Etiket arşivi: ümmetçi ve güdümlü cemaat

Ayrıştırma yoluyla toplum mühendisliği

author
GÜNCEL03.11.2022, BİRGÜN

Türkiye tarihi, düşünsel, toplumsal ve hukuksal mücadeleler tarihidir. Bu bakımdan, 2002 öncesi ve sonrası ayrımı yapılabilir. Zira 2002-2022 dönemi, önceki dönemin tersine, daha çok, düşünsel, toplumsal ve hukuksal kazanımları yadsıma tarihidir.

Neden ve nasıl?

Yirmi yıldır siyasal iktidarı elinde tutan AKP yöneticileri, 2002 yılını hemen her konuda milat yaparak öncesi ve sonrası ayrımını yapar. Neredeyse “Devleti biz kurduk” diyecekler Cumhuriyet kazanımlarını silmek için.

Yalnızca Cumhuriyet mi? Rahatsızlıkları ve kavgaları, aslında son iki yüzyıl ile. Neden? Çünkü bu, Osmanlı Devleti’nin hukukla tanışma ve modernleşme dönemidir. Bakmayın Abdülhamit sahiplenmesine. Asıl kavga Cumhuriyet ile olmakla birlikte, III. Selim ve II. Mahmut çizgisinde başlatılan ve yürütülen reform hareketleri, 2. Meşrutiyet döneminde de sürdü.

KAZANIM HALKALARI

Etnik, inanç, cinsiyet, sınıfsal, ekolojik ve siyasal eksenli kazanımlar, ‘düşünsel/toplumsal ve hukuksal’ üçlüsünde somutlaştı.

Kürtler (etnik), çok yönlü acılar sarmalında 90’lı yıllarda verdikleri fikri ve siyasal mücadeleler sonucu, 2001 Anayasa değişikliğine yansıyan kazanımlar elde etti.

Aleviler (inanç), on yıllardır yaşadıkları acılar, örgütlenme ve hukuki mücadele azimlerini hızlandırdı; özellikle son 20 yıldır ulusal ve uluslararası ölçekte geriye dönüşü olanaksız yargısal kazanımlar elde etti.

Kadınlar (cinsiyet), uzun soluklu ve çok yönlü mücadele vererek, haklarını, anayasal ölçekte (2004 Değişikliği, md.10) ve uluslararası ölçekte (İst. Sözleşmesi) tescilledi.

Emekçiler (sınıfsal), işçiler ve kamu görevlileri, kitlesel eylemleri yoluyla birçok toplu hak kazanımının öncüsü oldu.

Yurttaşlar (çevre), yaşam alanlarını korumak için ülke geneline yayılan direnme halkaları oluşturdu. Çevre koruma bilinci, etnik, inanç ve cinsiyet temelli, sınıfsal ve hatta siyasal aidiyetleri aşarak yaygınlaştı ve süreklileşti.

Siyasal aktörler ve sivil toplum örgütleri, demokratik siyaset alanını genişletti, demokratik toplum dokusunu pekiştirdi.

YADSIMA DÖNEMİ

Etnik temelli kazanımlae yadsıma siyasetinde “Seni başkan seçtirmeyrı değersizleştirme veceğiz” sözü (2014) milat oldu. Seçilmişleri görevden alma ve hapse atma uygulamaları günümüzde de sürüyor. Partileri HDP de, siyasal baskılar sonucu ‘sanık’ sandalyesinde oturtuldu.

İnanç temelli mücadele sonucu yargı yoluyla kazanımları yadsınan Aleviler, adları bile anılmadan ‘torba yasa’ya bocalandı; kendilerine ibadet yeri bile çok görülerek, yasa yoluyla aşağılanma sürecine sokuldu.

Cinsiyet temelli kazanımlar, bir kişi iradesiyle yok sayılarak İstanbul Sözleşmesi çöpe atıldı. Şimdi, fırsatçı Anayasa değişikliği ile, “Müslüman toplumu birilerine yedirmeyeceğiz” söylemi eşliğinde “birey olma hakkı” yenmeye çalışılıyor.

Sınıfsal kazanımlar, işçilerin toplu katliamı, düzenleme-denetim-yaptırım zincirindeki kopukluklar görmezden gelinerek, takdiri ilahiye bağlanılarak yadsınmaya çalışılıyor. Kamu görevlileri OHAL KHK yoluyla imha edilirken; kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları, yasa yoluyla ya da ‘siyasal emirler’ yağdırılarak parçalanmak istiyor. Avukatlar, tabipler, mimarlar, mühendisler ve kazanımların yağmalanmasına fren oluşturabilecek meslek örgütleri dağıtılmak isteniyor.

Çevre yağması, tarihsel-kültürel-doğal değerler zincirinde ‘ülke imhası’ eşiğine vardı.

Siyasal ve toplumsal, demokratik siyaset alanını daraltma ve demokratik toplumu sindirme faaliyetleri, seçim ve sansür yasaları yoluyla ivme kazanmış bulunuyor.

Uluslararası kazanımlara toptan savaş ise hız kesmiyor.

ÖZGÜR BİREY VE HAKLAR TOPLUMU

Kısacası AKP, yurttaşlara, insanlara ve eşit birey anlayışına savaş açmış bulunuyor; haliyle dünyevi hukuka da.

Cumhuriyet kazanımları, sürekli ve bütüncü yaklaşımla yadsınarak, ümmetçi ve biat kültürüne dayalı “toplum mühendisliği” kalıcı kılma iradesi sürüyor.

CHP öncülüğündeki Millet Masası bileşenleri, “ümmetçi ve güdümlü cemaat” yerine “özgür birey ve haklar toplumu” için tarihsel sorumluluk ile karşı karşıya; “At ile Üsküdar geçilmez” diyebilmek için.