Etiket arşivi: Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz

55. YILINDA 27 MAYIS


55. YILINDA 27 MAYIS

portresi_gulumseyen

 

Suay Karaman

 

 

27 Mayıs 1960 Devrimi’nin 55. yılını kutladığımız bu gün, ülkemizde ortaçağ karanlığı yaşanmaktadır, Atatürk ilke ve devrimleri yok sayılmaktadır. 1950 yılından beri ülkeyi yöneten Demokrat Parti iktidarının, demokrasi dışı tutum ve davranışlarıyla diktatörlüğe giden yönetimine karşı bir tepki sonucu gerçekleştirilen 27 Mayıs 1960 İhtilali, oluşumu ile bugün siyasilerin belleklerinde bulunmalı ve gereken derslerin çıkartılmasına çalışılmalıdır.

Askeri harekatlar ve ihtilaller, topluma olumlu getirileriyle Devrim; olumsuz götürüleriyle darbe olarak adlandırılırlar. Koşullar tamam olduğu zaman ihtilal kaçınılmaz olur.
Her ihtilalin, onu yapanlar kadar onun koşullarını hazırlayanların da eseri olduğunu unutmamak gerekir. İhtilal, toplum yapısında biriken çelişkilerin bir gün patlayışı sonucunda ortaya çıkan
ve bir grubun yönetime el koymasıyla, devletin siyasal ve sosyal yapısında oluşan ani ve
şiddetli değişikliklerdir.

Devrim, özünde toplumsal gelişmenin önünü açan bir güç taşır ve bir toplumdaki siyasal
ve ekonomik kazanımların toplumun geniş kesimleri yararına hızla değişmesidir.
1961 Anayasası’yla getirilen yeni ve çağdaş kurumlarla, sosyal hukuk devletiyle,
özgür seçimlere gidilmesiyle ve bütün bunların on yedi ay gibi çok kısa bir zaman içinde başarılmasıyla, 27 Mayıs tartışmasız bir devrim niteliğini kazanmıştır.

27 Mayıs 1960 öncesinde, Demokrat Parti iktidarında demokrasinin, hukukun ve özgürlüğün olmadığını herkes bilmektedir. Buna karşılık demokrasiye darbe olarak adlandırılan 27 Mayıs 1960 hareketi, topluma özgürlüğü, hukuku, demokrasiyi ve aydınlanmayı getirmiştir.
27 Mayıs 1960 Devrimi’ni darbe olarak niteleyenlerin amacı, 1923 Aydınlanma Devrimi’ni de darbe kapsamına sokarak, Osmanlı Devleti’nin küllerinden yepyeni laik ve demokratik bir cumhuriyet kuran Mustafa Kemal Atatürk’ten de hesap sormaktır.

“Atatürk’ü sevmek ibadettir” diyen Celal Bayar’ın iktidarında Atatürk Devrimleri,

– ‘tutan devrimler’ ve
– ‘tutmayan devrimler’

olmak üzere ikiye ayrılmış ve tartışma konusu yapılmıştı.

– 1932’den beri Türkçe söylenen ezan Arapça’ya çevrilmiş,
– irticaya ödünler verilmiş,
– özgürlükler kısıtlanmıştı.
– TBMM’nin onayı olmadan Kore’ye emperyalist ABD’nin çıkarı için asker yollanmıştı.
6-7 Eylül 1955 olaylarındaki tahriklerin baş sorumlusu Demokrat Parti iktidarıydı.
İsmet İnönü’yü öldürmek için Kayseri, Uşak ve Topkapı’da suikastlar düzenlenmişti.
–  
Muhalefeti cezalandırmak için Meclis Tahkikat Komisyonu kurulmuş, bu komisyonun yetkilerinin genişletilmesinden sonra, Ankara ve İstanbul’da olaylar çıkmış, ölen ve yaralananlar olmuştu.
– Ulusal bütünlüğümüz parçalanmış, yönetim partizanlaştırılmıştı.
– Basın ağır sansür altında tutulmuş, gazeteciler hapse mahkum edilmişti.
– Enflasyon, pahalılık, dış borçlar, karaborsa giderek artmış, nüfuz ticareti, vurgun, rüşvet,
keyfi yönetim ve baskı bu dönemin ana karakteri olmuştu.
Vatan Cephesi kurarak, halkı birbirine düşürenlere ve
“Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz” diyenlere bugün “demokrasi yıldızı” denmektedir.

27 Mayıs Devrimi’nin topluma kazandırdığı en büyük yapıt olan 1961 Anayasası ile laik devlet yapısına sosyal devlet ve hukuk devleti kavramları girmiştir. Bu çağdaş anayasa ile ülkemizde ilk kez Anayasa Mahkemesi kurularak, yasaların (AS: ve TBMM içtüzüklerinin; AY m. 148) anayasaya uygunluğu denetlenerek, anayasa ihlalleri yapılmasının önüne geçilmiştir.

– Cumhuriyet Senatosu kurularak, çift meclis ile yasama yetkisi daha demokratik duruma getirilmiştir.
– Devlet Planlama Teşkilatı (DPT),
– Yüksek Öğrenim ve Kredi Yurtlar Kurumu,
– Devlet Personel Dairesi,
– Türk Standartları Enstitüsü,
– Basın İlan Kurumu,
– Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) gibi kurulan yeni kurumlar, amaçları doğrultusunda verimli çalışmalarıyla toplumsal düzenlemelere önemli katkılarda bulunmuştur.

1961 Anayasası’yla bağımsız yargı ve hakim güvencesini sağlayacak kurumlar oluşturulmuş, grev ve toplusözleşme hakkı kurumlaştırılmış, üniversiteye ve TRT’ye özerklik sağlanmıştır. Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Yasası, Basın-Fikir İşçileri Yasası, İlköğretim ve Eğitim Yasası, Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Yasası (AS: 224 sayılı yasa), Gelir Vergisi Yasası gibi yeni düzenlemeler yapılmıştır.

Bugün ülkemizde kimilerinin darbe kapsamına sokmaya çalıştığı, kimilerinin ise utandığını söylediği 27 Mayıs 1960 Devrimi, 55 yıldır toplumu aydınlatmaktadır. Her yıl 27 Mayıs günü yaklaşırken, çeşitli görüşlerden insan taklitleri 27 Mayıs 1960 Devrimi’ne ve ürünü olan 1961 Anayasası’na saldırmaya başlarlar.. Geçtiğimiz günlerde güdümlü başbakan Ahmet Davudoğlu; “27 Mayıs’ı lanetleyin” derken, kulaktan dolma yanlış bilgilerle, ‘profesör aklında’ bir türlü anlayamadığı 27 Mayıs aydınlığını biçimlendirememektedir. Kendi dönemlerinde
o denli çok lanetlenecek olay ve olgu vardır ki; lanetlenmek sözü az gelebilir.

27 Mayıs 1960 Devrimi’nden ve aydınlıktan korkanlar, ortaçağ karanlığında sürünmeye
devam edeceklerdir.

Darbe ya da darbe ortamlarının yaşanmaması, hukuk devleti ve demokrasinin hiçbir biçimde kesintiye uğramaması için, ülkeyi yöneten sivil iktidarların hukuk devleti ilkelerine bağlı kalarak, gerçek demokrasiyi etkin duruma getirmeleri gerekir. Hukuk devleti ve demokrasiyi ortadan kaldıran askeri darbelerin ve günümüzde yaşadığımız sivil darbe sürecinin, haklı ve meşru gösterilebilecek bir yanı yoktur. Gerçek demokrasiyi yok eden darbelerin her türlüsüne, etkin olarak her zaman ve her koşulda karşı konulmalıdır.

Bu yüzden ülkemizde gerçek demokrasi etkin ve egemen kılınmalı, hukukun üstünlüğü gerçek anlamda sağlanmalıdır. Sivil yönetimler demokrasiyi benimsedikleri ve hukuk ilkelerine bağlı kaldıkları zaman, darbe ortamlarının yaşanmadığı herkes tarafından görülecektir.

Ülkemize çağdaş, ilerici ve ışıltılı bir anayasa armağan eden 27 Mayıs 1960 Devrimi’nin 55. yılı kutlu olsun!..

Konuk yazar Suay Karaman : Laiklik tehlikede mi? / Is secular regime under danger in Turkey?

Laiklik_tehlikede_mi_11.6.12