Etiket arşivi: kutsal Misak-ı Milli (Ulusal And)

DİKTATÖRLÜKLE SEÇİMLERE (!) GİTMEK..


DİKTATÖRLÜKLE SEÇİMLERE (!) GİTMEK..

Almanya’nın en büyük haftalık gazetesi BILD‘in kapağı..

Dictator_The_New_Bild

(http://sozcu.com.tr/2013/dunya/bildden-yeni-diktator-kapakli-gonderme-2-313440/)

Almanya’nın 3.5 milyon tirajlı haftalık gazetesi BILD’in internet sitesi güncel gelişmeleri veriyor. BILD, internet sitesinde Türkiye’de Gezi eylemleri sırasında yaşananları
çok geniş duyurmuştu (12.6.13). Önce “Taksim muharebesi” başlığını kullanan BILD, altbaşlıkta

  • “Gaz, şiddet, cop, basınçlı – ilaçlı su, plastik mermi. Erdoğan olayları tırmandırıyor. Sözde, eylemcilerle görüşecek.”  diye yazmıştı.

Batı cephesinde değişen bir şey yok!

Başbakan Erdoğan, politik çizgisini sertleştirerek ve tırmandırarak sürdürüyor..

Listeleyelim mi            ??

– ODTÜ dayatması,
Dersaneler şantajı,
– Bir yönetmelik değişikliği ile Yüksek yargı organlarının içtihatlarını, Anayasa Mahkemesinin herkesi (Yasama – Yürütme ve Yargı) bağlayan kesin kararını,
AİHM’nin kesinleşmiş (temyizden geçmiş) yargı kararlarını, Anayasanın laiklikle ilgili
açık kurallarını ve Devrim Yasalarını hiçe sayarak kamuya türban giydirme,
TBMM’ye türbanı sokma eylemi, ilkokullarda kara çarşaflı kadın öğretmenler dehşeti (!)
– Gençlerin aynı evi paylaşmalarına kafayı takma.. ve yaşam alanlarını kadın – erkek ayırma dayatması, iyice katılaştırılan alkol yasaklamaları; “dinimizin emri” diyerek
açık dinci faşizm!
– Sanat – kültür yaşamına dönük yıkım planı TÜSAK yasa tasarısı..
– Ülkeyi ve halkı bölecek pervasız girişimler.. Barzani ile Diyarbakır’da görüşme,
Türkiye topraklarının, kutsal Misak-ı Milli (Ulusal And) sınırlarının bir bölümü için “Kürdistan” sözcüğünü kullanma..
– Mısır’da yenen tokat (Türk Büyükelçisinin kovulması!).. İran ile tuhaf uzlaşma (?)..
– Suriye’de apaçık iç savaş kışkırtıcılığı.. 1 milyonu aşkın denetimsiz insanın ülkeye sokuluşu ve bir bölümünün vatandaşlığa geçirilmesi, 30 Mart 2014’te oy deposu olarak hazırlanmaları..
– Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal’in dudak uçuklatan hızla büyüyen gemi filosu
(6. “gemi-cik” alındı!)
– Başbakan’ın oğlunun demokrasi karşıtı – hilafet isteyen pankartla yürüyüşe katılması..
– Başbakan’ın eşi Emine hanımın uluslararası toplantılarda diplomasi kurallarını yok sayarak konuşmalar yapması..
– Kimi yargıçların MİT tarafından ajan gibi kullanılması ve HSYK’nın soruşturmaya
izin vermemesi..
– Melih Gökçek‘in Ankara’ya 5. kez (1994- 2014 arası 20 yıl yetmedi!) dayatılması..
– Ekonominin yükselen cari açık – borç -bütçe açığı sorunu şeytan üçgeni..
Devasa örtülü ödenek harcamaları ve Sayıştay denetiminden kaçma, ilgili raporu TBMM’ye sunmama ve serbest piyasaya müdahale ile taksit sayısının panik içinde sınırlandırılması..
– Bölücü Anayasa yapma zorlaması ve şimdilik fiyaskoyla sonuçlanıp komisyonun dağılması..
– Teğmen MA Çelebi’nin cep telefonuna gözaltında, 139 Hizbuttahrir militanının numarasını yükleyen ve suçunu kabul eden kimliği belli polisin görevi ihmal suçu bile işlememiş sayılarak aklanması (beratı)…
– İşçi haklarının gaspı, süregelen grevler, kıdem tazminatının kaldırılması dayatması,
– Vahşi özelleştirme ve çevre talanının halkın cansiperane direnmesine karşın dayatılması..
– Genel af ile PKK teröristlerini ve terörist başını salıverme “yoklaması” ve sonra kıvırtması.. gibi..

*********

Liste uzayıp gidiyor ve RT Erdoğan bir sarmala dolanmış, kendini kurtaramıyor. Kurtarma olanağı – olasılığı da kalmadı.. Maksimum genlikle salınıma geçen bir köprünün salınımlarının sönümlenme olasılığı kalmamıştır ve bu rezonans kesin yıkım getirir. AKP’nin durumu apaçık buna benzetilebilir.

O denli çok ve ağır suç işlediler ki, altından kalkılası değil..

30 Mart 2014 yerel seçimleri ölüm – kalım sorunu durumunda AKP ve RTE için..
Gözler kararmış, nefesler tutulmuş, gerilim zirvede.. Elde – avuçta ne olanak varsa seferber..

“Kaset savaşları” da başlıyor bu arada..,

Vee, RT Erdoğan’ı da her diktatörde olduğu gibi kendi hazin sonuna sürüklüyor..
Geniş bir suç ortağı partili ve bürokrat takımıyla birlikte..
Örümcek ağları örüldü; geri dönüş yok..

Çok söyledik.. Suya yazıyoruz belki de ama gene de uyaralım :

RT Erdoğan, örneğin sağlığını (sağlıksızlığını!) ileri sürerek yumuşak bir geri çekilme planı uygulayabilirdi.. “3 dönem yönettik ülkeyi.. yeter” diyebilirdi.. Kör hırs ve işlenen ağır – ölçüsüz suçlar engel oldu.. Dış güçlerin taşeronluk misyonu (BOP Eşbaşkanlığı) tüm köprüleri atmış..

Çare yok, bu bedel ödenecek..

Tarih ders almayanları kötekleyerek, -yöntemlerinde ufak tefek değişiklikler olsa da-
özünde “tekerrür edecek”.. (Bu son sözümüz, tarihin ondan ders çıkarmasını bilenler için yinelemesinin olanaklı olmadığı anlamına da gelmektedir..)

Üzerinde çok düşünülmesi ve elden gelen her şeyin yapılması gereken kritik nokta ise,

  • Türkiye’nin bu diktatörlük ikliminde yerel seçimlere gidiyor olması.. 

Ne temsilde adalet ne de seçim güvenliği söz konusu..

Demokratik seçimlerin meşruiyetini ortadan kaldıran her şey sırıtırcasına yürürlükte..

Medya, Güliver’in cüceler ülkesindeki gibi tam tutsak edilmiş durumda..
Halk gerçekleri öğrenemiyor, ağır propaganda bombardıman altında ve
işsizlik – yoksullukla boğuşuyor.

Asker- sivil öncü aydınlar 5-6 yıldır sahte delillerle zindanda rehin alınmış..

  • Türkiye, apaçık bir despotik rejimle göstermelik seçimlere sürükleniyor..

Tarihteki örnekler bu tür seçimleri hep totaliter rejimlerin kazandığını (!)
ortaya koyuyor…

O halde,

  • Canalıcı önem taşıyan SEÇİM GÜVENLİĞİ sorunsalı çözülmeden
    seçimin anlamı ne ??!

Bu karabasan sürerken bile bile ladesin anlamı nedir??
TBMM’deki muhalefet akıl tutulması içinde midir?

  • Neden halkla bütünleşerek sonuç alabilecek biçimde yaygın, ardışık mitingler – gösteriler – yaratıcı protesto eylemleri sergilemez?? Neden, neden??
  • BOP vb. bölücü tasarımların taşeron özneleri nöbet devir teslimine mi hazırlanmakta ??

Sevgi ve saygı ile.
29.11.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net