Etiket arşivi: “Önce Türkiye”

Küresellik-ulusallık etkileşimindeki Türkiye

Küresellik-ulusallık etkileşimindeki Türkiye

Erol Manisalı

Sovyetler Birliği 1989’da dağılınca Batı’da ve Türkiye’de bir slogan yaygınlaşmıştı: “artık küreselleşme var, ulusallaşma ortadan kalktı”! Küreselleşen neydi? 
-Neo liberal ağırlıklı bu çevreler aslında, “kapitalizmin küreselleşmesini” kastediyorlar ve istiyorlardı. Thatcher-Reagan, Anglo-Amerikan ekolünün sürüklediği bu yaklaşım ve uygulamalar özünde, “Batı kapitalizminin doğal küresel egemenliğini öngören siyasal ve ekonomik bir dayatma idi”. Aynen bana, Turgut Özal’ın, Türkiye için öngörülerinde söylediği gibi. “Ben onları değil, onlar beni izledi“, demişti (*). 
-Küreselleşme aslında, “ulusalcılığın yerini almıyor, ulusal çıkarları ortadan kaldıracak doğal bir sömürü düzeni getiriyordu”. Ekonomik sınırların kalkması ve liberal politikalar, şu sonucu doğuracaktı: Görece, fiilen güçlü olan devletler ve şirketler, azgelişmiş ve yarı gelişmiş ülkeleri (ve piyasaları) daha rahat bir biçimde işgal edebileceklerdi. 
Türkiye’de Tekel’den SEKA’ya yapılan özelleştirmeler (ve yabancılaştırmalar) süreci, 
ulusal ekonomilerin sanayiden tarıma kadar nasıl işgal ettirildiğinin” ders gibi okutulacak bir kanıtıdır. Dolayısıyla “artık küreselleşme var, ulusalcılık rafa kaldırıldı” ifadesi tümüyle yanlış ve sömürgeci bir dayatmadır. 
 
Aksine, ulusalcılık kaçınılmaz oldu 

Söylenenin aksine “ulusalcılık daha da kaçınılmaz hale geldi”. Çünkü küreselleşme, çekirge sürüleri gibi siyasi, iktisadi ve askeri olarak saldıran bir ortam yarattı. 

İletişim olanaklarının yaygınlaşması, finans düzeninin yeni akışkanlığı, daha bozuk ve dengesiz bir küresel yapılanma sonucunu doğurdu. 
Bu durum karşısında “ekonomide ulusalcılık, yeni küresel dengesizliklere karşı, korunmanın olmazsa olmaz bir politikası haline dönüştü”. 
Sermayenin, hizmetlerin, malların ve teknolojinin çok akışkan (mobil) duruma gelmesi, “güçlü olanların daha güçlü olmalarına yol açtı”. 
Ekonomik kavga büyüklere de sıçradı: bugün ABD ve Çin en büyük kavganın baş aktörleri olarak sahnedeki yerlerini aldılar. 2. Dünya Savaşı sonrasında tek ekonomik küresel patron konumundaki ABD, Çin’in kendisine yetişmesi sonrası “önce Amerika” diyerek, ulusalcı politikada başa güreşir hale geldi, tükürdüğünü yaladı. İngiltere’nin Brexit kararı, “ulusal politikaya dönüş” hükmündedir. 

ABD’nin bile, küreselleşmeyi boş vererek “önce Amerika” demesi, bizim de “önce Türkiye” konumuna çoktan gelmemizi gerektirir, çünkü sömürülen konumdayız. SEKA’mızı, TEKEL’imizi, şeker fabrikalarımızı, Aliağa’yı, demir-çelik tesislerimizi ve diğerlerini koruyabilseydik, bugün düştüğümüz noktaya gelmezdik. 
Etimizi, cevizimizi, pamuğumuzu, “sermayemizi” dışarıdan alıyoruz, kendi elimizle yok ettiğimiz değerlerimiz sonucu. AB bile uzun yıllar, bütçesinin yarısını, “tarımına destek için ayırmıştı”. 
Sözün kısası bugünkü dünyanın ekonomik olarak “küreselleşmiş bozuk yapısı”, Türkiye için ulusalcı politikaları daha da zorunlu hale getirmektedir
Ancak bu sayede üretim ve ihracat artar, dış ticarette denge kurulur: istihdam artar, gelir bölüşümü düzelir: kısacası refah düzeyi yükselir. 

  • Kısır ve otoriter politikalardan vazgeçip, katılımcı demokrasinin egemen olduğu bir ortamda, ulusal politikalar yürütülebilir.

Günlük ve tepkisel politikalarla, “ben yaptım oldu” diyerek bir sonuç alınmaz, aklın yolu bellidir. En önemli sorun, bu yolda ilerlemek için “siyasal iradeyi” oluşturabilmektir.

Azgelişmişlik kısırdöngüsünden kurtulmadan bunların yapılamayaca tağınırih göstermiştir.

  • Atatürk bu nedenle, dün de bugün de haklı çıktı

(*) Batı’nın Yeni Türkiye Politikası, syf 29-38, Cumhuriyet yay, 3. baskı, 2009

CHP MERKEZ YÖNETİM KURULU’NUN KANLI 10 EKİM 2015 CUMARTESİ YAZILI AÇIKLAMASI

GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU BAŞKANLIĞINDA TOPLANAN CHP MERKEZ YÖNETİM KURULU’NUN YAZILI AÇIKLAMASI

TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin başkentinde, Ankara’nın göbeğinde, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne yalnızca beş yüz metre uzaklıkta patlayan hain bombalarla 86 vatandaşımız yaşamını yitirdi.
Tarihe “Kanlı Cumartesi” olarak geçecek bu saldırının hedefinde, bu ülkede huzur isteyen, demokrasi isteyen, adalet isteyen milyonlar var.- Bu saldırının hedefinde bu ülkede huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşamak isteyen,
kendi ülkesinde güven içinde yaşamını sürdürmek isteyen vatandaşlarımız var.

– Bu saldırının hedefinde Türkiye’nin birliği, kardeşliği ve huzuru var.

Kandan, kaostan, şiddetten ve ölümden beslenenler ne yaparlarsa yapsınlar yitirecekler.
Kendi ikbali için kan dökmekten çekinmeyen eli kanlı şebekeler yerle bir olacaklar.
Huzur, birlik ve demokrasi isteyenler, bu ülkede birlikte barış içinde yaşamak isteyenler
mutlaka kazanacaktır.

Canımız yansa da, çok öfkeli de olsak, sağduyumuzu korumalıyız.

Bu ülkede “Önce Türkiye” diyenler, ellerinde pankartlar ve dudaklarında en güzel şarkılarla demokrasi ve barış içinde yaşamak isteyen altın gibi gençler, dürüst ve namuslu insanlar varken demokrasi ve barış dolu günler mutlaka doğacaktır.
İçinden geçmekte olduğumuz bu karanlığın faillerinin bir an önce bulunarak
adalet önüne çıkartılmasını istiyoruz.

  • Güvenlik ve istihbarat kurumlarının hangi gerekçeyle böyle büyük bir zaaf içerisinde olduğunun araştırılmasını talep ediyoruz.

  • Bu olayda ihmali olan tüm siyasal sorumluların,
    gecikmiş de olsa istifa etmelerini bekliyoruz.

Türkiye bu tabloyu hak etmiyor. Türkiye her güne kanla, katliamla, şiddetle, terörle uyanan
bir ülke olmaya yaraşır değil. Teröre ve şiddete karşı atılacak her adıma; koşulsuz, amasız
destek vermeye hazırız. Bu güzel ülkede bir daha asla böyle olayların yaşanmaması için
herkes sorumluluk bilinci ile hareket etmeli ve gereken adımları tereddütsüz atmalıdır.Bu memleketin bütün evlatlarına, bütün vatandaşlarıma açık çağrıda bulunuyoruz:

“Türkiye bu acıları yaşamaya her gün çocuklarının ölümüne uyanmaya ve
felaketlerin tutsağı olmaya mahkum bırakılamaz.”
Biz bu ülkenin makul insanlarının sesi olmaya, bu itiraza öncülük etmeye,
bu ülkede güven ve huzur ortamını yeniden inşa etmek için sorumluluk almaya hazırız.

Miting ve siyasal propaganda faaliyetlerimizi önümüzdeki 3 gün için durdurma kararı
almış bulunuyoruz.

Bu acı saldırı nedeniyle hükümeti ulusal yas ilan etmeye davet ediyor,
bu hain saldırıda yaşamını yitiren bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet,
sevenlerine ve ailelerine sabır, milletimize baş sağlığı, yaralılarımıza sağlık diliyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz

CHP Merkez Yönetim Kurulu

=============================Dostlar,

Son derece dengeli, ılımlı, sorumlu ve sağduyulu bir içerik.. Teşekkür ederiz CHP MYK’ya.. Ancak CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, “Kürt sorunu” nu yalnızca kendilerinin çözebileceğini,  “AÇILIM”ı (?!) en iyi kendilerinin yürütebileceğini söylüyor öteden beri ve özellikle son seçim mitinglerinde vurguluyor..
Bunu nasıl “en iyi” yapacağını merak ediyoruz CHP’nin??
Ayrıca neden “en iyi” CHP’nin yapabileceğini de…
“Kürt sorunu”nu (!?) çözmek üzere CHP tarafından güdülecek bu politikaların
AKP’nin güttüğünden farkları nelerdir?
Yine bu politkaların HDP – PKK’nin istemlerinden fark(lar)ı neler olacaktır??
Mutlaka bilmek istiyoruz 1 Kasım öncesinde… Öyle yuvarlak geçiştirmeler yapmaksızın..
Bir de CHP’nin TBMM’yi toplantıya çağırarak, gerekirse gizli oturumda bu
“Kanlı Cumartesi” nin görüşülmesini sağlamasını diliyoruz.

AKP’nin, bu alçakça katliamı seçim malzemesi olarak kullanması ve faillerini örtmesi
ne yapıp edip engellenmelidir..

CHP bu 2 istemi her gün yüksek sesle kamuoyu önüne getirmelidir.

TTB anlık açıklamasında; “Katliamda 10.10.2015 saat 23:00‘te, kesin olmamakla birlikte 97 kişi yaşamını yitirmiş, 459 kişi de hastanelerde tedavi edilmiş / edilmektedir.” denilmektedir.

Başbakanlık açıklamasında ise “10 Ekim saat 23:10 itibariyle, menfur saldırı sonucu  48’i yoğun bakımda 246 vatandaşımızın tedavisi devam etmektedir. Olayda 95 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.” denilmektedir.

Sevgi ve saygı ile.
11 Ekim 2015, Ankara
 

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 92. Kuruluş Yıldönümü

Cumhuriyet Halk Partisi’nin
92. Kuruluş Yıldönümü

CHP_LOGO1

Genel Başkan Kılıçdaroğlu başkanlığındaki CHP heyeti, partimizin 92.Kuruluş Yıldönümü sebebiyle
Anıtkabir’i ziyaret etti.

Büyük Atatürk, Sayın Genel Başkanım,

Devrimlerinin ve Cumhuriyetin yılmaz savunucuları olarak sizi şükranla anıyoruz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığındaki CHP Heyeti,
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 92. Kuruluş Yıldönümü sebebiyle Anıtkabir’i ziyaret etti.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu başkanlığındaki heyet, CHP’nin kuruluş yıldönümü nedeniyle gerçekleşen ziyarette saat 09.30’da Aslanlı Yol’un başından hareket etti, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Atatürk’ün Mozolesi’ne çelenk koymasından sonra saygı duruşunda bulundu. Daha sonra Misak-ı Milli Kulesi’ne geçen Genel Başkan Kılıçdaroğlu, CHP’nin Kuruluş Yıldönümü nedeniyle Anıtkabir Özel Defteri’ne Kurucu Genel Başkan Atatürk’e hitaben
bir mesaj yazdı.Genel Başkan Kılıçdaroğlu Başkanlığındaki Heyet, CHP’nin 2. Genel Başkanı İnönü’nün
anıt mezarlarını da ziyaret ederek çelenk bırakarak saygı duruşunda bulundu.Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Anıtkabir Özel Defterine şunları yazdı:

Büyük Atatürk,
Sayın Genel Başkanım,

Kuruluşumuzun 92. yılında, devrimlerinin ve Cumhuriyetin yılmaz savunucusu olan arkadaşlarımızla birlikte sizi şükranla anıyoruz.

Büyük eserin olan Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaya koyduğu demokratik, laik,
sosyal hukuk devleti modelinin değeri her geçen gün daha iyi anlaşılmakta,
bölgemizde ve dünyada milyonlarca insana ilham vermektedir.

Türkiye bugün, çetin bir toplumsal barış sınavından geçmektedir.
İlkelerinin ışığında bütün sorunları aşabilecek güce, imkana ve inanca sahibiz.
Ülkemiz, Cumhuriyet’e gönülden bağlı ve her zaman “Önce Türkiye” diyen yurttaşlarımızın verdiği güçle çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkma hedefine mutlaka ulaşacaktır.

CHP, birlik ve bütünlüğümüzü korumak, demokrasimizi güçlendirmek ve sosyal adaleti sağlamak için aydınlattığın yolda büyük bir azim ve kararlılıkla yürümeye devam etmektedir.

Ruhun şad olsun,

Kemal Kılıçdaroğlu
Genel Başkan

====================================

Dostlar,

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 92. Kuruluş Yıldönümü kutlu olsun!

Her şeye karşın CHP bize Yüce ATATÜRK’ün emanetidir.
O’nu koruyup kollamak ve gerçek Atatürkçü kadroların yönetiminde tutmak da
biz yurttaşların ödevidir.

Ancak CHP politikalarının özellikle son yıllarda Büyük ATATÜRK’ün devrim ve ilkelerinden önemli düzeyde saptığı da acı bir gerçektir.

92. yıl kutlamalarında, ilgili herkesin yakından bildiği çok sayıda olumsuz hatta can yakan örneği sıralamak istemiyoruz. Fakat Yönetimin bu tür hatalardan dönmesini istiyoruz.

CHP’nin gerçek bir Kemalist çizgi ile Türkiye’yi yeniden Atatürk Aydınlanma Devrimlerinin
rotasına sokmasını diliyoruz..

Ne yazı ki bu dileğimiz, günümüze dek olumlu yankı bulmadı.
Oluşan ciddi boşluğu, siyaset boşluk kaldıramayacağı için Vatan Partisi hakkıyla yüklendi.
Bu partinin (Vatan Partisi) 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde 162 bine yakın oy alması küçümsenmemeli ve görmezden gelme gibi ciddi yanılgılara düşülmemelidir.
Vatan Partisi‘nin aldığı % 0,3 dolayındaki oy, buzdağının su üstündeki tepesi gibidir.
Tabanı çok daha köklüdür ve çok da karmaşık olmayan nedenlerle yurttaşlar oylarını
Vatan Partisi‘nden esirgemişlerdir. Y-CHP olarak adlandırdıkları CHP’ye de haklı nedenlerle oy ver(e)memişler; ya sandığa gitmemiş ya da geçersiz oy kullanmışlardır.
40+ yıldır CHP’ye oy veren biz, 7 Haziran’da Vatan Partisi’ne oy verdik bu gerekçelerle..

Bu son seçimde (7 Haziran) 9,1 milyonluk, % 16’ya denk gelen muazzam bir kitle
neden oy kullanmamıştır acaba? Neden geçersiz oy sayısı 1,3 milyonu aşmıştır?
Böylelikle 18,8 milyonluk AKP oyları, son derece haksız biçimde % 41’e yükselmiş,
TBMM’de ise ucube barajlı D’hondt sistemiyle % 47 vekil temsiline ulaşmıştır.
Oysa toplam 56,6 milyon seçmen içinde AKP oyları gerçekte 1/3 düzeyindedir!

Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni ayın Turhan Özlü‘nün somut belgelere dayalı olarak kaleme aldığı Y-CHP adlı kitaba CHP’den ciddi bir itiraz gelebilmiş midir?? Niçin??

Vatan Partisi ile CHP’nin bir biçimde seçimde dayanışmacı davranması ile
doğacak sinerjiyi canlandırabiliyor muyuz kafamızda??

Bu bakımdan, ülkemiz için yaşamsal önem taşıyan 1 Kasım 2015 zoraki yineletilecek
genel seçimlerde CHP, soldaki Atatürkçü – Kemalist oyları toparlayacak tüm yolları
mutlaka izlemelidir! Bu politikadan müthiş bir sinerji çıkabilir, asla heba edilmemelidir.
Toplumun gönlünde taht kurmuş Atatürkçü öncüleri aday listesinde kazanacak yerlerde
görmek istiyoruz..

Her şeye karşın Büyük Atatürk‘ün kurduğu, ülkemizin kurucusu, Devrimleri yapan, Türkiye’nin en kıdemli siyasal partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin 92. yaşını
coşkuyla kutlamak istiyoruz.

Dostumuz, arkadaşımız sevgili Kemal Kılıçdaroğlu’na, belli çekincelerle güveniyoruz.
CHP’nin pusulasını Kemalist Devrimciliğe döndürmesini istiyoruz kendisinden.
Türkiye’nin de CHP’nin de kurtuluşu bu  yolda..
CHP, Kemalist Devrimciliğe sarılarak bir kez daha Türkiye’yi kurtarabilir, kurtarmalıdır.

Sevgi ve saygı ile.
09.09.2015, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com