Etiket arşivi: imar barışı

Depremden depreme bir arpa boyu

Recep Yılmaz | PolitikYol Haber SitesiRecep Yılmaz
İnşaat Mühendisi
29 Mart 2023, Cumhuriyet

Depremden sonra TV kanallarında günlerce fay hatlarını dinledik. Türkiye gibi yerin altındaki levhaların kesişim bölgesinde yer alan bir deprem kuşağı ülkesinin fay gerçeğini öğrenmeyen kalmadı. Ancak her deprem sonrası günlerce fayı konuşmak boğulan bir topluma yüzme öğretmek yerine denizin derinliğini anlatmak gibi bir şeydir.

  • Çünkü deprem değil kâr hırsı öldürür, “imar barışı” öldürür, vurdumduymazlık öldürür!

Artık eski ve güvensiz binaların dönüşümünün neden yapılmadığını, nasıl yapılacağını, ne zaman yapılacağını somut bir biçimde ortaya koymak ve sorgulamak gerekiyor. Yapı stokunu depreme dayanıklı bir biçimde dönüştürmedikçe bir sonraki depremde hangi ilimize ağlayacağımızı kestirmek zor değil!

‘Paran kadar’ dönüşüm

  • Bu düzen en çok yoksul halkı yani emekçileri vuruyor.

Yıllar önce olanakları ölçüsünde “başını sokacak” bir ev sahibi olmuş ve bugün güvensiz olduğunu bile bile o evde oturmak zorunda olan milyonlarca insan var. Yine kirası daha uygun olduğu için güvensiz binalarda oturmak zorunda olan milyonlarca insan var. Sosyal devlet topluma güvenli bir barınma hakkı sunamıyor. Yalnızca “Cebinde 1 milyon lira varsa müteahhidini bul, yık, yaptır” diyor. Şu an uygulanmakta olan “kentsel dönüşüm” sistemi sorunu çözmekten çok uzakta.

Peki, siyasal iktidar ne yapıyor? Bugüne dek ciddi bir karar almadığı gibi işin kötüsü her kezinde siyasal hamaset diliyle toplumu kutuplaştırıp günü kurtarmaya çalışıyor. Aynı iktidarın 2018’de tüm itirazlara karşın çıkardığı imar barışı ile durum daha da içinden çıkılmaz bir noktaya geldi. Binlerce kaçak kat, kaçak bina, kaçak bölüm yasal zırha kavuştu.

Bırakın deprem güvenliğini, afet planını, kentleri içinden çıkılmaz bir duruma getirdiler. İmar rantı yaratmak için işlenen kent suçlarını saymaya kalksak sayfalar yetmez.

Ateş herkesi yakmalı!

Yaşadığımız her depremin çok büyük felaketlere neden olmasını önlemek için artık geniş kapsamlı çalışmalara gereksinimimiz var.

Bu durumda güvenli evleri, güvenli mahalleleri, güvenli kentleri nasıl inşa edeceğiz? Kamu otoriteleri ne yaptı? Yasa yapıcılar ne yaptı? Toplanan vergilerin ne kadarı deprem güvenliğine harcandı? Doyurucu bir yanıt yok!

Kent planlaması, imara açılan bölgeler, sorunlu zeminler, inşaat yapım süreçleri, malzeme niteliği ve denetimi, üretim niteliği ve denetimi, belediye, müteahhit (yüklenici) ve yapı denetim kuruluşlarının sorumlulukları, şantiye şefi uygulaması, mühendis eğitimi, yapı ustası eğitimi ve mevcut (varolan) yapıların dönüşümü gibi birçok konu başlığı hakkında esaslı (temelli) düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

“Ateş düştüğü yeri yakar” denilir ancak bu kez ateş herkesi yakmak zorunda!

Çifte yıkım ve kitlesel ölümler

SİYASET16.02.2023, BİRGÜN

 

İlk yıkım tarihi, 16 Nisan 2017: Kurumlar, kurallar ve ilkeler kaldırıldı. Beş asırlık kurum olarak hükümet lağvedildi. (İlga için saha temizliği adına, OHAL KHK’zede onbinlerce ‘sivil ölü’ için reva görülen, ‘ağaç kabuğu’ oldu. ).

İkinci yıkım, 6 Şubat 2023 saat 04.17’de 7,7 (ve izleyen saatlerde 7,6) şiddetindeki Kahramanmaraş merkezli depremler, on binlerce (belki de yüz bin!) insanın (tasavvuru güç acılar içinde) fiziksel ölümüne neden oldu.

Karşılaştırılabilirlik sınırları bulunsa da, ‘hukuk ve politika’ kullanımında ortak paydalar belirgin: Öncesi, esnası ve sonrası aşamaları bakımından.

2016: SİVİL ÖLÜLER

Öncesi: Anayasasızlaştırma ve “anayasa suçları”.

Esnası: Darbe girişimi, ‘Allahın lütfu’ olarak görüldü.

Sonrası: Darbe girişimcilerini cezalandırmak için -suç ortaklığını kamufle edici- laik Cumhuriyet’e kasteden cemaatlere karşı durmuş demokratlar için ‘gaz odaları’ (OHALİİK) kuruldu.

2023: FİZİKİ ÖLÜMLER

Öncesi: Düzenleme, denetleme ve yaptırım düzeneklerini işletmek yerine, imar barışı adı altında ‘kente karşı suçlar affedildi. Etki analizi bir yana, imardan kamu ihalesine kadar insan yerleşimleri (habitat) ile ilgili yasalar yalnızca 27. Yasama döneminde onlarca kez, konuyla hiç ilgisi bulunmayan torba yasalara adeta tepiştirilerek ‘mevzuat enkazı’ yaratıldı. Anayasa, kamu yararı, ekosistem ve kentsel kamu düzeni kavramları ile dalga geçen AKP ve MHP’li vekiller için sayısal üstünlük, haklılık ölçütü oldu. Yürütme için, liyakat yerine partizan kadrolaşma yolunu açan düzenlemelerde sınır tanınmadı.

Esnası: Deprem, ’kader planı’ olarak görüldü. Enkaz altındaki mağdurları kurtarmak için doğrudan müdahale görev ve sorumluluğunda olan Yürütme, TSK desteğiyle çok hızlı ve seri davranmak, yerel yönetimlerin ve sivil toplum örgütlerinin yardımlarını kolaylaştırmak yerine, geciktirici ve dışlayıcı eylemleri öne çıkardı. Böyle bir ortamda, uluslararası insancıl hukukun katkısı da gölgelendi.

OHAL –gerekliliği bir yana- ilanı bile gecikmeli oldu.

Birçok kamu kuruluşunda olduğu üzere AFAD’ın, liyakat ve uzmanlık dışında yapılandırıldığı teşhir edildi. Ekiplerin bir kenara itilmesi ve kurtarma anında “tekbir” sloganları karşısında, eğer bunlar kendisinden kaynaklanmadı ise, AFAD ne yaptı?

Ensar Vakfı’na milyonlar aktaran Kızılay, ne ölçüde etkili oldu? (8 milyon $!)

Bu enkazın altında Devlet yatıyor” çığlıkları, “Bu enkazın altında kişi + parti + devlet (k+p+d) birleşmesi yatıyor” şeklinde okunmalı.

Can kurtarma müdahalesinde gecikmeye karşın, enkaz kaldırmak için ivecenlik arasındaki çelişki, bazı yabancı ekiplerin erkenden ayrılmasına neden olmadı mı?

Sonrası: Bu soru, sonrasına ilişkin öncelikte yanıtını buluyor: Bir yıl içinde konut inşası; yani seri ve hızlı inşaat. Konut yapımına ilişkin projeler, yine tek kişi iradesi ile ortaya konulmaya başlandı; gündemde ne afet mevzuatı ne de idari yapılanma var. Konut inşaat vaadi var, ama standartlar yok ortada.

Şu da sorgulanmıyor: Düzenleme-denetim ve sorumluluk (yaptırım) zincirinde ne tür zaaflar meydana geldi?

Yurtları tahliye ve üniversiteleri tatil eylem ve işlemleri de hukuksal dayanaktan yoksun.

YASA/YAPI/YARGI

Özetle, çifte yıkım eşliğinde “siyaset-din-ticaret” üçgeni, yüzbinleri enkazlar altında bıraktı. Oysa yaşama öncelik, liyakat-uzmanlık ve bilim üçgeninde mümkün. Bunun için ivedilik taşıyan düzenlemeler:

Afet Yasası: Yeterli birikim var ve bunda, güçlü bir saha deneyimi de olan CHP’nin,
‘hak-hukuk-adalet’ ekseninde öncülüğü belirleyici olacak.

Afet siyasal/idari yapılanması: Bakanlık veya uzmanlık ilkesine dayalı güçlü bir özerk yapı,
TBMM’de Afetler Komisyonu,
Özel yetkili uzmanlık mahkemeleri.
Deprem sonrası bu hızlı adımlar, şu üçlü inşa ana hedefi pekiştirici olmalı:

-Anayasa ve hukuk,
-Siyasal rejim ve kurumlar,
-Türkiye.

  • Gerçekte, enkaz altında kalan Türkiye Cumhuriyeti değil,
  • Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adıyla dayatmanın ürünü olan k+p+d birleşmesi/füzyonu.

Bu nedenle, demokratik hukuk devleti yanlıları, toplumun bireysel ve kolektif yaşam hakkını güvencelemek için Türkiye Cumhuriyeti tüzel kişiliğini inşa görev ve sorumluluğu ile de karşı karşıya.