehmet Perinçek de bu yalanın peşine düştü ve Rus belgeleri ile bunu kanıtladı ve
sonuç bildiğiniz gibi; hizmeti cezasız kalmadı!

Kurucusunun Atatürk olduğu Türk Tarih Kurumu da ortada yoktu.
Belki de konuşulan ve tartışılan konular görev alanlarına girmiyordu!

Soykırım mutlaka tanınmalı

Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan “Ermenistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için önce Türkiye’nin Ermeni soykırımını tanıması gerektiğini“ söylüyor.

Binlerce Azerbaycan Türkünü katleden, Azerbaycan’ın ayrılmaz parçası olan
Dağlık Karabağ’ı halen işgal altında tutan ve yaklaşık 800 bin Azeri Türkünün doğdukları toprakları terk etmesinin sorumlusu Ermenistan’dır. Bu ülkenin 2008’den beri Cumhurbaşkanı olan Sarkisyan, Armennews internet sitesinde “Ermeni soykırımının tanınma koşulunun Ermenistan’ın olmaz ise olmazı olduğunu, Kafkasya’da kalıcı bir barış için şart olduğunu“ ifade ediyor ve açıkça, “Tanıma”nın arkasından 3T’nin
geri kalanı olan Tazminat ve Toprak istemlerinin geleceğini ima ediyor.

AKP hükümeti ve Davutoğlu liderliğinde kimyası bozulan Dışişleri Bakanlığımız,
Atalarımıza karşı yapılan mesnetsiz karalamaya ve arkasında ülkemiz üzerinde emperyalist hesaplar olan saldırıya karşı en kibar söylemle mücadele vermemekte
veya verir gibi yapmaktadır.

Fakat meydan boş değildir. Bu ülkede helal süt emmişler ve yurtseverler vardır.
Bunlardan bir tanesi de Şükrü Server Aya’dır. Adeta tek kişilik ordu gibi çalışmakta
“Ermeni soykırımı“ yalanının tüm dayanaklarını bir bir ortadan kaldırmaktadır.
Türk Milleti adına kendisini saygı ile selamlıyoruz. Ayrıca bundan sonra da vereceği mücadele için Allah’tan kendisine uzun ömürler diliyoruz.

Saygılar sunarım.
İLK KURŞUN
(5.4.13)

TÜRKER ERTÜRK : TEK KİŞİLİK ORDU” hakkında bir yorum

  1. Rıza GÜNER

    “ŞERİAT HÜKMÜNÜN VE KİTAPLARIMIZIN VERDİĞİ HAKLARLA, BİZ ALEVİLERİN BİR KAFİR VE DİNSİZLER TOPLULUĞU OLDUĞUNA KARAR VERDİK!.. BİR TEK FERDİ CANLI BIRAKILMAYA…”
    (İBNİ KEMAL-1514)

    Türker Ertürk Paşanın ataları, yüz binlerce Alevi kesmeye doymadıkları için, bu soykırım fetvasını bir kez çıkardıktan sonra bir daha yürürlükten kaldırmamışlar…

    Bir taraflarıyla, Laiklik, Cumhuriyet, Çağdaş Uygarlık deseler de; diğer taraflarıyla bu Fetvanın gereğini yapmışlar ve Dersim’de hiç yoktan on binlerce Alevi öldürmüşler… Kerbela’dan bu yana isyan etmeyen Alevilerin isyan ettikleri yalanını uydurmuşlardı.

    Türker Ertürk, “nasılsa dünyada Alevi Soykırımlarından söz edilmiyor, hala yürürlükte olan 1514 Tarihli İbni Kemal Fetvası’nın da sözü edilmiyor… Yusuf Halaçoğlu’nun yalanlarına göre, bazı Ermenilerin; Sözde Ermeni Tehçirinden Kürt Alevi haline gelerek kurtulduğu söylendiğine göre; Alevi Soykırımlarının söz bile edilmez!..” diye düşünmüş…

    Ermeniler, Türkiye’nin resmi iddialarına göre; “aç susuz, yayan yapıldak, çoluk çocuk, kadın erkek, beşikteki bebekten yatalak ihtiyarına kadar bir süre yürütüldükten sonra FİRAR ETMİŞLER, ÇATIŞMADA ÖLDÜRÜLMÜŞLER YA DA YOLDA TELEF OLMUŞLAR…

    Ermeni Meselesinde, “KÜRT ALEVİLER TEHÇİRDEN KURTULMAK İÇİN DİN DEĞİŞTİREN ERMENİLERDİR!..” diyecek kadar büyük yalanlar söyleyen Yusuf Halaçoğlu bile; “ANADOLU ERMENİLERİNE NE OLDU?” sorusunu cevaplandıracak kadar büyük bir yalan söyleyememiştir.

    O Tarihteki Amerikan Elçisinin sözde çelişkilerini bulmakla, “ANADOLUDAKİ YÜZ BİNLERCE ERMENİYE NE OLDUĞU HİÇBİR ŞEKİLDE AÇIKLANAMAZ…”

    Kaldı ki; Sünni Engizisyonun Halifelik Örgütü Diyanet İşleri Başkanlığı 1980’li yıllarda
    “MÜSLÜMAN OLMAYANLARI ÖLDÜRÜN!..” diye Kur’an Tefsiri yapmıştı.

    Ve bu Halifelik örgütü’nün bütün Kur’an ve Sünnet tefsirlerinde; HIRISTİYANLARIN KİTAPLI KAFİR OLDUKLARI VE BİR İSLAM ÜLKESİNDE BAŞI ÖNDE UTANÇ İÇİNDE HARAÇ VEREREK YAŞAMA HAKKINI SATIN ALACAKLARI, Engizisyon terimleriyle bugün de yazılıp söylenmektedir.

    Evet… Evet…Evet… Yezid’in 7. Yüzyılda Hz. Muhammed’in ocağına incir dikerek kurduğu Hilafet ve Engizisyonu; Türkiye 20. Yüzyılda Türkiye Türkçe’ye çevirmiş; Yezidin Engizisyon ve Halifelik Sistemine Laik Cumhuriyet demiştir.

    Sözde Ermeni Tehçirinin, Rum Temizlik, Tehçir ve Mübadelesinin, Dersim 3. Büyük Alevi Soykırımının; Yezid’in 7. Yüzyıldaki Halifelik Ve Engizisyonunu hortlatmaktan başka bir anlamı yoktur.

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir