Etiket arşivi: “Savaş; Göç ve Sağlık: Hekimler Ne Yapmalı”

‘Savaş, Göç ve Sağlık: Hekimler Ne Yapmalı’ sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı

TTB_logosu

‘Savaş, Göç ve Sağlık: Hekimler Ne Yapmalı’ sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı

Türk Tabipleri Birliği, İstanbul Tabip Odası ve Dünya Tabipleri Birliği tarafından
26-27 Şubat 2016’da İstanbul’da düzenlenen “Savaş, Göç ve Sağlık: Hekimler Ne Yapmalı” başlıklı sempozyumun sonuç bildirgesi açıklandı.

*****
Dostlar,

Sonuç bildirgesi şöyle başlıyor :

Savaş, Göç ve Sağlık

Bildiri Mülteciler, göçmenler ve diğer konularla ilgili bildiri* Giriş Dünya liderleri büyük ölçüde savaşlar, silahlı çatışmalar ve insan hakları ihlalleri nedeniyle bugün küresel ölçekte
bir mülteci ve göç kriziyle karşı karşıya olunduğu konusunda anlaşmışlardır. Dünyadaki
tüm insanlar bu duruma bizzat yaşayarak ya da televizyon ekranlarından tanıklık etmektedir. Ortadaki durum pek çok ülkeye daha önce eşi görülmemiş bir yük getirmektedir ve gerçekleştirilebilir, kabul edilebilir bir çözüm için tüm dünya ülkelerinin eşgüdümlü çabaları gerekmektedir.

“Kriz”, devletlerin, sürmekte olan kitlesel göçlere gerektiği gibi ve insani biçimde yaklaşmada isteksiz ya da hazırlıksız olmalarından kaynaklanmaktadır.

Neden kriz var?

Kitlesel insan göçleri tahin boyunca görülen durumlardır. Bu hareketler, savaşlar, ülkelerin hazırlıklı olmadıkları doğal afetler ve diğer kritik olaylar sonucu gerçekleşmekte, sonuçta insanların ve ailelerin güvenli barınma imkânları bulmaları, beslenmeleri açısından güçlüklere yol açmaktadır. Bugünkü kriz ise belirli bir dönemde gelişmiştir ve dünyada cereyan eden bir dizi olayın yansımasıdır. Savaş, önemli doğa olaylarının sonuçları (kuraklık gibi iklimsel olaylar dâhil), yoksulluğun sürüp gitmesi bunlar arasında yer almaktadır. Bu şekilde ortaya çıkan kitlesel göç hareketlerine bizler de panik ve ayrımcılık karışımı duygularla tepki veriyoruz.
****

8 sayfalık bildirgenin ara başlıkları şöyle                  :

– Tarihsel öncüller neler?
– Mülteciler kimler?
– Evlerini terk etmelerinin nedenleri neler?
– Zorlanmış göç
– Gidilmek istenen ülkeler nasıl seçiliyor?
– Göç süreci geçiş ülkelerini nasıl etkiliyor?
– Varış ülkeleri üzerindeki toplumsal ve ekonomik etkiler neler?
– Sağlıkla ilgili konular neler?

Göçmenler de mülteciler de benzer biçimde toplumun yoksul, çoğu kez aşırı yoksul kesimlerinden insanlardır. Belki çalışma yaşamlarına meslek sahibi insanlar olarak başlamışlardır; ancak gelişen olaylar onları yoksullaştırmıştır. Gidecekleri ülkeye yolculukları uzun sürmüş olabilir ve yoldaki yiyecek ve barınma dâhil çeşitli sorunlar nedeniyle sağlıkları bozulmuş da olabilir. Göçmenlerin de mültecilerin de genel olarak yoksul kesimden gelmeleri muhtemel olduğundan tedavi edilmemiş ya da yeterince tedavisi yapılmamış kronik hastalıklar dâhil sağlık sorunları da olabilir. Bu söylenen, yoksullar dâhil güç durumdaki insanların
hepsi için geçerlidir. Çocuklar aşılanmamış ve bağışıklanmamış olabilirler ve malnütrisyon
(mutlak ve mikronütriyen yetersizliği) (AS: bir başka terim ile açık ve gizli açlık)
çocuklar arasında yaygın görülmektedir. 

Tüberküloz dâhil bulaşıcı hastalıklardan kaygı duyanlar olmakla birlikte asıl sorun yoksulluktan kaynaklanan raşitizm ve diğer malnütrisyon sendromları gibi sağlık sorunlarıdır. Çatışmalar sırasında ve dışında gelişen TSSB risklerine kronik maruz kalış durumu dikkate alındığında stresle ilişkili diğer psikolojik bozuklukların yaygın görülmesi de muhtemeldir.

– Siyasal diyalog ne?
– Doktorlar bu tartışmalara neler katabilir?

Doktorlar göçe yol açan toplumsal, ekonomik, güvenlikle ilgili ve diğer etmenleri, aile için daha iyisini gerçekleştirme dürtüsünü, göç yolculuğunun kişinin ve ailenin fiziksel ve psiko-sosyal sağlığı ve iyi olma hali üzerindeki etkisini kavrarlar. Halka, göçmenlerin gelişinin sağlık açısından bir tehlike yaratmayacağına ilişkin güvence verebilirler ve göçmenleri kabul eden mercilerin makul ölçülerde sağlıklı bir yaşam sağlamak adına yapabilecekleri konusundaki görüşlerini belirtebilirler. Doktorlar aynı zamanda olası ciddi psiko-sosyal sorunlar dâhil tedavi gerektiren hastalıkları tedavi edebilirler, çocukların bağışıklanıp aşılanmalarını sağlayabilirler ve konut ve diğer ihtiyaçların karşılanması konusunda yerel planlamacılara yardım edebilirler. Doktorların bu alanda yapabilecekleri birincil katkı, kitlesel göç ve hareketlilik olgusunun kamusal planlama açısından çevresindeki daha geniş kapsamlı konularla birlikte kavranmasına ilişkindir. Ancak, bu yapılırken kişinin ve ihtiyaçlarının merkezde yer aldığı hiçbir zaman unutulmamalıdır. Bu da, özellikle sağlığın toplumsal belirleyenleri, hastalıkların önlenmesi, sağlık hizmetlerinin varlığı ve istismar, ihmal ve sömürü gibi durumların önlenmesi gibi başlıklarda güçlü bir tanıtım-savunu rolü anlamına gelir.

Tavsiyeler..

Metinde 12 madde olarak öneriler sıralanmış.. Son 3 maddeyi paylaşalım:

10. Bu toplantı, önemli sayılara ulaşan göçmen ve mültecilerin gelişleri ve desteklenmeleriyle ilgilenen yetkililer dâhil yerel toplulukların üzerindeki basıncın bilincindedir.
Ulusal ve uluslararası yönetimlerin bu basıncı görerek, öncelikle finans olmak üzere
gerekli desteği sağlamalarını talep ediyoruz.

11. Göç istatistiklerinde yer almıyor olsalar bile kendi ülkelerinde yerlerinden olan insanlar (KÜYO) da dikkate alınıp kendilerine gerekli bakım sağlanmalıdır. Göçmenlerle ilgili meselelerde önemli güçlüklerle karşılaşan ülkeler arasında kimilerinde aynı zamanda çok sayıda KÜYO da vardır ve bu durum güvenli yaşam koşulları sağlanmasını daha da güçleştirmektedir. Bu toplantı, göçmenler, mülteciler ve sığınmacıların yanı sıra KÜYO ve sayısının da
dikkate alınması gerektiği kanısındadır.

12. WMA (AS: World Medical Association -Dünya Hekimler Birliği) sağlıkla ilgili sonuçların elverişsiz yaşam koşullarıyla ilişkisini kabul eder; tıp ve sağlık çalışanlarının örgüt ve derneklerinin güçlerini birleştirerek her tür göçmene güvenli ve sağlıklı yaşam koşulları sağlama ihtiyacını görüp gereğini yapmaları için hükümetler üzerinde etkili olmaya davet eder.

* Bu bildiri Sempozyum katılımcıları tarafından benimsenmiştir ve
Dünya Tabipleri Birliği’nin resmi politika belgesi değildir.

*****

Dostlar,

Önemli bir çalışma ve değerli bir metindir.
Toplantıya emek verenlere – Türk Tabipleri Birliği, İstanbul Tabip Odası ve Dünya Tabipleri Birliği – teşekkür ederiz.

Metnin tümü için lütfen tıklar mısınız : Savas_Goc_ve_Saglik_Sonuc_Bildirisi_Subat2016

Türkiye, AKP – RTE’nin son derece yanlış ve sorumsuz, Batı uydusu – güdümlü, onursuz dış politikası yüzünden Suriye ve Irak’taki çok ağır insanlık suçunun ortağı, dahası maşası olmuştur!

AKP – RTE’nin bu bağışlanmaz ağır hatası; ülkemizin başına yaygın terör, 3 milyona varan çok ağır sığınmacı yükü, ciddi ekonomik bunalım, ülkede can güvenliğinin kalmaması,
turizm, ticaret ve tarımın çökmesi….  gibi uzun erimli ve giderimi (telafisi) olağanüstü güç yükler bindirmiştir.

Bir de AB ile onur kırıcı 3 + 3 milyar € pazarlığı..
Yüz kızartıcı
biçimde, bu tablonun Kayseri pazarlığı olarak Başbakan Davutoğlu’nun
başarısı olarak kamuoyuna servis edilebilmesi.. Kimilerinin ar damarı çatlamıştır.

Bu fahiş politik hataların mutlaka bir siyasal bedeli olmalıdır. Ne var ki, az eğitimli ve yıldırılmış kitleler, basın ve yoksullukları üzerinden, din sömürüsü ile acımasız biçimde yönlendirilmekte ve AKP-RTE çok şaşırtıcı biçimde % 50’ler dolayında oyla seçim kazanmaktadır. Türkiye’nin içine sokulduğu bu girdaptan kurtarılması ve yaygın halk kitlelerinin gerçekleri öğrenmesi mutlaka sağlanmalıdır. Bunun yolu, tüm toplumu “asgari müştereklerde” birleşerek örgütlemektir.. Aydınlar ve siyaset kurumu böylesi günler için vardır.

Türkiye, şimdiye dek yapageldiklerinin tam tersine, Suriye’de rejimin normalleşmesi için çabalamalı, içişlerine asla karışmamalı, utandıran Batı maşalığını terk etmelidir. Ülkemizdeki
3 milyon göçmenin önemli bölümünün ülkesine dönmesini sağlamak,
herkesten önce Türkiye’nin yararına olacaktır. Bir yandan da bu ciddi nüfusun ülkemiz ile bütünleştirilmesi (integrasyon) çabaları zorunlu görünüyor.. Sorun giderek büyümektedir.
Bu nüfusun mutlaka etkin ve yaygın doğum kontrol hizmetlerine erişimi sağlanmalıdır.

Sevgi ve saygı ile.
15 Mart 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

“Savaş; Göç ve Sağlık: Hekimler Ne Yapmalı”

“Savaş; Göç ve Sağlık: Hekimler Ne Yapmalı” Sempozyumu 26-27 Şubat’ta İstanbul’da…sgs

Ülkemizin yanı başındaki coğrafya “mülteciliğin olağanlaştığı” bir bölge haline geldi. Suriye’de çatışmadan iç savaşa dönen kriz tüm dünyayı sarsıyor.

Türk Tabipleri Birliği yaşanan bu büyük krizin sağlık ve hekimlik alanında yarattığı sorunları Dünya Tabipleri Birliği’nin (DTB) gündemine taşıdı ve bu insanların sağlık alanında yaşadıkları sorunların ve çözüm önerilerinin ülkelerin ulusal tabip birliklerinin gündemine getirilmesinin önemini vurguladı. Bu çabaların bir sonucu olarak
Dünya Tabipler Birliği Ekim 2015’te Moskova’da yapılan 66. Genel Kurul toplantısında bu konuyla ilgili

 – Küresel Mülteci Kriziyle ilgili DTB (Dünya Tabipleri Birliği) Kararı”
başlıklı bir tutum belgesini kabul etti.  Dünya Tabipler Birliği şimdi de, 26-27 Şubat 2016’da İstanbul’da

“Savaş, Göç ve Sağlık: Hekimler Ne Yapmalı?” başlıklı bir sempozyum düzenliyor.

Türk Tabipleri Birliği’nin katkısıyla düzenlenecek bu sempozyumda konu ile ilgili uluslararası uzmanların yanı sıra farklı ülkelerden tabip birlikleri temsilcileri de
kendi ülke deneyimlerini aktarma fırsatı bulacaklardır. Sempozyumda;

– “Savaş, göç ve sağlığın sosyal belirleyenleri”,
– “Göç kaynaklı sağlık sorunları”,
– “Ortadoğu’da savaşlar ve göç: Türkiye’nin deneyimi ve TTB’nin etkinlikleri”, – “Ülkelerin ve kurumların göç politikaları: Eleştirel bir değerlendirme”,
– “Kadın ve savaş” ve
– “Ulusal tabip birliklerinin sunumları”

başlıklarında oturumlar gerçekleştirilecek.

“Savaş, Göç ve Sağlık: Hekimler Ne Yapmalı?” başlığını taşıyan sempozyum
tüm hekimlerin katılımına açık. Ayrıntılı program ve organizasyon bilgili önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşılacak. Sempozyum ile ilgili tüm ayrıntılara http://warmigrationhealth.com/ bağlantısından erişilebilir.

===================================

Dostlar,

Konu önemli..
TTB’nin sorunu Dünya Tabipleri Birliği’nin (DTB, World Medical Association) gündemine taşıyabilmesi değerlidir. Keşke Türkiye’nin ilgili kamu ve özel sektördeki kurumları nesnel bir sorumlulukla sürece destek verse ve katılsa..

Devlet aklı da kısır AKP – RTE siyasesinin ipoteğinden sıyrılarak “orada” olsa..
Ulaşılan sonuçlar, yönetimbilimi yöntemleriyle irdelenerek değerlendirilse ve
son yıllarda yaşanagelen çok boyutlu yakıcı sorunların çözümünde politika üretimi için kullanılabilse..

Dileriz TTB ve içindeki kimi etnik yönelimli kesimler, toplantının nesnel – bilimsel doğrultusunu dar ideolojk beklentiler içinde yönlendirmeye çalışmazlar..

Sorun salt Halk Sağlığı ile sınırlı değil. Dış politikadan istihdama, temel insan hak ve özgürlüklerinden ekonomiye, bölgesel barıştan küresel topluma dek açılımları var. Türkiye’de yaşayan 3 milyona yakın Suriyeli ve Irak’lı kitle son derece önemli
kısa – orta ve uzun erimli yansımaları olan ve olacak olan kritik bir sorundur.
Bu sorunu yönetmek üzere uygun bir Bakanlığa bağlı Müsteşarlık düzeyinde
kamusal bir örgütlenme çok yerinde olur.

Bu insanlar ülkelerine önümüzdeki birkaç yılda ciddi oranda dön(e)meyecekse,
-ki öyle görünüyor- bu kitlenin Türkiye toplumu ile bütünleşmesinin (entegrasyonunun) sağlanmasına çaba gösterilmelidir. Bu kitlenin sorunları artan nüfusları, büyüyen çocukları ve yaşlanan insanlarıyla, beklentileriyle.. giderek boyutlanmaktadır.
AKP – RTE’nin dış güdümlü emperyalist maşası Ortadoğu politikalarının ürünü olarak ülkemizin başına bu ağır sorunu dert etmişlerdir. Bu saptama hiç akıldan çıkarılmayacak ve tarih ile Ulusumuz sorumluları asla unutmayacak ve bağışlamayacaktır..

Sevgi ve saygı ile.
20 Ocak 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com