Etiket arşivi: Yüksek Askeri Şura (YAŞ)

TSK’de ölümcül dönüşüm

TSK’de ölümcül dönüşüm

V. MURAT TULGA (E) KURMAY ALBAY ile ilgili görsel sonucu

V. MURAT TULGA
(E) KURMAY ALBAY
Cumhuriyet, 28.8.2019

    • YAŞ’ın özeti Anıtkabir’de çekilen fotoğrafta saklıydı aslında. Cumhurbaşkanı en önde, Siviller onun arkasında ve askerler arkaya atılmış, görünmüyorlar bile.

“Bu darbenin önünü alabildim, bundan sonraki için böyle bir garanti veremem…” Bu cümleler, 24 Şubat 1981 günü, yani İspanyol demokrasisinin yaşadığı en ciddi darbe tehdidinden bir gün sonra İspanya Kralı Juan Carlos’un siyasi liderlere söylediği sözlerdi.(1)

İspanya’nın son 250 yıllık siyasal tarihinin başarılı başarısız 150 darbe girişimi ve planıyla dolu olduğu düşünülürse İspanya’da ordu ve sivil ilişkilerinin önemi ve bu ilişkinin İspanya siyasal tarihini nasıl etkilediği konusunda hemfikir oluruz.

İspanya’da ordunun rolü yüzyıllar boyunca bir evrim göstermedi. Baskıcı bir yapıya sahip İspanyol ordusu, daima “iç düşman” arayan bir güç olarak gelişmiş, statükocu, siyasal yaşama yön veren ve kendisini ülke politikasının hamisi olarak gören bir kurumdu.

Bu durum Diktatör Franco’nun 1975’te ölümüne dek sürdü. Franco hayatta olduğu sürece, herkes demokratikleşme için tek yolun ordunun onayını almaktan geçtiğini düşünüyordu. Ancak ordu, yapısı ve tabiatı gereği demokratik rejime geçiş konusunda toplumda en isteksiz kesimdi. Ortaya çıkarılan çeşitli darbe planları ve 1981’deki darbe girişimi bir yana, siyasi politikacılarla askeri çevreler arasında sık sık sürtüşmeler bu isteksizliği açıkça sergiliyordu.

1982 seçimlerini Sosyalist Adolfo Suarez kazandı, icraat listesinin hemen başına; ETA terörünü frenlemek ve ordunun gücünü denetim altına almak konularını koydu. Bu kapsamda, sivil iktidarın askeri güçler üzerinde üstünlüğünü kurmaya çalıştı. Kolları sıvadı ve ordu ile ilişkileri düzenleyen bir dizi reform girişimine soyundu.

İspanya’da ordu reformu 
Reform sürecinde iki temel ilke üzerinden yol alındı. İspanyol ordusu üzerinde sivillerin otoritesi sağlandı, ordunun darbe girişimine set çekecek yeni bir organizasyona gidildi. Bu kapsamda, İspanya’nın daha önceki asker kökenli Savunma Bakanı geleneğine son verildi. Sosyalist hükümet döneminde bir sivil atandı.

1984’te çıkarılan bir yasa ile kuvvetler arasında bölüştürülmüş yetkiler savunma bakanının elinde toplandı. Ordu harcamaları, silah alım satımları, ordu mensuplarının tayinleri, kariyerleri üzerindeki tek karar makamı Bakan oldu. Terfiler ve tayinler denetim altına alındı.

“META Planı” adı verilen bir plan çerçevesinde ordunun modernleştirilmesi hedef alındı ve bu konuda büyük bir modernleştirme gerçekleştirildi. İspanya Silahlı Kuvvetlerinin 9 askeri bölgeye dayalı konuş durumu 5 bölgeli bir konuş durumuna indirildi. (Dokuz’lu konuş yapısı darbe durumunda ülkenin önemli 12 kentinin işgalini kolaylaştırıyordu.)

Jandarma Komutanlığı ilk kez genel müdür düzeyinde bir sivile bağlandı. Bir yandan ordu içindeki general ve yüksek düzeyli ordu mensuplarının sayısı azaltılırken bir yandan ordunun modernizasyonu sağlandı. Bunu yaparken altını çizerek İspanya’daki sürecin yöntemini belirtelim: 

Doğal bir geçiş süreci, “geçmişten şiddetli kopuşa” tercih edildi.
• İspanya’da bütün bunlar askerleri aşağılayarak yapılmadı. 
• Köklü dönüşüm, ikna gücüyle, ordunun rolünün demokrasiyi bastırmak değil, ülkeyi dış düşmanlardan korumak olduğunu izahta başarı ile sağlandı. 

Kısaca reform yapılırken demokrasi kuralları işletildi, askerlerle diyalog öne çıkartıldı, sonuçta silahlı kuvvetler de bunun makul bir süreç olduğunu ve milli savunma için olumlu olduğunu anladı.

AKP’nin Türkiye’de TSK Reformu

İspanya’yı şimdi bir yana bırakalım ve ülkemize gelelim. İspanya ve Türkiye siyasal tarihi birçok konuda benzerlikler gösteriyor. Terör belası ve askeri vesayet ile uğraşmak gibi. Ülkemizin temel sorunları gibi. Farklılıklar da çok tabii ki. Başta İspanya’da simgesel bir kral olması ve özerk yapılar gibi. Ülkemizde en son 15 Temmuz 2016 hain girişimini de karşılaştırmada ülkemiz açısından bir yana muhakkak yazmalıyız.

Ülkemizde son bir Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) yaşandı (Ağustos 2019) ve bu YAŞ yorumlanmaya çalışılıyor. YAŞ’ın özeti Anıtkabir’de çekilen fotoğrafta saklıydı aslında. Cumhurbaşkanı en önde, siviller O’nun arkasında ve askerler arkaya atılmış, görünmüyorlar bile. Genelkurmay Başkanı görünmek için yandan kafasını çıkarmış. Çok yadsımamak gerekiyor. TSK’ye İspanya’da olanlar oluyor aslında adım adım. AKP’de aynı temel yol haritası üzerinden gidiyor, sivillerin askeri güç karşısında otoritesinin somutlaştırılması ve TSK’nin yapısının değiştirilmesi. Fakat uygulanan yöntemin anafikri farklı. Sonuç da göreceğiz.

TSK’yi dönüştürme kontrol formu

Durum böyle olunca ülkemizde olanları İspanya’da gerçekleştirilen ordu reformunu temel alarak bir kontrol formuna göre analiz edelim. Bu kontrol formuna göre TSK’yi denetim altına alma konusunda AKP iktidarı epey yol almış görüyor. Birlikte irdeleyelim :

Sivil otoritenin askeri güçler üzerindeki üstünlüğü sağlandı mı? EVET. 

• Milli Güvenlik Kurulu ve YAŞ yapısı değiştirildi. Öyle ki yapılma tarihleri ve süreleri bile değiştirildi. Ülke gündeminden önemsiz bir yer tutacak biçimde kısa, renksiz bir hale getirildi. 
• Bu yüksek kurullarda karar alma mekanizmaları siviller lehine oluşturuldu. Oy çoğunluğu sivillere geçti. 
• Askeri yapı Milli Savunma ve İçişleri bakanlarına bağlandı. Bakanlar önde artık, askerlerin ne sesi çıkıyor, ne de esamisi okunuyor. 

TSK’nin teşkilat ve personel yapısı değiştirildi mi? EVET.

• Askeri liseler, hastaneler ve mahkemeler kapatıldı. Askeri fabrikalar özelleştirildi. 
• Harp Okulları ve akademiler Savunma Üniversitesi altında toplandı. Öğrenci seçme, seçilme, eğitim ve öğretim yapısında köklü değişikliklere gidildi. 
• Askeri okul ders müfredatları ve bu okullara öğrenci seçimi tümüyle denetim altına alındı. 
• Askerlik Yasası değiştirildi. Zorunlu hizmetten bedelli ve profesyonel bir sisteme evrilen yeni sistem getirildi.
• Askerlerin atama, terfi sistemleri bütünüyle yeniden düzenlendi. Rütbelerde bekleme, emeklilik süreleri değiştirildi. 
• Ayrıca Genelkurmay ve kuvvet komutanlıkları arasındaki sıkı emir ve komuta bağı kopartıldı. Cumhurbaşkanı ve bakanların, gerekli gördüklerinde kuvvet komutanları ile bağlılarından doğrudan bilgi alabileceği ve bunlara doğrudan emir verebileceği, verilen emrin herhangi bir makamdan onay alınmaksızın derhal yerine getirileceği de karara bağlandı.

Dönüşümde Son Nokta ve Sonuç

Bunlar, belirgin değişiklikler. İspanya’da olanlardan noksan kaldı mı?

Kalmıştı. General ve amiral sayılarının düşürülmesi de son Yüksek Askeri Şûra’da yapıldı. Bu konuyu da artık yapılanlar kümesine katmak gerekiyor. AKP tarafından ne kadar orgeneral, oramiral var, o ölçüde sorun var ilkesinden hareketle orgeneral ve oramiral sayıları en az sayıda tutuldu. Yani bir tür, orgeneral rütbesinde tasfiyeye gidildi. Ordu komutanlıklarına korgeneral atandı. Bu YAŞ’ın en önemli sonucu buydu. Orgeneral ve oramiral sayılarının azaltılması. Bu kararı TSK’nin yeniden organize edilmesiyle birlikte okumak gerekiyor.

Küçültülmüş TSK

KKK’de 4 ordulu bir yapı var. 1’inci, 2’nci, 3’üncü Ordu ve Ege Ordusu. Yeniden organizasyon deyince Ordu sayılarının azaltılması ve Doğu ve Batı bölge komutanlıkları gibi yeni bir örgütlenmeye gidilmesi akla geliyor. Küçültülmüş bir TSK. Bu daha önceleri fikir temelinde gündeme gelmişti. Ordu olmayınca orgeneral de olmayacak. Yalnızca Kuvvet Komutanları Orgeneral olacak ve bölge komutanları daha ast rütbedeki komutanlardan (en üst korgeneral düzeyi) oluşacak. Bu yolla denetlenebilir küçük bir yapı, az orgeneralli ve daha ast rütbeli generallerden oluşan yeni TSK. YAŞ böyle okunmalı. Bu bir kestirim ama yakın zamanda karşımıza pat diye düşerse şaşırmayın diye belirtiyorum.

Yazıyı İspanya yönteminin sonuçlarını ülkemize uyarlayarak bitirelim. Son çözülemede :

1. TSK’nin reformunda doğal bir geçiş süreci yaşanmadı, geçmişten şiddetli kopuş tercih edildi. TSK’nin her konuda fabrika ayarlarıyla oynandı
2. TSK’deki dönüşüm, askerlerden adeta hınç alarak yapıldı. Siyasal iktidarın FETÖ ile birlikteliği kumpas davalar sürecini getirdi ve sonrasında yaşanan süreç

  • TSK’yi adeta yerin dibine soktu.
  • TSK’de tahribat büyük oldu. 

3. köklü dönüşüm 15 Temmuz hain darbe girişiminin sonucunda yaşandı. Demokratik uzlaşı kuralları işletilmedi, OHAL koşullarının olduğu bir ortamda KHK ile düzenlemeler yapıldı. Dönüşüm kanlı oldu.

Görüldüğü üzere İspanya’da ve ülkemizde kullanılan yöntem çok farklı. Türkiye’de silindir gibi ezen, uzlaşıdan uzak, geri dönüşü zor ve ayarları tümden bozan bir yöntem var.

Durum böyle olunca geriye birkaç soru kalıyor :

  • Peki, askerler ne ölçüde ikna edilebildi?
  • FETÖ, TSK’den ne kadar temizlendi?
  • Tüm bunlar reform sürecini nasıl etkiler?

(1) “Bir Kanlı Gül”, İspanya” Nilgün CERRAHOĞLU, Tekin Yayınevi, 1987

 

KOMUTANLAR REHİN…

Dostlar,

Her şeyde bir hayır vardır… der büyükler. Biraz ironik olacak ama, Deniz Harp Okulu Komutanı iken emekli edilen Sayın Amiral Türker Ertürk, inanılmaz güzellikte (etkili, yararlı, uyarıcı!) yazılar yazmakta. Aşağıda sunduğumuz KOMUTANLAR REHİN başlıklı yazı da böyle..

Haftalık bu makaleleri ve sayısız yurtiçi-dışı konferansları ile, inanıyoruz ki, komutan olarak verdiklerinden daha çoğunu ülkemize veriyor..

Ya da tersinden söylemek gerekirse, parlak Amirali “tehlikeli” bularak emekli edenler, başlarına daha büyük bir bela aldılar!

Buyurun, yazar ve konferansçı Türker Ertürk paşa ile beyninizle, sözünüzle, kaleminizle başedin..

Teşekkürler Sayın Ertürk..

Yolunuz açık olsun..

Vira amiralim vira!

Sevgi ve saygı ile.
04.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net  

========================================

E. Amiral Türker ERTÜRK

KOMUTANLAR REHİN…

Geçen hafta Cuma günü Yüksek Askeri Şura (YAŞ), kış dönemi çalışması için Başbakan Erdoğan başkanlığında Genelkurmay Başkanlığı’ndaki Çakmak Salonu’nda toplandı. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası gereğince Başbakan’ın başkanlık ettiği YAŞ’a Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, kuvvet komutanları, Jandarma Genel Komutanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mensup tüm Orgeneral/Oramiral rütbesindeki komutanların katılması gerekmekteydi. Fakat geçen hafta yapılan YAŞ toplantısına 3 Orgeneral katılamamıştır.

Bu komutanlardan biri NATO İzmir Kara Komutanlığı’nın açılış törenine iştirak ettiği için mazereti nedeniyle, diğer ikisi olan Orgeneral Bilgin Balanlı ve Orgeneral Nusret Taşdeler ise rehin alındığı için katılamamıştır.

Evet, hiç şüphe yoktur; Bu iki komutan Türkiye Cumhuriyeti’nin dönüştürülebilmesi,
rejim değişikliği yapılabilmesi, yeni rejim ordusunun kurulabilmesi ve bölgede
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin taşeron rolünde kullanılabilmesi maksadıyla sürdürülen operasyonların bir parçası olarak rehin tutulmaktadır.

Delil Üretim Merkezi

Bugün muvazzafı ve emeklisi ile zindanlarda bulunan tüm komutan ve askerler emperyalizmin emrinde ve onun başkentinde konuşlanan
F Tipi Örgüt’ün Delil Üretim Merkezleri’nde (DÜM) 
imal edilen dijital terör unsuru sahte belgelerle esir edilmişlerdir. Basına yapılan açıklamaya göre YAŞ toplantısında ordunun harbe hazırlık durumu, ihtiyaç duyulan savunma sistemleri ve modernizasyonları, Suriye krizi, terörle mücadele ve Türkiye’nin NATO’dan talep ettiği Patriot füzeleri konusunda gelinen son durumun ele alındığı ifade edilmiştir. Gelin sizle duygudaşlık (empati)yapalım! Kendinizi YAŞ üyesi bir Orgeneral veya Oramiralin yerine koyun.

  • “Sayın Başbakan Suriye’den Türkiye’ye yönelik askeri bir tehdit yoktur. Patriotların ülkemizde konumlandırılmasına gerek olmadığı gibi ülkemizin sıcak bir savaşa girmesine neden olabilir. Ayrıca ABD bölgede adım adım kukla Kürt Devleti’ni kurmaya çalışmaktadır. Bu nedenle çıkarlarımız, Irak Merkezi Hükümeti ile işbirliğini gerektirmektedir.“ diyerek başlayan bir değerlendirme yapabilir misiniz?

Yurtseverlik kıratı

Hemen cevap vermeyin!  Daha önce yanınızda oturan silah arkadaşınızın şimdi uydurma belgelerle zindanda olduğunu gözünüzün önüne getirin! Hukuk yok, adalet yok! Gidenin arkasından sahip çıkan yok! Sesinizi çıkarır ve ülkenizin çıkarı için konuşursanız, sizi de sahte dijital delil ile örgüt üyesi olarak alırlar!

Hem silah arkadaşlarınız rehin, hem siz tehdit altındasınız!

Hala konuşurdum ve inandığımı söylerdim diyor musunuz? O zaman sizin yurtseverlik kıratınız bayağı yüksekmiş!Osmanlı da kendisine bağlı ülkelerdeki yöneticilerin iradelerine ipotek koymak ve kendisine kul etmek için o yöneticilerin oğullarını İstanbul’da rehin tutardı. Aynı yöntemi PKK’da kullanıyordu. PKK bazı ailelerin çocuklarını dağa kaldırarak rehin alıyor ve ailesinin kendisine muhalefet etmesini ve devlet ile işbirliği yapmasını engelliyordu.

  1. Suriye’den Türkiye yönelik tehdit yoktur.
  2. Türkiye’den Suriye’ye yönelik emperyalizmin emri ile düşmanlık ve
    terör ihracı vardır. 
  3. Patriotlar, Kürecik’te kurulan radarın da içinde bulunduğu Füze Kalkanı sisteminin bir parçasıdır. Patriotlar Suriye ile savaş çıkarmak, Suriye hava gücünün Suriye kuzeyinde yaptığı iç güvenlik harekatını tehdit ederek ve sınırlayarak teröristlere destek vermek ve İran’a yapılacak müdahalede İran’ın misillemesine maruz kalacak ABD üslerini ve Kürecik radarını korumak için Türkiye’ye getirilmektedir.

Patriot füzelerini asker istememiştir. ABD Patriotların NATO’dan istenmesini istemiş ve bu isteğini aracısı Davutoğlu vasıtası ile Türkiye’ye empoze etmiştir. Konuşlandırma tümüyle ABD’nin ihtiyaçlarına göre gerçekleştirilecektir.

Halk için gaz maskemiz yok

Suriye’nin Türkiye’ye yönelik kimyasal ve biyolojik silah tehdidinden bahsediliyor ve Patriotların bu tehdidi uzaktan karşılayacağı belirtiliyor. Bu da koca bir yalandır.
Suriye Güneydoğu bölgemize böyle bir tehdidi, kimyasal başlıklı topçu ateşi ile de yaratabilir. Patriotlar top mermilerine karşı kullanılamaz. Eğer söyledikleri gibi kimyasal ve biyolojik silah tehdidi varsa, bölge halkı için maske temin edilmesi ve dağıtılması gereklidir. Böyle bir çalışma olmadığını biliyoruz.

  • Sonuç olarak; Patriotlar ülkemizin çıkarları ve güvenliği için değil,
    ABD’nin çıkarları ve güvenliği için Türkiye’ye getirilmektedir
    .

Komutanlar, ülkemizin çıkarına olan bu değerlenmeyi YAŞ’ta ve Milli Güvenlik Kurulu’nda yapamasınlar, Türk Milleti’ne bu gerçekleri söylemesinler ve ABD’nin Türkiye için çizdiği işbirlikçi rotanın dışına çıkacak refleksleri geliştiremesinler diye rehindir, esirdir ve tehdit altındadırlar.

  • Türk Milleti, ülkesinin kaderine sahip çıkmak ve komutanlarını özgürleştirmek zorundadır. 
  • Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a esir olduğu gibi komutanlar da rehindir,
    esirdir ve özgür iradeleri yoktur.

Bu durumun sürmesi halinde güvenliğimiz yoktur ve sonumuz hüsrandır.

Saygılar sunarım. 4.12.12

Aydınlık/İLK KURŞUN