Etiket arşivi: IŞİD lideri Bağdadi

Hüsnü MAHALLİ : Kendiliğinden kapanır

Kendiliğinden kapanır

portresi

 

Hüsnü MAHALLİ

Herkes Musul ve IŞİD‘i konuşuyor.

Hiç kimse ‘IŞİD denilen ruh hastası örgüt  nereden geldi?’ diye sormuyor.
5 yıl önce AKP yönetiminde Türkiye ile Sünni Arap ülkeleri ‘Alevi’ Esad’tan kurtulmak için Suriye’nin üzerine çullandı. ABD ve bildik onlarca emperyalist ülke onlara yardım etti.
Hep birlikte dünyanın dört bir tarafından yüz bini aşkın ruh hastasını Suriye’ye taşıdılar.
Kaide’in devamı Nusra ve IŞİD böyle kuruldu.. Irak Şam İslam Devleti DEAŞ!
Arapçada Şam yalnızca Suriye’nin başkenti değil aynı zamanda Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin demektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve dolaysıyla herkes IŞİD yerine ‘DAEŞ’ diyor.
IŞİD’de İslam kelimesi geçiyormuş. Bu İslama hakaretmiş. DAEŞ; IŞİD’in Arapçası. Yani yine İslam kelimesi geçiyor. Bir zamanlar Kaide’nin popüler olduğu kadar şimdi IŞİD herkes tarafından tanınıyor. Sevenleri, destek verenleri, yardım edenleri ve dayanışma içimde olanları da var. Kim, nasıl ve neden kurdu belli.

  • IŞİD yalnızca bir örgüt değil karanlık ve çok tehlikeli bir ideolojidir.
    Bu ideolojinin amacı bu coğrafyayı yok etmektir.

Nasıl? Hiç önemli değil. Ama mezhepsel olursa çok daha iyi olur. Suriye, Yemen ve Lübnan’da olduğu gibi. Libya’da bir tek Alevi, Şii, Hıristiyan, Ezidi, Kürt, Türk ya da Acem yok ama orada da insanlar birbirini boğazlamalı. Patronlar ve uşakları öyle istiyor. Suriye’de olduğu gibi.
Yemen’de durum farklı değil. Yemen’deki %10 Şii Husileri bahane eden Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri 18 aydır bu ülkeyi bombalıyor. Büyük patron ABD onlara yardım ediyor. Suriye’de olduğu gibi. Şimdi sıra Irak’ta…
1980-88 arasında Sünni Saddam’ın Şii Irak’ını Şii İran’a saldırtan ABD ve Körfez’in Kral, emir ve şeyhleri iki yıl sonra bu kez ABD kışkırtmasıyla Saddam’ın bir sabah Kuveyt’i işgaliyle uyandılar. 6 ay sonra yine ABD Sünni kral, emir ve şeyhlerden 600 milyar dolar alarak geldi Saddam’ı Kuveyt’ten çıkardı ve 2003’te Irak’ı işgal etti.

IŞİD lideri Bağdadi Amerikalıların Buka kampında yetiştirilip serbest bırakıldı. Kaide lideri Bin Ladin’i de Suudi ve Pakistan istihbaratıyla birlikte CIA yaratmıştı. ‘Arap Baharı‘yla birlikte Kaide’nin İşi bitince Bin Ladin’i Mayıs 2011’de öldüren de CIA. Irak’ta başlangıçta Kaide sonra da IŞİD’i destekleyenler arasında Sünni Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri vardı. Onlara göre Kaide ve IŞİD’çiler nüfusun % 60’ını oluşturan  Iraklı Şiilere ve onlara destek veren Şii İran’a karşı savaşıyorlar. Davutoğlu’nun dediği gibi ‘Öfkeli Sünni gençler’. Tıpkı şimdi olduğu gibi.
Ama tek farkla. ABD ve Batılı müttefikleri bu kez IŞİD’den kurtulmak istiyor ya da öyle görünüyor. Sonrası çok önemli değil. Yani herkes herkesi boğazlayabilir.

  • Türkiye serseri mayın gibi cahilce ortalarda dolaşıyor.

‘Şiilerin Musul’u ele geçirmesine izin vermeyiz’, ‘Şiiler Musul’a girerse Sünnileri öldürecek’ diyorlar. Şii dedikleri kimseler Irak ordusu ve ona yardımcı Şii gönüllüler. Yani! IŞİD Musul’da kalsın. İyi de Patronunuz ABD istemiyor.

ABD 2008’den bu yana Irak’ın Sünni, Şii ve Kürt olmak üzere üçe bölünmesini istiyor.

Ankara ‘İyi de Patron, Türkmenler ne olacak demedi, diyemiyor’.
Hıristiyan ABD ve Batılı ülkeler Irak’ta yaşayan bir milyondan fazla Hıristiyanı bile görmezlikten geldi. Adamlar bu kadar gaddar. En az bizimkiler kadar.
Sünni-Şii ayağında. Bu kadar kan yetmedi. Musul hikâyesinde onlarca detay var.
Oyunculara bakın: 30 kadar batılı ülke, Irak ordusu ve 300 bin kadar Şii gönüllü, diğer Kürt gruplarla kavgalı Mesut Barzani ve Talabani’ye bağlı 20 bin Peşmerge, PKK ve ABD destekli PYD’ye bağlı 10 bin kadar militan, Türkiye’nin eğitip donattığını 4 bin kadar işe yaramaz Sünni aşiret militanı, iki bin kadar Türkmen ama Şii militan ki bunlar Musul’a bağlı Telaferli…
Türk ordusu bu işin neresinde bilinmez ama bana kalırsa hiç bir şey yapamaz.
Yani B, Ç ya da yumuşak G planları yok. Hafta sonu Irak’tan bir heyet gelecek ve bu iş kapanır.
Yok, eğer AKP açık tutmak istiyorsa niyetini net ortaya koymuş olur.
Körfezdeki çağ dışı, ilkel ve bağnaz kral, mir ve şeyhler adına Irak’ta Şii-Sünni kırımını provoke edip ateşlemek sonra da Irak Şiilerine destek verecek olan İran’la savaşa tutuşmak. Saddam gibi.
Yandaş medyada herkes yalan söylüyor. Musul  çok büyük ve karmaşık bir hikâye.
Coğrafyamızı Emevî Camisinden ateşe veremeyenler şimdi şanslarını Musul’da denemek istiyor.
Birileri Irak’ı parçalamak istiyor. Barzani ‘Kerkük’ten sonra Musul benim’ diyor. PKK ve PYD ‘Bu işte biz de varız’ diyorlar. Türkmenler gümbürtüye gitti. AKP’nin desteklediği Tarık Haşimi ve eski Vali Esil Nuceyfi ‘Irak’ı parçalayamadık bari Musul’u parçalayalım’ modundalar. Kürtler, Şii Türkmenler, Hıristiyanlar ve Sünni Araplar birer parça alsın.
Peki, İran, Türkiye, Körfez ülkeleri ve ABD ve müttefikleri bu parçalardan hangisinin arkasında olacak?
Yani mezhepsel, etnik, dinsel ve çıkarsal düşmanlık ve savaşa devam. ‘Arap Baharı’ndan bu yana AKP Suriye’de hep bunu istedi ve hala istiyor. Lozan, Misak-ı Milli, Abdülhamit, hilafet, sultanlık  ve benzeri tartışmalar hep bu çerçevede.
Dış ve iç politika bir bütündür. İçte sıkıştıkça dışarda saldır. Dışarda sıkıştıkça içe yüklen.
Vatan, millet, hamaset ve biraz da din dedin mi CHP bile arka çıkar.
MHP zaten çantada keklik. Cumhuriyet dediğiniz de ne?
Küçük ‘bir gazete’ alıcısı kalmayınca kendiliğinden kapanır gider! (YURT, 19.10.2016)

Hüsnü Mahalli : ‘Türkiye’nin yeni kuşakları IŞİD’ten farklı olmayacak’

Hüsnü Mahalli “IŞİD Gerçeği”ni yazmayı sürdürüyor..

Portresi

‘Türkiye’nin yeni kuşakları
IŞİD’ten farklı olmayacak’!

Bu rezalet devam ettiği sürece, 10-15 yıl sonra Suriye ve Irak nüfusunun %30’u cahil olacak. Cehalet yeni kuşak IŞİD’çi yaratmak için en önemli öge. Cehalete dinsel ve mezhepsel söylemleri monte etmek çok daha kolay. Türkiye’deki cemaatler bunun en somut kanıtı. Böyle devam ederse Türkiye’nin yeni kuşakları IŞİD’ten farklı olmayacak

Haziran’da Musul’u ele geçirerek herkesi şaşırtan IŞİD kısa bir süre içinde Irak’ın üçte birini işgal edecekti. Irak ordusu ve devleti dağılmak üzereydi. IŞİD’in Kuzey Irak’taki Kürt bölgelerine saldırması Batı’yı harekete geçirdi. Üstelik IŞİD’çiler görsel sanat becerilerini sergileyerek Amerikalı ve İngiliz gazetecilerin kafasını kesmeye başlamış ve heyecan yaratmak için binlerce Ezidi kadını kaçırarak fantezilerinden söz ettirmeye başlamıştı.

ABD ve müttefikleri karşı koymanın planlarını yaparken IŞİD lideri Bağdadi
5 Temmuz’da Musul’da bir Cami’de ortaya çıktı ve İslam Devletini kurarak kendini Halife ilan etti. Irak’ın % 30’unu ve Suriye’nin % 20’sini kontrol eden IŞİD artık
İD (İslam Devleti) olmuş ve bu devletin yaklaşık 60-70 bin militanı vardı.
Hepsi ruh hastası, katil, sapık ve öldürmeye programlanmış.

Önemli olan korku salmak

Üstelik intihar saldırılarına çok meraklılar. Olay tipik bir psiko-analiz konusu.
Onlara

– ‘Kâfirlerin arasında kendinizi havaya uçurduğunuzda melâikeler gelecek ve parçalanan cesedinizi toplayıp direkt cennete taşıyacak. Cennetin kapıları Allah tarafından sizin için özel olarak açılacaktır.’ deniliyor.

Onlar da buna inanarak seve seve intiharcı oluyorlar. Kimi öldürdükleri hiç önemli değil. Onlar için herkes kafir ve yok edilmelidir. Önemli olan korku salmaktır. Korku saldıkça daha çok bölgeyi işgal edebileceklerini düşünüyor ve dünyanın dört bir yanındaki yandaş ve sempatizanlarına ‘ Gelin kendi devletiniz için savaşın’ deme fırsatını yakalıyorlardı. Medya ise her zaman onlara hizmet ediyordu. İD ya da bildik adı ile IŞİD’in her olayı büyük haber oluyordu. Özellikle magazin içerikli olanları. Yani IŞİD’in işgali altındaki bölgelerde sosyal yaşam.

Kadınların patlıcan alması yasak!

Çünkü IŞİD tüm kadınlar için tam tesettürü zorunlu kılmış, ilk okuldan başlayarak
kız ve erkek öğrencileri ayırmış, kadınların erkek berber, terzi ve doktorlara gitmesini yasaklamış, okullarda müzik, spor, felsefe, kimya ve biyoloji derslerini iptal etmiş, kadınların pazarlarda muz, patlıcan ve salatalık satın almalarını yasaklamış ve
Arapça dilinde erkek olduğu için kadınların sandalyede oturmalarını cezalandırmıştır. Erkekler için de bir dizi önlem alan IŞİD, onlardan da dar pantolon değil şalvar ve dize kadar uzanan gömlek giymelerini, saç ve sakal uzatmalarını, içki ve sigara içmemelerini, zorunlu olarak namaz kılıp oruç tutmalarını ve Halife hazretlerinin emirlerine hiçbir şekilde karşı gelmemelerini istiyordu.

Emirlere karşı gelenler
– Kırbaçlanıyor,
– El ve kolları kesiliyor,
– Çarmıha geriliyor,
– Zorunlu din kurslarına tabi tutuluyor,
– Yüksek binalardan canlı canlı atılıyor,
– Kafası uçuruluyor,
– Kurşuna diziliyor,
– Canlı canlı yakılıyor ya da
– Taşlanarak recm ediliyor.

Her şey karanlık bir orta çağ alışkanlıklarına uygun!

Kanlı terör örgütü IŞİD, işgal ettiği yerlerdeki kadınları, önce cinsel istismar aracı olarak kullanıyor, sonra da zincirlere bağlayıp, pazarlarda köle olarak satıyor.

Ortaçağ artıkları

Şekil, şema ve içerik. Her tarafları kapkara lümpen tipler. Bulundukları bölgeleri
zifiri karanlığa çevirmek istiyorlar. Kendi beyinleri gibi. Ama yaptıkları her şeyi ayet ve hadisleri kendilerine göre yorumlayarak açıklıyorlar. Kuran-ı Kerim’i, Hadisleri ve
İslam tarihini onlardan daha iyi bilen yok ve olamaz! Bu sapık ruh hastalarından dolayı bugün artık Suriye, Irak, Yemen, Libya, Afganistan, Somali ve Nijerya’da milyonlarca çocuk okula gitmiyor, gidemiyor. Suriye ve Irak halklarının neredeyse %40’ı IŞİD,
Nusra ve benzeri radikal örgütlerin korkusundan kendi evlerini terk ederek başka yerlerde yaşamaya çalışıyor. Ülke dışına kaçanların dramı çok daha farklı.

Her iki ülkenin (AS: Irak ve Suriye) sosyal, kültürel ve demografik yapısı dağılmıştır. Ekonomi ise toptan çökmüştür. Bu ülkelerin normalleşmesi için en az 20-30 yıl gerekecek. Bu işten kazançlı çıkan tek ülke var o da İsrail. Tek bir kurşun sıkmadan kendisi için büyük tehlike oluşturan Suriye, Irak ve Mısır’ın dağıtılmasını sağlamıştır. Yemen, Libya, Somali, Afganistan ve Lübnan birer bonus. Filistin gümbürtüye gitti. En büyük piyango Türkiye. Bölgenin tüm işbirlikçi liderleri İsrail’e hizmet etmiştir. Bu rezalet devam ettiği sürece 10-15 yıl sonra Suriye ve Irak nüfusunun %30’u cahil olacak. Cehalet yeni kuşak IŞİD’çi yaratmak için en önemli unsurdur

Cehalet, dincilerin besin kaynağı

Cehalete dinsel ve mezhepsel söylemleri monte etmek çok daha kolaydır. Türkiye’deki cemaatler bunun en somut kanıtıdır. Televizyonlarda giderek yaygınlaşan dini içerikli programların amacı cahil insanları yüzeysel ve gerçek olmayan dini söylemlerle esir alıp kullanmaktadır. Tipik bir Suudi Selefi Vahabi taktiği. Bugün bu ülkede yaşanan süreç devam ederse Türkiye’nin yeni kuşakları IŞİD’ten farklı olmayacaktır. Tek farkla IŞİD çok daha deneyimli ve becerikli. Örneğin küçük yaşta çocukları topluyor, özel eğitimden geçirerek beyinlerini yıkıyor ve intihar eylemcisi olarak hazırlıyor. Yani hemen yok edilmezse 5-10 yıl sonra IŞİD’in elinde binlerce intiharcı olacak ve bunları istediği yerde ve zamanda kullanabilecek.

Emre itaat etmeyenin cezası ölüm

‘Yaratıcı Kargaşa’ dedikleri teori bu olsa gerek. Üstelik bu kez Kaide’den farklı olarak IŞİD’in elinde her türlü tank, top, füze, roket ve hatta kimyasal silah var. Dünyada ise milyonlarca elemanı, destekleyicisi, sempatizanı, seveni, yardım edeni ve kendisi ile duygusal dayanışma içinde olanı var. Herkesin kendine göre bir gerekçesi var. Bazılarına göre IŞİD ‘Sünni alemin devrimci direnişçileri‘. Başkaları onları ‘Alevi ve Şiileri yok ettiği için seviyor’. ‘Haçlılara kafa tutuyor’ diyenler de var. Bu doğru değil dediğinizde suçunuz sabit oluyor: Halife Hazretlerine itaatsizlik!

Kanlı terör örgütü IŞİD militanları Ezidi halkı katletti, sağ kurtulanlar yerini, yurdunu terk edip, kaçtı.

HALİFENiN HİLAFETİ

5 Temmuz 2014’te kendini Halife ilan eden Bağdadi, Peygamber sülalesine dek uzanan asil şeceresini de açıklamayı unutmamıştı. Biraz asalet, biraz mistisizm ama mutlaka dinsel. Yani Kuran ve Hadisler. O da bu işi çok iyi beceriyordu. Ayet ve Hadisler Hazret’in keyfine göre tefsir ediliyor ve yorumlanıyordu. Hazret nasıl isterse. Kolay değil adam Halife yani hepimizin Emir El-Müminin’i. Dünyanın dört bir yanından Irak ve Suriye’ye giderek IŞİD saflarında savaşanlara bu işin ‘çok yüce ve ciddi’ olduğu gösterilmelidir. Nasıl olsa garibanlar Arapça bilmiyor ve herkes onlara kolayca her şeyi yutturabilir. Bağdadi de öyle yapıyor. Hazretleri, 80 olması gereken koalisyon ülkelerini Merci Dabık meydan savaşı’nda yenecek, Fırat’ın suları çekilecek, muzaffer hilafet ordusu Konstantiniye’yi alacak oradan Şam’a yola çıkarak Emevi Camii’de namaz kılınacak sonra da Kahire alınacak… Sonrası kolay.. Emevi, Abbasi ve Osmanlıların vardığı tüm topraklar Halife Hazretlerine bağlanacak. Hazret’e göre bunların tümü Kuran ve Hadislerde anlatılıyor. İnanmayanların kellesi vurula… (YURT Gazetesi, 05.08.2015)

*****

Yarın (06.08.2015) :
DİN VE MEZHEP ADINA KATLİAM

Öncekiler :
– ‘Herkes Ankara’nın bütün karanlık ve pis işlerini biliyor’
– Eski dost düşman olmaz
– IŞİD 4 yaşındaki çocuğu annesinin kafasını kesmesi için eğitti
– Mezhepçi terörün 70 yıllık hikayesi

http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/turkiye-nin-yeni-kusaklari-isid-ten-farkli-olmayacak-h93673.html, 05.08.2015

========================

Dostlar,

İbretle ve içimiz kavrularak okumayı sürdürüyoruz..
Mutlaka birşeyler yapmamız ve bu felaketi durdurmanız gerek..

En başta LAİK – AKLA / BİLİME DAYALI eğitim geliyor..

Batı emperyalizminin, Ortadoğu Müslüman coğrafyasını manuple etmek için
bu tür olağndışı vahşi araçları terk etmesini sağlamak da bu denli önemli..

IŞİD’in bir ABD – AB – İsrail ürünü – maşası olduğunu akıldan çıkarmadan!

IŞİD : Iak – Şam İslam Devleti,
DAEŞ Arapçası : Davala al İslamiye fil Irak eş Şam,
ISIS İngilizcesi : Iraq – Sam Islamic State

Sevgi ve saygı ile.
5 Ağustos 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

 

Hüsnü Mahalli : Velev ki takas!


VELEV Kİ TAKAS…
Velev ki takas!

Hüsnü Mahalli
hmahalli@hotmail.com

Bu coğrafyada herkes herkes ile belirli şeyleri takas eder. Örneğin Hamas‘ın 5 yıl önce kaçırdığı bir askere karşı İsrail 2011 yılında 1027 Filistinli tutsağı serbest bıraktı.
Benzer takas daha önce İsrail ile Hizbullah arasında gerçekleşmişti. Türkiye ve Katar’ın arabuluculuğu ile Nusra örgütü Esad yönetiminin serbest bıraktığı ve aralarında
IŞİD lideri Bağdadi‘nin Suriyeli eşinin de bulunduğu onlarca tutsağa karşılık daha önce kaçırdığı Hıristiyan din adamlarını salıverdi. ÖSO ve Nusra kaçırdıkları bir grup İranlı
ve daha sonra Lübnanlıyı, Katar ve Türkiye’nin arabuluculuğu ile serbest bırakmıştı . Bugünler de ise yine Katar ve Türkiye’nin arabuluculuğu ile IŞİD ve Nusra’nın kaçırdığı Lübnanlı askerlerin serbest bırakılması için özel çaba harcanıyor. IŞİD ve Nusracılar Lübnan’da tutuklu bulunan yandaşlarının serbest bırakılmasını istiyor ve
her hafta kaçırılan bir askerin kafasını kesip görüntülerini paylaşıyorlar.
İşte tam bu sırada IŞİD Türk rehineleri bırakıyor.

IŞİD,

  • ‘Devletimiz  ve Türk devleti arasında dışişleri bakanlıkları düzeyinde yapılan görüşmeler sonucu rehineler Türk tarafına teslim edilmiştir.
    Anlaşma her iki tarafın yararınadır.’

diye bir açıklama yaptı.

IŞİD kaynaklarına da dayanarak Arap medyası, Katar ve Iraklı Sünni aşiretlerin arabuluculuğuna dikkat çekiyor ve anlaşmanın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Katar ziyaretinde sağlandığını yazıyor. Musul işgali sürecinde IŞİD’in müttefiki olan
Sünni aşiretleri etkileyen iki kişi var. Birincisi terörle yargılanıp idama mahküm olan ve  İnterpol’ün kırmızı bültenine karşın İstanbul’da ikamet eden Irak Cumhurbaşkanı
eski yardımcısı Tarık Haşimi . İkincisi ise Musul’un işgalinde IŞİD’e yardım ettiği söylenen Irak Parlamentosu eski başkanı Usame Nuceyfi.

Arap medyasına göre Erdoğan, Davutoğlu ve Katar Emiri’nin de dostu olan bu kişiler rehineler konusunda en önemli rolü oynadılar. Türk vatandaşlarının Musul’da rehin alındığı 10 Haziran’dan bu yana seslerini çıkarmayan Nuceyfi ve Haşimi,
her nedense geçen süre içinde müttefik IŞİD’e gidip ‘Burak şu Türk rehineleri’ demediler.
Belki de uygun zamanı bekliyorlardı!
Arap medyasına göre serbest bırakılan Türk rehineler karşısında Türkiye’de tutuklu
IŞİD yandaşları serbest bırakılacak, dışarıdan Türkiye’ye gelip Suriye’ye girmek isteyen IŞİD militanları rahatsız edilmeyecek, acil durumlarda IŞİD militanları Türkiye’de
tedavi görmeye devam edecek, sınır bölgelerinde IŞİD ile PYD arasındaki savaşa Türkiye karışmayacak ve son olarak Türkiye, Batı ile birlikte IŞİD’e karşı savaşta
hiçbir biçimde yandaş olmayacak.Tüm bunların yerine getirilmesi durumunda rehineleri serbest bırakan IŞİD, kendi inancına aykırı olmasına karşın, Türkiye’ye ait ve
Suriye sınırları içinde bulunan Süleyman Şah Türbesi‘ne dokunmayacak,
orada bulunan 25 Türk askerini koruyacak ve nöbet değişimine izin verecek.

Oysa IŞİD Suriye ve Irak’ta işgal ettiği şehirlerde bulunan kilise, mezar, türbe ve benzeri tüm ibadet yerlerini yıkmıştır.

IŞİD ile Ankara’nın anlaşması ile ilgili bu ve benzeri bilgileri veren Arap medyası,
her iki taraf arasında temelde ciddi sorunlar bulunmadığına dikkat çekiyor.
Çünkü IŞİD militanlarının büyük bölümü dünyanın dört bir tarafından Türkiye’ye gelmiş ve buradan Suriye’ye girerek IŞİD’e katılmıştır. Ayrıca NATO ve Arap ülkelerinin Suriye’de savaşan gruplara gönderdiği tüm silah ve askeri malzeme Türkiye üzerinden ulaştırılmıştır. IŞİD, Rakka ve Deyrezor bölgesindeki kuyulardan çıkardığı petrolü kaçakçılar üzerinden Türkiye’de satıyor. Bu arada IŞİD sempatizanı ve sayıları ile ilgili farklı rakamların bulunduğu yüzlerce ya da binlerce Türkiye vatandaşı çok kolay
bir şekilde sınırdan geçerek IŞİD’e katılıp Suriye ve Irak’ta savaşıyor ya da
oralarda yaşıyorlar.

Özetle Arap ve Batı medyasının son zamanlarda sık sık gündeme getirdiği konular anımsanırsa, rehineler ile ilgili anlaşmanın ne denli kolay olduğu anlaşılacaktır.
Önemli olan neyin ne karşılığında yapıldığının kamuoyu tarafından bir an önce bilinmesidir.
Çünkü bu coğrafyada hiçbir şey gizli kalmaz, kalmıyor.
Hele hele konumuz IŞİD ise!

===========================================

Evet dostlar,

IŞİD ve Ortadoğu konularında Sayın Hüsnü Mahalli’nin uzmanlığına ve öngörülerine güveniyor ve O’nu izlemeyi sürdürüyoruz..

“Bilme hakkımıza” saygı gösterilmesini diliyor ve yurttaşlar olarak
olayların içyüzünü öğrenmek istiyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
22 Eylül 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net