Etiket arşivi: Turkuvaz tablo

KRT TV Programımız – 18 Mayıs 2021

Dostlar,

Bu gün, 18 Mayıs 2021 Salı günü, akşam 19:30 sonrasında KRT TV’de Sn. Zafer ARAPKİRLİ’nin konuğu olacağız.. / OLDUK..

İktidarın salgın verilerini de öbür göstergelerde olduğu gibi gerçeğin çooooooooook  altında göstermekten başka iler – tutar yanı kalmadı.. Aşağıdaki tweet  iletimizi yarım milyonu aşkın insan okudu..

Bu verilerin bir türevi olan, doğrulayıcı 2. bir tweet iletimiz 80 bini aştı.. 600 bin insan okudu ve bu gerçekleri öğrendi, bizim sorduğumuz soruları sorar oldu sanırız.

ImageÖte yandan mutasyonlar hızla sürüyor ve Dünya Sağlık Örgütü 2’ye ayırarak duyuruyor.. Tablo aşağıda (güncelleme : 11 Mayıs 2021)

  • VOCs, ALARM VEREN VARYASYONLAR / VARYANTLAR
  • VOIs, İZLENMESİ GEREKEN VARYASYONLAR / VARYANTLAR

Ülkemizin “resmi” verileri ise 18 Mayıs 2021 akşamı şöyle :

Halkta da “takat” kalmadı… Erdoğan sadaka / ulufe dağıtır gibi göstermelik yardımlar açıklıyor.. Oysa

  • 4 kişilik ailenin AÇLIK SINIRI asgari ücreti geçti!..

Kendince “helallik” isterken, bu davranışını eleştirenleri ise kendilerinin inanç ve kültürlerinde yer alan böylesi bir “nezahet ve nezaketin“, “değer” in anlaşılmadığı, anlaşılamayacağı suçlamasıyla baş başa bırakıyor.. Gene ölçüsüz kibir..

Salgın yönetiminde yapılan ardışık – ciddi – ağır hatalar zinciri Ülkemizi ağır bir bunalıma soktu. Yangının ortasında Türkiye, aşılama durumu aşağıda.. 11. sıradayız.

https://ourworldindata.org/covid-vaccinations, 17.5.21

Öyle ilk 3-5 içinde değiliz, toplam aşılama dozu 25.95 milyon. 2. dozu alanlar nüfusun %12’si ya da 8 kişiden 1’i.. Bütün bunları konuşacak ve ülkemize bilimsel akılcılıkla yol göstermeyi sürdüreceğiz..


Sn. Arapkirli’nin sorularını yanıtladık..

Yeni bir kritik durum var                               :

  1. Ülkeye aşı gelişi önümüzdeki günlerde artsa bile, bunların artan ve yaygınlaşan varyant tipler karşısında etkililiği ne ölçüde olacak?
  2. Güncellenmiş aşılar mıdır, önceden üretilip elde kalanlar mıdır?
  3. Dolayısıyla Sağlık Bakanlığı TİTCK (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu), bu aşıların 2 hafta süreli Biyogüvenlik testlerinde sözünü ettiğimiz kritik noktayı mutlaka açıklığa kavuşturmalı, ilgili firmalardan bu bağlamda bilimsel kanıt ve bildirim (beyan), güvence (taahhüt) almalıdır.
  • Etkisiz / yeterince etkili olmayabilecek, güncellenmemiş aşılar halka yapılamaz!
    ***
    Son haftada ülkemizde günlük olgu – vaka sayısı 14.497’den 10.174’e düşerek %29.8 oranında azaldı. Bu oran Dünya ortalaması olarak %14. Ölümler ise yine son 1 haftada 278’den 223’e gerileyerek %19.7 oranında azaldı. Bu oran Dünya ortalaması olan %4’ün 5 katı! Nasıl, niçin?

TÜİK hala 2020 ölüm istatistiklerini açıkla(ya)madı! Neden, niçin, nereye dek??

Çok esnek ve kısa süreli bir yarı kapatma ile bunca hızlı azalma “iyileşme” (!) Epidemiyolojik olarak açıklanamaz. Üstte de yazdığımız gibi, iktidarın başlıca aracı, verilerle oynayarak halkı aldatmayı sürdürmek ve algı yönetimi yapmak. Oysa kapatma için gerçekçi Epidemiyolojik hedefler koymak ve onlara erişinceye dek devingen (dinamik) bir salgın yönetimi sergilemek gerekirdi.

Bu arada, salt başvuranlara – yakınması olanlara değil, yakınması olmasa da yakın – uzak temaslılara ve genel topluma erken olgu bulma amaçlı tarama testleri sürdürülmelidir. PCR testleri mutlaka mutant tipler nedeniyle güncellenmeli ve duyarlığı (gerçek olguları yakalama yeteneği) artırılmalı, kalibre edilmeli ve güncellenmelidir. Bu amaçla yeterince dizin incelemesi (sekans analizi) zorunludur: Bu yapıl(a)mazsa salgın yönetilemez, karanlıkta kalırız. Test sayısı son 1 haftada %10 azaltıldı!??

İktidarın salgın verilerini bütün anormal – ölçüsüz düzeyde makyajlama (karartma) çabasına karşın, 11.937 / 84 milyon = milyonda 142 günlük insidens hızı ile (18.5.2021) Arjantin, Kolombiya, Hindistan ve Brezilya’nın ardından Dünya’da 5. sıradayız! Olgu ölüm hızı (case fatality rate) Dünyada %2, bizde %0.9!?? Bu gün dünyada toplam 538.696 yeni tanı kondu, 11.937 olgu ile dünya toplamının %2,2’si bizde.. Oysa nüfusumuz dünyanın %1,1’i. Son veri ile günlük yeni hasta sayısı bakımından dünyada 6. sıradayız. Mızrak çuvala sığmıyor!

Havuzdaki hasta sayısı ise, 21 Nisan’da 565.274 iken bu gün 123.054’e düşürüldü gene muazzam bir “başarım” ile!? Ağır hasta oranımız %2, dünya ortalaması %0,6 ama %99.9 oranında filyasyon yapıyoruz ve bu muazzam oranı ortalama 8 saatte tutturuyoruz epeydir.

Turkuvaz tablo, onu dolduranlar açısından çok ama çooook utandırıcı olmayı sürdürüyor. Oysa ilk adım, dürüst – saydam – güven veren, dolayısıyla toplum katılımı sağlayabilen bir salgın yönetimi olmalı. Bu baştan beri olmadı ve hala sürdürülüyor. En zayıf yerimiz burası.

  • Dikkat çekelim ki                      :
  • Salgın verileri, iktidarın tüm ERİTME çabasına karşın hala kendi içimizde ve dünya ile karşılaştırıldığında ÜRKÜNTÜ (dehşet) vericidir.
  • Ölçüsüz gevşemenin zamanı değildir!https://youtu.be/HgVfZqOVXSU 

    Bilgi ve ilginize sunarız..

Sevgi ve saygı ile. 18 Mayıs 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter  @profsaltik

Fahrettin katsayısından sonra ‘vaka/hasta’ olayı: Verileri gizlemek neye yarar?

Fahrettin katsayısından sonra ‘vaka/hasta’ olayı: Verileri gizlemek neye yarar?

Ortaya çıkan bu durumun bir boyutu politik:

  • Siyasal iktidar ülkeye ilişkin gerçekleri dünyadan ve kendi yurttaşlarından gizliyor.

Bir başka boyutuysa doğrudan tıp alanında çalışanları ilgilendiriyor: Yanlış verilerle salgın ne kadar sağlıklı yönetilebilir? Salgının yayılmasını doğru ölçmeyen bir sağlık yönetimi ona nasıl engel olabilir. Nitekim görüşüne başvurduğumuz Türk Toraks Derneği Etik Kurul ve Genel Merkez Danışma Komitesi üyesi, Solunum Sistemi Enfeksiyonları Çalışma Grubu Yürütme Kurulu üyesi Profesör Doktor Abdullah Sayıner, Bakanın son açıklamasının sağlık çalışanlarında büyük bir karamsarlık yarattığını düşünüyor. Bir bakıma Covid-19 mücadelesinin ön cephesinde olan bu insanlar toplumdan ve kendilerinden gizlenen, çarpıtılan verilerin varlığını yaşamsal bir tehdit olarak da görüyorlar.

Sayıner’e, açıklamada söylenen değişikliğin Bakanlığın sahadaki uygulamalarında da olumsuz sonuçlarının olup olmadığını, “vaka sayılarını değil hasta sayılarını açıklıyoruz” denilmesinin salgının yayılması konusunda takibi bırakmak anlamına gelip gelmediğini sorduk. Sayıner bu sorumuzu şöyle yanıtladı:

“Salgının takibinin bırakıldığını düşünmüyorum. Bakanlığın filyasyon ekipleri büyük bir özveriyle yoğun çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu nedenle, Bakanlığın elinde bütün bilgilerin olduğunu düşünüyorum. Yani aslında vaka sayısını açıklamıyorlar ama kendileri biliyorlar. Ellerinde var. PCR testi pozitif çıkanlar filyasyona dahil ediliyorlar. Sağlık durumları takip ediliyor, karantinada kalmaları isteniyor, temaslı listeleri onlardan alınıyor. Bakanın açıkladığı sayılarda yer almıyorlar ama diğer hastalarla ilgili yapılan her şey onlarla ilgili olarak da yapılıyor. Bizi temel olarak kaygılandıran, bu filyasyon verilerinin düzenli analizinin yapılmaması, yapılıyorsa da, bu analizlerin sonuçlarının duyurulmaması, salgın yönetimine yansımaması. Oysa, bu verilerin analiziyle, örneğin çocukların ne kadar kolay ya da zor enfekte olduğunu, enfekte olurlarsa , virusu okuldaki arkadaşlarına ya da aile bireylerine ne oranda geçirdiklerini öğrenebiliriz. Benzer şekilde, 65 yaş üstünün ne kadar kolay (ya da zor) enfekte olduğunu, onlara getirilen kısıtlamaların enfeksiyonun yayılmasını ne kadar etkilediğini değerlendirebiliriz. Ya da, virus bulaşının hangi ortamlarda kabaca ne oranda gerçekleştiğine (okullar, düğünler, mitingler, camiler, lokantalar, açık hava pazaryerleri vb.) ilişkin bilgiler edinebiliriz ve tüm bu bilgilere dayanarak gelecek dönem için planlamalar yapabiliriz.

Turkuaz tablonun içeriğinin sürekli değişmesi ve bu değişiklikler ile ilgili mantıklı bir açıklama yapılmaması bizi düşündürüyor ve güven sarsılmasına neden oluyor. Sonunda, zaman zaman bu sayıların gerçeği hiç yansıtmadığını gösteren bulgular ortaya çıkıyor ve bu, kanımca, ülke adına da çok üzücü, rahatsız edici oluyor. .”

Genel bir değerlendirme yapmak için ‘hasta sayısının’ daha önemli olduğu, ‘vaka sayısının’ bu açıdan yanıltıcı olabileceğini düşünüyor olabilir mi bakan? Ya da “vaka sayısı değil hasta sayısı önemli” derken haklı olabilir mi?

Bakanlığın elinde her iki veri de var. Böyle düşünüyorlarsa hem vaka sayısını, hem hasta sayısını açıklayabilirler. Yani PCR pozitif olup da belirtileri göstermeyenlerin sayısını sadece bizden gizlemiş oluyorlar. Bu sayıyı açıklayarak “ama biz hasta sayısına bakıyoruz” demelerinin önünde bir engel yok.

Bu konuda oran nedir? Yani vaka olarak tespit edilmiş ama “hasta” olmayanların sayısı.

Bunu Bakanlık biliyor, biz bilemiyoruz.

Gözlediğiniz bir istatistik veri yok mu?

Tüm dünya üzerinde değişiyor bu. %20 ile 80 arasında.

Yani PCR pozitif olan, Covid-19 bulaşmış ve taşıyıcı olan ama belirtileri göstermeyen Covid’lilerin tüm hastalara oranı %20 ile 80 arasında değişiyor mu?

Evet. Şimdiye dek yayınlanan raporlara bakarsanız kabaca böyle.

Bakanlığın açıkladığı sayılarda bu kriter değişikliğini tamamen politik nedenlerle yaptığı konusunda bir görüş var. Turizm sektörünün talepleri, AB ile seyahat izinleri konusunda yaşanan pazarlıklar. Ama bunun ötesinde salgın yönetiminin toplumsal boyutuyla ilgili bir şeyler de olamaz mı? Yani panik yaratmamak için böyle bir yola gitmiş olabilirler mi? Bu salgın yönetimi açısından kabul edilebilir olur mu?

Tersine. Eğer vaka sayılarıyla hasta sayıları arasında büyük bir fark varsa, bu sayıların açıklanması insanlara moral de verebilir! Yani hastalık şu kadar insana bulaşmış ama bunların sadece şu kadarı hastalığı belirtilerle geçirmiş demenin moral bozucu bir tarafı niye olsun? Diğer yandan, sorunun tüm boyutlarıyla bilinmesi; örneğin, toplumdaki bulaştırıcı özelliği olan gerçek insan sayısının bilinmesi, muhtemelen, tüm bireylerin de daha dikkatli davranmasını sağlayacaktır. Sorunu küçülttüğünüz ölçüde, toplum önlemlerin de o oranda gereksiz olduğunu düşünmeye başlıyor.
* * *
Tartışılan konunun bir tarafı salgın yönetiminin siyasal irade tarafında duranların halktan gerçek sayıları gizlemesiyle ilgili ama sayılar sağlıkçılardan hatta bu konuda akademik araştırmalar yapanlardan da gizleniyor. Hatta mesele bununla da kalmıyor. Bakanlık, sadece kendi elinde biriken verileri gizlemekle kalmıyor, veri oluşturmaya, toplamaya ya da birleştirmeye dönük çalışmalara da engel oluyor. Nitekim Türk Toraks Derneği, önceki aylarda yapmak istediği bir araştırmanın engellendiğini duyurmuştu. Buna göre dernek çalışmaya katılacak hastanelerin hastaları ve  tedavi süreçleri hakkında veri girecekleri bir ortak veritabanı oluşturacak, bu topladığı veriler Covid-19 tedavisiyle ilgili çalışmalara, akademik ürünlere dönüşecekti.

Daha önce yaptığımız görüşmelerde Profesör Sayıner bu tür çalışmaların daha önce mesleki/akademik içeriğiyle sorgulanarak etik kurullardan geçerek başladığını, son salgında Bakanlık onayı olmadan, yani siyasal otoritenin onayı alınmadan yapılamaz hale geldiğini anlatmıştı.